Buradasınız
Sürü Halinde Aynı Yöne Bakan Sırtlanlar
İzmir’den emekli bir işçi

Her insanda bir doğa sevgisi vardır. Fakat doğayı sevenler ikiye ayrılır. Biri biziz. Yani karıncalar kadar çok olan işçi ve emekçiler. Mesela kalabalık kentlerin boğucu havasından azıcık uzaklaşmak için ailelerimiz ve arkadaşlarımızla pikniğe gideriz. O ormanlık alana girdiğimiz anda içimiz huzurla dolar. Büyükler bile çocuklar gibi oyunlar oynar, koşar o ortamın tadını çıkarırız. İki ağacın ortasına hamak kurarız. Bütçemizi zorlayarak borçla da olsa bir haftalığına tatile, denize gitmek isteriz. İçimizden doğa anamıza minnet duyarız. Yani işçi sınıfının şairi Nâzım Hikmet’in “yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine” dizelerindeki gibi yaşamak isteriz.
Fakat bir de sayıca azınlık olan ama gözü doymayan sermaye sınıfı var. Yani kan emici vampirler gibi bizleri sömürenler. Kemirgen gibi kemiren, olduğu gibi yutan, sırtlan sürüsü gibi anında yok eden sermaye sınıfı. Bu asalak ve sömürücü sınıf asla doymaz. Dünyanın tamamına sahip olsalar bile “eh bu kadar bana yeter” demezler. Yerin altından gökyüzüne dek her şeye sömürmek, para kazanmak için bakarlar. Ellerinden gelse güneşin sıcaklığını, ayın ışığını, bulutların gölgesini satarlar. Uzayda sömürülecek ne var diye düşünürler. Uzaya gider gelirler. Hiçbir şeye çıkarsız bakmaz bu sırtlanlar sürüsü. Karşımızdaki sömürücü sınıf her şeye kâr gözüyle bakar.
Mesela kendisi gibi insan olan işçiyi, insan olarak değil iliklerine dek sömürülecek bir canlı makine gibi görür. Tek bir ağaca da kocaman bir ormana da baktıklarında gözlerinin önünden para balyaları geçer. Bu sömürücü azınlığın sahip olduğu servetleri çalışan işçiler üretir. Kendileri yükseklerde üretimi seyrederler. Doğadan bir örnek verecek olursak aynı sırtlanlar gibi avcının avı yakalamasını beklerler. Av hazır yutulacak hale geldiğinde sırtlanlar saldırıya geçerler. En küçük bir emek vermeden kanlı sofraya çökerler. Bu sırtlan sürüsünün hazıra konması doğanın kendi iç dengesi ile açıklanabilir. Ama burada insanlardan, insanları sınıflara bölen bir sistemden bahsediyoruz. Para sömürücü toplumlarda her şeyin değerini ölçen bir terazi olarak kullanılıyor. Her şey alınır ve satılır. İşçi de tek satabileceği şey olan işgücünü satar patrona.
Sermaye sınıfının neyi varsa işçi sınıfının emeğine çökerek elde etmiştir. Özetle işçi sınıfının ürettiği artı-değere el koyarak düzenlerini sürdürürler, onlara da ölmeyecekleri kadar ücreti layık görürler. Hatta sermaye sınıfının sermayesinin devasa büyüklüğe ulaştığı, en zengin yüzde 1’lik kesimin servetinin yüzde 99’un elindekinden daha büyük hale geldiği günümüzde, her dakikada 11 insanın açlıktan öldüğünü itiraf ediyorlar. Yani sermaye daha fazla büyüdüğünde ve daha az zenginin elinde toplandığında açların sayısı azalmak bir yana katlanarak artıyor. Sermaye sınıfının aşırı kâr hırsı yüzünden çıkan kriz kolayından atlatabileceği bir kriz değil. İşsizlerin sayısı öylesine devasa büyüklükte ki, sermaye sınıfı işçileri karın tokluğuna çalıştırmak istiyor. Ama sömürü, kan, irin ve baskı üzerine kurulan düzenlerini dünyanın açlarının yıkacağından ürküyorlar.
Tüm canlıların en akıllısı insan, nice uygarlıklar kurmuş. İnsanoğlu sınıflı toplum düzenine geçtikten sonra kurmuş bu büyük uygarlıkları. Tarih hep kralların, imparatorların, firavunların adlarını ansa da köleler, köylüler, işçiler, emekçiler elleriyle yaratmışlar aslında bu uygarlıkları. Kimi zaman da tepelerindeki bu asalak egemenleri devirmek için büyük mücadeleler vermişler. Yüzyıllar boyunca yıkılmaz sanılan fildişi kulelerde yaşayan nice kralları, şahları, sultanların tahtlarını yerle bir etmiş horlananlar, itilip kalkılanlar. Sömürücü sınıfın sonuncusu burjuvaziyi de bugünün ezileni işçi sınıfı örgütlenip tarihin çöp tenekesine atacaktır. İnsan soyunun paranın, sömürünün olmadığı bir dünyada yaşaması ne hayal ne de rüya. Örgütlü işçi sınıfı ve tüm ezilenler “kahrolsun sömürü düzeni” diyerek ayağa kalktığında sömürücü düzeni yenip sömürüsüz sınıfsız ve sınırsız bir dünyayı kuracak. O dünyada para da pul da olmayacak. Ziya Egeli’nin “Ya onlar kazanacak ya da biz, şakaya gelir yanı yok bu işin” dizesinde söylediği gibi, bu işin başka yolu yok. Biz kazanacağız.
