Buradasınız
15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi Anması’na Davet
Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği (UİD-DER) olarak kuruluşumuzun 8. yılında, 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi’nin 44. yıl dönümünde işçi-emekçilerle buluşuyoruz. Kartal Meydanı’nda müzik-şiir ve sinevizyondan oluşan bir programla 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’ni anacağız.
UİD-DER, işçi sınıfının ulusal ve uluslararası birliğini sağlamak, dayanışmasını ve mücadelesini büyütmek amacıyla kuruldu ve bu uğurda çalışmalarını sürdürüyor. Derneğimiz taşeronlaştırmadan iş cinayetlerine, uzun iş saatlerinden düşük ücretlere kadar, işçi sınıfının çözüm bekleyen pek çok sorunu için kampanyalar yürüttü ve yürütmeye de devam ediyor. Soma’daki işçi katliamı da gözler önüne serdi ki, iş kazaları ve iş cinayetleri işçi sınıfının en önemli sorunlarının başında gelmektedir. Ancak örgütsüz olan işçi sınıfımız, ne yazık ki sermayenin ve AKP hükümetinin saldırılarına şimdilik gerektiği ölçüde yanıt veremiyor.
İşte UİD-DER, Türkiye’nin birçok işçi kentinde doğrudan işyerlerinde ve işçi mahallelerinde çalışma yürüterek işçileri bir araya getirmeye ve kendi sorunları etrafında örgütlemeye çalışıyor. İşçiler birleştiklerinde, üstesinden gelemeyecekleri sorun yoktur. 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi bunun örneğidir. İşçi sınıfına tarihsel hafızasını kazandırmaya, güç ve mücadele azmi bulmasını sağlamaya çalışan UİD-DER, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi’nin yıldönümünde pek çok sektörden, direnişlerden, işçi mahallelerinden işçileri Kartal Meydanı’nda bir araya getiriyor. Bu anlamlı günde aramızda olmanızı temenni ediyoruz.
Yer: Kartal Meydanı
Tarih: 15 Haziran Pazar 2014
Saat: 19.00
15-16 Haziran Ruhu Nedir?
15-16 Haziran 1970’te İstanbul ve İzmit’te fabrikalarından çıkarak caddeleri ve meydanları dolduran yüz binlerce işçi 2 gün boyunca patronları tir tir titretmişti. Meydanlarda birleşen işçiler, önlerine dikilen polis ve asker barikatlarını aşmıştılar. Bugün halen 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinden çıkaracağımız dersler var. Bu haklı isyan işçilerin neler yapabileceğini ortaya koymuş; en çok da coşku dolu, gözüpek, cesur işçilerin ruhu tarihe damgasını basmıştır. Peki, on binlerce işçinin böylesine cesur, cüretkâr ve direngen davranmasını sağlayan neydi? İşçilerin, sermaye hükümetinin karşısına kahramanca dikilmesini sağlayan güven duygusu nasıl kazanılmıştı? Bu sorulara verilecek yanıtlar, geçmişin bu büyük deneyimini kavramamızda ve sınıfımızın daha büyük mücadelelerine hazırlanmamızda bize yol gösterecektir.
O günlerde, bir yasa değişikliğiyle mücadeleci bir sendika olan DİSK’in önü kesilmek ve işçilerin birliğine darbe vurulmak isteniyordu. Oysa işçilerin o güne değin yaşadığı tüm deneyimler onlara çok temel bir şey öğretmişti: “İşçi sınıfının örgütlü olmaktan başka gücü yoktur. Örgütsüzlük ise zavallılıktır, hiçleşmektir; köleleşmektir.” Örgütlü olmanın maddi manevi tüm kazanımlarını yaşayarak öğrenmiş olan işçiler, örgütsüzlük bataklığına itilmeyi asla kabul etmeyecekti. İşçiler, kendi örgütlerini savunarak sonuna kadar haklı ve meşru bir mücadeleye giriştiklerinin gayet farkındaydılar. Patron uşağı siyasetçilerin çıkarmak istediği yasanın gerçekte ne anlama geldiğini kavramış olan işçiler, sendikalarını yitirmektense polisin ve askerin doğrulttuğu silahlara göğüslerini siper edeceklerdi. Patronlara karşı haklarını koruyabilmelerini sağlayan sendikalarına sahip çıkmaktan daha doğal ne olabilirdi! İşte işçileri bu denli kararlı kılan, taleplerindeki haklılığın bilincinde olmalarıydı. Mücadele hedefleri de gayet anlaşılır, açık ve netti: “Yasa değişikliğinin çöpe gönderilmesi.”
