Buradasınız
Zamlara, İşsizliğe, İş Saatlerinin Yükseltilmesine Karşı Mücadeleye!

Patronların has temsilcisi AKP hükümetinin zam yağmuru durmuyor. Yapılan zamlar ile işçi kitleleri sefalete sürükleniyor ve geçim sıkıntısı iyiden iyiye artıyor. Patronlar ise peş peşe kârlarını açıklıyorlar. Rakamlar patronların servetine servet kattığının ispatıdır. Patronların kârları yükselirken işçi ve emekçi halk giderek yoksullaşıyor. Her şeyi üreten işçiler, ama ürettiğine öylece uzaktan bakan da işçiler. Milyonlarca işçi işsiz, yoksul ve yarı aç durumda! Kimilerinin kursağına bir kaşık sıcak çorba bile girmiyor.
Elektrikten doğalgaza, sudan ulaşıma, tuzdan bibere her şeyin, ama her şeyin fiyatına zam geliyor. AKP hükümeti elektrik zammını otomatiğe bağlamış durumda, yani üç ayda bir zam gelecek. Sadece geçen ay elektriğe yapılan zam oranı %23, yılbaşından bu yana yapılan toplam zam ise %50’yi bulmuş durumda. Gıda fiyatları ise almış başını gidiyor. Bir kilo pirincin fiyatı 5 YTL’ye ulaşmış bulunuyor. Yani asgari ücret alan bir işçi günde 3 kilo pirince alın teri döküyor. İşçiler sofralarına kırmızı et koyamıyorlardı, şimdi buna tavuk ve balığı da eklemek gerek. İşçi aileleri en temel besin maddelerinden mahrum yaşıyorlar. Öyle ki kalitesiz ve ucuz ürünleri dahi alamaz hale gelmiş bulunuyoruz. Buna rağmen mutfak masrafları iki, hatta üç katına çıktı.
İşçileri sadece açlığa değil, evlere de hapsetmek istiyorlar. Ulaşıma yapılan zamlar yüzünden bıraktık tatili, pikniğe ve denize bile gidemiyoruz. İstanbul’un bir yakasından öteki yakasına geçmek için bir günlük yevmiyemizi gözden çıkarmak gerekiyor. Geçen ay sessiz sedasız mavi karta, akbile ve biletlere zam yapıldı. Son altı ay içerisinde işçi ve emekçilerin en çok tükettiği ekmeğe dahi üç kez üst üste zam yapıldı. Altı ay önce 25 Ykr olan ekmek 85 Ykr’a (eski parayla 850 bin lira) çıkarıldı. İşçilerin oturdukları mahallelerdeki ortalama ev kiraları 500 YTL’nin üstünde. Bir işçinin bir aylık ücreti çoğu kez yalnızca oturduğu evin kirasını ödemeye bile yetmiyor. Peki, her şey zamlanırken, aynı şekilde işçilerin ücretleri de zamlanıyor mu?
Elbette ki hayır! Asgari ücret yerinde sayarken, toplu iş sözleşmelerinde patronlar sıfır zam dayatıyorlar. 1 Temmuzda asgari ücretin günlüğüne 73 Ykr zam yapıldı. Bu “çok iyi zam”la asgari ücretlinin aylığı 435 YTL’den 457 YTL’ye çıkartılmış oldu. Çalışma Bakanı Faruk Çelik gözlerimizin içine baka baka biz işçilerle alay ediyor. Bakan şöyle diyor: “Asgari ücrete çok iyi bir zam yaptık”! Öylesine büyük bir zam ki, her gün bir ekmek almaya dahi yetmiyor.
Toplu iş sözleşmelerinde de durum farklı değildir. Patronlar önce sıfır zam dayattılar, işçilerden gelen tepkiler üzerine bunu geriye çektiler. Ama alay edercesine, bu kez de %5’i geçmeyen zamlar dayattılar. Ne yazık ki, birçok işyerinde işçiler mücadele etmeye hazır olmasına rağmen sendika bürokratları işçileri sattılar. Toplu iş sözleşmeleri işçilerin aleyhine ve patronların çıkarına bağıtlandı. Satış sözleşmesine tepki gösteren işçiler ise patron-sendika işbirliğiyle ya işten atıldı ya da atılmakla tehdit edildi. Ama bu durumun böyle gitmeyeceği, işçilerin daha fazla boyun eğmeyeceği de açığa çıkmış bulunuyor.
