Buradasınız
Bazen de REFİK Olmalı!
Esenyurt’tan bir metal işçisi

Çalışmakta olduğum işyerinde toy bir usta yardımcısı var. Bir anda usta yardımcısı olunca adeta dünyası değişmiş, geldiği yeri unutmuş. Bölümünde elleri arkada adeta “buranın sahibi” benim edasında geziyor, sağa sola emirler yağdırıyor. Patronlar sınıfı, örgütsüz işçileri nasıl diğer işçilere karşı kullanıyor buna şahit oluyoruz. Bir işçi yanıma gelerek, “bu neden bu kadar kibirli? Kendini ne sanıyor? Biz insan değil miyiz?” diye sordu. Ben de soruyu geri çevirdim: “Eskiden bu böyle değildi. Peki, bu kibrin kaynağı nedir, hiç düşündün mü?” dedim. Sohbetin sonunda ikimizin de vardığı ortak nokta bu koşulların insanda bozulma, yozlaşma yarattığı oldu. Ve ben arkadaşa “bazen de Refik olmalı” dedim ve merak etmesi üzerine ona bir hikâye anlattım.
Fakir Baykurt “Koltuktaki” adlı hikâyesinde Refik’i anlatır. Refik, boğazına kadar borca batmış, aldığı parayla aybaşını getiremeyen, çalışmaktan başka şansı olmayan bir temizlik işçisidir. Araya dönemin iktidar partisinden adamlar koyarak hükümet konağında işe girmiştir. Zaten zorla bulduğu bu işine dört elle sarılmakta, tuvaletleri, lavaboları, müdürün odasını ve masasını, kısacası her yeri tertemiz edip, adeta bal dök yala yapmaktadır. Müdürün misafirlerini ağırlamakta, çay-kahve ikram etmekte ve ne iş olsa koşmaktadır. Ne de olsa ekmek parası kazanmaktadır…
Gel zaman git zaman, bir gün müdürün karıştığı bir olaydan dolayı Refik’in tanıklığına başvurulur. Refik aile babası, çalışkan, sözünün eri bir işçidir, asla yalanla dolanla işi olmamıştır. Eksiksiz şekilde olayı anlatır. Ancak müdür dönemin siyasi gücünü, devlet bürokrasisini arkasına alarak ve rüşvetler yedirerek paçayı yırtar. Müdür, Refik’e kafayı takar. Refik önde müdür arkada sürekli takiptedir, sürekli Refik’in hatasını aramaktadır. Fakat her seferinde her şey muntazamdır, yerler pırıl pırıldır. Bunun üzerine Müdür bir yerden koku geldiği yalanını söyleyerek, “bu koku nedir, lan it” der. Refik tepeden tırnağa buz keser. Yüzünde istemsiz tikler oluşur, fakat müdür durmaz, üstüne basa basa her kelime başında veya sonunda Refik’e “it” der. Refik işini kaybetmemek adına bunları sineye çekmeye razı olsa da müdür “seni kovuyorum lan, defol git it” der. Bunun üzerine Refik’in gözü kararır ve var gücüyle Müdürün ağzının üstüne tokadı patlatır. Birdi, ikiydi, üçtü derken müdürün ağzı burnu kan içinde kalır.
Şüphesiz biz işçilerin her sorunu Refik gibi çözme şansımız yok, fakat ortada bir gerçek var ki dönemin yeni yetme patronları ve onların adamları, hayatlarında hiç işçi tokadı yememişlerdir. Yani karşılarında örgütlü ve güçlü bir işçi sınıfı ve kararlı bir mücadele görmemişlerdir. Bundan dolayı alabildiğine arsız ve pervazsızdırlar. Türkiye tarihinde işçi sınıfının grevlerle, işyeri işgalleriyle patronlara sağlam tokatlar indirdiğine dair pek çok örnek vardır. İşçi sınıfı 1960-1970’li yıllarda örgütlüydü, tek vücuttu ve patronlara korku salmıştı. İşçi sınıfının ayağa kalktığı 15-16 Haziran direniş günlerinde İstanbul’dan kaçan onlardı. İşte bugün de eğer adam yerine konulmak istiyorsak, tarihimizden dersler çıkararak sınıfımızın saflarında birleşmeliyiz. Sermayenin değil sınıfımızın kurtuluş mücadelesinin emrine girmeliyiz. “Refik” arkadaş, yoldaş demektir. İşçiler olarak birbirimize refik olmalıyız, patronların sömürüsüne örgütlü gücümüzle yumruk indirmeliyiz.
