Buradasınız
Ankara’da “İşçi Ölümlerini Durduralım!” Stantları
Ankara’dan UİD-DER’li İşçiler
Mayıs ayında Soma’da gerçekleşen işçi katliamı bir kez daha yüreğimizi kavurdu. Ailelerin ocağına ateşler düşürdü. Ağıtlar yükseldi. AKP ve emrindeki medyanın pişkin tutumları ve pervasız nutuklarıyla katliamın üstü örtülmeye çalışıldı. Patronların hükümeti utanmazca ”bu işin fıtratında var” demekten çekinmedi.
İşte tüm bu olumsuz tablonun karşısında UİD-DER’in “İş Kazaları Kader Değildir, İşçi Ölümlerini Durduralım!” kampanyasının hayati önemi güncelliğini koruyor.
Yüksel Caddesinde stant: İşçi ölümlerine karşı örgütlü mücadeleye!
Ankara’nın kalabalık caddelerinden biri olan Yüksel’de açtığımız standımızda, Sona katliamına ve iş cinayetlerine dikkat çekerek çalışmalarımıza başladık. Stant çevresine iş kazası geçiren işçilerin fotoğraflarını yerleştirdik. İşçi Dayanışması’nın son sayısıyla birlikte diğer broşürlerimizi sohbet ettiğimiz işçi ve öğrencilere ulaştırdık.
Çeşitli sektörlerden işçilerin ve dershane öğrencilerinin yoğun uğrak yeri olan bu bölgede sesli ajitasyon ve birebir konuşmalar gerçekleştirdik. İş güvenliği önlemlerinin alınmasını, iş cinayetlerine davetiye çıkaran taşeronluk sisteminin kaldırılmasını haykırdığımız standımızda, örgütlenmenin önemine vurgu yaptık.
Duygularını bizimle paylaşan emekçiler, Erdoğan’ın sözlerinin şarlatanca olduğuna, devletin denetleme mekanizmasının yeterince çalışmadığına, ölümlerin sıradanlaşarak üstünün örtüldüğüne değindiler. Emekli bir ağabeyimiz özellikle bürokrat sendikacıların ihanetine dikkat çekti. Sendikacıların patronlarla kol kola yürüdüğünü, işçiler için bir şey yapmadıklarına değindi. Genç işçiler ve öğrenciler stantlarımıza geldiler, bülten ve broşürlerden alarak sohbetler ettiler.Hacattepe’de stant: Taşeronlaşmaya ve işçi ölümlerine karşı örgütlenelim
Taşeron sisteminin yaygınlaşmasıyla birlikte, işçilerin payına düşük ücretler, fazla mesailer, güvencesiz çalışma ve gerekli güvenlik tedbirlerinin alınmamasıyla iş cinayetlerine kurban gitmek düşüyor. Soma’da kaybettiğimiz işçi kardeşlerimiz de sermayenin kâr hırsının ve taşeron sisteminin kurbanlarıdırlar. Bu olayın kader olmadığını katliam olduğunu haykırmak için UİD-DER Ankara temsilciliği olarak Hacettepe Hastanesi önünde stant açtık. İşçi Dayanışması bültenimizi ve bildirilerimizi dağıttık.
Pankartımızı asarken çevredeki herkesin yoğun ilgisi ile karşılaştık. Merak dolu bakışlar, iş kazası geçirmiş işçi kardeşlerimizin resimlerini asarken öfkeye dönüştü. Kadrolu-taşeron işçilerin, emeklilerin, ev kadınlarının, hasta yakınlarının ve öğrencilerin Soma’da işçi kardeşlerimizin katledilmesine karşı yoğun öfkesini hissettik. Sohbet ettiğimiz işçi emekçi kardeşlerimize; iş cinayetlerinin, işçilerin en yakıcı sorunlarından biri olduğunu vurguladık. Bu cinayetlere karşı duyarlılık yaratmak, patronları gerekli güvenlik tedbirlerini almaya zorlamak ve işyerlerimize bu mücadeleyi taşımak amacıyla UID-DER’in gerçekleştirdiği “İş Kazaları Kader Değildir, İşçi Ölümlerini Durduralım!” kampanyamızdan bahsettik. Hacettepe Hastanesi’nde de bu kampanyamızı büyük bir özveriyle yürüttüğümüzü anlattık. Soma’da gerçekleşen katliamın, bu kampanyanın ve iş kazalarına karşı verilecek örgütlü mücadelenin ne kadar önemli olduğunu tekrar gösterdiğini vurguladık.
Konuştuğumuz işçilerin hepsi tepkiliydi. Şunu da çok iyi biliyorlardı: Bireysel hareket etmek sorunları çözmez. Soruyorlardı: “Ne yapmamız lazım?” Bir işçi kardeşimizin “Bu sorunları tek başıma çözemeyeceğimi biliyorum. Hiç kimsenin işçilerin sorunlarına karşı bir şey yapmadığını görüyorum” diyerek derneğimizin çalışmalarını övmesi, aslında UİD-DER’in doğru yolda çaba sarf ettiğini gösteriyor. Çünkü biz UİD-DER’li işçiler her gün sorunlarımızın çözümü için bir araya geliyor ve örgütlü mücadele yürütüyoruz. Bildiri dağıtımımızda iş cinayetlerine, taşeronlaştırmaya ve beraberinde getirdiği tüm sorunlara karşı birlik olmak, mücadeleye atılmak gerektiğini dile getirdik. İşçi kardeşlerimizi mücadeleye çağırdık.
