Buradasınız
2014 Bütçesinden İşçilerin Payına Ne Düşecek?

Bir yılı daha geride bıraktık. Şu günlerde, Türkiye ekonomisinin büyüme rakamları açıklanıp yeni yıl için öngörü hesapları yapılırken, beri taraftan 2014’ün bütçesi hazırlanıyor. Milyonlarca işçiyi doğrudan ilgilendiren asgari ücrete ne kadar zam yapılacağı da merakla bekleniyor. Hükümetin açıklamalarına ve yaptıklarına bakıldığında, her sene olduğu gibi bu sene de bütçe işçi ve emekçilerin sırtına ağır yükler yükleyecek. Bütçeden işçi-emekçi kitlelerin payına yine kırıntı düşeceği, asgari ücretin ise sefalet ücreti olarak kalacağı şimdiden belli olmuştur.
Geçtiğimiz günlerde Türkiye ekonomisinin 2013’ün ilk 9 ayındaki büyüme rakamları açıklandı. Hükümet ve patron örgütleri, büyük bir gururla ekonominin %4,4 oranında büyüdüğünü duyurdular. Dünyada kriz sürerken, özellikle Avrupa ekonomisi yerlerde sürünürken Türkiye ekonomisinin büyümeye devam etmesi, AKP hükümetini ve patronları sevince boğuyor. Yani patronlar kârlarını, dolayısıyla sermayelerini büyüttüler. Şimdi de işçi-emekçileri sevinmeye çağırıyorlar! Peki, bu büyüme ne pahasına gerçekleşti? Bu zenginleşme nasıl oldu?
2013’te milyonlarca işçi durup dinlenmeksizin, yoğun bir tempoyla asgari ücrete ya da onun biraz üzerinde bir ücrete çalıştı. Milyonlarca işçi bu ücreti üç kuruş arttırabilmek için fazla mesailerde ömür tüketti. Yalnızca 2013’ün ilk 11 ayında 1200’e yakın işçi, iş kazası adı altında iş cinayetlerine kurban edildi, yaşamını yitirdi. Kat be kat fazlası yaralandı ve sakatlandı. Taşeronluk sistemi ve esnek çalışma daha fazla yol aldı. On binlerce işçi işten atıldı. İşçilerin birlik olması ve hakları için sendikalarda örgütlenmesinin önüne geçildi.
İşsizlik giderek tırmanıyor. Resmi rakamlara göre bile işsiz sayısı 3 milyon civarında. Özellikle tarım dışı işsizlik, yani doğrudan sanayi ve hizmet sektörlerindeki işsizlik artış gösteriyor. Haftalık ortalama çalışma süresi ise giderek yükseliyor. Bu durum tam bir tezat oluşturuyor. Dışarıda milyonlarca işsiz varken, az işçiyle daha fazla iş yapılmakta ve aynı zamanda çalışma süreleri uzatılmaktadır. Bu tablo, yeni yılda da sermayenin büyüyeceğini ama işçilerin yaşamının zehir edileceğini ortaya koymaktadır.
Bugünlerde 2014 yılı bütçesi Meclis’te görüşülüyor. Bu yıl da her zaman olduğu gibi bütçe gelirlerinin çok büyük bir kısmını işçi ve emekçilerden kesilen doğrudan ve dolaylı vergiler oluşturacak. Meselâ yıllık geliri 10 bin 700 lira olan işçi, bunun %15’ini yani 1605 lirasını vergi olarak vermek zorunda. Bu rakam gelir arttıkça artıyor, vergi dilimi giderek büyüyor. İşçi bundan fazla kazandığı her kuruş için vergi dilimine göre önce %20, sonra %27, daha sonra %35 vergi ödemek zorunda bırakılıyor. Yıl sonu yaklaştıkça işçiler daha fazla mesai yapmalarına rağmen daha az ücret alıyorlar. Sözde gelirleri arttığı için ödedikleri vergi oranı da arttırılıyor. Yıllık 10-11 bin liranın üzerinde bir gelir çok yüksekmiş gibi, bu gelirden kesilen vergi oranı arttırılıyor.
Ücretlerden kesilen doğrudan vergiler dışında bir de dolaylı vergiler var ki, burada da işçiler büyük bir adaletsizlikle karşı karşıya. Bir kilo meyve için, Koç veya Sabancı ailesinin de, yoksul bir işçi ailesinin de ödediği vergi miktarı aynı! Yani 800 liralık asgari ücretli işçi de, devasa bir zenginliğe sahip Koç ailesinin bir ferdi de aynı vergiyi ödüyor! Kapitalist sömürü düzeninde çok sözü edilen “eşitlik” işte böyle hayat buluyor!
