Buradasınız
Pandemide Market İşçisi Olmak
Tuzla’dan bir kadın işçi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Ben Tuzla’da bir zincir markette çalışan kadın işçiyim. Bazıları markete girdiklerinde bizim ne kadar rahat çalıştığımızı, akşama kadar kasada oturduğumuzu düşünüyor. Ama biz asgari ücretle çok yoğun çalışıyoruz. Göründüğü gibi sadece kasada çalışmıyoruz. Sevkiyat geliyor, ürünleri alıyoruz, yerleştiriyoruz. Erkek işçilerin bile taşımakta zorlandığı ağır yükleri tek başımıza kaldırmak, transpaletleri çekmek zorunda kalıyoruz. Marketin temizliği, düzeniyle biz ilgileniyoruz. Ürünlerin sayımı, etiketlenmesi yine bizde…
Pandemiyle birlikte iş yükümüz daha da arttı. Marketlerin çalışma saatleri sık sık değiştirildi, kısıtlamalar getirildi. Her kısıtlamada biz daha da zorlandık. Mesela marketlerin kapanışı saat 17.00’a çekildiğinde işten çıkan doğrudan markete koşmak zorunda kalıyordu. Saat 16.00 oldu mu markette yığılma oluyordu. Sözde kapasite koyuyorlardı, ama ne mümkün! Kasada kuyruk alıp başını gidiyordu. O kadar insana sadece iki kasa ile hizmet verebiliyorduk. Sayımızı azalttıkları için diğer kasalar açılmıyordu. Hangi işe koşturacağımızı şaşırıyorduk. Sevkiyatı mı, kasayı mı kontrol edeceğiz… Sırtımızdan terler akıyordu. Hafta sonu yine yığılma oluyordu, sabahtan akşama kadar aynı tempoyla çalışıyorduk çünkü hafta içi insanlar çalıştıkları için marketin açık olduğu saatlere yetişemiyorlardı.
Pandemide en büyük sorunlarımızdan biri de ulaşım sorunuydu. Servisimiz olmadığı için otobüs kullanıyorum. Kısıtlamalar nedeniyle otobüslerin hareket saatleri o dönem seyrekleştirilmişti, uzun süre otobüs beklemek zorunda kalıyorduk. Market kapanış saatlerini 21.00 olarak değiştirdiklerinde son otobüse bile yetişemiyordum. Pandemiden kaynaklı son otobüs saati 21.00’daydı. Bir kaç kez taksiyle eve gitmek zorunda kaldım ama aldığım asgari ücreti de taksiye veremezdim. Bölge müdürüyle ulaşım sorununu konuştuğumda “o halde 20.45’te kapat” dedi. Ama 15 dakikada o kadar çok iş vardı ki yapmam gereken; kasayı sayacaksın, sigaraları dolaba kaldıracaksın, ciroyu sisteme gireceksin, kaç metrekare büyüklüğünde koca mağazayı sileceksin sonra mağazayı kapatacaksın, durağa koşup otobüse yetişeceksin. Sanki bir yarışma programında gibi hissediyordum kendimi.
Sokağa çıkma yasakları zamanlarında insanlar marketleri sosyalleşme yerleri olarak görmeye başlamışlardı. Herkes eve hapsedilmişti. Biz gençler gezmek eğlenmek istiyorduk, arkadaşlarımızla vakit geçirmek istiyorduk ama hiç bir şey yapamıyorduk. Tek yaptığımız işe gitmekti ve ben kendimi yine de şanslı hissediyordum, en azından insan yüzü görüyordum. Ama işyerindeki arkadaşlarla konuşamıyorduk bile… Bu ihtiyaçlarımızı karşılamak için en azından ikili ikili mola saatlerimizi kullanmaya başladık, normalde ikili çıkmak yasaktı. İnsanlar o dönem “markete gezmeye geldik” diyorlardı. Tabi etrafı dağıtmaları bizim için ek iş yükü demekti. Ama insanlar ne yapsın? Mesela yaşlıların belli saatte sokağa çıkma, alış-veriş yapma yasağı vardı. Mağaza müdürü gelen yaşlıları görünce sorun çıkartıyordu ama insanların ihtiyacı olmasa niye gelsin, evinde ne yiyip ne içecek kimse sormuyor… Bu seferlik geçirelim deyip yardımcı olmaya çalışıyorduk. O dönemde sosyal medyada videolar yayınlanıyordu, polis, zabıta, devlet görevlileri yaşlı teyzeye, amcaya yardımcı oluyormuş gibi gösteriyorlardı. Madem yardımcı oluyorlar neden markete gelmek zorunda kalıyor bu insanlar?
