Buradasınız
Sendika Bürokratlarından İktidara Teşekkür, Patronlara Destek!
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de işçi sınıfının kazanılmış hakları ciddi tehdit altında! Sermaye sınıfı normal koşullarda işçilerin ciddi tepkisine yol açacak hak gasplarını, koronavirüs üzerinden yarattığı korku atmosferinde bir bir devreye sokabiliyor. Mesela kısa çalışma veya esnek çalışma uygulamaları yaygınlaştırılıyor, sendikal haklar askıya alınıyor, ücretsiz izin dayatması yasallaştırılıyor. Bu sırada ücretler baskılanıyor, işten atmalar katlanarak artıyor, işsizlik fonu yağmalanıyor. Peki ya işçi sendikaları? İktidarın koltuk değneği haline gelen Türk-İş ve Hak-İş üst bürokratları, sermaye temsilcileriyle ortak metinler imzalamakla meşguller!
Türk-İş ve Hak-İş üst bürokratları, ülkenin en büyük sermaye örgütlerinden biri olan Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ile bir metin imzaladı. TİSK Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol ile Türk-İş Genel Başkanı Ergün Atalay ve Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan’ın imzasının bulunduğu metinde, “yeni normalleşme süreci” olarak adlandırılan önümüzdeki sürece ilişkin “ortak talepler” açıklandı. Açıklanan metinde işyerlerinde önlemlerin alınması, işçilere ücretli izin verilmesi gibi talepler olmazken, patronlara teşviklerin devam etmesi istendi. “Salgının ilk gününden itibaren üç konfederasyonun eş güdüm içerisinde” olduğunu söyleyen sermaye temsilcileri ve sendika bürokratları, siyasi iktidara teşekkür etmekten de geri durmadı.
Mutabakat metninde mevcut halinde 3 ay süre sınırı bulunan kısa çalışma ödeneği uygulamasının “bazı sektörlerde mağduriyetin olmaması amacıyla, salgının olumsuz etkilerinin süreceği öngörülen yeni normalleşmeye geçiş programıyla uyumlu hale getirilerek 2020 yılsonuna kadar” sürdürülmesi istendi. Açıklamada dikkat çeken bir başka vurgu ise şuydu: “Bugünleri hep birlikte ortak akılla aşacağımıza inanıyoruz, üzerimize düşeni de her daim yapmaya hazırız. Tam da bunun için bugün bir aradayız. Çünkü işçi-işveren-kamu demeden ortak ve eş güdümlü hareket etmemiz gereken bir süreç içerisindeyiz.”
Nice zamandır sermaye sınıfının sistematik saldırısı altında bulunan sendikalar, Türk-İş ve Hak-İş üst bürokrasisi eliyle, zamanla ya etkisizleştirildi ya da sermayenin payandası haline getirildi. Bürokratların elinde sendikalar işçi örgütü değil de adeta siyasi iktidarın işçi komitesi gibi çalışır hale geldi. Çünkü meydanı boş bulmuş durumdalar, işçiler tam anlamıyla örgütsüz. Bundandır ki işçilerin sendikalara en çok ihtiyaç duyduğu böylesi zorlu süreçte, sendika bürokratları işçilerin çalışma ve yaşam koşullarını gözetmek yerine sermayenin bekası için demeçler verebiliyor.
Fakat bu acı tablo karşısında sadece kızmak yetmez. Unutulmamalıdır ki sendikalar işçilerin öz örgütleridir. İşçiler haklarına ve örgütlerine sahip çıkmadan, başlarındaki bu bürokrat takımını fırlatıp atmadan sorunlarını çözemezler.
“Siz Haklıydınız!”
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...
- DİSK 24-27 Aralık tarihleri arasında bölge temsilciliklerinin olduğu şehirlerdeki vergi daireleri önlerinde, Ankara’da Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde “İnsanca Ücret Vergide Adalet” talebiyle basın açıklamaları gerçekleştirdi. İşyerlerinde...
- Bir an için zifiri karanlıkta kaldığımızı düşünelim. Yanımızı yöremizi görememenin huzursuzluğuyla korkuya kapılırdık. Ne yazık ki bugün milyonlarca işçi ve emekçi yüreğinde benzer bir korku taşıyor. Çünkü dünyamıza egemen olan kapitalist düzende,...
- İşçi Dayanışması’nın 197. sayısında, Emekçi Gençlik köşemizdeki “Yaşadım Diyebilmek İçin” yazısında şöyle deniyordu: “Öyle bir zamandan geçiyoruz ki her geçen gün daha fazla sayıda genç arkadaşımızın kendine “en güzel yıllarım bu mu?” diye sorduğunu...
- Merhaba, ben Polonez işçisiyim. Daha doğrusu işçisiydim. Direnişimizin 163. günündeyiz, son 21 gündür direnişimizi Çatalca Adliye Sarayı önünde yürütüyoruz. Geçenlerde bir gazeteci arkadaşımız “2025’ten beklentiniz nedir?” diye bir soru sordu. “...
- Sendikalı, sendikasız, hatta sigortasız çalıştırılan işçi kardeşlerim, her yılın son ayında hepimizin kulak kesildiği asgari ücret tiyatrosu başlar. Bu sene de aynı şekilde adeta bir tiyatro izledik. Sınıf temelinde örgütlü mücadelenin bir parçası...