Buradasınız
Bayramları Bayram Gibi Yaşamak İçin!
İstanbul/Avcılar’dan bir işçi

Geçtiğimiz Ramazan Bayramında emekçilerin çoğunluğu çocuklarına bayramlık bile alamadan bir bayram geçirmek zorunda kaldılar. İmkânını bulup memleketine giden emekçiler yol ücretleri, yakıt parası derken ellerindeki üç kuruşu da tükettiler. İmkânı olmayıp İstanbul’da kalanlar ise ulaşımın ücretsiz olmasını fırsat bilerek planlar yaptılar. Mesela insanlar Eminönü’ne adeta yığıldı. İğne atsan yere düşmez denecek vaziyette, denizi görebilmek için sıraya girdiler. Burada yapılan röportajlardan birinde, 18 yaşında bir genç hayatında ilk kez denizi gördüğünü söylüyordu! Deniz kıyısında yaşayıp da denizi göremeden 18 yaşına girmiş bir gencin söyledikleri, bu sistemde payımıza ne düştüğünü çarpıcı biçimde özetliyor.
Medyada İstanbul’un bazı bölgelerinin bayramda bu kadar kalabalık olması ulaşımın ücretsiz olmasına bağlandı. Ama problem milyonların insana yaraşmayacak şekilde düzenlenen bu şehirlerde, yoksulluk içinde yaşamak zorunda bırakılmasıdır. Üretilen tüm zenginliğe el koyan sermaye sahipleri ve toplumu algıyla yöneten siyasi iktidar işçi sınıfına zorlu yaşam koşulları dayatıyor. Gittikçe derinleşen yoksulluk ve hayat pahalılığı yüzünden emekçiler tatile gitmek, dinlenmek, yenilenmek fırsatı bulamıyorlar. Aileleriyle, arkadaşlarıyla vakit geçirmek isteyen emekçilerin gidebildikleri yerler ekseriyetle ücretsiz yerler veya yaşadıkları semte yakın bölgeler oluyor. Emekçiler, bayram günlerinde ulaşımın ücretsiz olmasıyla haklı olarak gezip görmedikleri yerlere gitmek istiyorlar. Böyle olunca da herkes aynı yerlere yığılıyor. İnsanlar bir hava alayım derken tersine kalabalığın içinde boğuluyor.
İktidar ve sermaye eliyle şehirlerimiz beton ormanlarına çevrilmiş durumda. Bir avuç sömürücünün refahı uğruna doğa katlediliyor, milyonlarca insan beton şehirlerde, kısıtlı alanlara sıkıştırılmış bir hayat yaşıyor. Ulaşım giderek daha büyük bir eziyet ve külfet haline geliyor. Oysa bayramları bayram gibi yaşayacağımız bir hayat mümkün, böyle bir hayat bizim ellerimizde. Tüm zenginlikleri üreten işçiler olarak bu hayata mahkûm olmadığımızı ve el ele verirsek değiştirebileceğimizi anladığımızda bayramları bayram gibi yaşamanın imkânı doğacak. Yeter ki sınıfımızın safında birleşelim, bu hayatı kurmak için mücadele edelim!
- Bu Kalp Nasıl Atmaya Devam Edecek?
- Egemenlerin Değil, Sınıfımızın Gözüyle Bakalım!
- “Kendini de Beni de Yaktın Celal!”
- Uğruna Mücadele Ettiğimiz Bizimdir
- Grev Çocukları
- “Felsefe Yapma Birader!”
- Şeytanla Dost Olunmaz!
- Reklam Deyip Geçmeyelim!
- “60 Bin Maaşla Çoban Bulunmuyor.” Yersen!
- Bu Kandırmacalara Verilecek Cevabımız Var!
- İşçi Sınıfının Yareni Kim?
- Kapıldığımız Trendler ve Gerçek Sorunlarımız
- Her Yer Bizim Düzenimiz Olsun Diye
- Neden Bu Kadar Stresliyiz?
