Buradasınız
Sermayenin Sözcülerine İnanma, Yalanlarına Kanma!
Mamak Tuzluçayır’dan UİD-DER üyesi bir işçi
Kapitalistlerin düzeninde savaşlar, katliamlar hiç eksik olmuyor. Dünyamızı emperyalist paylaşım savaşlarıyla kan gölüne çeviren, kapitalist çıkarları uğruna darmadağın eden bu haydutlar gönüllerince hareket etmeye devam ediyorlar. İşçi sınıfının dağınık ve örgütsüz olmasıyla da bu acılar katlanarak artmaya devam ediyor. Son günlerde yaşanan olaylar bunların canlı örneğidir.
Siyonist İsrail’in, Gazze için organize edilen “Rotamız Filistin Yükümüz İnsani Yardım” kampanyası kapsamında yardım malzemesi taşıyan 6 gemilik filoya saldırı düzenlemesiyle 9 kişi hayatını kaybetmiş, 30 kişi de yaralanmıştı. Bu gelişmeyle birlikte dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bu vahşete tepkiler yağdı, protestolar düzenlendi. Özellikle Türkiye’deki tepkiler burjuva medyada allandıra ballandıra kamuoyuna sunuldu. Sözümona başbakan İsrail’e haddini bildiriyor, tehdit ediyor, dünya halklarına sesleniyordu. Başbakan ve şürekası sinsiliğiyle birlikte esti gürledi. “İsrail'in Gazze'ye insani yardım götüren gemilere yaptığı kanlı katliam her türlü laneti hak etmiş bir katliamdır. Yapılan bu saldırı açıkça uluslararası hukuka yapılmıştır, insanlığın vicdanına yapılmış, dünya barışına yapılmıştır. 'İnsanlığın vicdanına' diyorum, zira o gemilerde her milletten, her dinden insanlar sadece ama sadece abluka altındaki, ambargo altındaki Gazze'ye insani yardım götürüyorlardı” sözleriyle Erdoğan ortalıkta çalım sattı durdu. Bu ne yüzsüzlük! Dünya barışından söz etmek bu adamlara mı kaldı? Başbakan üç askeri tatbikatın iptal ettiğini de söylemeyi ihmal etmemişti. Bu tatbikatlar ne için yapılıyor acaba?! Kapitalist çıkarları uğruna silah alımlarını, ticaret anlaşmalarını yapan bu adamlar nasıl olur da dünyaya barış getireceklerini söylerler?
Sözlerine şöyle devam ediyor burjuvazinin sözcüsü başbakan: “İnsani yardım gemilerine silahlarla saldırıda bulunmak, masum insanları katletmek, sivil insanlara terörist muamelesi yapmak, insanlık açısından büyük bir sukuttur (düşme), alçakça bir pervasızlıktır!” Ve ekliyor: “Türkiye yeni yetme, köksüz bir devlet değildir, bir kabile devleti hiç değildir. Kimse Türkiye ile aşık atmaya, Türkiye'nin sabrını test etmeye kalkmamalıdır. Türkiye'nin dostluğu ne kadar kıymetliyse, düşmanlığı da o kadar şiddetlidir. Türkiye'nin dostluğunu kaybetmek bile başlı başına büyük bir bedeldir.” Oysa bunları diyenler ve temsil ettikleri sınıf, “masum insanları katletmeyi, devlet terörünü, devrimcileri sokak ortasında infaz etmeyi, işçilerin ölümüne kader demeyi” çok iyi bilir. Uzaklara gitmeye gerek yok, Kürt halkı, sosyalistler, işçiler her gün bunların canlı tanığı değil midirler? Türk burjuvazisi kapitalist çıkarları için bu coğrafyada söz sahibi olmak istediğinden, kendine rakip olanlara diklenmeye çalışıyor. Al birini vur ötekine!
İşçiler ve emekçiler emperyalist çıkarlar doğrultusunda hareket eden sermaye temsilcilerinin sözlerine “inanmak” bir yana dursun, buna karşı panzehrini kuşanmalıdırlar. Ekonomik mücadelemizi verdiğimiz sendikalarımızda, işçi tulumu giydiğimiz, demiri dövdüğümüz fabrikalarımızda, yaşama dört elle sarılmaya çalıştığımız yoksul mahallelerimizde, saatlerce bilgisayar başında göz nuru döktüğümüz, bir köşeye sıkıştırıldığımız bürolarımızda, geleceğe yönelik planlar yapmaya çalıştığımız okullarımızda mücadelemizi UİD-DER’in bayrağı altında yükseltmeliyiz. Bu düzene karşı mücadeleden başka bir kurtuluş yolu bulmak mümkün değildir!
Sermayenin Sözcülerine İnanma, Yalanlarına Kanma!
Gücümüz, Birliğimiz ve Örgütlülüğümüzden Gelir!
UİD-DER’de Örgütlen, Örgütle!
15-16 Haziran Üzerine Sohbet
- “Bizim Hayallerimizi, Sizin Geleceğinizi Çaldılar”
- Bizim Mahallenin Gençleri
- Kişisel Gelişim Zırvasına Kanma, Sınıf Mücadelesine Sarıl
- Sömürü Düzenini Uçurumdan Atmak İçin Örgütlenelim
- Hindistan’da 250 Milyon Dolarlık Düğün ve Yoksulluk
- Emek Sömürüsü Kapitalizmin Fıtratında Var
- Sahip Olduğunuz Servet Bizden Çaldıklarınızdır!
