Buradasınız
Ama Televizyon Öyle Diyor!

İşyerlerimizde, mahallelerimizde, okullarımızda arkadaşlarımızla sohbetler ediyor, sorunlarımızı tartışıyoruz. Karşımızdaki insanın kafasının karışık olduğunu ya da savunduğu şeyin yanlış olduğunu belirttiğimizde ise cevap genelde şu oluyor: “Ama televizyon öyle diyor!”
Elbette bunun bir sebebi var. Uzun saatler boyunca çalışan işçi ve emekçiler, kendilerine kalan kısacık zamanı da televizyon izleyerek ve uyku gibi zorunlu ihtiyaçlarını karşılayarak geçiriyorlar. Maalesef sınıf bilincinden yoksun işçi ve emekçiler, sorunları hakkında düşünmüyor, yaşadıkları olayları sorgulamıyorlar. Türkiye ve dünya gündemini ancak televizyonlardan takip ediyor, orada söylenen her şeyi doğru kabul ediyorlar. Çünkü televizyonların ve orada anlatılan şeylerin tarafsız olduğunu düşünüyorlar. Ancak unutmayalım ki tarafsız zannettiğimiz televizyon gibi medya araçlarının da birer sahibi var. Türkiye’nin büyük sermayedarları aynı zamanda medya kuruluşlarının da patronları. Patronlar sınıfı ve hükümet televizyonu kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyor, gerçekleri çarpıtarak işçi ve emekçilerin kafalarını karıştırıyorlar.
Yeri geldiğinde her şey güllük gülistanlıkmış gibi gösteriliyor, yeri geldiğinde de kitlelere korku salmak, onları umutsuzluğa düşürmek için felaket tellallığı yapılıyor. İnsanların bilincinde artık hiçbir şeyin değişmeyeceği fikri uyandırılıyor. İşçi sınıfının haklarına yönelik saldırılar televizyonlarda ve gazetelerde hep “müjde” olarak veriliyor. Ama ne olursa olsun asla sınıf olarak işçilerin sorunlarından ve bu sorunların nasıl çözüleceğinden bahsedilmiyor. Dizi ve eğlence programlarıyla adeta insanlar uyuşturuluyor. İşçi ve emekçiler sabah işe geldiklerinde ilk iş önceki gece izledikleri diziler hakkında yorum yapıyorlar.
Tüm bunlara şaşmamak lazım çünkü egemenler için televizyon, gazete gibi araçlar hem para kazanmak hem de kitleleri kandırma ve uyutma işlevi için kullanılıyor. Bu tür kitle iletişim araçlarının insanların hayatında ne denli etkili olduğunu bildiklerinden emekçi kitleleri, kendi çıkarları için gerçekleştirecekleri şeylere ikna etmek için en çok bu araçları kullanıyorlar. Örneğin Hitler de o dönemde Alman işçi ve emekçilerin üzerinde etkili olan radyoyu, insanları, kurmak istediği faşist rejime ikna etmek için kullanmıştı. Radyo yayınlarında Alman ırkı yüceltiliyor, Alman ırkından olmayanlar ise aşağılanıyordu. Böylece kitleler bu ırkçı propagandaya maruz bırakılarak daha sonra gerçekleştirilecek katliamlara ikna ediliyordu.
Bizler işçi sınıfıyız, üreten, dünyayı var edeniz. Patronlar ise işçi sınıfının emeğini sömürerek zenginliğine zenginlik katan asalaklar sınıfıdır. Patronlar sınıfının çıkarlarıyla, bizim çıkarlarımız bir olabilir mi? Bu yüzden onların sahip olduğu medya araçlarının söylediklerine, savunduklarına kanmamalıyız. Yani bu medya kuruluşlarının patronların ve hükümetin kontrolünde olduğunun bilinciyle hareket edip oradan duyduğumuz her şeyi sorgulamalıyız. Sözde “tarafsız” televizyon kanalları aramaktansa, sınıfımızın tarafında olan, bizlerin sorunlarını, bizlerin gerçeklerini anlatan işçi basınını takip etmeliyiz. Patronlar medyasının yalanlarına kanmayalım, sınıfımızın yanında olan işçi basınını destekleyelim!
Sana Benzemek
- Geçmişten Bugüne Uçurum İnsanları
- Doğru Tarafta, İşçi Sınıfının Safındayım
- Emekçi Kadınlar ve Barış
- Gene Takmışsın Kırmızı Şapkayı, Greve mi Gidiyorsun?”
- “Çöpçü” Demek Hakaret mi?
- Gençlere Örgütlü Mücadele Deneyimi Aktarmak…
- “Kurt Ağladı, Biz de İnandık”
- “Gerekirse Grev de Yap!”
- Sınıfımızın Yaşlılarının Payına Ölüm Düşüyor
- “Sınıfsal Bir Tarafı Var mı?”
- Ana-Baba-Oğul UİD-DER Saflarında Yürüyenlere Selam Olsun
- Bu Kalp Nasıl Atmaya Devam Edecek?
- Egemenlerin Değil, Sınıfımızın Gözüyle Bakalım!
- “Kendini de Beni de Yaktın Celal!”
- Uğruna Mücadele Ettiğimiz Bizimdir
- Grev Çocukları
- “Felsefe Yapma Birader!”
- Şeytanla Dost Olunmaz!
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- “60 Bin Maaşla Çoban Bulunmuyor.” Yersen!
Son Eklenenler
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Ankara Adalet Bakanlığı önünde, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işten atılan emekçilerin görevlerine iade edilmesi talebiyle basın açıklaması düzenledi.
- Türkiye’de her yıl 3-9 Eylül tarihleri arası Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Haftasının amacını “halkın sağlığını korumak, geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle (bulaşıcı hastalıklar, çevresel...
- Kozasından çıkmaya çalışan kelebeğin hikâyesini bilir misiniz? Bir adam ormanda yürürken, bir kelebeğin kozasından çıkmaya çalıştığını görür. Saatlerce, kelebeğin küçücük bir delikten çıkmak için verdiği mücadeleyi izler. Ancak bir süre sonra...
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...