Buradasınız
Türkiye’deki Suriyeliler ve Almanya’daki Türkiyeliler
İzmir’den emekli bir işçi

Sevgili işçi kardeşlerim,
Mücadele örgütümüzün yayın organı İşçi Dayanışması’nın 201. sayısının arka kapağında yer alan “Suriyeliler Geri Dönecek mi?” yazısını ben de okudum. Yazıda, “Almanya’ya giden insanların ne kadarı kalıcı olarak Türkiye’ye geri döndü?” diye bir soru yöneltilmişti.
Benim ilk kimlik belgemde doğum yerim Almanya, Osnabrück olarak yazıyordu. Amcam -yani resmi olarak babam- Mercedes fabrikasında işçi olarak çalışmaya başlamıştı. Çoban değneğini bırakıp Almanya’da işçi olmuştu. Resmi olarak annem -yani yengem- ise bir hastanede temizlik işçisi olarak çalışıyordu. Amcam ve yengemin üzerine kayıtlı 13 çocuktan dördüncüsüydüm. Biyolojik olarak onların çocuğu olmayan dokuz kişiden biriydim. Amcam, her çocuk 18 yaşına gelene dek Almanya’dan çocuk yardımı aldı. 18 yaşını dolduran ve eğitimine devam etmeyen bizlerin sırasıyla öldüğünü Alman devletine bildirdi. Yani, emperyalist Alman devletini dolandırdı. Aziz Nesin’in Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz hikâyesine benzer bir durum...
Türkiye’de ve Almanya’da doğmuş eski kardeşlerimle, akrabalarımla iletişime geçerek “Suriyeliler Geri Dönecek mi?” yazısını paylaştım ve onların bu konuda ne düşündüğünü sordum. Türkiye’ye dönmeyi düşünüp düşünmediklerini de merak ettim. Türkiye’de doğmuş olan kardeşim de dâhil olmak üzere, hiçbiri Türkiye’ye kalıcı olarak dönmeyi düşünmediklerini söylediler. Hatta Türkiye’de doğmuş olan kardeşim bile yazışmalarda zaman zaman Almanca ifadeler kullandı. Ja-nein diyerek yarı Almanca, yarı Türkçe ifadelerle cevap verdiler.
Türkiye’deki Suriyeliler hakkında “Bruder (abi), savaş olan yere kim geri dönmek ister ki?” diyorlar. Göç ve göçmenlik konusuna gelince, bu durum şimdilik onları doğrudan etkilemediği için “keine Kommentare” (yorum yok) diyerek kayıtsız kalıyorlar.
Üstelik yaşadıkları kentte doğmuş olan Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok kitabının yazarı Erich Maria Remarque’ı tanımıyorlar, kitaplarını hiç okumamışlar. Almanya’da doğmuş olmalarına rağmen işçi sınıfının öncülerinden Karl Marx’ı, Friedrich Engels’i, Rosa Luxemburg’u, Clara Zetkin’i bile tanımıyorlar. Onlara, “Elinizdeki tüm haklar, geçmişte Alman işçi sınıfının mücadelesiyle kazanıldı. Siz de mücadele edenlerden olun, sendikalarınızda örgütlenin” dedim.
Kardeşlerimle ve kuzenlerimle ancak köyde konuşulan dil ve aksanla anlaşabildik. Çünkü yaşları kaç olursa olsun, ev içinde köydeki lehçeyle konuşuyorlar. Ancak sokakta, işyerlerinde, fabrikalarda ve hastanelerde tamamen Almanca kullanıyorlar. Hiçbiri kalıcı olarak Türkiye’ye dönme düşüncesinde değil. Orayı artık kendi vatanları olarak görüyorlar. İşleri orada, çocukları orada eğitim almış, orada çalışıyorlar. Geri dönseler bile bırakın çocuklarını, kendilerinin bile Türkiye’deki hayata uyum sağlamaları çok zor olur.
Almanya’ya giden Türkiyelilere, örgütlü Alman işçi sınıfının nasıl sahip çıktığını Mercedes’in Stuttgart’taki fabrikasından emekli olan babamdan dinlemiştim. Yani sevgili işçi kardeşlerim, savaş cehenneminden kaçıp Türkiye’ye sığınan, burada doğup büyüyen Suriyelilere veya diğer ülkelerden gelen yoksullara sınıf kardeşlerimiz olarak bakmalı, onları da örgütlü mücadelemize katmaya çalışmalıyız.
UİD-DER, işçi sınıfının uluslararası yani enternasyonal mücadelesini veriyor. İşçi Dayanışması ve web sitemiz ise işçi sınıfının gözü, kulağı, dili ve tarihsel hafızasıdır. Biz, sınıf temelinde örgütlü işçiler olarak, UİD-DER gibi bir sınıf örgütümüzün sesinin ve sözünün mutlaka tüm dünyadaki sınıf kardeşlerimize ulaşacağına inanıyoruz. Yayınlarımız yazılı ve görsel olarak zaten farklı dillere çevriliyor, sosyal medya üzerinden de işçilere ulaşıyor. Yine de örgütlenmenin esası yüz yüze ve sürekli bir mücadele gerektirir. Emek ve çaba ister. İşte UİD-DER bunun için var: İşçilerin vatanı tüm dünyadır diyebilmek için örgütlü mücadeleye…
- Türkiye’deki Suriyeliler ve Almanya’daki Türkiyeliler
- Göçmen Düşmanlığı Kimin İşine Geliyor?
