Buradasınız
Zengin İle Yoksul Kutuplaşması Büyüyor

Zenginlerle yoksullar arasındaki uçurum gün geçtikçe daha çok artıyor. Patronların düzeninde zenginler daha da zenginleşirken yoksullar daha da yoksullaşıyor. Bu kutuplaşma devletin istatistik kurumu olan Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine de yansımış durumda. TÜİK’in 2015 yılı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’nda yer alan verilerine göre, 2015 yılında bir önceki yıla göre zengin ve fakir arasındaki gelir dağılımı ve eşitsizlikler daha da arttı.
Araştırmaya göre, Türkiye’de nüfusun yüzde 15’i yoksulluk sınırının altında yaşıyor. 2015 yılında zenginlerin milli gelirden aldıkları oran artarken, yoksulların yani işçilerin, emekçilerin aldıkları oran ise düştü. Bunu rakamlarla ifade etmek gerekirse en zengin %20’lik grubun milli gelirden aldığı oran %46,5’e yükselirken, en yoksul %20’lik grubun payı ise %6,1’e kadar düştü. Milli gelirden kimin ne kadar pay aldığını devletin kendi kurumunun sayısal verileri açıkça gösteriyor. Yeri gelince bütün devlet erkânı “Türkiye ekonomisi büyüyor, kişi başına düşen milli gelir artıyor” diyorlar. Ortada büyüyen bir ekonomi var ama bu ekonomide işçiler hep açlığa ve yoksulluğa mahkûm oluyor.
Rakamlar işçi ve emekçilerin yarattıkları muazzam zenginliğe rağmen, yaşamın güzelliklerini tatmadan borç harç içerisinde, sefaletle, acıyla hayatlarını sürdürmeye çalıştıklarını gösteriyor. Yayınlanan rapora göre, işçi ve emekçilerin en büyük sorunlarından biri barınma. Raporda, nüfusun %43’ünün konutunda izolasyondan dolayı ısınma sorunu, %39’unun sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçevesi ve %20,6’sının ise odaların karanlık olması veya yeterli ışık almaması gibi sorunlar yaşadığı belirtildi.
Bunun yanı sıra taksit ödemesi ve borcu olanların oranı ise %67,9 olarak belirtildi. Bu oran işçi ve emekçi halkın büyük bir çoğunluğunun hayatlarını kredi kartlarıyla sürdürdüğünü gösteriyor. Düşük ücretler nedeniyle ay sonunu getiremeyen işçiler market, okul, kıyafet vb. harcamalarında kredi kartlarını kullanıyorlar. Buna rağmen iki günde bir et, tavuk ya da balık içeren yemek masrafını karşılayamayanların oranı %35,8 iken, beklenmedik harcamaları karşılayamayanların oranı %32,6 oldu. Evden uzakta bir haftalık tatil masraflarını karşılayamayanların oranı ise %71,4 olarak verildi.
Zengin ile fakir arasındaki fark sadece yaşam koşulları acısından değil eğitim açısından da kendisini gösteriyor. Zengin ile fakir arasındaki eğitim harcamalarının farkı 78 kat artmış durumda. İşçi ve emekçilerin çocukları adil olmayan bir eğitim sisteminde okuyarak bir yerlere gelmeye çalışıyorlar. Fakat patronlar sınıfının paralı eğitim sistemi emekçilerin çocuklarının ayaklarına bir pranga gibi dolanmaktadır.
Raporun özeti aslında şu şekilde: 2015 yılında da işçilerin emeğini sömürerek oluşan zenginliği kendi ceplerine indiren zenginler (yani patronlar), servetlerini katlayarak arttırmaya devam ederken yoksulların payına daha fazla sefalet, daha kötü yaşam koşulları, uzun süreli ve ağır koşullarda çalışma ve işsizlik düştü. Türkiye ekonomisinin büyümesi, ülkenin dünyadaki en zengin 20 ülke içinde olması işçilerin refahını arttırmıyor. Ekonomi, işçilerin gittikçe kötüleşen yaşamı, iş cinayetleri, ağırlaşan çalışma koşulları, azalan satın alma gücü üzerinde yükseliyor. Bu durumu ancak işçi ve emekçiler örgütlü mücadeleyi yükselterek tersine çevirebilirler.
İşçilerin Sordukları/50
Yaşamın Yarısı Olmak
- Örgütlü Gücümüzden Korkuyorlar Kardeşlerim
- TPI Compozit Grevcilerinin Anlattıkları
- İşçiler Grevi Nasıl Yürütmeli?
- Yönetmen ve Senarist Ali Özgentürk’e Veda
- Sırrı Abi, Beynelmilel ve İşçi Sınıfının Enternasyonali
- Yaşasın Sınıf Dayanışması
- Soma Katliamının 11. Yılında 301 Madenci İçin Eylemler Yapıldı
- Erol Eğrekler Katlediliyor, Holdingler İşçilerin Kanıyla Büyüyor!
- Benim Onurlu ve Dirençli Devrimci Hasan Dayım
- ERLAU Direnişinde İşçinin Gücü
- Koca Yürekli İnsan, Güle Güle…
- “Gerçek Enflasyonun Altındaki Zammı Kabul Etmiyoruz!”
