Buradasınız
Krizin ve Savaşların Sorumlusu Kapitalist Sömürü Düzenidir!
Kapitalist sömürü sistemi krizle sallanıyor. Dünyanın efendileri düzenlerini ayakta tutabilmek için büyük bir emperyalist savaş başlatmış bulunmaktalar. Emperyalist savaş şimdilik bölgesel yaşanıyor. Ama daha şimdiden, Ortadoğu, Kafkasya, Orta Asya ve Afrika’nın çeşitli bölgeleri emperyalist savaş alevlerine teslim olmuş bulunuyor. İşte son örnek: Gazze’de Filistin halkı günlerce katil İsrail devleti tarafından bombalandı, insanlar katledildi, yaşam alanları tarumar edildi. Tüm emperyalist güçler bu vahşete seyirci kaldılar. Dünya halklarına bir kurtarıcı olarak sunulan ABD’nin yeni başkanı Obama kılını bile kıpırdatmadı. Çünkü Obama da Amerikan emperyalizminin temsilcisidir. Filistin halkı sadece katil İsrail devleti tarafından değil, Ortadoğu’yu paylaşmak isteyen emperyalist güçler tarafından da esir alınmıştır!
Türkiye’nin egemen sınıfları da yürüyen emperyalist savaşın dışında değillerdir. Onlar da bu savaşın bir parçası konumundadırlar. Palazlanan Türkiye sermayedarları kaplarına sığmıyorlar. Bölgede büyük güç olmak, yeni pazarlar elde etmek ve sermayelerini daha da büyütmek istiyorlar. Türk devletinin Ortadoğu politikasının özü budur. İşte Erdoğan’ın Davos’ta İsrail cumhurbaşkanına sert çıkmasının nedeni budur. Bu çıkış, Ortadoğu’da İran’ın önünü kesmek ve “bölgesel güç” olarak sivrilmek için yapılmıştır. Biz işçiler, elbette katil İsrail devletine haklı olarak öfke duyuyoruz. Ancak öfkemizin Erdoğan’ın ve Türk sermaye sınıfının emperyalist emellerine alet edilmesine izin vermemeliyiz. İkiyüzlü politikalara kanmayalım: Gazze’deki çocukların üzerine bomba yağdıran uçakların Konya’da eğitim uçuşları yaptığını, Türkiye ile İsrail arasında silah anlaşmaları olduğunu unutmayalım! İsrail’e rest çekenler, samimi olsalardı önce yapılan anlaşmaları yırtıp atarlardı.
Her geçen gün daha da çürüyen kapitalizm, milyarlarca insanı açlık ve yoksulluğa terk ediyor. Ekonomik krizin neden olduğu işsizlik çığ gibi büyüyor. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) daha yeni açıkladı: 2009 yılında dünya ölçeğinde tam 51 milyon kişi daha işsizliğin, yani sefaletin kucağına itilecek. Şu an dünyada 1 milyar insan her gün aç yatıp aç kalkıyor. Yoksulluk sınırının altında yaşayanların oranı çok daha fazladır. Hastalıklardan, gıdasızlıktan ve ilaçsızlıktan dolayı milyonlarca insan ölüyor.
Kapitalizm akla mantığa uygun bir sistem değildir. Dolayısıyla insanlığa yararlı bir sistem de değildir. Fabrikalar, makineler, hammaddeler ve işçiler üretim için bekliyorken, patronlar kâr etmiyorum diyerek üretimi durduruyorlar. Yüz milyonlarca işçi karnını doyurmak için çalışmayı bekliyorken, egemen sınıflar fabrikaları kapatıyor, işçileri işten atıyor ve ürünleri depolara kilitliyorlar. Kapitalizmde üretim araçları toplumun değil bir avuç kapitalistin özel mülküdür. Oysa üretim araçları tüm toplumun ortak malı olmalıdır. Bu olmadan insanlığın yararına işleyen ve paylaşımcı olan bir sistem kurulamaz. Krizlerden ve savaşlardan kurtulmak mümkün olamaz.
Kapitalist krizin sorumlusu biz işçiler değiliz. Bu faturayı ödememek için örgütlenerek ayağa kalkmalıyız. Eylemlerimizi ortaklaştırmalıyız. Sadece Türkiye’de değil, dünyanın birçok köşesinde işçiler ayakta! Yunanistan, İngiltere, İtalya, Almanya, ABD, Fransa, Kore, Çin ve daha nice ülkede işçi kitleleri krizin bedelini ödememek için mücadeleye girişiyor. Birçok ülkede mitingler ve fabrika işgalleri yaşanıyor. Yunanistan ve İtalya’dan sonra Fransa işçi sınıfı da greve gitti. Ocak ayının son günlerinde Fransa’da tüm sendikaların birlikte örgütlediği bir günlük genel grev yapıldı ve bir milyondan fazla işçi meydanlara çıktı.
