Buradasınız
Rahatlığa Bak; “Sakin Ol Şampiyon, Evdeyim!”
Kıraç’tan kadın fabrika işçisi
“Sakin ol şampiyon, evdeyim!” Bu lafı sosyal medyadan duymuşuzdur muhakkak. Zengin muktedir, tuzu kuru bir emek sömürücüsü, bir takipçisi “neden dışarıdasınız?” deyince böyle bir yanıt verdi. Yalısının boğaz manzaralı bahçesinde spor yapıyordu. Ne kadar rahat bir şekilde yüzleri bile kızarmadan söylüyorlar sokakta olmadıklarını. Oysaki fabrikaları çalışmaya devam ediyor. İşçileri günde kaç kişiyle muhatap oluyor pek de umurlarında değil. Marketleri çalışıyor, kasiyerler günde kaç kişi görüyor acaba? Bizim sağlığımız umurlarında olmadığı için “onlar çalışmaya devam etsin ben keyfime bakarım” diyorlar. Sağlığın bile sınıflara göre olduğunu bize gösteriyor aslında onların bu davranışları. Zenginlerin doktorlarını yanlarına alarak adalara kaçtıklarını medyadan öğreniyoruz. İşçiler çalışıyor, onlar rahatlarına bakıyor. Onların sağlıkları önemli biz ölsek de olur. Gerçekten bu böyle gitmeli mi? Ne zaman kaldıracağız başlarımızı ve bu kokuşmuş düzenden ne zaman kurtulacağız?
Ben plastik sektöründe çalışan bir işçiyim. Koronavirüs salgını nedeniyle bizim işyerinde de insanlar korkuyorlar. Panik halindeler. İşyerindeki sohbetlerimizde arkadaşların söylediği birkaç şeyi sizinle paylaşmak istiyorum. Gece vardiyasına gelmek istemeyen bir arkadaşımız; “benim bağışıklık sistemim zayıf, uyku uyuyamıyorum, onun için izin istiyorum, paramı kesersiniz!” dediği halde izin vermediler. Başka bir arkadaşım, “bizlere düzgün beslenin diyorlar. Nasıl beslenelim? Faturalar aylığımızın yarısını götürüyor. Fındık, ceviz yiyin, badem yiyin diyorlar. Kilosu kaç para bilmiyorlar galiba” dedi. Asgari ücretle çalışan bizler açlığa mahkûm ediliyoruz. Ziya Egeli’nin dediği gibi; “doyuyoruz işte, etle sütle değilse de, ekmekle, bulgurla, yaşıyoruz işte azar azar.” Bizim gerçeğimiz işte budur.
Ama derman bizim ellerimizdedir. Ne zaman birleştirirsek ellerimizi, güvenirsek birbirimize bu suyun akışı o zaman değişir. Güzel bir dünya kurarız hepimiz, hak ettiğimiz gibi. Güzellikleri yaratan, dünyayı var eden biziz. İyi bir yaşamı hak eden biziz. Virüs salgını da yaşadığımız diğer sorunlar gibi sermaye sisteminin yarattığı bir sorun. Sadece virüs salgınına karşı değil, sermaye sistemine karşı biz işçiler birlikte mücadele etmeliyiz. Daha iyi bir gelecek için işçiler olarak birbirimize güvenmeliyiz, ellerimizi sıkı sıkıya tutmalıyız.
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı yasa kural tanımadan işçilerin haklarını gasp ediyor. Bu saldırılara işçilerin cevabı ise mücadele etmek, boyun eğmemek oluyor. 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta Manisa Turgutlu’da yürüyüş ve basın...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in, “Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarıyla düzenlediği etkinlikler dizisi İstanbul Avrupa Yakası ve Mersin’deki etkinliklerle son buldu.
- Kocaeli İSİG Meclisi ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, MESEM aracılığıyla öğrencilerin sermaye için çocuk işçi yapılmasına karşı 16 Martta basın açıklaması düzenledi.
- Patronlar iş barışını “patronla işçi arasında uyum, saygı ve güven ortamı” olarak tanımlıyorlar. Peki, patronun işçiyi sömürmesi üzerine kurulu bir sistemde saygıdan, barıştan söz edebilir miyiz? İş barışı söylemini dillerinden düşürmeyen patronlar...
- Malum, Şubat ayını geride bırakıp baharın gelişini müjdeleyen Mart ayına girdik. Fakat içimiz bahar sevinciyle dolmak bir yana daha da kararıyor. Ama bunun tek nedeni hava değil. Atalarımız “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler....
- Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti...
- İşçilerin pek çok sektörde hak gasplarına karşı verdikleri mücadeleler sürüyor. Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talebiyle 9 Martta başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. 14 Martta sendikaları BİRTEK-SEN’le...
- Toplumun ezenler ve ezilenler olarak ikiye bölündüğü bir sistemde gerçek adalet ve barış olamaz. Ama gerçek adaleti ve barışı isteyenler olur ve onlar ezilen sınıflardır, kadın erkek işçiler ve emekçilerdir. Dünden bugüne Fransa’dan Türkiye’ye...
- Hepimizin bildiği üzere kısa bir süre önce 2023-2025 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi grev aşamasında son buldu. Birden çok fabrikada MESS’e bağlı olsun veya olmasın hareketli süreçler yaşandı. Çünkü alınacak ücret başka fabrikadaki işçilerin alacağı...
- Pek çok işçi kardeşimiz grev ve direnişlerde “biz ekmeğimizin peşindeyiz” derler. Bununla ekmeklerini korumak dışında bir amaçları olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat kısa zamanda ekmeklerini koruyabilmek için sendikaya üye olma, grev, gösteri,...
- TÜİK’e göre Türkiye’de göreli yoksullaşma da azalıyormuş! Ülkedeki ortalama gelirin yüzde 50’si yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde 2013 yılında göreli yoksulluk oranı yüzde 15 iken 2023 yılında yüzde 13,9’a düşmüş. Pek çok uzman Cumhuriyet...
- Erzincan İliç’te bulunan siyanürlü altın madeninde meydana gelen faciada 9 madenci kardeşimiz hâlâ göçük altında. Siyanürlü liç yığınının çökmesinin ardından siyanürün yanı sıra çeşitli ağır metaller de suya ve toprağa karıştı. Madenin sahibi yerli-...
- Çalıştığım işyerinde Tuncay isimli bir arkadaşımız var. Tuncay eşinden ayrılmış, çok şeker bir oğlu var, hayatta belki de tek tutunacağı dal o kalmış. Gözlerinde “şişe dibi” diye tabir edilen bir gözlük, ayağının biri topal, iki kulağında da işitme...