- Maden Ruhsatsız, Göçmen Sahipsiz!
- Göçmen İşçilerin Katili Sermaye Düzenidir!
- Hiçbirimiz Yerli Değiliz, Hepimiz Göçmeniz...
- Umut Tekneleri Ölüm Tekneleri Olmaya Devam Ediyor
- Hem Yurtdışına Gitmek İste Hem de Göçmenlere Demediğini Bırakma!
- Genç Bir Göçmen, Eziklik Duygusu ve Yitirilen Vicdanlar!
- Göçmen Kıyımı Bu Kez de Teksas’ta Yaşandı
- Kapitalizmde Güvenli Liman Yoktur!
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- İki Yıl Önce Bugün ve Kapitalizmin Fotoğrafı
- Fas Sınırında İnsanlık Trajedisi: Umut Tekneleri Ne Zaman Kıyıya Varacak?
- Umut Yolculuğu
- Hindistanlı Göçmen İşçilerin Eve Dönüş Mücadelesi
- Yunanistan’da ve Almanya’da Mültecilerle Dayanışma Eylemleri
- Bu Sistem Acı Üretiyor!
- Önyargı ve Suriyeliler Meselesi
- Fakir Baykurt’un Gece Vardiyası; Türk, Alman ve Suriyeli İşçiler
Son Eklenenler
- İstanbul’da çeşitli sendikalar, siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’in 17 Şubatta “çalışma hürriyetinin ihlali” ve “suç işlemeye tahrik” suçlamasıyla tutuklanmasını ve Antep’te çeşitli fabrikalardan...
- Dünyanın en yüksek sendikalılık oranına sahip ülkelerinden biri olan Finlandiya’da birçok sektörde sendikalar ve işverenler arasındaki toplu sözleşme süreci devam ediyor. Ücret artışları, çalışma saatlerinin düzenlenmesi, sözleşme süreleri gibi...
- Güven kelimesi aslında ne kadar derin bir anlama sahiptir. Güven, bireyler arasındaki ilişkilerin sağlıklı ve sürdürülebilir olmasını sağlayan temel bir unsurdur. Hem bireysel hem de toplumsal düzeyde, güven duygusu yaşamın vazgeçilmezidir....
- Mücadele örgütümüzün yayın organı İşçi Dayanışması’nın 201. sayısının arka kapağında yer alan “Suriyeliler Geri Dönecek mi?” yazısını ben de okudum. Yazıda, “Almanya’ya giden insanların ne kadarı kalıcı olarak Türkiye’ye geri döndü?” diye bir soru...
- Bolu Kartalkaya’daki otel yangınında aralarında otel çalışanlarının ve çok sayıda çocuğun da olduğu, 78 kişi hayatını kaybetti. Sömestr tatili olduğu için ailelerin çocuklarıyla birlikte gittiği otelde toplu bir katliam yaşandı. Akabinde ortaya...
- Birleşik Metal-İş’in örgütlü olduğu fabrikalardan GE Grid Solutions grevi 33. gününde, Green Transfo grevi 51. Gününde, Chinatool grevi 4. gününde anlaşmayla sonuçlandı. Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası, 19 Ocakta Kadıköy İlçe Milli Eğitim...
- Asırlar boyunca kalem ve kâğıdın tek sahibi egemenler oldu. Böylece olayları, bu olaylardan çıkarılacak sonuçları kendi ihtiyaçları doğrultusunda kurgulayıp kaydettiler, yani tarihi yanlı ve yanlış anlattılar. Bu nedenle resmi tarih, egemen...
- Siyasi iktidar 2025 yılını “Aile Yılı” ilan etti. “Aile yılı” ifadesi kendi başına bakıldığında kulağa hoş gelebilir. Ancak bunu dile getirenlerin bugüne kadar yaptıklarına ve paketin içeriğine bakıldığında durumun hiç de aile ve toplumun mutluluğu...
- Yeter be hey/ Uyan/ Uyanalım artık bu beyhude uykudan/ Emektir doğadakini işleyip dönüştüren/ Tüm zenginlik;/ İşçinin kolunun gücü/ Gözünün feriyle oluşur
- Yaşanan depremlerin, yangınların, sellerin bir felakete veya katliama dönüşmesinin sebebi patronların kâr düzeni ve kâr hırslarıdır. Dolayısıyla bu yaşananlar sınıfsaldır. Tek tek kişilerin sorunu değil, bir bütün olarak işçi sınıfının sorunudur,...
- Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen 16 Şubatta ikinci kez gözaltına alındıktan sonra 17 Şubatta savcılık tarafından ifadesi alınmadan, tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi ve tutuklandı. Türkmen’...
- İngiltere işçi sınıfı, Filistin halkı için yürüttüğü ulusal eylem günleri kapsamında 15 Şubatta başkent Londra’da bir kez daha meydanlara çıktı. Hükümet binalarının bulunduğu Whitehall’da toplanan çeşitli sendikalardan, siyasi partilerden ve sivil...
- 2025 yılı için asgari ücretin son derece düşük belirlenmesi işçileri şaşırttı ve haklı olarak öfkelendirdi. Pek çok işçi, “daha yüksek belirlenmesini bekliyorduk” dedi. Aynı öfke emekli maaşları için de söz konusu. Öte yandan metal işçileri de...