- “Sayende Sigortalı Çalıştım, Emekliliğime Az Kaldı”
- Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
- Dünya Üzerinde Yaşayan Herkesin Evi Olmalı
- Onlar Yok Ediyor, Biz Yenisini Yapacağız!
- Suyun Lüksü Olur mu Hiç?
- “Senin Yolundan Gideceğim Amca”
- Her Günü Doğa ve İnsanlık Günü İlan Etmek İçin…
- “Kıpır Kıpırsın, Heyecanın Ne Güzel Ey Yolcu”
- “Bence, Sevgi Emektir”
- Ah, Cemal Ah!
- Bir Fotoğraf Karesinin Hissettirdikleri
- Davulun Sesi Uzaktan Hoş Gelir
- İstanbul’da Yaşam: Deniz Kıyısında Deniz Görememek!
Son Eklenenler
- Tarkett işçileri 18 Eylülden bu yana grevlerini sürdürüyorlar. Taleplerini, mücadelelerinin nasıl başladığını, grevlerini şöyle anlatıyorlar:
- Ücretlerini arttırmak, sendikalaşmak, ücret gaspına dur demek için çeşitli sektörlerden işçiler grev ve direnişlerini sürdürürken her geçen gün bunlara yenileri ekleniyor. Kartal Belediyesi işçileri Toplu İş Sözleşmesi (TİS) masasında anlaşma...
- Dünya İşçi Sınıfının Yoksulluğa, Hak Gasplarına ve Emperyalist Savaşa Karşı Mücadelesi Devam Ediyor!Dünyanın dört bir yanında farklı sektörlerden on binlerce işçi ve emekçi artan yoksullaşmaya, hak gasplarına ve emperyalist savaşlara karşı mücadeleyi büyütmeye devam ediyor. Baskı ve tehditlere boyun eğmeyen işçiler, grevlerle, kitlesel eylemlerle...
- İşçi Dayanışması’nda her vesileyle vurguladığımız gibi kapitalizmde iki temel sınıf var. Yaşam biçimi, düşünme tarzı, çıkarları, hayattan beklentileri farklı olan iki sınıf: İşçi sınıfı ve sermaye sınıfı. Bu nedenle her kavram hangi sınıftan...
- 28 Ekim 2014’te Ermenek’te 18 madenci katledildi. Ermenek katliamı, ekmek kavgası uğruna yerin yüzlerce metre altına inen sarı baretlilerin yaşamdan koparıldığı ne ilk katliamdı ne de son olacaktı. Aynı yıl 13 Mayısta Türkiye tarihinin en büyük...
- Son günlerde de Polonez işçisi kadınların direnişlerini hayranlıkla ve umutla takip ediyorum. Uzun zamandır “grevlerde kadınlar nasıl tepki veriyor” diye kadın ağırlıklı grevleri dikkatle izliyorum. Sizlere de bu merakımdan dolayı karşıma tesadüfen...
- Bu sistemde kâğıt üzerinde herkesin özgür olduğu söylenir, herkesin eşit özgürlükleri varmış gibi sunulur. Ancak gerçeklik başkadır. Gerçeği algılamak için uyanık ve sınıf bilinçli olmak, “hangi sınıfın özgürlüğü?”, “ne çeşit bir özgürlük?” gibi...
- Adana’da SASA-PTA Üretim Tesisi Şantiyesinde çalışan işçilerin Yapı Yol-İş Sendikasıyla birlikte ücret gaspına karşı başlattıkları direniş kazanımla sonuçlandı. Karşıyaka Belediyesi Kent AŞ işçileri, belediye önünde eylem yaparak ücretlerinin...
- Her gün yeni bir vahşet, felaket, savaş haberi alıyoruz. Çünkü içinde yaşadığımız ekonomik ve toplumsal düzen vahşet, felaket, savaş üretiyor. Her gün bir önceki güne göre daha kötü bir dünya ve yaşama açıyoruz gözlerimizi. Beraber çalıştığım bir...
- Çoğu işçi kardeşimiz birlikte hareket etmenin, hak mücadelesi vermenin zor olduğuna inanıyor. Gerçekten de hak mücadelesinde kolay bir yol yok. Peki ama kölelik koşullarında çalışmak, sefalete boyun eğmek kolay mı? Bireysel çabalarla hayat...
- Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyesi sağlık emekçileri 24 Ekimde pek çok ilde basın açıklamaları gerçekleştirerek devletin sağlık politikalarını, sağlık emekçilerinin maruz kaldığı sömürüyü ve tüm bunların bir sonucu olan bebek...
- Çalışma koşularımızın kötülüğünden, ücretlerimizin düşük olmasından ve genel sorunlarımızdan bahsederken “peki, bu durumda ne yapmalıyız” diye sorduğumuzda arkadaşlarımız kimi zaman “bu işyerinden bir şey olmaz” diyor.
- Yaşamlarımız ne pahasına çalınıyor? Ne pahasına aldığımız nefes bile çok görülüyor? Sermaye sınıfı rekor kârlar elde etsin, üretim maliyetleri düşsün, eğitim-sağlık gibi kamusal hizmetler birer kâr kapısına dönüşsün diye… Onlar hiç doymayan bir...