Pandemiyle birlikte hayatımıza bir de eve hizmet girdi. Bir gün bir baktım cep telefonuma sipariş mesajları geliyor. Haber dahi vermeden beni eve hizmet uygulamasının görevlisi olarak belirlemişler. Başka marketler araçla evlere ürün gönderirken, bizi ellerimizdeki ağır yüklerle 20 dakikalık mesafedeki yerlere bile yürüyerek gönderiyorlar. Bu uygulama hâlâ devam ediyor. Ben ne yapacağımı şaşırıyorum, kasaya mı bakayım, sevkiyatı mı alayım, eve hizmet mi vereyim… Sipariş geldiğinde gidip ürünleri topla, eve götür, zamanla yarışıyoruz. En ufak bir eksik, çürük, kırışıklık vs. olduğunda ise şikâyet ediliyoruz. İnsanlar normalde kendileri taşımak istemedikleri ağır ürünlerin siparişini veriyor ve biz bunları yürüyerek götürmek zorunda kalıyoruz. Gittiğimiz yerlerde bazen insanlar karşımıza şortla, atletle çıkıyorlar. Bir kadın olarak zor durumda kaldığım zamanlar oluyor. Bir gün karşıma daha kötü bir şey çıkarsa diye korkuyorum. Üstelik işe girerken böyle bir uygulama yoktu. İtiraz ettiğimde “siz kabul edip imzaladınız” dediler. “Hangi ara imzaladık?” dedim. Bize bir ara boş kâğıda imza attırdılar. Üzerine de fazla mesai gibi her türlü şeyi sıraladılar sanırım. İnsan hiç boş kâğıda imza atar mı? Bilinçsizliğimizden, işten atılma korkusundan imza attık işte. UİD-DER’li arkadaşlarla tanıştığımda bu yaptıklarımızın ne kadar yanlış olduğunu anladım.
Yıllık izinlerimizi bile kullanamıyoruz. Geçenlerde bir arkadaşın düğünü oldu. Nikâhını haftalık izin gününde yaptı. Evlilik izni kullandırılmadı. Markette fazladan çalıştığımız zamanlar oluyor fazla mesai ücreti almıyoruz, fazla çalıştığımız süre kadar izin kullanmamız lazım, o bile birikiyor zar zor kullanıyoruz. En ucuz yemeğin 25 lira olduğu bu zamanda günlük yemek ücreti olarak 10 lira veriyorlar. Sorunlarımız çok, anlayacağınız köle gibi çalıştırılıyoruz ama bunların çok da farkında değildim. UİD-DER’le tanışana kadar bu sorunlar bana doğanın bir kanunu gibi geliyordu. Kölelik koşullarında çalışmaya mahkûm olmadığımızı fark etmeye başladım. Şimdi ben farkına vardıkça diğer işçi arkadaşlarıma anlatıyorum. Çünkü bu koşulları ancak birlikte değiştirebiliriz.
Bu Yangın Neyin Yangını?
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- Her Şey Karşıtıyla Vardır
- Çocuklar Öldürülmesin Şeker de Yiyebilsinler
- Bu Cesareti Nereden Alıyorlar?
