Buradasınız
Patronlar İçin Koronavirüs Nedir?
İstanbul’dan bir sağlık işçisi

Günlerdir televizyonlarda ve neredeyse her yerde koronavirüsün ne kadar tehlikeli olduğu anlatılıyor. Bu durum abartılarak insanların bilinçleri esir alınıyor. Peki, patronlar için bu virüsün anlamı nedir? Patronlar için koronavirüs, işçileri ücretsiz izne gönderebilmektir. İşçilere yıllık izinlerini zorla kullandırmak, krizden kaynaklı işten atmayı planladıkları işçileri rahatlıkla işten atmaktır. Grevleri, toplu sözleşmeleri, sendikalaşma süreçlerini gündem dışına çıkarabilmektir. En önemlisi de işçilerin birbirleri ile bağlarını ve dayanışmalarını kopararak örgütlenmelerini engellemektir.
Ben bir sağlık işçisi olarak buradan sizlere sesleniyorum; koronavirüs salgını gerçektir ama panik ve kaos yaratacak kadar abartılı bir salgın değildir. Asıl gerçeğimiz koronavirüs bahanesi ile elimizden alınan ve alınacak olan haklarımızdır. Bu nedenle patronlar bizi evlere hapsetmeye çalışıyorlar. Bildiğiniz gibi, önce koronavirüs nedeniyle 65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı getirildi ve diğer herkese de “kendi OHAL’inizi ilan edin” denildi. Sonra adım adım yasaklar genişletildi. Evden çıkanlar “duyarsız”, “cahil” vs. olarak lanse edildi. Çalıştığım işyerinin patronu ise koronavirüsün ilk ortaya atıldığı zamandan beri “evde kal” kuralına birebir uydu. Hemşire ve doktorunu yanına alarak çiftliğinde istirahata geçti. “Evde kal” çağrısına uyan patronumuzdan ara sıra haber alıyoruz. Zamanını çiftliğinde ata binerek, balık tutarak geçiriyormuş. Bu durum bize gösteriyor ki “evde kal” çağrısı da sınıfsaldır. Patronumuz çiftliğinde sefa sürerken, sahip olduğu hastanelerin işçileri onun cebini doldurmaya devam ediyor.
Şimdi soruyorum size; işten atılan, ücretsiz izne çıkarılan, üç kuruşluk emeklilik maaşı ile geçinen insanların evde oturması ile patronun evde oturması aynı şey midir? Elbette değildir! Bu nedenle evde oturup korkuyla düşünmek yerine işyerlerimizdeki, mahallemizdeki işçilerle mümkün olduğunca bir araya gelelim. Bize yapılan haksızlıklara karşı birlikte tutum alalım.
Esas Salgın Hastalık Kapitalizmdir!
Fabrikamızdan Koronavirüs Manzaraları
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- Merhaba dostlar. 1 Mayıs’ı geride bıraktık. Bizler de genç işçiler olarak 1 Mayıs’ta UİD-DER’le birlikte alanlardaydık. Sınıfımızın saflarında olmanın heyecanını yaşadık. Duygularımızı sizlerle de paylaşmak istiyoruz.
- Erol Eğrek’in katledilmesinin sorumlusu yalnızca Çalık Holding değildir. Mahkeme kararına rağmen işçinin kazanılmış hakkını 10 yıldır ödemeyen Çalık Holding’e hiçbir yaptırım uygulamayan; patronları denetlemeyen, adaletsizlik ve cezasızlığı temel...
- Yaşanan her türlü baskı ve zorbalığa karşı, işçi sınıfı kendi saflarında gücünü birleştirmeli ve öfkesini doğru adrese yönlendirmelidir. 1 Mayıs bu birliğin ortaya çıktığı uluslararası bir mücadele günü olarak önemli bir yere sahiptir.
- 1980 darbesinin üzerinden 45 yıl geçti ama bıraktığı karanlık hâlâ silinmedi. O darbe devrimci hareketi ve örgütlü işçi sınıfını ezmek için yapıldı. Bugün hâlâ baskılarla karşı karşıyayız. Ama nasıl ki o karanlık günlerde Hasanlar, Haticeler...
- Her sene olduğu gibi bu 1 Mayıs’a da büyük bir titizlik ve ciddiyetle hazırlandık. UİD-DER ailesi olarak çocuklarımızla, gençlerimizle kadın erkek hep birlikte kapitalizmi teşhir ettik. Ekonomik, sendikal ve siyasal taleplerimizi dosta düşmana...
- İstanbul Sultangazi’de bulunan Bezmialem Validesultan Kız Anadolu İmam Hatip Lisesinin Okul Müdürü Refik Albayrak’a, İBB’nin dağıttığı ücretsiz yemeğin öğrencilere ulaştırılmasını sağladığı için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından kınama cezası...
- Gebze Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Alman sermayeli ERLAU Metal fabrikasında işçilerin direnişi sürüyor. Birleşik Metal-İş Sendikası Gebze 1 No’lu Şubede örgütlenen işçiler kod 46 ile işten atıldı. Direnişin 26. gününde UİD-DER’li işçiler...
- Bazı kayıplar vardır ki ifadesi mümkün olmaz, sanki bir parçamızı alıp götürür. Pazar günü emekçi bir abimizi, bir değerimizi, bir rengimizi, “bu ülkede barışı savunan bir kişi bile kalsa umut vardır” diyen, savunduğu değerlerin bedelini...
- Bu yıl 1 Mayıs’ta Kadıköy’de yan yanaydık! Yağmur da yağdı, çamur da vardı ama biz çocuk, yaşlı, genç, engelli, üniversiteli, liseli, emekli, kadın, işçi, emekçi oradaydık. Omuz omuza, yürek yüreğeydik…
- İzmir’de belediye işçileri birbiri ardına greve çıkıyor. Narlıdere Belediyesi işçileri 6 Mayısta grev başlattı, bir gün sonra talepleri kabul edildi. Konak Belediyesi işçileri ise 7 Mayısta greve çıktı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan...
- Bu 1 Mayıs’a kızım, torunum ve oğlumla katıldım. 1 Mayıs alanında çocuklarımın da yanımda olmasının heyecanımı ve mutluluğumu arttırdığını belirtmek isterim. Ben her yıl 1 Mayıs’a UİD-DER’le katılıyorum ve her zaman çok heyecanlanıyorum.
- TÜPRAŞ Rafineri'de kendilerine haber verilmeden taleplerinin çok altında zam oranlarına ve 3 yıllık sözleşmeye imza atılmasına tepki gösteren işçiler üretimi durdurarak, yürüyüş yaparak sözleşmeyi protesto etti.
- Hiçbir şey siyaset üstü değildir. Ekmekten suya, yediğimiz peynirin kalitesinden oturduğumuz evin sağlamlığına kadar her şey siyasetin içindedir. İş cinayetlerini “kader” diye yutturanlar, depremleri de “fıtrat” diye anlatıyorlar.