Buradasınız
Şişe Cam’a Açtığımız Davaları Kazandık
Gebze’den bir işçi
Bu kriz döneminde birçok işçi işsiz kaldı. İşsiz kalan ve işsizlikle her an karşı karşıya kalacak işçilere örnek olacağını düşündüğüm için, yaşadığım bir dava sürecini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kristal-İş sendikasında örgütlü olan Trakya A.Ş. Cam İşleme (Şişe Cam) Gebze fabrikasında 2006 Kasım ayında 47 kişinin iş akdine son verildi. Bu işçilerden biri de bendim. İşveren çıkarılma sebebimizi performans ve üretim düşüklüğü olarak göstermişti. Ancak bu asılsız bir iddia idi. Asıl sebep sendika üyesi olmamıza rağmen yararlanamadığımız toplu sözleşmeden doğan haklarımızı talep etmemizdi. Kadrolu değil sözleşmeli işçi statüsündeydik. Sonuç olarak işten atıldık ve sloganlar atarak fabrikayı terk ettik. Fakat işten çıkarılmayı hak etmediğimizi düşünüyorduk. Bu yüzden, işten çıkarılan arkadaşlarla oturduk ve ne yapabileceğimizi konuştuk. Birçoğumuz ne yapabileceğimizi ve ne gibi haklarımız olduğunu bilmiyorduk. Bu yüzden, şimdi benim de aralarında bulunduğum UİD-DER’li işçi arkadaşlardan neler yapabileceğimiz hakkında bilgi aldık.
Çoğu arkadaşımız, “patronla uğraşılmaz, mahkemeye versem ne olur, zaten çok uzun sürüyor, başka işe giremeyiz davadan dolayı. Kıdem ve ihbar tazminatımı almışım, boş ver, buna da şükür” diye düşünüyordu. 47 kişiden kala kala bu davayı takip etme ve haklarımızı alma konusunda kararlı 3 kişi kaldık. Kalan 3 kişi olarak bizler de ihbar ve kıdem tazminatlarımızı almıştık. Ama şunu biliyorduk, haksız yere işten atılmıştık. Ve bu sistem altında kırıntı da olsa bazı haklarımız vardı ve bunların peşini bilinçsiz işçiler gibi bırakmamak gerekiyordu. Bu bizim gibi sınıf bilincine sahip işçilerin göreviydi. Bir ay içerisinde işe iade davamızı açtık. Duruşmalarda işverenin avukatları birçok yalanla dolanla, işten atılmamızın sorumlusunun biz olduğumuzu savundu. Yok efendim çalışmıyormuşuz, işi savsaklıyormuşuz, bunun gibi birçok safsata.
Aradan 15 ay geçti. Ama biz peşini bırakmadık ve işe iade davamız lehimize sonuçlandı. Davayı kazandık fakat patron temyize gitti. Temyiz de 3 ay sonra sonuçlandı. Biz ısrarımızdan vazgeçmedik, sonuna kadar gitmek gerektiğine inanıyorduk ve sonuçta biz kazandık. İşyerine gittik fakat patron işe iademizi kabul etmedi. Yasal yükümlülüğü kabul ettirmiştik ve işe iade tazminatımızı son kuruşuna kadar ödettirdik. O patronların ve temsilcilerinin istemeye istemeye, elleri titreyerek hakkımız olan parayı vermek zorunda kalmaları var ya, bence ayrı bir mutluluk. Bu bizim hakkımızdı ve aldık.
Daha bitmemişti, haksız yere işten çıkarılmıştık, bu mahkeme tarafından da onaylanmıştı. Bu meselede daha ne yapabiliriz diye düşünüyorduk. Çünkü cam işlemede çalıştığımız 17 ay boyunca sendika üyesiydik ama sendikanın imzaladığı toplu sözleşmeden yararlanamamıştık. Sendikacılar da bu duruma pek ses çıkarmıyorlardı. Acı fakat söylenmesi gerekeni söyleyecek olursak sendikacılar bir yanlışın içindelerdi. Nerdeyse her konuda patronun dediklerini yapan bir noktaya düşmüşlerdi. Çalıştığımız süre içerisinde sendikalı olmaktan kaynaklı bazı haklarımız vardı. Ama patron ve uzlaşmacı sendikacılar bunları bizden çalmıştı. Biz de bu kazanmış olduğumuz halklarımızı almak için ikinci davayı başlattık. Patronun avukatları duruşmada bizim çalıştığımız dönemi izin dönemi ekibi olarak gösterip davanın reddini istemişler. Fakat bu işe yaramadı ve 8 ay sonra geriye dönük haklarımızı tekrar kazandık.
Arkadaşlar, bizler hakkımız olan alacaklarımızı bize vermek istemeyen patrona karşı açtığımız dava sürecini ciddiyetle takip ettik. Bizden sonra yaptıklarımızı öğrenen ve bizim yönlendirdiğimiz birçok işçi arkadaş dava açtı ve bu dava eski işyerimizdeki arkadaşlar için örnek bir dava oldu. Şunu biliyoruz ki, bu dava sürecinde maddi açıdan kazandıklarımızın yanında, manevi açıdan kazandıklarımız çok daha önemlidir. Bize söylenenlere körü körüne inanmayıp haklarımızın takipçisi olmalı ve patronların bu denli pervasız davranmalarına engel olmalıyız. Bizlerin cahilliğinden yararlanan, “nasıl olsa o kadar güçlü şirketlere karşı hakkımızı savunamayız” diye düşünmemiz sonucu yaptıkları yanlarına kâr kalan patronları bu davranışlarından caydıracak olan bizlerin yılmadan hakkımızı arama mücadelesi vermemizdir. Evet, devlet de onlardan yana olduğu için işverene açtığımız davalar uzun sürüyor. Davayı uzatıp bizleri yıldırmak istiyorlar. Ama şunu unutmayalım, patronlara karşı açtığımız her dava sonuç olarak olumlu olsun ya da olmasın bizlerin mücadelesini güçlendirecektir. Yasal süreci sonuna kadar takip etmeli, haklarımızı kolayca onlara teslim etmemeliyiz.