- Kamu Emekçileri, Ancak Birleşirse Kazanabilir!
- Sınıf Temelinde Örgütlü Olmak Sabırlı Olmaktır
- Bir Yaz Akşamı…
- Artık Kurdu Gözünden Tanıyorum!
- İşsizliğin Sebebi Sözleşme mi?
- “Bu İşçiler de Çok Nankör Canım!”
- Digel Tekstil İşçilerinin Mücadelesi Devam Ediyor
- Grevci TPI Kompozit İşçileri Kararlı
- Amazon Depo İşçileri Haklarını İstiyor
- İşsizliğe Karşı Mücadele Kapitalizme Karşı Mücadeledir!
- Hak Aramak Değil Grev Kırmak Vebaldir
- Bu Pahalılıkta Tatil Yapmak mı?
- “UİDER” Değil, “UİD-DER”
- Sırrı Abimizi Mücadelemizde Yaşatacağız
- Erol Eğrekler ve İşçi Sınıfı
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
Son Eklenenler
- Türkiye’de her yıl 3-9 Eylül tarihleri arası Halk Sağlığı Haftası olarak kutlanıyor. Sağlık Bakanlığı, Halk Sağlığı Haftasının amacını “halkın sağlığını korumak, geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle (bulaşıcı hastalıklar, çevresel...
- Kozasından çıkmaya çalışan kelebeğin hikâyesini bilir misiniz? Bir adam ormanda yürürken, bir kelebeğin kozasından çıkmaya çalıştığını görür. Saatlerce, kelebeğin küçücük bir delikten çıkmak için verdiği mücadeleyi izler. Ancak bir süre sonra...
- Yalova’da bulunan Sefine Tersanesi işçileri, patronun çalışma koşullarında yaptığı tek yanlı değişikliğe karşı direnişe geçti. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) grevi beşinci gününde anlaşmayla sonuçlandı. Artvin Şavşat Belediyesinde...
- Milyonlarca kamu emekçisinin ve emeklisinin taleplerini boşa çıkaran 8. Dönem Toplu Sözleşme süreci, Kamu Hakem Kurulu tarafından karara bağlandı. Hakem Kurulu, 2026 yılında ilk altı ay için yüzde 11, ikinci altı ay için yüzde 7; 2027 yılı için ise...
- 1 Eylül Dünya Barış Gününde Diyarbakır’dan Ankara’ya pek çok kentte eylemler düzenlendi. Ankara’da Emek Barış ve Demokrasi Güçlerinin çağrısıyla Kolej Meydanında bir araya gelen kitle sloganlar, alkışlar ve zılgıtlar eşliğinde Sakarya Meydanına...
- Bazı zenginlerin “ölmeden yapılacaklar listesi”nde dünyanın en yüksek tepesi olan Everest’e tırmanmak vardır mesela. Zaman zaman sosyal medyada bu insanların “başarı”larını anlatan çeşitli videolar, haberler çıkar karşımıza.
- Şeker-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kütahya Şeker Fabrikasında, Mart ayından bu yana süren toplu sözleşme görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması üzerine 30 Ağustosta başlayan grev, 3’üncü gününde sürüyor.
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri’nin çağrısıyla İstanbul Kadıköy’de yapılan mitinge binlerce kişi katıldı. Kadıköy Söğütlüçeşme’de toplanan kitle, “Savaşa ve Sömürüye Karşı Demokrasi ve Barış Kazanacak” pankartı arkasında rıhtımdaki miting...
- Türk-İş’e bağlı Koop-İş Sendikasının örgütlü olduğu Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na bağlı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’nın (SYDV) Türkiye genelindeki 1003 kurumunda çalışan 10 bin kamu işçisi 29 Ağustosta greve çıktı.
- Güvenliğin ve danışmanın olduğu katta her 5 dakikada bir “sistemsel hata ve arıza olduğu için tüm katlarda hizmet verilemiyor” şeklinde anonslar yapılıyordu. Önce güvenliğe gidip bu yapılanın yanlış olduğunu, insanlara memurların iş bıraktığının...
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...