Buradasınız
Balık Gibi Değil Bilinçli Bir İşçi Gibi!
Balıklar zayıf hafızalı canlılar olarak bilinirler. Bu doğrudur. Balıklar dünyayı sadece içinde bulundukları an ile algılarlar. Onların belleklerinde dünyanın geçmişi ve geleceği yoktur. Bu nedenle hep aynı şekilde avlanır ve yem olurlar. Avcıların oyunlarından asla ders çıkaramazlar. Ne yazık ki hafızası balıktan çok daha kuvvetli olan insanlar da, dünyayı benzer şekilde algılamaya ve geçmişi unutmaya meyillidir. Her şeyin böyle geldiğini ve böyle gideceğini, dünyanın değişmeyeceğini düşünen insanların sayısı hiç de az değil. Oysa insanlar balık değildir ve dünyayı, yaşamı değiştirme yeteneğine sahiptirler. Bu gerçek en çok da işçi sınıfı için geçerlidir. Ama dünyayı değiştirebileceğine en az inananlar da çoğu zaman işçilerdir.
Dünya işçi sınıfı, madeni, kömürü yerden sökerek; fabrikaları işleterek; inşaatlar yükselterek; trenleri, gemileri, uçakları bir yerden bir yere götürerek hayatın akmasını sağlar. Üreterek, zenginlik yaratarak dünyayı bambaşka bir yer haline getirir. Ama kendisi giderek yoksullaşır ve yaşamak için daha çok çalışmaya mahkûm olur. Bu durumu değiştirmek, daha iyi çalışma ve yaşam koşulları elde etmek için mücadele edilmesi gerektiğini söyleyenler olduğunda, örgütsüz işçiler şöyle tepki verirler: “Bu dünyayı sen mi değiştireceksin?”
İş arkadaşları, eşleri, aileleri var olan durumu kabul etmeyen, mücadele etmek, toplumu değiştirmek isteyen işçilere ısrarla bu sözleri tekrar ederler. İnsanlar hiç düşünmeden, doğruluğunu sorgulamadan bu fikirleri dillendirirler. Üstelik bu fikirleri kendi fikirleri zannederek! Çünkü topluma benimsetilen, işçilerin özümsediği düşünce budur. Peki, dünya durmadan değiştiği halde her şeyin böyle geldiği ve böyle gideceği düşüncesini kim üretir, kim yayar? İşçi sınıfını kimler bir balık sürüsü kadar hafızasız, unutkan hale getirir?
Kapitalist sömürü düzeni, patronların egemen ve efendi oldukları bir düzendir. Patronlar sömürü düzenlerini korumak için işçileri aldatmayı, bölüp parçalamayı, güçsüz düşürmeyi amaçlarlar. Bunun için gerçekleri çarpıtırlar. Patronların işçilere ekmek verdiğini iddia ederler. İşçilerin arasına nifak sokar, onları bölerler. İşçi sınıfının tarihte nasıl mücadeleler verdiğini, nasıl bir güce sahip olduğunu, nelere kadir olduğunu unutturmaya çalışırlar. Kendi çıkarlarını tüm toplumun çıkarıymış gibi gösterir, işçileri o çıkarlar doğrultusunda düşünüp davranmaya sevk ederler. Böylece zulüm ve sömürünün sonsuza kadar baki kalmasını sağlamaya çalışırlar. Oysa insanlığın büyük kesimlerini ücretli köle konumuna iten bir düzen yaşamayı değil yıkılmayı hak eder.
İşçi sınıfının dünyayı değiştirecek bir güçte olduğunu söyleyen bir işçi önderi, Marx, “her şey apaçık olsaydı bilime gerek kalmazdı” demiş ve işçi sınıfının bilimini inşa etmeye girişmiştir. Kapitalizmde işçilerin nasıl sömürüldüğünü ortaya koymuş, işçi sınıfının kapitalistlerin egemenliğini nasıl yıkabileceğini, sömürüsüz ve sınıfsız bir dünyayı nasıl kurabileceğini bilimsel olarak göstermiştir. Toplumların sürekli değiştiğini, en kalıcı sandığımız sistemlerin, mekanizmaların, geleneklerin bile gelip geçici olduğunu gözler önüne sermiştir. İşçi sınıfının yeni bir dünya kurmayı başarabilmesi için örgütlenmesi, kendi hafızasına, mücadele deneyimlerine sahip çıkması gerektiğini anlatmıştır. Tarih bilinci olan örgütlü işçi sınıfının, herkesin eşit, mutlu, özgür olduğu yepyeni bir dünya yaratabileceğini söylemiştir. 1871’de Paris’te, 1917’de ise Rusya’da işçilerin belirli bir süre boyunca iktidarı ele geçirebilmesi Marx’ı haklı çıkarmıştır.
