Buradasınız
“Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
İzmir’den İşçi Dayanışması okuru bir işçi
![](https://uidder.org/sites/all/modules/lazyloader/image_placeholder.gif)
Çalışma yani emek verilmeden hiçbir şey var olmamış, var olmadı ve olamaz da. Kendimize ve tükettiklerimize baktığımızda emeği görürüz. Gökyüzünde yüzlerce insanı uçuran uçaklara, binlerce ton ağırlıktaki gemilere baktığımızda emeği görürüz. Tepesini göremediğimiz devasa binalara baktığımızda emeği görürüz. İnsanı tamir etmek için kemiğine, kalbine, kulağına, gözüne monte edilen milimetrik materyallere baktığımızda emeği görürüz. İçinde barındığımız eve baktığımızda emeği görürüz. Özcesi emek yani çalışma yani onu üretecek işçi olmadan hiçbir şey var olamaz. Her işçi de ancak üretimin içinde yerini alıp çalışmaya başladığında her şeyin işçi sınıfının elinin emeği, gözünün nuru olduğunu anlamaya başlar.
Sevgili işçi kardeşlerim, bu mektubu sizlerle paylaşmama eski eşim vesile oldu. Hatta daha doğru ifadeyle ben eski eşimin bana anlattıklarını sizlerle paylaşmasına aracılık etmiş olacağım. Yani onun bana anlattıklarını ben de onun kendi ifadeleriyle sizlere aktaracağım.
Epey zaman önceydi. Akşam geç saatte rehberimde kayıtlı olmayan bir numaradan aranmıştım. Numaranın rehberimde olmaması ve biraz da akşam geç bir saat olması nedeniyle açmamıştım. WhatsApp’tan mesajla kendisini tanıtmış ve konuşmak istediği şeyler olduğunu yazmıştı. Ardından ikinci aramasında açmıştım. Selamlaşma, hatır sormalardan sonra benimle konuşmak istediği meselenin sigortalı olarak çalışması konusunda teşvik ettiğim için teşekkür etmek olduğunu söylemişti. Yaklaşık bir saat süren telefon konuşmamızda eski eşimin anlattıklarını size aktarıyorum.
“Sayende sigortalı çalıştım, emekliliğime az kaldı. 1997 yılında bir metal fabrikasında işe başlamıştım. Sigortam işe başladığım gün yapılmıştı. O fabrikada 210 gün sigortalı çalışmışım. Aileden gelen genetik bir hastalık yüzünden havale geçirmiştim. İşe gidemediğim için çıkışım verilmişti. Sağ tarafım felç olmuştu. Konuşmam bozulmuştu. Sağ kolum istem dışı sürekli kasılıyordu. Sağ bacağım dizimden kendiliğinden bükülüyordu. Hayata küsmüştüm, ölmek istiyordum. Felç olmadan bir sene önce çok sevdiğim ve beni çok seven nişanlım nişanı atmıştı. Nişan bohçasını annesi kapı girişine bırakıp gitmişti. Aynaya bakamıyordum. Ne dediğim anlaşılmadığı ve benimle alay edildiği için kendimden utanıyordum. O zamandan 2009’a kadar 6 ayda bir kontrol ve ilaç yazdırmanın dışında hastaneye gitmedim. Gittiğimde de benim yerime yanımda kim gelmişse o konuşuyordu. Seninle 2009’da fizik tedavi gördüğümde karşılaşmıştık. Sen bana ‘öyle kendini salarsan, mücadele etmezsen bitkisel biri gibi çürür gidersin. Mücadele edersen hayata geri dönersin’ demiştin. Bir gazete (İşçi Dayanışması) bir de Sol Ayağım isimli bir kitap ismi vermiştin. Gazetede hep mücadele etmekten örnekler kalmış aklımda. O kitabı kardeşime aldırıp okumuştum ve çok etkilenmiştim. Benim vücudumun sağ tarafı felçli diye sokağa çıkmaktan utanırken, kitaptaki çocuğun sol ayağının dışında her yeri felçliydi. Ama o çocuk tek hareket eden sol ayağıyla resim yapıyor, her işini o tek ayağıyla yapıyordu. Ama o çocuğu hayata tutunması için cesaretlendiren, sırtında taşıyan annesinin emeği, sevgisi inkâr edilemez. Annesi sayesinde hayata tutunmayı ve kendisine güvenmeyi öğrenmişti. Nasıl etkilendiğimi, nasıl kendime güvenim geldiğini anlatamam ve bunlar senin sayende olmuştu. Kendimi sana borçlu olarak görüyordum. Sen de bana ‘ben UİD-DER sayesinde, örgütlü bir işçi olmam sayesinde böyleyim’ demiştin. 2009’dan sonra iş başvurusu için gittiğim görüşmelerde senin ‘sakın sigortasız çalışma’ sözlerin geliyordu aklıma hep. Özel bir kolejde işe girmiştim. Sevinçten uçasım geliyordu. Telefon numaran olmadığı için arayıp sana teşekkür bile edemiyordum. Hastaneden telefonunu istemiştim. Ama vermemişlerdi. İşe başladığım özel kolejde 5 yılımı doldurmuştum. Sigorta prim günüm 2 bin 137 güne çıkmıştı. Şimdi 3537 günüm var. 2 yıldan fazla hastalığım nedeniyle çalışamadığım zaman olduğu için emekli olamadım. Ama yüzdüm yüzdüm kuyruğuna geldim sayılır. Sonra 2014 yılında yine hastanede karşılaştık evlenmeden önce. Ben kader diyordum, sense ‘tesadüf’ diyordun. Sonra olmadı işte, biliyorsun. Ben ayrılmamıza artık kader demiyorum. Eksikler, yanlışlar, uyumsuzluk, ayak uyduramama diyorum. Ardından yine binde bir olacak şey oldu. Kız kardeşinle karşılaştık, ondan telefon numaranı aldım. Ne için istediğimi ve ne konuşacağımı söyleyince verdi. Şimdi anlattıklarımın çoğunu önceden belki kaç kere anlatmışımdır sana. Sana bunları anlatıp bir daha teşekkür etmek için aradım. Senin de gazetenizin de (İşçi Dayanışması) yolunuz açık olsun. Sayende gözüm açıldı. Gerçekleri öğrenmeye çalışıyorum. Gönderdiğin mesajları ve WhatsApp durum paylaşımlarını da okuyorum. İyi geceler.”