Her şeye zam yapılıyor, ücretlerimiz yerinde sayıyor, ama iş saatleri uzuyor, açlık ve yoksulluk artıyor, işsizlik oranları giderek büyüyor. İstatistik Kurumuna göre işsizlik oranı %11’i geçmiş bulunuyor. Ekonomik krizi bahane eden patronlar önümüzdeki dönemde on binlerce işçiyi işten çıkartacaklar. Milyonlarca işçinin işsiz kalması, açlıktan kırılması ve yoksulluk içinde kıvranması burjuva devletin de patronların da umurunda değildir. Patronlar sınıfı sadece ama sadece kâr etmeye bakıyor ve dünyanın tüm nimetlerinden istedikleri gibi faydalanıyor. Bırakın patronların kendilerini, kedilerinin ve köpeklerinin günlük masrafı bile bir işçinin aylık ücretini misliyle aşmaktadır.
Sağanak zam yağmuru biz işçileri vuruyor. İşsizlik kırbacı bizim sırtımızda şaklatılıyor. Üç kuruşluk asgari ücrete mahkûm edilen biziz. Bizi açlığa, işsizliğe, yoksulluğa mahkûm eden, patronlar sınıfı ve onların kapitalist düzenidir. Zamları durdurmanın, ücretleri artırmanın ve iş saatlerini düşürmenin tek yolu örgütlü mücadeleden geçmektedir. İşçi sınıfı örgütlü mücadeleye katılmadıkça, işyerlerinden başlayarak mücadeleyi mahallelere ve meydanlara doğru taşımadıkça saldırılar geri püskürtülemez. Yeni kazanımlar elde edilemez. O halde zamlara, işsizliğe, açlığa, yoksulluğa, iş saatlerinin yükseltilmesine ve kapitalist sömürü düzenine karşı mücadeleye!
- Kasırgalar Kimleri Vuruyor?
- ABD’den Türkiye’ye Ülkeyi Şirket Gibi Yönetenler
- Gençliğe Çağrı: Bize Kılavuz Gerek!
- Anna’nın Annesi ve Anneler Günü
- Baskılara, Zorbalığa, Sömürüye, Emperyalist Savaşa Karşı Umut Örgütlü Mücadelede!
- İşçi Dayanışması 205. Sayı Çıktı!
- “Kıyamet Sığınakları” ve Bizim Sığınağımız
- Bu Kadar Çok Parayı Nereden Buluyorlar?
- “Çingene Kızı” ve İşçi Sınıfının Birliği
- Nefes Almak İçin…
- Sadeleştirince Açığa Çıkanlar…
- Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya Hep Beraber Ya Hiçbirimiz!
- 1 Mayıs: Gün Gelir Zorbalar Kalmaz Gider!
- İşçi Dayanışması 204. Sayı Çıktı!
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
Son Eklenenler
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...
- Bazı insanlar vardır, kalpleri sadece kendileri için değil, tüm insanlık için, yeryüzünün tüm canlıları için özgürlük tutkusuyla çarpar. Tıpkı Haziran ayında sonsuzluğa uğurlanan üç yürek işçisi gibi. 3 Haziran 1963’te Nâzım Hikmet’in, 2 Haziran...
- UİD-DER’de emekçi kadınların bir araya geldiği bir etkinlikte çocuklarla ilgilenmek için kreşte görevliydim. Yaşları 3 ile 10 arasında değişen 7-8 çocuk vardı. Hangi oyunları oynamak istediklerini sorduğumda, içlerinden biri oyun oynamak...
- ABD’de yaşıyor olsaydık, muhtemelen Türkiye’de olduğu gibi, en çok konuşacağımız konuların başında gelecekti ekonomi. Son yıllarda ABD’den Türkiye’ye işçi ve emekçiler düşük ücretlerden kamu hizmetlerinin kısıtlanmasına benzer sorunlarla...