Buradasınız
Sağlıkta Sorunlar Büyüyor!
Ankara’dan bir hemşire
Sağlıkta sorunlar yumağı büyümeye devam ediyor. Çünkü her sorun yeni sorunları beraberinde getiriyor. Devlet tarafından karşılanmayan ilaçlar, yoğunluk, belirsizlikler ve sağlık çalışanı sayısının yetersiz olması… Hastasından doktoruna, hasta yakınından ambulans şoförüne herkes öfkeli. Geçtiğimiz haftalarda bir ambulans şoförü, kanser hastasını hastane hastane gezdirdikten sonra isyan edip Sağlık Bakanlığı önünde kendini ambulansa kilitledi, sağlık bakanını çağırdı. “3 saat boyunca hastane hastane dolaştım ama hastayı bırakacak yer bulamadım” diyen ambulans şoförünün isyanı, devlet hastanelerindeki yetersizliğin ve insan canının ne kadar ucuz olduğunun ifadesidir. Bu olaydan bir gün sonra SMA hastası bir bebeğin babası da sağlık bakanıyla görüşmek istediğini yoksa kendisini yakacağını söyledi. Elindeki yanıcı maddenin gözüne sıçraması sonucu tedaviye alındı. İsteği SMA ilaçlarının devlet tarafından karşılanması ve bebeğinin çektiği acıdan kurtarılmasıydı.
Devlet hastanelerinde azalan doktor sayısı nedeniyle randevu bulmak zorlaşıyor.Kimi hastanelerde doktorların istifa etmesi nedeniyle poliklinikler kapatılıyor. Haftalar hatta aylar boyunca MHRS üzerinden randevu almak için uğraşan hastalar nihayet randevu alabildiklerinde de sorunlar bitmiyor. Muayeneden sonra bu kez de radyoloji tetkikleri için haftalarca bekletiliyorlar. Neredeyse hiçbir hastanede MR, tomografi, ultrason gibi tetkikler 2-3 haftadan önce yapılamıyor. Üniversite hastanelerinde bu tetkiklerin birkaç hafta erkene çekilebilmesi için yüksek ücretler ödenmesi gerekiyor. Profesör muayeneleri de ücret karşılığı yapılıyor. Ücretsiz olduğu iddia edilen sağlık sisteminde aslında her şey parayla!
Devlet hastanelerinde her bölüm sürekli yoğun; muayene olmak da tetkik yaptırmak da bu yüzden çok uzun sürüyor. Hasta yetiştirme baskısı nedeniyle muayeneler de detaylı yapılamıyor. Oluşturulan şikâyet hatlarıyla doktorlar ve diğer sağlık çalışanları üzerinde baskı kuruluyor. Geçtiğimiz günlerde Manisa Şehir Hastanesi kardiyoloji bölümüne giden bir hasta hastanedeki yoğunluk nedeniyle hekim hakkında şikâyette bulunmuş. Hekim de SABİM’den (Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi) gelen yazıya şöyle cevap vermiş: “Hastamızın geldiği gün aynen söylendiği gibi olmuştur. Hastamız şikâyetinde haklıdır. Haftalık mesai saatim 55-60 saati aşmaktadır. (…) Başhekimliğe ve İl Sağlık Müdürlüğüne MHRS randevularımın 20 dakikada bir hasta olarak yazılmasını istememe rağmen 10 dakikada bir randevu açıldı. Sonuç ve kontrol hastalarımla beraber hasta bakma sürem 5-6 dakikaya indirildi. Bunun sorumlusu olan Başhekimliğimizden, İl Sağlık Müdürlüğümüzden ve Sağlık Bakanlığımızdan ben de şikâyetçiyim.”
Devlet hastanelerinde yıllardır durum budur. Sağlık hizmeti alan da (daha doğrusu alamayan da) veren de bu sorunlardan şikâyetçiyken siyasi iktidarın çözümü hastaları özel hastanelere yönlendirmek oldu. Daha doğrusu gitmek zorunda bırakmak! Bu “Sağlıkta Dönüşüm” projesinin de en önemli ayağıydı. Devlet hastanelerinde sıra bulamayan ya da ameliyat yapacak tıbbi imkân ve doktor bulamayan hastalar özel hastanelere gitmek zorunda kalıyorlar. Özel hastanelerle ilgili bir örnek vermek gerekirse daha geçtiğimiz günlerde bizim hastaneye gelen bir hastanın yaşadıklarını anlatayım. Ben devlet hastanesinde çalışıyorum ama hasta bize gelene kadar başından bin bir olay geçmiş. Altmışlı yaşlarda, dizlerinden şikâyeti olan kadın hasta, devlet hastanelerinden uzunca bir süre randevu alamadığı için en sonunda gidip özel hastanede muayene olmuş. Teyzemiz muayene ücretini vermiş, doktor ücretli bir iğne tavsiye etmiş, 2000 liraya da onları almış. Sonra iğneyi yaptırmak için hastaneye gittiğinde, diz enjeksiyonu uygulama ücreti olarak da 600 lira daha istemişler. Tabi artık o kadar parası kalmadığı için iğneyi yaptıramamış. Daha sonra rica minnet, kaç insanın önünde eğilerek sıra açtırıp bizde yaptırmaya gelmiş iğneyi.