- “Beni Bırak, Gözünü Bebekten Ayırma Sakın”
- Huzurlu Bir Yaşam İçin Mücadeleye…
- “Bizim Hayallerimizi, Sizin Geleceğinizi Çaldılar”
- Bizim Mahallenin Gençleri
- Kişisel Gelişim Zırvasına Kanma, Sınıf Mücadelesine Sarıl
- Sömürü Düzenini Uçurumdan Atmak İçin Örgütlenelim
Son Eklenenler
- Kültür Radyo Televizyon (KRT) çalışanları, düşük ücret dayatması, aylardır maaşlarının, yemek haklarının ödenmemesi, ağır çalışma koşulları, artan iş yükü ve baskıya karşı iş bırakma eylemlerini sürdürüyor. 4 Hazirandan bu yana iş görmekten kaçınma...
- İngiltere hükümeti işçi haklarına yönelik saldırılarını arttırdı. 7 Haziranda başkent Londra’da bir araya gelen işçiler, öğrenciler, sendikalar ve kampanya grupları, hükümetin kemer sıkma ve savaş politikalarını protesto etti. “Savaşa Değil Emekçiye...
- Bir sabah uyandığımızda tekerleğin icadı sonrası hayatımıza giren tüm icatlar ortadan kalkmış, unutulmuş olsa ne olurdu? Şöyle bir düşünelim; tekerlek icat edilmeseydi çark olmazdı, çark olmasaydı değirmen olmazdı. Ne üretim ne ulaşım gelişirdi....
- Kültür Radyo Televizyonu (KRT) çalışanları Mart ayından bu yana ödenmeyen ücret ve sosyal hakları için 4 Haziranda iş bıraktı. 5 Haziranda İstanbul Maslak’taki KRT binasının önünde “İşçiyiz Haklıyız Kazanacağız” diyerek toplanan kanal çalışanları,...
- İstanbul Tuzla’da bulunan ve Petrol-İş Sendikası İstanbul 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Reckitt Benckiser fabrikasında 27 Mayısta başlayan grev kararlılıkla sürüyor. UİD-DER’li işçiler olarak, bayrama mücadeleyle giren grevci işçileri grevlerinin...
- ABD ve İngiltere gibi emperyalist devletlerin desteğini arkasına alan İsrail’in Filistin halkına yönelik katliamları kadın, bebek, çocuk, genç, yaşlı on binlerce masum insanın yaşamını aldı, almaya devam ediyor. Egemenler, kendi çıkarları uğruna...
- Toplumda gelecekle ilgili düşünceler ve planlar genellikle maddiyat üzerinden oluşuyor. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir kariyer… Bunları yerine getirince ekonomik ve sosyal açıdan rahat yaşamak mümkünmüş gibi düşünülüyor. Ama sömürü düzeni olan...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu Kocaeli Çayırova’da bulunan Portakal Plastik ve Porvil fabrikalarında 7 Mayısta başlayan grev 3 Haziranda anlaşmayla sona erdi. Petrol-İş Sendikası Genel Merkezinde Petrol-İş Genel Merkez...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir şirketlerinde çalışan yaklaşık 23 bin işçi, DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikasının öncülüğünde 29 Mayıs’ta greve çıktı. Grev yedinci gününde sürerken, grevi ve işçilerin mücadelesini...
- İzmir Büyükşehir Belediyesine ait İZELMAN, İZENERJİ ve Egeşehir’de çalışan Genel-İş üyesi yaklaşık 23 bin işçi, toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde düşük ücret dayatılmasına karşı ve eşit ise eşit ücret talebiyle 29 Mayısta greve çıktı. Belediye...
- Her 1 Mayıs sabahını gecesinde uyuyamadığım, bir an önce sabahı karşılamanın heyecanıyla beklerim. Tüm dünyada milyonlarca işçi renk, ırk, ülke gözetmeksizin alanlara meydanlara çıkıyor ve tek yürek oluyor! Taleplerimiz ve mücadelemizde ortaklaşıyor...
- Neden “UİDER” değil, UİD-DER” dediğimi anlatmak istiyorum size. Geçtiğimiz günlerde bir işçi kardeşimiz bana UİD-DER’in açılımını sordu. Yanıtladım: “Uluslararası İşçi Dayanışması Derneği, kısaca UİD-DER.” Fakat internette arama yaparken kısaltmayı...
- Son yıllarda egemenlerin ekonomik ve siyasi krizlerden söz ederken “fırtına” ya da “kasırga” benzetmesine çok sık başvurduklarına şahit oluyoruz. Mesela JP Morgan CEO’su 2022’de yaklaşan ekonomik belirsizlikleri tarif etmek için “ekonomik kasırga”...