Buradasınız
BELTAŞ İşçileriyle Röportaj
CHP yönetiminde olan Beşiktaş Belediyesi’ne bağlı BELTAŞ A.Ş. adlı şirkette park, bahçe, bakım ve temizlik işlerinde çalışan BELTAŞ işçileri, işten atılma saldırısına karşı direnişlerini sürdürüyorlar. DİSK’e bağlı Genel-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu işyerinde, toplu sözleşme görüşmeleri devam ederken ihalenin 30 Eylülde biteceğini gerekçe gösteren işveren, işçilerin iş akitlerinin feshedileceğine dair tebliğleri evlere göndermişti. Bunun üzerine BELTAŞ işçileri önce direnişe geçmiş akabinde de grev kararlarını açıklamışlardı. Yaptığımız röportajda BELTAŞ işçileri, Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’ın baskıcı tutumuna karşı sonuna kadar mücadele edeceklerini ifade ettiler.
Öncelikle UİD-DER olarak direnişinizi selamlıyoruz. Bize kendinizi tanıtıp, çalışma koşullarınızdan bahseder misiniz?
Salih Tam: Ben Salih Tam. 8,5 yıldır BELTAŞ’ta çalışanıyım. Çalışırken çavuşlar “sendikadan dönün” diye baskı uyguluyorlardı. Fakat biz onlara hiçbir zaman taviz vermedik, vermeyeceğiz de. Mesaiye kalıyoruz, mesai parası yok. Karşılığında izin kullandırıyorlar. İşlerine gelirse kamudayız işlerine gelmezse taşeron.
Nedim Koçan: Ben Nedim Koçan. Park bahçelerde 1,5 seneden beri çalışıyorum. Park bahçelerde ilaçlama ekibinin şoförüyüm. İlaçlama olduğu için kimyasal maddeler var. Teninize değse bile komalıksınız. Bir arkadaşımızın vücuduna temas ettiği için o arkadaş 15 gün hastanede yattı. Buna karşı önlemler çok yetersiz. Günü geçmiş eski gaz maskeleri, kalitesiz tulum kullanıyoruz. Banyo yapacağımız yerlerde elimizi bile zor yıkıyoruz. O kadar pis durumda. Tulumların ilaç geçirmez olması, maskelerin 6 ayda bir yenilenmesi lazım. Yeni başkanımız geldikten sonra bize sözleşmenin verileceğini, ihalenin BELTAŞ’ta kalacağını, hepimizden memnun olduğunu söyledi. Biz de sevindik. Ama bunun böyle olmadığını gördük.
Rıdvan Çalışkan: İsmim Rıdvan Çalışkan. 4,5 yıldan beri BELTAŞ işçisiyim. 4,5 yıldan beri de burada sendikal haklarımız için mücadele veriyoruz. Bu zamanlara zor şartlarda geldik. Yasaların engellemelerine rağmen toplu sözleşme hakkını kazandık.
Ali Palabıyık: Ben Ali Palabıyık. BELTAŞ işçileri baş temsilcisiyim. Yaklaşık 3 senedir BELTAŞ’tayım. 2,5 sene de süpürgede çalıştım. 5,5 seneden beri belediyedeyim. Çalışma koşulları zor. Sabah 8’de geliyoruz akşam 5’te dönüyoruz. Cumartesi-Pazar çalışıyoruz ama mesai parası yok. Bayramlar keza yine aynı. Biz tam olarak taşeron değiliz ama taşeron sisteminde yaşanan olumsuzluklar burada da yaşandı bugüne kadar. Burada 4,5 sene boyunca süren mücadele sonucunda belli sendikal haklar kazandık.
Direnişe çıkma süreciniz nasıl gelişti?
Salih Tam: 9. ayın 30’u itibariyle işimize son verdiler, ihbarname kâğıtlarını gönderdiler. Biz bunu kabul etmiyoruz. İkinci bir ihbarname kâğıdı gönderdiler. “İçeriye dönük tazminat haklarınız da öldü, bugün aldınız aldınız, alamazsanız bu da bitiyor” diye kâğıt geldi. Biz onu da kabul etmedik. Bizi 3 aylığına geçici bir firmaya devrediyorlar, “Polen” diye bir firma. Ama biz oraya geçersek zaten bizim sendikalılığımız bitiyor. Biz bunu kabul etmiyoruz. Biz sürekli BELTAŞ’ı istiyoruz. Başka firmaya geçmeyi düşünmüyoruz. Geçtiğimiz an bizim sendikamızı bitiriyorlar.
Rıdvan Çalışkan: Toplu sözleşmelerimiz görüşülmekteydi fakat masadan çekilen taraf belediye oldu. Bizim evlerimize iş fesih bildirimleri geldi. Bunun amacı da bizim sendikal örgütlülüğümüze bir saldırıdır. Biz %98 kamu işçiyiz. Fakat BELTAŞ diye bir firma yoktur diye toplu iş görüşmelerinde masadan çekildiler. Üç talebimiz var: BELTAŞ işçisi olarak kalmak, toplu sözleşmenin devam etmesi, bir de güvenceli ve sendikalı çalışmak istiyoruz.