Bazı büyük özel hastaneler ve SGK arasında kısmi branşlarda hastadan fark alınmaması üzerine yapılan bir anlaşma var. Geçen ay SGK’nın kısmi branş anlaşmalarını tüm branşlarda zorunlu tutması üzerine, hastane patronları SGK sisteminden çekileceklerini duyurdu. Anlaşmalı olan 24 özel hastanenin 6’sı (Acıbadem, Liv, Memorial, Florence Nightingale, Güven ve Anadolu Sağlık Merkezi) artık SGK anlaşmalı hizmet vermeyeceklerini duyurdu. Bu kararla özel hastane patronlarının halkın sağlığını değil asıl olarak kârlarını düşündüklerini bir kez daha görmüş olduk. Ücret ödeyemeyen hastalar tedavilerini yarım bırakmak zorunda kalacaklar. Yani koşullarını zorlayarak özel hastaneye gidebilen (gitmek zorunda bırakılan) emekçiler artık bu sağlık hizmetini de alamayacaklar. Zaten daha en başından hastaların özel hastanelerin kucağına atılması yanlışken şimdi mağdur edilen hasta sayısı daha da artacak.
Türkiye’de yaşanan bütün gelişmelerin kendi iktidarları döneminde olduğunu savunan Erdoğan, bir konuşmasında şöyle demişti: “Biz iktidara geldiğimiz zaman paletli ambulansı bırakın, normal ambulans yoktu. Şimdi en sıkıntılı yerlere paletli ambulansla ulaşıyoruz. Aynı zamanda hava ambulanslarımızı devreye aldık. Çünkü biz milletimizi seviyoruz.” Bu konuşmadan birkaç ay sonra Sağlık Bakanlığı kur farkını gerekçe göstererek 5 şehirde (Sivas, Çanakkale, Malatya, Bursa ve Afyon) hava ambulansı alımını iptal etti. Bu şehirlerde acil durumlarda, özellikle kış mevsiminde, karadan hastaneye ulaşımın neredeyse olanaksız hale geldiği köyler var. Şehir hastanelerini işleten şirketlere kur farkını da göze alarak hasta garantisi verenler, emekçilerin sağlığı için yapılması gereken harcamaları gereksiz olarak nitelendiriyor, kısılabilecek kalemler olarak görüyorlar.
Her alanda olduğu gibi sağlıkta da tam bir yıkım söz konusudur. “Sağlıkta devrim yaptık” iddiasındaki iktidarın uygulamaları sonucunda emekçiler artık hastanelerden randevu bile alamıyorlar, tedavi süreci aylar alıyor. Sağlık hizmetlerine yeterince bütçe ayrılmıyor, baskı ve zorbalık yüzünden doktorlar ülkeyi terk ediyor, SGK fonları özel hastanelere akıtılıyor. İşte tek adam rejiminin sağlıkta devrimi!
- Hesap Sormadıkça İş Cinayetleri Devam Edecek!
- Belediye İşçileri Hakları İçin Mücadele Ediyor
- “Şehrin En Güzel Yerindeki Mezar”
- Toplumu Zıvanadan Çıkarttılar
- Ne Kadar Örgütlüysek O Kadar Nefes Alırız
- Bursa’da Gelirde ve Vergide Adalet Eylemi
- Belediye İşçileri ve Sağlık Emekçileri Ücret Gasplarına Karşı Eylemler Yapıyor
- Sesimizi Duyurmak İçin Grevdeyiz
- Bunlar Bu Cesareti Nereden Alıyorlar?
- Filistin Sendikalarından Eylem Çağrısı
- Taksim’de İsrail’in Saldırıları Protesto Edildi
- Direnişçi İşçilerle Omuz Omuza!
