Buradasınız
Sınıfımıza Güvenelim, Güvenli-Sağlıklı Bir Gelecek Yaratalım!
Avcılar’dan bir sağlık işçisi

Güven kelimesi aslında ne kadar derin bir anlama sahiptir. Güven, bireyler arasındaki ilişkilerin sağlıklı ve sürdürülebilir olmasını sağlayan temel bir unsurdur. Hem bireysel hem de toplumsal düzeyde, güven duygusu yaşamın vazgeçilmezidir. İşyerinde, mahallede, oturduğu binada, grevde, direnişte herkes güven arayışı içindedir. Üstelik bu duygu sadece günümüzün değil, yüzbinlerce yıldır süren insanlığın gelişimindeki en temel ihtiyaçlardan biri olmuştur. İnsanın bir toplum içinde yaşama ihtiyacından köklenmiştir. Güven duygusu yok olursa, adeta dalsız bir yaprak misali, oradan oraya savrulmamak mümkün değildir.
Elbette güvenmek sadece kişilerle sınırlı bir duygu değil. Yaşamın her alanında olan, üreten, emek veren kısaca yaşamı var eden biz işçi ve emekçiler için; adalet sistemine, eğitim sistemine, sağlık sistemine güvenmek doğal bir ihtiyaç. Her an yalan üretme makinesi gibi çalışan siyasi iktidar ve burjuva medya türlü yalanlar anlatsa da yaşamın gerçeği her saniyesinde bu düzene güven olamayacağını gösteriyor. Sağlıktan eğitime ve adalete her yerde tanık olduklarımız bunun ispatıdır.
Daha yakın dönemde hepimizin canını yakan yenidoğan çetesini hatırlayalım. Sağlık Bakanı bırakın sorumluluk almayı, ekran karşısına geçip “bize güvenin” dedi. Peki, işçi ve emekçiler sağlık sistemine güven duyuyor mu? Hayır! Sadece sağlık hizmeti bekleyen işçi ve emekçiler değil, sağlık emekçileri de güven duymuyorlar ve yaptıkları eylemlerde, basın açıklamalarında bunu dile getiriyorlar. Güven köprüsü yıkılalı hayli zaman oldu. İşçi sınıfının mücadelesiyle, dişiyle tırnağıyla, kavga vererek kazandığı yani egemenlerin vermek zorunda kaldıkları sağlık, eğitim gibi haklar zamanla elimizden alındı, tırpanlandı, içi boşaltıldı. Yani işçi sınıfının sözünü söylemediği her anda adım adım geriye gitti haklarımız.
Bu düzende sağlık sistemine güvensizlik, sadece verilen tedaviler için değil aynı zamanda önleyici sağlık hizmetleri (aşı uygulamaları) için de geçerlidir. Aşının tarihi oldukça eskilere uzanır. Geçtiğimiz günlerde bir bebek beyin kanaması nedeniyle yoğun bakıma kaldırıldı. Sebebiyse doğumda yapılması gereken ve kanamadan koruyan bir vitamin aşısının yapılmamasıydı. Bu koruyucu uygulamaya ailesi izin vermediği için yapılamamıştı. Hiçbir anne ve baba çocuğunun bile bile zarar görmesini istemez. Ama ortada bir sorun var elbette. Aşı gibi insanlığın bugüne gelmesinde ciddi etkileri olan bir tıp uygulamasına dahi güven sorunu yaşıyoruz. Nasıl olmasın ki?