Evet, sevgili işçi kardeşlerim işte böyle. Eski eşimin söyledikleri elbette beni çok duygulandırdı, mutlu etti. Evliliğimizi yürütememiş olsak da bir insanın hayatına böyle dokunabilmiş olmak çok anlamlı. Kuşkusuz, hep tekrar ettiğim gibi bunu işçi sınıfının mücadelesi içinde olmama, örgütlü bir işçi olmama borçluyum. Bizi insanlıktan çıkartan bu sömürü düzenine inat, örgütlü mücadele içinde yer aldıkça tekrar insan olmayı öğreniyoruz.
- Hindistan’da 250 Milyon Dolarlık Düğün ve Yoksulluk
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
- Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
- Ah, Cemal Ah!
- Bir Fotoğraf Karesinin Hissettirdikleri
- Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir
- İstanbul’da Yaşam: Deniz Kıyısında Deniz Görememek!
- Bruno’nun Fikri, Benim Fikrim, Senin Fikrin…
- Yüzüncü Maymun Teorisi
- Bir Otobüs, İki Kuşak ve İşçi Sınıfı
- “Hey” Diyen ve UİD-DER Saflarında Büyüyen Çocuklarımız
Son Eklenenler
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.
- Herkesin dilinde olan basit, masum bir soru… Ama aynı zamanda soranın da cevaplayanın da belli düşünce kalıplarına hapsolduğunu gösteren bir soru: Senin memleket nere? Fabrikada yeni işe başlayan birine, sokakta, otobüste, parkta tanıştığımız birine...
- İki kız kardeş, 15 yaşındaki Esmanur Argun ve 18 yaşındaki ablası Elif Argun, Urfa Viranşehir’den tarım işçisi olarak Bursa’ya gelmişlerdi. İşe giderken onları taşıyan traktörün devrilmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Kısacık yaşamları gibi...
- Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin sendikalı çalışma hakkı ve işe iade talebiyle başlattıkları direniş sürerken 9 Ağustosta İstanbul Valiliği önüne giderek seslerini duyurmaya çalıştılar. Türk Harb-İş...
- Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Üniversitesine bağlı Murat Dilmener Hastanesinin su tesisatının patlaması üzerine, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanı çöktü. Solunum cihazına bağlı bir bebek hayatını kaybetti. Solunum cihazına bağlı olan ve...
- UİD-DER’e gelmeden önce de bu dünyada olup bitenlere karşı öfkeliydim. Bir şeyler yapmak istiyordum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Yani öfkemi doğru yerekanalize edebilmiş değildim. UİD-DER sayesinde kapitalist bir sistemde yaşadığımızı ve tüm...
- 31 Mart yerel seçimleri sonrası belediye işçilerine yönelik işten atma ve ücret gaspı saldırıları devam ediyor. İşten atılan işçiler işe iade talebiyle direnişe başlarken ücretleri gasp edilen, düşük ücret dayatılan işçiler de çeşitli eylemlerle hak...
- Sokak köpeklerinin katledilmesinin önünü açan yasa geçtiğimiz günlerde AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla Meclisten geçti. Yasa hazırlanırken ve oylanırken yaşananlara baktığımızda nasıl bir düzende yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Yasa gündeme...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen deprem bölgelerinde barınma sorunu bile çözülmüş değil. Depremden sonra TOKİ, 18 ilde 674 bin 238 konut yapılmasını hedeflediğini açıklamıştı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı...
- İkinci Dünya Savaşının son aylarında ABD’nin Hiroşima’ya atom bombası atması ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak acıyla hatırlanmaya devam ediyor. Bu büyük katliamın 79. yıldönümü olan...
- 28 Temmuz 1914’te dünyanın o güne kadar gördüğü en kanlı savaş başladı. Tam dört yıl süren ve 20 milyon insanın ölümüne, milyonlarcasının yaralanmasına ve sakatlanmasına, kentlerin yakılıp yıkılmasına yol açan bu savaş tarihe Birinci Dünya Savaşı...
- İspanya’da bir duvarda şöyle yazıyor: “El que nos roba es de aqui y rico no inmigrante y pobre.” Yani “Bizi soyanlar göçmen ve yoksul değil, buralı ve zengin.” Bu kısacık bir duvar yazısı içinde bulunduğumuz durumu çok çarpıcı bir şekilde anlatıyor...