Çaylar Kuyusu
- “Keşke Sendikayı Getiren Arkadaşları Dinleseydik”
- Panterler Konuşsaydı
- Kapıda Kalmak
- Örgütlenen İşçilerin Değişim Serüveni
- Düzenin Çürütücü Etkisinden Bizi Örgütlü Mücadele Kurtarır
- Kapitalizm Çok Çalıştırarak da Öldürür
- “Belki Ben, Belki Sen”
- Mutlu ve Umutlu Olmanın Formülü Örgütlü Mücadele
- Çöpten Toplanan Kalemler
- “Söyledikleriniz Tuhaf!”
- Firavunlar ve İşçiler
- Bir İstanbul Turu ve Umuda Dair
- “Ya Dayı Valla İlk Kez Senden Duyuyorum”
- Arılar ve Sınıf Bilinçli İşçiler
- “Mücadeleyi Aşkla Sevmek”
- Sürü Halinde Aynı Yöne Bakan Sırtlanlar
- Bir Bayram Günü İşçi Çocuklarının Dayanışması
- Sarı Baret, Kara Elmas ve Mücadele
- “Anne Bak, Köfte Yazıyor”
- Ya Çok Varsa Ahmetlerden?
Son Eklenenler
- Dağlar deliniyor, nehirlerin yönü değiştirilip barajlar kuruluyor, ormanlar geri dönüşsüz bir biçimde yok ediliyor. Toprağın ve okyanusun derinliklerinden petrol ve madenler çıkartılıyor. Savaşlarla kentler tarumar ediliyor. Doğa kirleniyor,...
- Bizler bir grup metal işçisiyiz. Birleşik Metal-İş üyesiyiz. Bu sabah sendikamızın işyeri temsilcilerinden olan arkadaşımızın kardeşinin, Okan’ın, Antalya’da iş cinayetinde öldüğünü öğrendik. Henüz sadece 36 yaşındaki kardeşimiz, Okan Günay, bu...
- Rusya’nın Ukrayna’da başlattığı işgal, Üçüncü Dünya Savaşının en önemli halkasını oluşturuyor. ABD ve İngiltere’nin başını çektiği emperyalist blok Ukrayna’ya silah yığarken, derinleşerek devam eden savaş tüm dünyayı etkiliyor. Emperyalist hegemonya...
- 24 Şubatta Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşın emekçiler üzerindeki yıkıcı etkileri devam ediyor. Haksız ve emperyalist savaşların ölüm, yurtsuzluk, açlık, yoksulluk ve işsizlik demek olduğunu gördük bir kez daha! Tüm bunların yanında...
- İstanbul Ataşehir’de bulunan Emlak Konut GYO inşaatında çalışan işçiler 16 Nisanda direniş başlattılar. DİSK/Dev Yapı-İş ve İnşaat-İş Sendikalarının ortaklaşa örgütlediği eylemde, “Tüm Haklarımızı Alana Kadar Direneceğiz” pankartı açıldı.
- Ben bir buçuk aylık çocuğu olan bir anne ve hemşireyim. Bebeğimize iki aylıkken yaptırmamız gereken rotavirüs aşısı var. Bu aşıyı devlet karşılamıyor, aşının fiyatı da oldukça yüksek. Piyasada satılan iki farklı rota aşısı var. Bir aşı iki doz ve...
- Bir fabrikada 4 aylık sözleşmeli işçi olarak çalışmaya başlamıştım. Kısa zamanda arkadaşlıklar edindim. İçlerinden biri çok içten ve samimiyetle davranıyordu bana ve diğer işçi arkadaşlarıma. Duruşunu ve sohbetini çok sevmiştim. Benim için çok...
- Bir olaya verdiğimiz tepkide veya bir meseleye dair yorum yaptığımızda kendimize ait fikirleri ifade ettiğimizi sanırız. “Bence doğru olan budur” deriz mesela. “Bence” denerek ifade edilen düşüncelerin kaynağı çoğunlukla sorgulanmaz. Oysa toplumun...
- DİSK-AR, Haziran 2021’den bu yana KATİ (Kayıtlı ve Tam Zamanlı İstihdam) adını verdiği alternatif istihdam hesaplaması yapıyor. Bu hesaplama ile kayıtsız istihdam ile kısmi ve eksik istihdamı dışarıda tutarak tam zamanlı ve sigortalı olarak...
- UİD-DER’li işçiler olarak bir kez daha 1 Mayıs geleneğimize sahip çıktık. Sınıfımızın yaşadığı bütün sorunları güçlü bir sesle haykırdık. İşsizlik, yoksulluk, ayrımcılık son bulsun dedik. Savaşsız bir dünya istiyoruz dedik. Emekçilerin savaşlarda...
- Öncelikle bütün UİD-DER’li arkadaşlarıma selamlar. Güzel geçen 1 Mayıs’ımızın ardından içimdeki heyecan, mutluluk hâlâ taptaze ve hâlâ çok enerjik. 1 Mayıs’a katılmış olmam bende çok güzel etkiler bıraktı. Hiç böylesine güzel bir şeyle...
- EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) Federasyonu’nun çağrısıyla Türkiye’nin çeşitli kentlerinden gelen on binlerce EYT’li; “Varız, Biriz, Buradayız” şiarıyla İstanbul Maltepe meydanında bir miting gerçekleştirdi. Mitinge çok sayıda siyasi parti...
- İnsan dünyayı ve yaşamı, kendi yaşadığı dönemle sınırlı düşünmeye meyillidir. Çoğu zaman içine doğduğu dünyayı, toplumu sabit, değişmez, kalıcı zanneder, adeta dondurur. Mesela bugün dünya üzerinde 7 kıta olduğu kabul ediliyor. Hâlbuki dünyadaki tüm...