Tıpkı bir köprü gibi, güven de iki taraf arasında sağlam ve güvenli bir bağlantı oluşturur. Bir köprünün inşası dikkat, özen ve sabır gerektirir; aynı şekilde, güven de zamanla inşa edilir ve sürdürülür. Bir köprü nasıl her türlü hava koşuluna dayanıklı olmalıysa, güven de zorlu durumlara, belirsizliklere karşı dayanıklı olmalıdır. Bir köprü yıkıldığında, iki taraf arasındaki bağlantı kesilir; aynı şekilde, güven kaybedildiğinde, insanlar arasındaki ilişki ve bağlar zayıflar veya kopar. Bu düzen insan başta olmak üzere her şeye yönelik bir güvensizlik yaratıyor, güvensizlik saçıyor. O sebeple insanın hem akıl hem biyolojik sağlığına zararlı! İşte bizler öncelikle işçiler arasındaki güven köprüsünü her birimiz birlikte yeniden inşa ettiğimizde güveneceğimiz sağlığa, eğitime ve adalete kavuşabiliriz. Unutmayalım ki beklemek fayda etmez. Birbirimize güvenelim, sınıfımıza güvenelim, hayalimizdeki güvenli, sağlıklı ortamı birlikte var etmeye çalışalım. Örgütlüysek her şeyiz, örgütsüzsek hiç bir şey!
- TPI Compozit Grevcilerinin Anlattıkları
- İşçiler Grevi Nasıl Yürütmeli?
- Yönetmen ve Senarist Ali Özgentürk’e Veda
- Sırrı Abi, Beynelmilel ve İşçi Sınıfının Enternasyonali
- Yaşasın Sınıf Dayanışması
- Soma Katliamının 11. Yılında 301 Madenci İçin Eylemler Yapıldı
- Erol Eğrekler Katlediliyor, Holdingler İşçilerin Kanıyla Büyüyor!
- Benim Onurlu ve Dirençli Devrimci Hasan Dayım
- ERLAU Direnişinde İşçinin Gücü
- Koca Yürekli İnsan, Güle Güle…
- “Gerçek Enflasyonun Altındaki Zammı Kabul Etmiyoruz!”
- “Deprem Siyaset Üstüdür” Yalanına Kanmamak İçin Örgütlü Mücadeleye
- On Binler Sırrı Süreyya Önder’i Sonsuzluğa Uğurladı
- Sırrı Süreyya Önder’i Kaybettik, İşçi Sınıfı Anısını Yaşatacak
- 1 Mayıs 1977’de Yaşamını Yitirenler Anıldı
- İSİG Meclisi ve İTO’dan Ortak Açıklama: “Çocuk İşçiliğiyle Mücadeleye!”
- Sırrı Süreyya Önder’in Kalbi ve İşçilerin Mücadelesi
- Bursa’da “Hak, Hukuk, Özgürlük” Yürüyüşü
- TTL Grevcisi Kadınlar: “Birimiz Hepimiz, Hepimiz Birimizdik”
- DİSK, KESK, TMMOB ve TTB 1 Mayıs’ta Kadıköy’e Çağırdı
Son Eklenenler
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...
- Geçtiğimiz günlerde bir marketin önünde, lise öğrencisi bir gencin beş market çalışanı tarafından depoya sürüklenmeye çalışıldığını gördüm. Müdahale ettim. Genç, iki parfüm çaldığını itiraf etti. Korkmuştu, gözleri büyümüştü. Market çalışanlarından...
- Erik ağaçları durmuşsa çiçeğe/ Işıldamışsa kavakların yaprakları/ Sular yürümüşse söğütlerin dallarına/ Sarmışsa madımaklar çimenleri/
- Adana ve Mersin’de faaliyet gösteren Toros Tarım tesislerinde Petrol-İş Sendikasında örgütlü 213 işçi, 21 Mayıs sabahı greve çıktı. UİD-DER’li işçiler olarak grevin 5. gününde Mersin’deki fabrikanın önünde grevci işçilere dayanışma ziyaretinde...
- Nakba’nın 77. yılında dünyanın dört bir yanında işçi ve emekçiler, Filistin halkına yapılan zulmü protesto ediyor, şehir meydanlarında kitlesel gösteriler düzenliyor. Dünya genelinde yüzbinlerce işçi ve emekçi, 77 sene önce Filistin halkının...