Günlük hayatın akışı içerisinde tek tek insanlar, tek tek işçiler toplumsal dönüşümün farkına varamayabilirler. Ama değişim hep vardır. Bu değişimin iyi yönde olması için işçi sınıfının örgütlenmesi, bilinçlenmesi ve sömürü düzenini değiştirmesi zorunludur. Bu değişimi gerçekleştirecek tek sınıf, işçi sınıfıdır. Çünkü o, tüm zenginliği üreten ama bir yük hayvanı gibi çalıştırılan, sömürülen ve kapitalist düzenden çıkarı olmayan bir sınıftır. “Dünyayı sen mi değiştireceksin?” diyerek bizi aşağılayıp sömürenlere boyun eğmeyelim! Gücümüzün farkına varalım ve dünyayı değiştirmek için bir adım öne çıkalım!
Bekaert’te Grev Sona Erdi
Karabalık Misali!
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
Son Eklenenler
- Balıkesir Gönen’de bulunan Arıtaş Kriyojenik’te 19 Aralıkta başlayan grev 10 Ocakta anlaşmayla sonuçlandı. DİSK/Emekli-Sen 11 Ocakta Türkiye genelinde İzmir’den Trabzon’a, İstanbul’dan Denizli’ye pek çok ilde “TÜİK Verileri Kirli ve Yalan; Açlık,...
- Aralık ayında Birleşik Metal-İş sendikasının örgütlü olduğu Hitachi Energy, GE Grid Solutions, Schneider Elekrik, Arıtaş Kriyojenik ve Green Transfo fabrikalarında peşi sıra grevler başladı. Çok geçmeden de sermaye sınıfının tatlı kârlarını düşünen...
- İzmir Buca’da sendikal baskıların ve işten atma saldırısının devam ettiği Telus önünde direniş başladı. Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri ve ardından Metropol İnşaat adlı taşeron şirketler bünyesinde çalışan inşaat...
- Yeni bir yılın, 2025’in ilk günlerini yaşıyoruz. Ama işçi ve emekçilerin yüreğinde “yeni” olanın getirdiği heyecan ve umut yerine büyüyen endişeler ve kasvet var. Takvim yaprakları hariç hayatımızda değişen tek şey yaratılan ekonomik yıkımın...
- Her Aralık ayında izlediğimiz asgari ücret tiyatrosu bu yıl çok daha trajik bir şekilde sonuçlandı. Resmi enflasyonun, TÜİK’in uydurma rakamlarıyla bile yüzde 47 olduğu, ENAG’a göre yüzde 87 olduğu bir süreçte asgari ücrete sadece yüzde 30 zam...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında 2024-2026 dönemi için yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine Schneider Elektrik’in Manisa ve Kocaeli...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, İZENERJİ, İZELMAN, Ege Şehir Planlama, İZFAŞ şirketlerinde çalışan DİSK/Genel-İş Sendikasında örgütlü işçiler maaş, yılsonu ikramiye ve eğitim alacakları ödemelerinin geç ve eksik yapılmasını protesto etmek...
- UİD-DER’li emekçi kadınlar olarak, bir grup Polonez direnişçisi kadın kardeşimizle güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Direnişçi bir ablamız “bize hep ‘aman kurulu düzenimiz bozulmasın’ düşüncesini bellettiler” dedi. Bu söz üzerine uzunca sohbet ettik...
- Polonez işçileri 173 gün süren mücadelelerinin kazanımla sonuçlanmasının ardından fabrika önünde kurdukları direniş çadırını halaylarla, sloganlarla kaldırdılar. 7 Ocakta direniş alanında zaferlerini kutlayan işçiler, davul zurna eşliğinde halaylar...
- İktidar ve sermaye sınıfının saldırıları böylesine ağırken işçilerin birlik olamayacağını düşünmek kime yarar sağlar? Bu düşünce doğru bir akıl yürütme yöntemi olabilir mi? Karşımızdaki yıkım tablosu, işçilerin birleşmek dışında bir çıkış yolu...
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez fabrikasında işçiler Tekgıda-İş Sendikası’nda örgütlendikten sonra gerekli şartları sağlamalarının ardından yetki başvurusunda bulunmuş ve hemen ardından 146 işçi işten atılmıştı. İşten çıkarmaların ardından...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları, 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 6-10 Ocak günlerinde Türkiye genelinde iş bırakıyor. ASM çalışanları “Eziyet Yönetmeliği” olarak nitelendirdikleri...
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...