Buradasınız
Peki, Ben Nasıl Evleneceğim?
Sefaköy’den bir işçi
Merhaba arkadaşlar! Yeni çalışmaya başladığım fabrikada arkadaşlarımın, fazla mesai tutkularından bahsetmek istiyorum. Burada, işçiler asgari ücretle geçinemediklerinden fazla mesailere kalmak için can atıyorlar. İşe başladığım ilk iki gün, çalışacağım presleme bölümünde bir saat yemek molası dâhil 10 saat mesai yapıyorduk. Sonraki günler beni başka bir bölüme verdiler ve oranın mesaisinin kimi zaman on iki kimi zaman da on dört saati bulduğundan bahsettiler. Bu fabrikada genelde ileri yaşlarda işçiler çalıştığı için, her bölüm kendine genç, dinamik işçiler arıyor. Beni gördüklerinde zaten gözleri açıldı “aha bulduk Recai, sakın bırakmayalım.”
Başladılar anlatmaya; “efendim burası çok rahat, burada ağır iş yok, burada kardeş kardeş geçinip gideriz. Bak şimdiden söylüyorum sonradan söylemedi deme. Burada sabah 8’de işbaşı yaparsın, akşam 8, 10, bazen de 11’e kadar mesaiye kalabilirsin. Yani boşuna yolda zaman kaybetmeyeyim diyorsan burada da yatabilirsin. Hem mesai demek para demektir.” Ben mesaiye kalmak istemediğimi söyleyince şaşırarak sordu: “Sen para kazanmak istemiyor musun? Bak, burada bir sene sonra maaşın mutlaka yükselecek, ileride iki bin lirayı bulur, rahat edersin.” Ben kalamayacağım konusunda ısrar edince o da çalışmam için ısrar etti. Baktı ki olmuyor babamın yerine geçmek istedi: “Ulan baban İstanbul’da yaşasaydı seni eşek sudan gelinceye kadar döver de çalıştırırdı, hadi yine iyisin.”
Ben babamın da bu kadar uzun çalışmamı istemeyeceğinden bahsettim. Sonra laf evlilik meselesine geldi. “Kaç yaşındasın, neden evlenmiyorsun, baksana fırça gibi sakalın çıkmış” dedi. Ben de ona şu cevabı verdim: “Yahu abi güzel söylüyorsun da sen beni bu kadar uzun mesaiye bırakırsan evlenecek birini nasıl bulacağım? Bulsam bile birbirimizi nasıl tanıyacağız? Hadi diyelim, bir şekilde tanıştık; evlenme zamanı gelip çattı. Eee hangi parayla evleneceğiz? Doğacak çocukların karnını nasıl doyuracağız? Ev kirası, faturalar yani geçim derdi olmayacak mı? Bana verecekleri 739 lirayla yaşamımızı nasıl sürdüreceğiz.” Bunları sorunca, “haklısın ama hayat böyle işte, çırpınacaksın, didineceksin bir şeyler yapacaksın artık” dediler. İyi güzel de zaten patronlar posamızı çıkarana kadar saatlerce çalıştırmıyorlar mı bizi? Çırpınmıyor muyuz, didinmiyor muyuz? Peki, buna rağmen ne geçiyor elimize?
Evet, işçiler örgütsüz ve bilinçsiz olunca o kadar zayıf oluyorlar ki, bu zayıflıkları konuşmalarına da her şekilde yansıyor. Biz işçilerin ilk olarak bilinçlenip örgütlenmemiz, kendi gücümüzün farkına varmamız gerekiyor.
Yaşamalıyız…
Servisin Yoksa Sorun, Varsa Sorun!
- Bu Cesareti Nereden Alıyorlar?
- İlk Adımlarını Direnişte Atan, “Eylem” Adını Alan Çocuklarımız
- “Kim Uğraşacak Şimdi” Deme, Aradığın Çözüm Sende…
- “Hayal Vergisi” de İster misin?
- Bu Akşam Yemekte Tağşişli Gıda Var!
- “Bir Yemeklik Bamya”
- Kim Viral Olmalı?
- Sınıfına Ters Düşme!
- Asıl Hırsız Kim?
- Ruhumuzu Esir Alan Korkuyu Çıkarıp Atalım
- Konserve Yapmak Çözüm mü?
- “Çocuklarınız Zekiyse Bile İş Bulamaz!”
- Avrupa Bizi Kıskanırken Market Raflarına Ne Oldu?
- Biri Yıllık İzin mi Dedi!
- Annelerin Acıları Bize Ne Anlatıyor?