Şüphesiz 15-16 Haziran’daki gibi bir başkaldırıya cesaret edebilmek için işçilerin moral ve özgüvenlerinin çok güçlü olması gerekiyordu. 1970 yılı Haziran günlerine gelinceye kadar, fabrika işgalleri, direnişler, boykotlar, hak grevleri, mitingler, yürüyüşler ve tüm bunların kaçınılmaz sonucu olarak polis ve askerle hiç bitmeyen karşı karşıya gelişler içinde “hak verilmez alınır” bilinci gelişip olgunlaşmıştı. İşçi sınıfının bu “mevzi savaşlarında” kazanımlar elde etmesi moral ve özgüvenin oluşmasını sağlamıştı. O zamanlar giderek güçlenen mücadeleci sendikaların varlığı ve fabrikalardaki örgütlülüğü sayesinde, işçiler kendilerini yetiştirmeye başlamışlardı.
15-16 Haziran’a gelinen süreçte işçiler bir sınıf oldukları bilinciyle donanmışlardı. Bu nedenle yasa değişikliğinin ne anlama geldiğini açıkça kavrıyor ve buna karşı çıkıyorlardı. Haziran günlerinde işçiler, fabrikalarda şalterleri indirerek hem üretimden gelen güçlerini kullandılar, hem de alanlara çıkarak patronlara meydan okudular. Yardıkları her barikat işçi kitlelerinin coşku ve kararlılığını arttırdı.
Dünyada 1968’de yaşanan büyük işçi ve öğrenci eylemlerinin etkisi devam ediyordu. Özelikle Avrupa’da milyonlarca işçi grevlerle patronlara meydan okumuş, mücadele rüzgârları esmişti. İşçi-emekçi kitleler kapitalist kâr düzenine mahkûm olmadıklarını, yeni bir dünyanın mümkün olduğunu hissediyorlardı. Geleceğe dair umutlar, işçi sınıfının haksızlığa ve zorbalığa karşı koyma isteğini güçlendiriyordu. Bu durum Türkiye’de de kendisini hissettirdi. 15-16 Haziranla birlikte Türkiye’de ilk sefer böylesine büyük bir işçi eylemi yaşanıyor ve işçiler korku duvarını aşarak meydanlara iniyorlardı.
O dönemin işçi kuşağı, tek tek bireyler olarak değil bir sınıf olarak kavga vermenin gereğini hızla öğrenmişti. Hak aramanın, onurunu korumanın, sömürüye karşı çıkmanın, geleceğe dair en güzel umutların kaynağı ve taşıyıcısı örgütlü işçi sınıfıdır. Bugünün işçi kuşakları o günün onurlu ve mücadeleci işçilerini örnek almalıdırlar. İşçiler, örgütlü ve bilinçli bir şekilde patronların karşısına dikildiğinde 15-16 Haziran’ın başkaldırı ruhu yeniden hayat bulacak ve sömürücüler tir tir titreyecektir.
- “Orta Doğu’da İşçiler ve Sendikal Hareket” Kitabı Üzerine Söyleşi
- UİD-DER Mersin’de 1 Mayıs Etkinliği Düzenledi
- UİD-DER’de “Sermayenin ve İktidarın Saldırılarına Karşı 1 Mayıs Ruhuyla Mücadeleye!” Etkinlikleri
- UİD-DER’de Bir Kez Daha 8 Mart Coşkusu
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
- “Ben Rosa Luxemburg” Oyunu İşçilerle Buluştu
- UİD-DER’in Coşkulu 1 Mayıs Etkinlikleri Devam Ediyor
- UİD-DER’den Coşkulu Etkinlik: 1 Mayıs’ta ve 14 Mayıs’ta Değişim İrademizi Gösterelim!
- Rosa Luxemburg: İnsanlığın Büyük Davasına Adanmış Bir Ömür, Yaşam Dolu Cesur Bir Yürek!
- Bu Heyecan Farklı Bir Heyecan
- Heyecan ve Duygu Dolu Bir Film Şeridiydi
- İşçi Sınıfının Aktarma Kayışı UİD-DER’e Teşekkürler
- Gerçeğin Işığını Taşıyanlara Selam Olsun!
- Ekim’in İzinde: Yeni Bir Dünyaya Mecburuz
- The Strike/Grev Resmi Bana Üniversitedeki Eğitim Seviyesini Hatırlattı
- Geçmişe ve Bugüne UİD-DER’le Bakmak
- 50. Yılında Geleneğimiz UİD-DER İle Sürüyor!