- İlk Adımlarını Direnişte Atan, “Eylem” Adını Alan Çocuklarımız
- “Kim Uğraşacak Şimdi” Deme, Aradığın Çözüm Sende…
- “Hayal Vergisi” de İster misin?
Son Eklenenler
- 2025 yılı için asgari ücret zammı, TÜİK’in sahte rakamlarıyla açıklanan enflasyon oranının dahi altında kalan yüzde 30 olarak belirlendi. Patronlar da işçilere bu sefalet zammını dayatıyor. Şubat ayıyla beraber zamlı ücretlerin açıklanması sonrası...
- İş kazaları ve iş cinayetleri dur durak bilmiyor. Sermeyenin aç gözlülüğü işçileri yaşamından ediyor. Balıkesir’de bulunan ZSR Patlayıcı üretim tesisinde, 24 Aralık 2024’te gerçekleşen patlamada 11 işçi yaşamını yitirdi. Patlama sonrasında Balıkesir...
- Maraş ve Hatay başta olmak üzere 11 şehirde çok büyük yıkım yaratan, yaklaşık yüz bin insanın hayatını kaybettiği, on binlerce insanın yaralandığı, milyonlarca insanın yaşamının derinden etkilendiği 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti....
- Siyasi iktidarın ekonomi politikalarının hedefi belli: Ekonomik yıkımın bedelini işçi ve emekçilere ödetmek, on milyonlarca işçinin, emekçinin, emeklinin açlığa talim etmesi pahasına sermayeyi dizginsizce büyütmeye devam etmek. Soygunun, talanın...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçti. Aradan geçen zamanda depremlerin yarattığı yıkımın, ortaya saçılan yolsuzlukların, usulsüzlüklerin ve boş vermişliğin hesabı sorulmadı. Siyasi gelişmelerle, yaratılan yapay gündemlerle yaşanan felaketin...
- İzmir Büyükşehir Belediyesinde 158 işçinin ücretsiz izne çıkarılması üzerine DİSK/Genel-İş Sendikası İzmir 1, 2, 3 ve 9 No’lu Şubeleri 3 Şubatta direnişe başladı. Sosyal-İş Sendikasının örgütlendiği Turkcell Global Bilgi’nin Siirt Şubesinde 4 işçi...
- Adalet Peşinde Aileleri Platformu, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yılında Kadıköy İskelesi önünde anma programı düzenledi. 2 Şubatta düzenlenen anmada “Rant Uğruna Ölenlerin Hesabını Sormaya Geldik! Susmak İhanettir, Hesap Sormak Görevdir!” yazılı...
- Çalıştığım işyerinde 60 yaşlarında bir abiyle sohbet ediyorduk. “Ne zaman emekli olacaksın?” diye sordu. “60 yaşında emekli olacağım” dedim. “Ooo senin işin çok zor yahu, o yaşa kadar çalışılır mı?” dedi. “Ama sen de emeklisin, hâlâ çalışıyorsun”...
- Sırbistan’da Belgrad ve Novi Sad başta olmak üzere ülke genelinde kitlesel protestolar devam ederken bir yandan da öğrenciler dersleri boykot ederek üniversiteleri işgal ediyorlar. Yunanistan’da 2023'teki tren kazasının yıldönümünde işçiler,...
- Birleşik Metal-İş Gebze 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Kaynak Tekniği (Lincoln Electric) fabrikasında işçiler, 2024 Eylül ayından bu yana süren toplu sözleşme sürecinde, ücret ve sosyal haklarda anlaşma sağlanamaması üzerine greve çıktı. Sabah...
- Bazen gün ağarmadan, bir bardak çay bile içmeden, bir tabak yemek yemeden yeri geldiğinde hoş bir sohbeti yarıda bırakarak gözümüz sürekli saatte, servis bekleriz. Hastanede, okulda, düğünde, misafirlikte bile bir telaşımız oluyor, işyerinin...
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...