- Borsa’da Sadece Para mı Kaybedilir?
- Tatlı Meyve, Acı Reçete
- Bu Ülkenin Gündeminde Ne Var?
- Su Tasarrufu Çözüm mü?
- Haksızlığın Karşısında UİD-DER Var
Son Eklenenler
- Bir film sahnesi: İngiltere’de bir madenci bandosu, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalmaktadır. Madencilerin emektar ellerinden ahenkli melodiler akıp giderken arka planda hükümet tarafından kapatılmak istenen bir madenle ilgili toplantılar, yürüyen...
- Bugün 18 Kasım. Türkiye işçi sınıfının mücadele tarihinde önemli bir yer tutan Netaş Grevinin yıldönümü… Netaş işçileri, 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin baskı koşullarında bile işçilerin örgütlülüğünün patronları alt edebilecek güçte olduğunu...
- UİD-DER, grevlerinin 81. gününde MKB Rondo işçilerine dayanışma ziyaretinde bulundu. “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Birlikte Karşı Duralım” pankartı ile grev yerine yürüyen işçiler; “MKB İşçisi Yalnız Değildir”, “Yaşasın Sınıf Dayanışması”...
- Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ilk olarak 2001 yılında gündeme getirildi ancak AKP iktidarı 2018’de işçilerin iradelerinin dışında bu sistemi zorunlu hale getirdi. 2018 yılından beridir işçilerin maaşlarından her ay bu kandırmacaya para...
- As Plastik işçileri grevlerinin 58. gününde İstanbul Marmarapark AVM’de As Plastik ile iş ilişkileri olan Mavi Jeans önünde basın açıklaması yaptı. Toplu iş sözleşmesinde anlaşma sağlanamaması halinde 26 Kasımda greve çıkacak olan DİSK/Genel-İş...
- 100 küsur günü geride bırakan Polonez direnişine, kadın işçilerin kararlılığı damgasını basıyor. Sendikaları Tekgıda-İş’te örgütlenen işçiler sendika düşmanı patronları tarafından işlerinden atıldılar. Direnişe geçtiler, işlerine örgütlü bir biçimde...
- Geçtiğimiz günlerde İzmir’in Selçuk ilçesinde baraka gibi bir evde, elektrikli sobanın devrilmesiyle çıkan yangında en büyüğü 5 yaşında olmak üzere 5 kardeş hayatını kaybetti. Bu sırada hurda toplamaya giden anne eve döndüğünde çocuklarının cansız...
- Narin, Leyla, Sıla ve niceleri. Haberlerde duyuyoruz onların adlarını. Bir süre gündemde kalıyorlar, sonra unutuluveriyorlar. Oysa hafızayı diri tutmak gerekir mücadeleyi sürdürebilmek için. Bizler de bu mektubu, yaşananları unutmamak, unutturmamak...
- Son zamanlarda pek çok insanın aklında, dilinde aynı sorular var: Biz nasıl bir toplum olduk böyle? Nasıl olur da insanlar bu kadar kötü olabilir? Teşbihte hata olmaz derler. Toprağı düşünelim. Toprakta her zaman zehirli bitkiler yetişebilir. Ama bu...
- İşyerinde, mahallede, parkta, sokakta, kahvede… Sohbetler döner dolaşır hep aynı soruya bağlanır: “Ne olacak bu memleketin hali?” Soru bakidir, cevabı ise yaşadığımız koşullara, ait olduğumuz sınıfa göre değişiklik gösterir. Çünkü işçi ve...
- Şair “Kuşların vurulduğu zamandır şimdi” demiş. Gerçekten de haksızın haklı, hırsızın namuslu, haydudun yiğit sayıldığı zamandır şimdi. Her gün yeni bir “bu kadarı nasıl olur?” sorusuyla başlıyoruz güne. Geçtiğimiz günlerde Bursa’da bir tekstil...
- Yaklaşık iki ay boyunca hakları için mücadele eden, bu süreçte polisin ve jandarmanın saldırısına maruz kalan, gözaltına alınan Fernas işçilerinden biri arkadaşlarından birinin çocuğunun ilk adımını direniş alanında attığını söylemişti. Bir başka...
- Bir an için hafızamızı kaybettiğimizi düşünelim. Annemizin, babamızın, kardeşlerimizin, evlatlarımızın kim olduğunu, nereli olduğumuzu, yaşadığımız evi, ne iş yaptığımızı hatırlamadığımızı hayal edelim. Bütün yüzlerin, sokakların yabancı olduğunu...