- İktidar ve Sermaye Sahipleri Doymak Bilmiyor
- Ankara Gar Katliamının 9. Yılında Barış Karanfilleri Anıldı
- 10 Ekim Katliamında Hayatını Kaybedenler Ankara’da Anıldı
- Sınıf Dayanışmasıyla Daha Güçlü Hissediyoruz
- Fernas İşçilerine Dayanışma Ziyareti
- Elba Bant Grevine Dayanışma Ziyareti
- KESK: “Geçinemiyoruz! Yoksulluğa Karşı Mücadelede Birleşiyoruz!”
- UİD-DER’in Lübnan Sendikalar Birliğinin Dayanışma Çağrısına Yanıtı
Son Eklenenler
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 5-6-7 Kasımda tüm Türkiye’de iş bırakma kararı aldı. Sağlık emekçileri İstanbul, Ankara ve İzmir başta olmak üzere...
- 7 Kasım 1917’de Rusya’da işçi sınıfı devrim gerçekleştirdi ve siyasal iktidarı ele geçirdi. Bu devrim Rus takvimine göre 25 Ekimde gerçekleştiği için tarihe Ekim Devrimi olarak geçti. Ekim Devrimi, tüm dünyayı sarsmış, 20. yüzyılın akışını kökten...
- Dünya… Masmavi okyanusları, uçsuz bucaksız ormanları, kıtaları dolaşan nehirleri, heybetli dağlarıyla her yanından yaşam ve bereket fışkıran bu rengârenk gezegen… Bu gezegenin gözümüzün önündeki hali içler acısı! Çünkü tüm dünyaya egemen olan...
- İSİG Meclisi’nin raporuna göre Ekim ayında 164 işçi, yılın ilk on ayında ise en az 1540 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Türkiye’de iş kazaları ve iş cinayetleri en yakıcı sorunlardan biri olmaya devam ediyor. Her gün en az 5 işçi hayatını...
- Belediye işçileri artan hayat pahalılığı karşısında biraz olsun nefes alabilmek için ücretlerini yükseltmek istiyorlar. Buna karşılık belediyelerin yönetimleri ödenek olmadığı bahanesiyle işçilere düşük ücret dayatıyorlar. İstanbul ve İzmir’in ilçe...
- Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm sultanlar, komutanlar, yöneticiler, iktidarlar insanların ve toplumların algılarını şekillendirmeye, psikolojilerini yönetmeye odaklanmışlardır. Başka türlü egemenliklerini koruyamayacaklarını bildiklerinden toplumun...
- İngiltere’de 100 binin üzerinde insan Filistin halkıyla dayanışmasını göstermek ve emperyalist savaşa hayır demek için 2 Kasımda yeniden meydanlara çıktı. Başkent Londra’da 21. kez düzenlenen ulusal eylem gününde on binler hükümet binalarının...
- İspanya’da 29 Ekim Salı günü yaşanan sel felaketinde can kaybı 250’ye ulaştı. İspanya’nın doğusundaki Valencia bölgesinde etkili olan aşırı yağışlardan sonra meydana gelen sel felaketi büyük bir yıkıma neden oldu. Kurtarma ekipleri felaketten...
- Sevgili işçi kardeşlerim, yazının başlığı mücadele örgütümüzün ve işçi sınıfının çalışkan evlatlarından kadim bir dostuma aittir. Bir Afrika atasözü “aslanlar kendi tarihlerini yazana kadar, av hikâyeleri her zaman avcıların kahramanlığını...
- Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası 4 No’lu Şube ile Kartal Belediyesi yönetimini temsil eden SODEMSEN arasında yürüyen görüşmelerden olumlu bir sonuç alınamaması üzerine Kartal Belediyesi işçileri 30 Ekimde greve çıkmıştı. Belediye...
- Sendikaya üye olan işçilerin önüne çok çeşitli engeller çıkartılıyor. Sendikanın örgütlendiği işyerinde toplu sözleşme yapma yetkisi alması için hem işkolu hem de işletme barajlarını aşması ve Çalışma Bakanlığından çoğunluğu sağladığına dair yetki...
- Tarkett işçileri 18 Eylülden bu yana grevlerini sürdürüyorlar. Taleplerini, mücadelelerinin nasıl başladığını, grevlerini şöyle anlatıyorlar:
- Ücretlerini arttırmak, sendikalaşmak, ücret gaspına dur demek için çeşitli sektörlerden işçiler grev ve direnişlerini sürdürürken her geçen gün bunlara yenileri ekleniyor. Kartal Belediyesi işçileri Toplu İş Sözleşmesi (TİS) masasında anlaşma...