Soma katliamı ne ilk ne de sondur. Her ay ortalama 100’den fazla işçi bu topraklarda patronların kâr hırsı uğruna katledilmektedir. İşçiler olarak birlik olamadığımız sürece bu ölümler son bulmayacak. İşçi kardeşler! Taşeronlaştırmaya, iş cinayetlerine, patronların bizim emeğimiz üzerinden sefahat sürmesine dur diyelim, gelin UİD-DER çatısı altında bu mücadeleyi hep birlikte büyütelim.
Tahterevalli
12 Eylül Davasında Erteleme Kararı
- UİD-DER’de Bir Kez Daha 8 Mart Coşkusu
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
- “Ben Rosa Luxemburg” Oyunu İşçilerle Buluştu
- UİD-DER’in Coşkulu 1 Mayıs Etkinlikleri Devam Ediyor
- UİD-DER’den Coşkulu Etkinlik: 1 Mayıs’ta ve 14 Mayıs’ta Değişim İrademizi Gösterelim!
- Rosa Luxemburg: İnsanlığın Büyük Davasına Adanmış Bir Ömür, Yaşam Dolu Cesur Bir Yürek!
- Bu Heyecan Farklı Bir Heyecan
- Heyecan ve Duygu Dolu Bir Film Şeridiydi
- İşçi Sınıfının Aktarma Kayışı UİD-DER’e Teşekkürler
- Gerçeğin Işığını Taşıyanlara Selam Olsun!
- Ekim’in İzinde: Yeni Bir Dünyaya Mecburuz
- The Strike/Grev Resmi Bana Üniversitedeki Eğitim Seviyesini Hatırlattı
- Geçmişe ve Bugüne UİD-DER’le Bakmak
- 50. Yılında Geleneğimiz UİD-DER İle Sürüyor!
- “Şiirlerle Fotoğraflarla İşçi Sınıfının Tarihini Bizlere Aktaran UİD-DER’e Teşekkür Ederim”
- Tarih Bizim Rehberimizdir
- Sınıf Penceresinden Gerçekleri Öğreniyoruz
- İşçi Sınıfının Çocukları UİD-DER’le Daha Mutlu!
- DTV “Direnç, Sabır, Mücadele” Etkinliğini Haberleştirdi
- “Direnç, Sabır Mücadele” Belgesel Gösteriminden Yansıyanlar
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı yasa kural tanımadan işçilerin haklarını gasp ediyor. Bu saldırılara işçilerin cevabı ise mücadele etmek, boyun eğmemek oluyor. 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta Manisa Turgutlu’da yürüyüş ve basın...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in, “Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarıyla düzenlediği etkinlikler dizisi İstanbul Avrupa Yakası ve Mersin’deki etkinliklerle son buldu.
- Kocaeli İSİG Meclisi ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, MESEM aracılığıyla öğrencilerin sermaye için çocuk işçi yapılmasına karşı 16 Martta basın açıklaması düzenledi.
- Patronlar iş barışını “patronla işçi arasında uyum, saygı ve güven ortamı” olarak tanımlıyorlar. Peki, patronun işçiyi sömürmesi üzerine kurulu bir sistemde saygıdan, barıştan söz edebilir miyiz? İş barışı söylemini dillerinden düşürmeyen patronlar...
- Malum, Şubat ayını geride bırakıp baharın gelişini müjdeleyen Mart ayına girdik. Fakat içimiz bahar sevinciyle dolmak bir yana daha da kararıyor. Ama bunun tek nedeni hava değil. Atalarımız “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler....
- Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti...
- İşçilerin pek çok sektörde hak gasplarına karşı verdikleri mücadeleler sürüyor. Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talebiyle 9 Martta başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. 14 Martta sendikaları BİRTEK-SEN’le...
- Toplumun ezenler ve ezilenler olarak ikiye bölündüğü bir sistemde gerçek adalet ve barış olamaz. Ama gerçek adaleti ve barışı isteyenler olur ve onlar ezilen sınıflardır, kadın erkek işçiler ve emekçilerdir. Dünden bugüne Fransa’dan Türkiye’ye...
- Hepimizin bildiği üzere kısa bir süre önce 2023-2025 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi grev aşamasında son buldu. Birden çok fabrikada MESS’e bağlı olsun veya olmasın hareketli süreçler yaşandı. Çünkü alınacak ücret başka fabrikadaki işçilerin alacağı...
- Pek çok işçi kardeşimiz grev ve direnişlerde “biz ekmeğimizin peşindeyiz” derler. Bununla ekmeklerini korumak dışında bir amaçları olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat kısa zamanda ekmeklerini koruyabilmek için sendikaya üye olma, grev, gösteri,...
- TÜİK’e göre Türkiye’de göreli yoksullaşma da azalıyormuş! Ülkedeki ortalama gelirin yüzde 50’si yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde 2013 yılında göreli yoksulluk oranı yüzde 15 iken 2023 yılında yüzde 13,9’a düşmüş. Pek çok uzman Cumhuriyet...
- Erzincan İliç’te bulunan siyanürlü altın madeninde meydana gelen faciada 9 madenci kardeşimiz hâlâ göçük altında. Siyanürlü liç yığınının çökmesinin ardından siyanürün yanı sıra çeşitli ağır metaller de suya ve toprağa karıştı. Madenin sahibi yerli-...
- Çalıştığım işyerinde Tuncay isimli bir arkadaşımız var. Tuncay eşinden ayrılmış, çok şeker bir oğlu var, hayatta belki de tek tutunacağı dal o kalmış. Gözlerinde “şişe dibi” diye tabir edilen bir gözlük, ayağının biri topal, iki kulağında da işitme...