Buradasınız
Seçim Arifesinde 15-16 Haziran’ın Anımsattıkları
Tuzla’dan bir işçi

Türkiye işçi sınıfı 1960’lardan başlayarak taleplerini eylemlilikleriyle dile getirmeye başlamıştı. 68’e gelindiğinde ise eylemler artarak devam edecekti. İşçiler hakları için iş bırakmaya başlamış, üretimden gelen güçlerini kullanarak taleplerini kabul ettirmeye çalışmışlardı. 70’lere gelindiğinde Liranın dolar karşısında dibe vurması üzerine (1 dolar 15 liraya ulaşmıştı) iktidarda olan Adalet Partisi (AP) emekçilerin yaşamını daha da katlanılmaz hale getiren yasa değişikliklerine başvuracaktı. Ekonomik kriz, artan hayat pahalılığı ve buradan çıkabilmek için işçilerin sırtına bindirilen vergiler… İşçilerin taleplerine kulak tıkayanlar, onları görmezden gelenler; bilenen öfkenin eninde sonunda patlayacağı gerçeğini unutuyorlardı.
İşçilerin taleplerini karşılamayan, aksine mevcut durumunun daha gerisine götürmeye çalışan AP ve patronlar sınıfı, mücadeleci sendikaların önünü kesmeye çalışacaktı. İşçilerin mücadele örgütü olan DİSK kapatılmaya çalışılacak, böylece işçilerin örgütlenmesinin önüne geçilecekti. Nitekim DİSK’i kapatmaya kalkışmaları, işçilerin öfkesinin patlamasına neden olan son hamle olacaktı. İşçiler o güne kadar seslerini duymayanlara, duymak istemeyenlere cevap vereceklerdi. 1970’in 15 Haziranında fabrikalarına giren işçiler çalışmadılar ve daha sonra fabrikaların dışına çıkarak birçok farklı bölgeden yürüyüşe geçtiler. Gebze’ye, İzmit’e, Kartal’a, Topkapı’ya, Taksim’e kitleler halinde yürümeye başladılar. O güne kadar yok sayılanlar, ayaktakımı olarak görülenler şalterleri indirmiş ve ayağa kalkmışlardı. 150 binin üzerinde emekçi İstanbul, İzmit ve çevresinde iki gün boyunca eylemliliklerini sürdüreceklerdi. Tarihe 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi olarak geçen bu mücadele görmeyen gözlere, duymayan kulaklara, anlamak istemeyenlere işçi sınıfının gücünü ve etkisini göstermişti.
Kenetlenen ellerin ne yapabileceklerini gören ve bundan ölesiye korkanlar, işçilerin birleşmesinin önüne geçmek için köprüleri açmışlardı. Fakat bu işçileri durduramayacaktı. İşçiler alternatif yollar bulacaklardı. Barikatları aşacak ve bayram havası içerisinde kucaklaşacaklardı. Sahneye inen işçiler, güçlerini göstererek patronlar sınıfının saldırısına geçit vermeyeceklerini göstermiş oldular. “Biz varız! İşte buradayız!” dediler. Kolluk güçleri bu birliktelik karşısında yetersiz kalmıştı. Nihayetinde başka bir araca başvurmak zorunda kalacaklardı. İstanbul ve Kocaeli’de sıkıyönetim ilan edildi.
Bugün de mevcut iktidar patronlarla bir araya geldikleri her platformda tek dertlerinin sermayenin işini kolaylaştırmak olduğunu ortaya koyuyorlar. Bunu açık açık söylemekten çekinmiyorlar. Günden güne işçinin vergi yükü artıyor. Asgari ücretin açlık sınırının altında olduğu bu günlerde ücretlerimiz “istikrarlı” bir şekilde erimeye devam ediyor. Yoksulluğumuz dayanılamayacak seviyelere varıyor. 24 Haziran seçimlerinin arifesinde iktidar bizlerden yine oy istiyor, desteklenme talebinde bulunuyor. Sıklıkla sermaye sınıfına çalıştığını dile getiren iktidara verecek bir oyumuz bile yok. Gitsinler, kimler için çalışıyorlarsa onlardan oy talep etsinler. Bundan 48 yıl önce işçiler nasıl patronlara ve onların temsilcilerine cevap verdilerse kuşkusuz bugün de cevap vereceklerdir. Talepleri yok sayılan, baskıya uğrayan, grevleri yasaklanan, terörist yaftasına uğrayan “ayaktakımında” alttan alta öfke birikmeye devam ediyor.
Derin Hesaplar
- 14 Mayıs Seçimleri: İhtiyacımız Bir Kurtarıcı Değil Örgütlülüktür!
- Emekçi Kadınlar: Yağmacı Enkaz Düzenine, Tek Adam Rejimine Hayır!/1
- Soğanı Bile Lüks Hale Getiren Bu Rejim Gitmeli!
- UİD-DER ve TİP’ten İstanbul/Avcılar’da Ortak 1 Mayıs ve Seçim Çalışması
- Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Adaylarını Tanıttı
- Emek ve Özgürlük İttifakı Cumhurbaşkanlığı Seçimlerinde Kararını Açıkladı
Son Eklenenler
- TPI Kompozit işçileri grevlerinin 19. gününde İzmir Çiğli Kasaplar Meydanında buluşma gerçekleştirdi. İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler, ödenmeyen alacakları için 30...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...