- “Şiirlerle Fotoğraflarla İşçi Sınıfının Tarihini Bizlere Aktaran UİD-DER’e Teşekkür Ederim”
- Tarih Bizim Rehberimizdir
- Sınıf Penceresinden Gerçekleri Öğreniyoruz
Son Eklenenler
- Manisa’nın Soma ilçesinde AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’na ait olan Fernas Madencilik’te Bağımsız Maden-İş Sendikasında örgütlenen işçiler, sendikalı oldukları için işten atılan işçilerin işe iadesi, sendikal hakların tanınması ve işçi...
- “En zorlu sürecin önemli bir kısmı geride kaldı. Cumhurbaşkanımız da söyledi. 2025, 2024’ten daha iyi olacak. 2026 da 2025’ten çok daha iyi olacak.” Bu sözler 1,5 yıldır ekonomiyi düze çıkarma bahanesiyle emekçilerin ümüğünü sıkan Maliye Bakanı...
- Filistin Eylem Komitesi’nin çağrısı üzerine sendikalar, demokratik kitle örgütleri ve siyasi partiler “Siyonist saldırganlığa ve Gazze’yi ateşe veren petrol akışına son!” şiarıyla 15 Ekimde, Taksim’de bir araya geldiler. Taksim Tünel Meydanından...
- Sendikalarının aldığı grev kararına ve atılan arkadaşlarının geri alınması talebine coşkuyla sahip çıkan As Plastik işçileri grevlerine devam ediyorlar. Biz de bir grup UİD-DER’li işçi olarak As Plastik işçilerinin grevini ziyarete gittik.
- Zaten zor şartlarda, iş güvencesinden yoksun ve düşük ücretlere çalışan biz işçiler her fırsatta patronların ve iktidarın hedefi haline geliyoruz. İstanbul Ticaret Odası Başkanının, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’a sunduğu talepler...
- İsrail’in Gazze’de yürüttüğü savaşın ve katliamın birinci yılı geride kalırken dünya meydanları emekçilerin “emperyalist savaşa hayır” sloganıyla yankılanmaya devam ediyor. İsrail’in 7 Ekim 2023’ten bu yana sürdürdüğü savaşın alevleri yeni bölgelere...
- Sendikalaştıkları için işten atılan ve buna karşı 89 gündür direnen Polonez işçileri, İstanbul’un çeşitli merkezlerinde gerçekleştirdikleri basın açıklamalarıyla Polonez ürünlerine boykot çağrısı yaptı. İstanbul’da Marmara Park AVM, Kadıköy İskele...
- Bir kadın olarak grevde olmaktan, hakkımı beraber çalıştığım işçi arkadaşlarımla birlikte aramaktan gurur duyuyorum. Grev çadırında beklerken, çadırımızın önünden sanayide bulunan farklı fabrikalarda çalışan işçi arkadaşlar geçiyor. Kimisi bizlere...
- Geçtiğimiz haftalarda Kocaeli’nde düzenlenen “İnsan Hakları Eğitim Kampı”nda gençlerle bir araya gelen Bilal Erdoğan’ın konuşması dikkat çekiciydi doğrusu. Geçen yıl 2023 genel seçimlerinden hemen önce sanki bir lütufmuş gibi yasalaştırılan EYT...
- Egemenler ve onların siyasetçileri suçu ve suçluyu tanımlarken de, adaletten bahsederken de “hukuk devleti” diye bir kavram kullanıyorlar. “Bu ülkede hukuk var” lafını dillerinden düşürmüyorlar. Onların iddiasına göre hukuk büyük sermaye sahibi...
- İsrail’in Gazze’de yürüttüğü soykırım bir yılı geride bıraktı. İsrail devleti milyonlarca insanın tepesine bombalar yağdırıyor. Geçtiğimiz bir yılda yarısı kadın ve çocuk olmak üzere 40 binden fazla insan katledildi. Bugün ise İsrail’in saldırıları...
- 28 Ağustostan 11 Eylüle kadar her gün grev çadırına gittim. Annemin fabrika önünde direniş yapması beni çok gururlandırıyor. Annem 47 yaşında, ben ise 11 yaşındayım. Grev alanından çok şey öğreniyoruz, bu durum hem beni mutlu ediyor hem de annemi....
- DİSK Uluslararası İlişkiler Dairesi Müdürü Kıvanç Eliaçık, NotaBene yayınlarından çıkan “Orta Doğu’da İşçiler ve Sendikal Hareket” kitabı vesilesiyle 22 Eylülde UİD-DER’in konuğu oldu, kitap üzerine güzel bir söyleşi gerçekleştirildi. Ortadoğu ve...