Türkiye’de de mitingler düzenleniyor. Tüm işçiler bu mitinglere katılmalı ve sınıf mücadelesine güç vermelidir. Ortak ve acil taleplerimiz uğruna mücadele için örgütlenmeli ve alanlara çıkmalıyız. Kurtuluş, beklemekle, “bana bir şey olmaz, kriz geçer” demekle gelmeyecek! “Türkiye savaşın dışında, bize ne” demekle savaştan kurtuluş yok! Alabildiğine çürüyen kapitalizmden medet ummak hayale dalmak olur. Kurtuluşumuzun yolu birlikte mücadeleden geçiyor. Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
- Özgür Olmak Demek…
- Hangisi Daha Zor?
- Olur Kardeşim Olur!
- Yiyorlar, İçiyorlar Hesabı Bize Ödetiyorlar
- 2025, 2024’ten Daha mı İyi Olacak?
- Ters Yüz Edilen Gerçekler: Suç Ne? Suçlu Kim?
- Dünya İşçi Sınıfının Birliği Yolunda Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 198. Sayı Çıktı!
- Artan Zenginliğin Arkasında Büyüyen Yoksulluğumuz
- Kaynakları Tüketen Kim?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
Son Eklenenler
- 30 Kasımda KESK tarafından Ankara’da düzenlenecek miting öncesi 2021 Tüm Emekliler Sendikası çeşitli kentlerde “Emekliler Ankara’ya Yürüyor” başlıklı basın açıklamaları gerçekleştirdi. Tekirdağ’da Hasan Ali Yücel Meydanı’nda gerçekleştirilen...
- Çayırhan Termik Santrali ve maden sahalarının özelleştirilmesine karşı yeraltında ve yer üstünde eylemler yapan Türkiye Maden İşçileri Sendikası ve Tes-İş Sendikası üyesi işçiler, Enerji Bakanlığıyla yapılan görüşmelerden olumlu sonuç alınamaması...
- Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla, başta İstanbul olmak üzere pek çok kentte, sendika yöneticilerinin, siyasi parti ve demokratik kitle örgütü üyelerinin, gazeteci ve yazarların aralarında olduğu 200’den fazla kişinin gece yarısı...
- Türkiye’nin dört bir yanında, ücretlerini yükseltmek, sendikalaşmak istedikleri için mücadele eden işçiler çeşitli engellerle karşılaşıyor, işten atılıyor, baskıyla sindirilmek isteniyor. Siyasi iktidarın desteğini arkasına alan patronlar işçilerin...
- İspanya’nın Barcelona kentinde on binlerce emekçinin katılımıyla 23 Kasımda yüksek kira fiyatlarına karşı bir protesto gösterisi düzenlendi. Konut kiralarının düşürülmesi ve daha iyi yaşam koşulları talepleriyle bir araya gelen işçi ve emekçiler,...
- 25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında 23 ve 25 Kasımda dünyanın dört bir yanında emekçi kadınlar meydanlara çıkarak öfkelerini haykırdı. Kapitalizm altında çifte ezilmişliğe maruz kalan emekçi kadınlar, kadına şiddetin...
- Bizim mahallenin gençlerinin her birine okuyacakları kitaplar almak için Konak’tan Kemeraltı’na girdim. Kitabın adı Küçük Kara Balık, yazarı Samed Behrengi. Kitap her yaştan işçilere ve işçi çocuklarına dereden çaya, çaydan ırmağa, ırmaklardan...
- Yıllar önce çok sevdiğim, dertlerimizi, sevinçlerimizi paylaştığımız ama hayata dair fikirlerimiz ayrı olan bir arkadaşımla aynı dönemde hamile kaldık. Onu hamile olduğu için işten çıkardılar ve buna karşı çok fazla direnemedi. Patron bana da,...
- DİSK Genel Başkan Yardımcısı ve Genel-İş Sendikası Genel Başkanı Remzi Çalışkan ile Genel-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı ve DİSK Çukurova Bölge Temsilcisi Kemal Göksoy’un 26 Kasımda sabaha karşı bir ev baskınıyla gözaltına alınmaları üzerine DİSK...
- Türkiye’deki grev ve direnişlere her geçen gün yenileri eklenirken işçilerin mücadelesi dayanışmayla büyüyor. Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmelerinin özelleştirilmesine karşı işçilerin başlattığı direniş devam ediyor. Genel Maden İşçileri...
- 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Gününde her yıl olduğu gibi bu yıl da emekçi kadınlar alanları doldurdu. Dünyanın dört bir yanında olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar onlarca kent ve ilçede protesto yürüyüşleri, nöbet eylemleri...
- Yunanistan’da 20 Kasımda pek çok sektörden on binlerce işçi genel greve çıktı. Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ve Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (ADEDY) çağrısıyla gerçekleşen grevle birlikte 70 şehirde protesto...
- Ankara’dan UİD-DER’li işçiler olarak özelleştirmeye ve hak gasplarına karşı eyleme geçen Çayırhan Termik Santrali ve Linyit İşletmesi işçilerini eylem alanlarında ziyaret ettik. 20 Kasımda maden işçileri iş bırakarak direnişe başlamış, ardından...