Buradasınız
Sağlık Sorunlarımız Kader Değil, Sınıfsal!
İstanbul’dan bir emekçi
Merhaba arkadaşlar. Yaklaşık altı aydır annemin sağlık sorunları ve sigorta hastanelerinin verdiği sözde hizmetin hayatımızı nasıl alt üst ettiğini, annemin yutkunma sorunuyla başlayan sürecimizi sizinle paylaşmak istedim.
Annemin şikâyetleri üzerine bir devlet hastanesinde endoskopi çekimi yapıldı ve parça alındı. Parçanın patoloji sonucu e-Nabız sistemine düşmeyince kendimiz hastaneye giderek sonucu istedik ama aradan iki ay geçmişti. Rapor vermek yerine parçayı acilen başka bir devlet hastanesine götürüp yeniden inceletmemiz gerektiğini söylediler. Orada yapılan araştırma sonucu ise soluk borusunda displazi, yani kısaca dokularda bir çeşit bozulma, ileride kanserli hücrelere dönüşebilecek hücre bozulması tespit edildi. Bunun üzerine bir başka hastaneye gittik, endoskopi ve biyopsi için gün aldık. Sonuç çıktıktan sonra bu sefer PET çekimi istediler yine randevu aldık ve onun sonucunu bekledik. Sonra tomografi istendi, ondan sonra MR, daha sonra kan tahlilleri… Sigorta hastanesi olduğu için hepinizin bildiği üzere bu işlemlerle aylarca uğraştık. En son doktorla görüştüğümde “artık bir şey söyleyin” diye isyan ettim. “Annemin neyi var, sürekli bir şeyler istiyorsunuz” soruma karşı, hastanedeki cihazların net sonuç vermediği, daha ileri teknolojik cihazlarla çözülecek bir sıkıntısı olabileceği cevabını aldım. Bana bir özel üniversite hastanesinin ismini vererek “orada ileri teknoloji cihazlar kullanarak kamera sistemiyle sorunlu bölgeye girip lazerle bu hücreleri yakıyorlar. Çok kolay bir işlem, ancak biraz masraflı olur. Ameliyat olamaz, daha önce mide kanseri olduğu için midesi alınmış. Tedavisini yapacak ekipmanlar bizde mevcut değil” dedi.
Hemen randevu aldım, “ne kadar fark çıkar ki sonuçta annem emekli, 300-500 lira fark verip bu illetten kurtulalım” diye düşündüm. Hastaneye gittik, SGK’nın geçerli olmadığını, 3500 lira muayene ücreti olduğunu söylediler. Doktor raporlara baktı ve kullanacağı teknolojiden bahsetti, ağrı sızı olmadan yarım saat içinde halledeceğini söyledi. Ücretle ilgili de “asistanım sizinle görüşecek” diyerek bizi yönlendirdi. Asistan sadece endoskopi ücretinin 53 bin lira olduğunu, bunu peşin ödememiz gerektiğini, eğer bir gün gözetim altında bırakılırsa ekstra 160 bin lira daha ödeme yapacağımızı belirtti. Arkadaşlar, tanıdıklar, akrabalar derken 53 bin lirayı bir şekilde tamamladım ve annemin operasyonu başladı. Annem içerdeyken benim tek düşüncem, “bu gece burada kalırsa 160 bin lirayı ben nereden bulacağım?” oldu. O an hissettiklerimi ve öfkemi anlatamam. Operasyon bitti, doktor yaptıklarını anlatıyor ama benim aklım annemin o gece hastanede kalıp kalmayacağında... Doktor da derdimi anladı, “merak etme annen kendine gelsin gidebilirsiniz” dedi. Lenf bezlerinde bir iki parça tümörlü hücre kaldığını, bunun için ışın ve kemoterapi tedavisi alması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Sağlıkta devrim diye övdükleri uygulamalar yüzünden çökmüş sağlık sistemi, bizi bu cenderenin içine soktu. Bugün bizim gibi binlerce emekçi ailesi bu ve benzeri sorunları çaresizlik içinde yaşıyor. Bu sorunları çözecek teknoloji varken, işçiler yoksulluklarından dolayı çözümden mahrum bırakılıyor. Bizden kesilen vergiler, sözde bize ait fonlardan özel hastane patronlarına aktarılan kaynaklar ve teşviklerle kurulan hastaneler yine sermaye sınıfına hizmet ediyor, bizleri de çürümüş sağlık sistemiyle baş başa bırakıyorlar. İnsan hayatının değeri ekonomik gücüyle eşdeğer bu yaşadığımız sömürü düzeninde.
Neden devlet hastaneleri yetersiz ve niteliksiz? Neden gerekli kaynaklar aktarılmıyor, yeterli hizmet alamıyoruz? Emekçilerin yaşadığı sorunlara gelince kaynak yok diyen iktidar, patronlar söz konusu olunca elinden geleni ardına koymuyor. Sizce de bu sınıfsal bir tercih değil mi? Sağlıkta ücretsiz ve nitelikli hizmet istiyoruz. Ancak bu taleplerimizin gerçekleşmesi için mücadele etmemiz ve bir arada olmamız gerekiyor. Bunlar bizim sorunlarımız ve bunu biz, birleşerek çözeceğiz.