Sermayeleri büyüyen patronlara türlü türlü kıyaklar yapılıyor, teşvik üstüne teşvik veriliyor. Vergi muafiyetleri getiriliyor, yatırım kolaylığı sağlanıyor. Hükümet, patronların sermayelerini büyütmeleri için devletin tüm imkânlarını seferber ediyor. Sıra işçilere gelince bin bir kahırla ve alın terleri ile kazandıkları üç kuruş para vergi olarak geri alınıyor. Kısacası devlet bütçesinin esas yükünü işçiler sırtlıyor.
Ancak temel olarak işçi ve emekçilerden kesilen vergilerle oluşan bütçeden işçilere pay ayrılmıyor. Ulaşım, eğitim, sağlık paralı! Sözde bir taraftan okullarda bazı kitapları “bedava” dağıtıyorlar, ama öte taraftan eksik kitapları fahiş fiyatlara satıyorlar. Ayrıca aileler, “okula bağış” adı altında adeta yolunuyor. Sağlıktan yapılan kesintiler giderek artarken, ulaşıma yapılan zamlar durmuyor.
Bütçeden emekçilerin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde pay ayırmayan hükümetin, milyonlarca asgari ücretliye reva gördüğü zam %3! Yani yaklaşık 30 lira! İşçiler, bir simit parası kadar bile zam almış olmayacaklar. Oysa Başbakan, iktidarları döneminde asgari ücretle alınan simit sayısının arttığını iddia ediyor. İşçiler sadece simit yiyerek yaşamaya mahkûmmuş gibi “alın size simit” demeye getiriyor.
Bir an için simide gelen zammı unutalım, asgari ücretle alınabilen simit sayısının gerçekten arttığını varsayalım. Bu durum patronların dev sermayesinin katlanarak arttığı ve işçilerin alım gücünün düştüğü gerçeğini değiştirir mi? İşçi ailelerinin yaşayabilmek için kredi kartı ve borç sarmalı ile boğuştuğu gerçeğini değiştirebilir mi?
İğneden ipliğe her şeye zam yapılırken; eğitim, sağlık, ulaşım, ev kirası, ısınma gibi giderler biz işçilerin belini büküyor. Ama Başbakan utanmadan çıkıp, “bakın, artık daha fazla simit alabiliyorsunuz” diyebiliyor. Tüm zenginliği üreten işçiler, simitle karın doyurmaya layık görülüyor. Döktüğümüz ter, ödediğimiz vergiler bizlere kaliteli ve parasız sağlık, eğitim, ulaşım, barınma hakkı olarak geri dönmediği gibi, sosyal yaşamdan kopartılıyor, işle ev arasındaki bir çizgiye hapsediliyoruz. İşçiler bir makine gibi görülüyor ve o şekilde muamele yapılıyor.
İşçi ve emekçiler yeni bir yılın eşiğinde, bu çalışma ve yaşam koşullarının düzelmeyip daha da kötüleşeceğini kara kara düşünüyorlar. Bu gidişatı değiştirmek üzere taleplerimizi ortaya koymalı ve daha da önemlisi bu talepler etrafında örgütlenerek mücadele etmeliyiz.
Vergi adı altında soyulmaya hayır!
Parasız eğitim, sağlık, ulaşım ve konut!
Asgari ücret, sefalet ücreti olarak kalmasın; asgari ücrete, tüm ihtiyaçları karşılayacak oranda zam yapılsın!
Vergiler patronlardan kesilsin!
Punto Deri’de Dayanışma Etkinliği
- Uçurumun Kenarından Özgürlüğün Dünyasına
- Fitre Asgari Ücretliye, Emekliye Veriliyorsa…
- Fiyonklu Kazıklar Çoğalırken
- Doğru Tarafta, Bizim Safta Olabilmek…
- Arenalardan TikTok’a Uyuşturma Araçları
- Özlemini Çektiğimiz Güzel Günler İçin Birleşelim!
- İşçi Dayanışması 203. Sayı Çıktı!
- Uyanmak İçin Sabırsızlanacağımız Günler İçin
- “Hey Kızlar Siz de Katılın Bize!”
- Hak Verilmez, Alınır!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- Büyük Resmi Görelim, Birliğimizi Örelim!
- Sendikalaşmak Türkiye’de Neden Zor?