46. Yılında Kavel Destanı
Yüz Binlerle Newroz Coşkusu
- Patronların Hak Arayan İşçiye Tahammülü Yok
- Xiaomi Salcomp’ta İşten Atmalar Protesto Edildi
- Hacettepe Üniversitesi’nde İşten Atma Saldırısı
- Ezberler ve Gerçekler: “İş Çok, İş Beğenen Yok!”
- Cumhuriyet Gazetesinde Sendikalı İşçi Kıyımı
- Esenyurt’ta A101 İşçisi Kod 46 ile İşten Atıldı
- 65 İşçiyi Daha İşten Çıkardılar
- Ekmekçioğulları Metal’de İşten Atma Saldırısı
- Özer Elektrik’te İşten Atmalar Protesto Edildi
- İşten Çıkarma Yasağı İşten Çıkarmayı Engelliyor mu?
- Akwel’de İşten Atmalara Karşı İş Durdurma Eylemi
- TPI Kompozıt’te İşten Atma Saldırısı
- VIP Tekstil’de İşten Atmalar Protesto Edildi
- DERİTEKS, Üyelerinin İşten Atılmasını Protesto Etti
Son Eklenenler
- “İşçi sınıfının Süleyman’ı”, işçilerin hocası Süleyman Üstün, 19 Mayıs 2007’de 80 yaşında hayatını kaybetti. Aslen öğretmen olan Süleyman Hoca, 1970’lerde DİSK’e bağlı sendikalarda işçilere eğitim vermeye başladı. Lastik-İş Sendikasının...
- “Diplomanıza ekleyeceğiniz her belge birdenbire size tüm kapıları açacaktır.” Üniversitede kariyer gelişimi dersinde hocamızın bizlere söylediği sözler bunlar. Bu dersin amacı kariyer planı yapıp ileriye dönük hedefler belirleyerek, “Daha rahat...
- Gün ağarıyor işçi semtlerinde/ Bir hareketlilik başlıyor / Ve sesler yükseliyor sokak aralarında/ Gelen bu sesler, bu sesler/ Bir haykırış bir isyan bir direnişin sesi/ Fabrikalardan taşıyor işçiler
- Tarihin en büyük filozoflarından biri olan Aristo, bundan yaklaşık 2300 yıl önce yazdığı bir eserine şu cümleyle başlar: “Bütün insanlar doğal olarak bilmek ister.” İnsanı insan yapan, onu doğadaki diğer canlılardan ayıran başlıca unsurlardan biri...
- Kapitalist sistem toplumun çoğunluğunu oluşturan işçi sınıfına, bu sınıfın bir parçası olan gençlere söz hakkı tanımıyor. Pek çok sorun yaşıyoruz ama itiraz hakkımız yok sayılıyor. Ağır çalışma koşullarına itiraz ediyorsun, patron “beğenmiyorsan...
- İktidarın 2024 yılı için “büyük zam” müjdeleriyle açıkladığı asgari ücret ve emekli maaşı zamları, yılın daha ilk üç ayında enflasyon yüzünden güneş gören kar gibi eridi. Milyonlarca emekliye reva görülen 10 bin liranın sefalet maaşı olduğu, asgari...
- Motokurye olarak çalışan Balıkesir Üniversitesi öğrencisi 20 yaşındaki Ata Emre Akman, 11 Mayısta sipariş bırakmaya gittiği adresten ayrılırken defalarca bıçaklanarak öldürüldü. Ata Emre’nin ölümünden sonra ülkenin pek çok kentinde protesto...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmen olarak 1 Mayıs coşkusunu bu sene yine UİD-DER ile birlikte yaşadık. Rejimin baskılarının arttığı, işçi ve emekçilerin nefes alamadığı bir dönemde bizler alanlarda taleplerimizi haykırdık, dost...
- Merhabalar. 1 Mayıs öncesinde UİD-DER’in temsilciliklerinde düzenlenen “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” etkinliklerini izleyebilme fırsatı buldum. UİD-DER’li işçi abi ve ablalarımız etkinliklerde şarkılarla,...
- İzmir’de Bayraklı ve Çiğli belediyelerinde emekçiler haksız işten atmalara ve maaş kesintilerine karşı mücadele ediyor. Bayraklı Belediyesi’nde çalışan Tüm Bel-Sen üyesi kamu emekçileri ve belediye işçileri, ücretlerindeki haksız kesintileri 14...
- “Çöl kalsın gurbeti, çöl kalsın Zonguldak’ı...” Eşini maden kazasında kaybetmiş bir emekçi kadın, duyduğu acıyı bu sözlerle haykırır. Aslen bir öğretmen olan Hasan Kalyoncu, tayin olduğu Karadeniz şehirlerinde bunun gibi nice feryada tanık olur ve...
- Geçtiğimiz Ramazan Bayramında emekçilerin çoğunluğu çocuklarına bayramlık bile alamadan bir bayram geçirmek zorunda kaldılar. İmkânını bulup memleketine giden emekçiler yol ücretleri, yakıt parası derken ellerindeki üç kuruşu da tükettiler. İmkânı...
- Türkiye işçi sınıfı tarihindeki en büyük işçi katliamı olan Soma maden katliamının üzerinden on yıl geçti. Acımız da öfkemiz de taptaze. Ne yazık ki bu on yılda binlerce işçi kardeşimizi daha iş cinayetlerinde yitirdik. Kapitalist kâr düzeni her gün...