- Direniş Çadırına Tezek Döktüren Korku
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- Her Şey Karşıtıyla Vardır
- EYT’liler Emeklilik Haklarını Mücadeleyle Kazandılar
- Bu Cesareti Nereden Alıyorlar?
- İlk Adımlarını Direnişte Atan, “Eylem” Adını Alan Çocuklarımız
- “Hayal Vergisi” de İster misin?
- Türkiye’de Asgari Ücret Düşük Değilmiş!
- Geleceğimizi Kurmak İçin Birliğimizi Büyütelim
- Yine, Tekrar, Bir Daha Şahlanıyoruz!
- Ucuz Bir Hayatı Neden Bu Kadar Pahalıya Yaşıyoruz?
- “Hiçbir Faydası Yoksa Neden Vergi Ödüyorum?”
- “Başımıza Ne Geliyorsa Nüfus Artışından” mı?
- Aman Bize Müjde Vermesinler!
- Onca Şeye Rağmen Gündemlerinde Yer Alamıyoruz
- Patronun Havucu İşçinin Onuru
- Asgari Ücret: Geçinmek mi Açlıktan Ölmemek mi?
- “Fedakârlık” Neden Hep Bize Düşer?
- Bir Değil, İki Değil, Üç Değil!
- Sorunlarımız Ortak, Peki Ya Mücadelemiz?
Son Eklenenler
- 8 Aralık Pazar Günü, İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla binlerce işçi ve emekçi hayat pahalılığına, düşük ücretlere, vergi soygununa, kayyımlara, baskılara hayır demek için Kartal’da bir araya geldi. Mitingde DİSK ve KESK’e bağlı...
- Bizler çeşitli sektörlerde çalışan kadın işçileriz. Öncelikle İşçi Dayanışması bültenimizin 200. sayısını heyecanla bekliyoruz. Bültenimiz bundan 16 yıl önce, 2008 Nisanında çıktı ve ilk iş olarak mücadeleci işçi ve emekçileri 1 Mayıs’ta UİD-DER’le...
- Sevgili işçi kardeşlerim. Geçtiğimiz günlerde bir kez daha Engelliler Gününde engellilerin yaşamının nasıl eziyete dönüştürüldüğüne tanık olduk. Engelliler sokağa çıkıp “engelsiz yaşam istiyoruz” diye haykırıyorlar. Engellilerin ortak talebi...
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez fabrikasında Tekgıda-İş Sendikasında örgütlendikleri için işten atılan 146 işçi 140 gündür sendika hakkı ve işe iade talebiyle mücadele ediyor. Polonez işçileri seslerini duyurmak için aylardır çeşitli eylemler...
- TEKSİF Sendikası, Bolu Organize Sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren Gezer Terlik Tekstil fabrikası önünde 5 Aralıkta basın açıklaması yaparak işverenin sendika düşmanı tutumunu ve işten atmaları protesto etti. İstanbul Finans Merkezi Merkez Bankası...
- Barınma ihtiyacı, tarih boyunca insanın en temel ihtiyaçlarından biri olmuştur. Tarihin ilk dönemlerinde bizi yırtıcılardan ve olumsuz hava koşullarından koruyan barınma alanlarımız zamanla gelişerek ailemizle paylaştığımız bugünkü evler haline...
- Çocukluğumuzda, gençliğimizde “çok çalış sınavda başarılı ol, işsiz kalmayacağın bir bölümde oku” telkinlerini, işe başladıktan sonra “çok çalış maaşın artsın, daha iyi bir bölüme geç” sözlerini sıkça duymuşuzdur. Elbette hepimiz iyi bir gelecek...
- İstanbul Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki Ağaç AŞ’de çalışan DİSK/Birleşik Tarım Orman İşçileri Sendikası (BTO-Sen) üyesi işçiler, 5 gün çalışma 2 gün izin haklarının gasp edilmesine karşı işyerlerinde oturma eylemine başladı. İstanbul Silivri’de...
- Almanya’da on binlerce işçinin çalıştığı otomobil üreticisi Volkswagen’de (VW) işçiler 2 Aralık Pazartesi günü uyarı grevleri yaparak taleplerini ve şirketin kitlesel işten çıkarma planlarını protesto etti. IG Metal sendikasında örgütlü yaklaşık 100...
- Bugün 4 Aralık Dünya Madenciler Günü. Türkiye’de de dünyada da madenciler, karşı karşıya kaldıkları tehlikelerle, katliamlarla anılır. Oysa madenciler aynı zamanda görkemli eylemlerin, mücadelelerin altına imza atmışlardır, büyük kalkışmaları...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında Grid Solutions, Schneider Elektrik, Hitachi Energy, Arıtaş Kriyojenik ve MESS’ten ayrılan Green Transfo fabrikaları için yürütülen toplu iş sözleşmesi...
- Dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçilerin yoksulluğa, kamu hizmetleri yerine savaşa devasa bütçeler ayrılmasına, emperyalist savaşa karşı öfkesi ve mücadelesi büyüyor. Meydanlara çıkan işçiler sınıf dayanışmasını büyütüyor, hayatı cehenneme...
- Geçtiğimiz ay 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ne karşı başlatılan mücadele sürüyor. Başta aile hekimleri olmak üzere sağlık çalışanları “eziyet yönetmeliği”ni protesto etmek için 5-6-7 Kasımda tüm Türkiye’de iş...