- “Deprem Siyaset Üstüdür” Yalanına Kanmamak İçin Örgütlü Mücadeleye
- On Binler Sırrı Süreyya Önder’i Sonsuzluğa Uğurladı
- Sırrı Süreyya Önder’i Kaybettik, İşçi Sınıfı Anısını Yaşatacak
- 1 Mayıs 1977’de Yaşamını Yitirenler Anıldı
- İSİG Meclisi ve İTO’dan Ortak Açıklama: “Çocuk İşçiliğiyle Mücadeleye!”
- Sırrı Süreyya Önder’in Kalbi ve İşçilerin Mücadelesi
- Bursa’da “Hak, Hukuk, Özgürlük” Yürüyüşü
- TTL Grevcisi Kadınlar: “Birimiz Hepimiz, Hepimiz Birimizdik”
Son Eklenenler
- TPI Kompozit işçileri grevlerinin 19. gününde İzmir Çiğli Kasaplar Meydanında buluşma gerçekleştirdi. İstanbul Şişli Belediyesinde çalışan Genel-İş Sendikası İstanbul Avrupa Yakası 3 No’lu Şube’de örgütlü işçiler, ödenmeyen alacakları için 30...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Tavşan korktuğu için kaçmaz, kaçtığı için korkar. Patronlar ve onların devleti de işçi sınıfının örgütlü gücünden ölümüne korktukları için saldırıyorlar. Örgütlü değilken bile bu kadar korkuyorlarsa, bir de işçi sınıfı...
- İngiltere’de işçi ve emekçiler, İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırıma karşı her Cumartesi günü yüz binler olup meydanlara çıkıyorlar. Ulusal Demiryolu, Denizcilik ve Ulaştırma İşçileri Sendikası (RMT), bu eylemlere geniş katılım sağlıyor. UİD-DER,...
- Otobüs yolculuğunda 81 yaşında Menemenli bir Yörük amca ile tanıştım. O yaşında hâlâ kâğıt toplayarak geçimini sağlamaya çalıştığını anlattı. Çocukları olmamış. Eşinin küçük tarlalarının işlerinin dışında çalışmasına karşı çıkmış. “Benim kazandığım...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimler sonrası CHP yönetimindeki İzmir Çiğli Belediyesi, bütçe yok diyerek 146 işçiyi işten attı. Verilen kararlı mücadelenin sonucunda 50 işçinin işe iadesi yapıldı. Yaklaşık 1 yıldır mücadele eden ve verilen sözlere...
- KESK Ankara Şubeler Platformu basın açıklaması yaparak Sayıştay’ın giyim yardımı ücretinin çalışanlardan geriye dönük olarak talep edilmesini protesto etti. Tüm Emeklilerin Sendikası, Türkiye genelinde düzenlediği eylemlerle düşük ücretlerle...
- İspanya’nın başkenti Madrid’de 25 Mayıs Pazar günü on binlerce emekçi sağlıktaki özelleştirme politikalarına karşı sokakları doldurdu. Kamu sağlık hizmetlerinin yıllardır sistematik olarak ortadan kaldırıldığını belirten sağlık işçileri ve emekçiler...
- Tren yolculuğumda, karşı koltukta cam kenarında oturan bir kadın dikkatimi çekti. Yüz çizgileri 50 yaşında gibiydi ama yaşı 38’miş. Eşini Soma’daki katliamda kaybetmiş bir madenci eşiydi. Manisa’da bir gıda fabrikasında çalışıyor, Soma’da çocukları...
- İnsanın gençlik dönemleri heyecan doludur, coşkuludur, dinamizm yüklüdür. Gençliğin bu hali var olanı sorgulayan, ezber bozan, sınırları zorlayan, değişim isteyen düşünce yapısının da temelini oluşturur. Bundan birkaç ay önce bu ifadelerle Türkiye...
- 1 Mayıs’ta da taleplerimizi haykırmak için meydanlardaydık. Sağlık ve eğitim başta olmak üzere her alanda kamu harcamalarının giderek daha çok kısıldığı, sağlık ve eğitim sisteminin çöktüğü, hizmetlerin daha niteliksiz ama daha pahalı hale geldiği...
- 2012 yılının Mayıs ayıydı. UİD-DER’in kış ayları boyunca sürdürdüğü “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz” kampanyasında 62 bin imza toplanmıştı. UİD-DER’li işçiler, o dönemde milletvekili olan Sırrı Süreyya Önder ile beraber Meclis’te yapılan...
- Ruhen ve zihnen sağlıklı bir insan haksızlığa uğradığında, zulme tanık olduğunda rahatsız olur, bunu dile getirme, itiraz etme, tepkisini ortaya koyma ihtiyacı duyar. Normal koşullarda bu haksızlığın giderilmesini sağlamak ister. Gücü yetiyorsa bunu...
- Kapitalizm öyle bir ekonomik ve toplumsal düzendir ki insanların vefa, bağlılık, sevgi gibi duygularını bile istismar eder, tüketimi kışkırtmak için kullanır. Bunu öyle bir sinsilikle yapar ki normal koşullarda uzak durmamız gerektiğini düşündüğümüz...