- “Aile Yılı” İlan Edenler Neyin Peşinde?
- Katliamların Sorumlusu Kim?
- Patronlar Çok Para Kazanırken…
- Örgütlüysek Her Şeyiz, Örgütsüzsek Hiçbir Şey!
- İşçi Dayanışması 202. Sayı Çıktı!
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
Son Eklenenler
- Sevgili işçi kardeşlerim, “Birlik olmak”, ezilenler için çok şey ifade eder. İşçi sınıfımıza yol gösteren önderlerimizin, büyüklerimizin öğütleri bize birlik olmadan güçlü olamayacağımızı hatırlatır.
- İngiltere merkezli uluslararası yardım kuruluşu Oxfam, Ocak ayında bir rapor yayınladı. Rapora göre bugün dünyanın en zengin 10 kişisi günde ortalama 100 milyon dolar kazanıyor. Yani her 1 saniyede servetlerine 1157 dolar (mevcut kurla 42 bin lira)...
- İşsiz kalmak hepimiz için sorun. Bugün ülke genelinde 11,5 milyon kardeşimiz işsiz. Daha kötüsü bu işsizler ordusuna her gün içimizden binlerce insan ekleniyor. Kimisi emekliliğine gün sayıyor, kimisi evlilik hazırlıkları yapıyor, kimisi ilk...
- Rejimin 19 Martta başlattığı gözaltı saldırısının ardından, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişli ve Beylikdüzü belediye başkanları ile birlikte aralarında İBB yöneticilerinin de olduğu çok sayıda isim tutuklandı, Şişli Belediyesine kayyum atandı. Başta...
- Türkiye Taşkömürü Kurumu Amasra Müesesesine bağlı maden ocağında 14 Ekim 2022 günü meydana gelen patlamada 43 maden işçisi hayatını kaybetmiş, 9 işçi de yaralanmıştı. Amasra katliamının ardından 4’ü tutuklu 23 sanığın yargılandığı davada Bartın Ağır...
- 21 Ocakta Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel’de çıkan yangının üzerinden iki ay geçti. İşyerinde, dehşetini hâlâ hissettiğimiz bu facia üzerine konuştuk. Ne var ki bazı arkadaşlarımızın söyledikleri bu faciayı hiç sorgulamadıklarını, üzerine...
- Sırbistan’da Novi Sad şehrinde bulunan tren istasyonunda 1 Kasım 2024’te beton sundurma çökmüş ve meydana gelen olayda 15 kişi yaşamını yitirmişti. Bu felaketten sonra başta öğrenciler olmak üzere binlerce işçi meydanları doldurmuş, kitlesel...
- Amerikalı sosyalist yazar Jack London, Londra’nın Doğu Yakasında tanık olduğu toplumsal eşitsizliği ve sınıfsal çelişkileri anlattığı romanına “Uçurum İnsanları” adını verir. 1902 yılında yazdığı kitabında, İngiltere egemenlerinin şaşaalı yaşamının...
- Oryantal Tütün fabrikası, dışarıdan bakıldığında devasa büyüklükte ve her yanı kapalı bir kale görünümünde. Fabrika Torbalı çıkışında Kemalpaşa yolu üzerinde bulunuyor. Arka tarafı neredeyse tamamen zeytinliktir ve yemyeşildir. Yolun karşı tarafıysa...
- İzmir’de tütün fabrikaları bir süredir grevdeler. Bunlardan biri de İzmir Pınarbaşı’nda 1970’lerde kurulan TTL fabrikası… TTL Tütün, 2000’li yıllarda Torbalı’da yeni bir tesise taşındı. Burada yaklaşık 300 işçi tütün üretiminde çalışıyor ve büyük...
- Mücadele etmek, örgütlenmek ve dayanışma içinde olmak! Bu kavramlar biz işçilerden ne kadar uzak olabilir ki? Bir yerde haksızlık varsa o haksızlık dolaylı ya da doğrudan bizi etkiliyor. Aynı durum hak mücadelesi için de geçerli. Bu nedenle bir...
- Manisa Organize Sanayi Bölgesinde bulunan Mercan Makina’da sendikal baskılar ve işten atma saldırısına karşı 20 Martta direniş başladı.
- BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen’in 17 Şubatta tutuklanması ve Antep’teki tekstil işçilerinin hak arama mücadelesine yönelik baskılar, 20 Şubatta İstanbul Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü önünde çeşitli sendikalar tarafından protesto edildi.