Ali Palabıyık: Hazinedar, belediye başkanı seçildiğinin ilk günlerinde Sanatçılar Parkı’nda yaptığı bir toplantıda; “Ben inançlı, devrimci bir insanım. İşçiden emekçiden yana bir insanım” deyip herkese de 250’şer lira para dağıttı. TİS yetkisinin gelmesiyle birlikte 5 Mayısta başladığımız oturumlarda umut vaat eder göründü. Biz de iyi niyetli olduklarını düşünüp TİS sürecinin gerçekten olumlu bir şekilde biteceğini ummuştuk. Ancak hemen ardından arkadaşlarımıza 30 Eylülde iş akitlerinin fesih bildirimleri geldi. Biz de “Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?” diye sorduğumuzda “Bunlar tamamen hukukidir” cevabını aldık. Bu duruma itiraz ettik, bunun hukuki olmadığını, TİS masasında hukukçularla birlikte bunun oturulup ortaya konulması gerektiğini söyledik. Bir dahaki toplantıda, yetkilikler bu işin çözüleceğine dair namus şeref üstüne söz vermelerine rağmen fesih bildirimleri yeniden geldi. Söyledikleriyle yaptıkları çok farklı şeyler. Biz de bu duruma karşı eylem kararı aldık. Bugün direnişimizin 51. günü. 4 arkadaşımız da 5 gündür açlık grevinde. Bu süreç boyunca da görüşmelerimiz devam etti. Ancak Başkan Hazinedar bir yandan bu işi bitirip halledeceğini söyleyip, öte yandan hiç bir iş yapmayarak tutarsızlıklarına devam etti.
Beşiktaş Belediyesi CHP’de. CHP taşeronlaştırmaya karşı çıktığını söylüyordu ama kendi belediyelerinde taşeron işçi çalıştırıyor. Bu konuda ne diyeceksiniz?
Salih Tam: Ben de CHP’li bir işçiyim. Şu an da CHP’liyim diye gerçekten üzülüyorum. CHP’nin genel başkanı çıkıp televizyonlarda “örgütlenin, sendikalaşın, birleşin, taşeronu bitireceğiz” diye bağırıyorsa benim örgütlenmem, sendikalı olmam gayet doğal bir hakkım. Bana da çok baskı yaptılar. Beni çete ilan ettiler, eşkıya ilan ettiler. Beni şirkete çağırdılar, kandırmaya çalıştılar. “Sendikadan vazgeç seni şef ilan edeceğiz, sana şu kadar para” dediler. Ben bunları kabul etmedim. İşçi düşmanı Murat Hazinedar’ın düşüncesi şu: Bizim burada sendikamızı, örgütlü halimizi bitirip tekrar taşerona sevk etmeye çalışıyor. Kendi yandaş sendikası var; Belediye-İş Sendikası başkanı kendisinin kuzeni. Buna atlatmaya çalışıyor. Taşeronu kesinlikle kabul etmiyoruz.
Rıdvan Çalışkan: Her ne kadar sosyal demokrat bir belediye olduğunu söylese de, belediye başkanımız asla böyle bir görüntü sergilememekte, tamamen düzenin söylemleriyle bizim sendikal örgütlülüğümüzü bitirmek istemektedir. Bizim taleplerimiz çok uç talepler değil. Bunlar zaten belediye başkanının ait olduğu partinin de programında olan şeyler. “Taşeronluğu tarihe gömeceğiz, sendikal örgütlenmenin önünü açacağız” deniliyor. Bunun tam tersi uygulamalarla karşı karşıyayız. Bizim bir mücadele geleneğimiz var BELTAŞ işçileri olarak. Her türlü baskıya rağmen toplu sözleşme hakkını elde etmiş işçileriz. Biz burada taşeronlaşmaya asla geçit vermeyeceğiz.
Ali Palabıyık: Taşeron sistemi dünyada kanayan bir yara. Taşeron sistemi ağaları ağa yapmak, patronları patron yapmak, işçi sınıfını sömürdükçe daha çok sömürmek ve daha çok sırtına binmek içindir. CHP’nin genel başkanı taşerona karşı olduğunu söylüyor fakat Beşiktaş Belediye Başkanı Hazinedar bununla bağdaşmayan uygulamalarda bulunuyor. Söylenenlerle yapılanlar birbiriyle uyuşmuyor.
Taşeronlaşma ücretleri düşürüyor, iş güvencesini ortadan kaldırıyor, örgütlenmeyi zorlaştırıyor. Hatta bazı sektörlerde iş kazalarının ve iş cinayetlerinin kat be kat artmasına sebep oluyor. AKP, CHP ya da MHP milyonlarca işçinin bu sorunlarına ve de taşeronlaştırmaya karşı çıkmıyor. Sizce neden?
Salih Tam: Bunun nedeni rant sağlamaktır. Murat Hazinedar zihniyetindeki insanlar geldiğinde rant sağlamaya çalışıyor. Bizi buradan gönderip taşeronu getirmek işçileri asgari ücrete tâbi kılmak istiyor. Biz burada sendikalı çalıştığımızda üç beş kuruş fazla alırız, daha fazla haklara sahip oluruz. Bu nedenle sonuna kadar biz devam deceğiz.
Nedim Koçan: Bugün bir Fenerbahçe’nin, Galatasaray’ın yöneticileri hep iş adamlarıdır. İş adamları kendi reklamlarını yapmak, boylarını poslarını göstermek için bir kulübe yönetici olmak gibi şeyler yaparlar. Buranın da yöneticilerine bakarsanız hep iş adamları. Meclis üyeleri para babalarıdır. Yani ezilen insan hep işçi, hep emekçi kesimidir. Yıllardan beri maden ocağında işçiler ölüyor. Siz hiç bir maden ocağında bir patronun oğlunun öldüğünü duydunuz mu? Hiç duydunuz mu bir patronun bir zenginin askerde öldüğünü? Hayır! Her yerde biz emekçilerden gidiyor.
Rıdvan Çalışkan: CHP’nin parti programında ‘taşeronu tarihe gömeceğiz’ diye yazılı ama pratikte böyle değil. Nasıl AKP kendi belediyelerinde “benim patronum ihaleyi alsın” istiyorsa burada da CHP “benim yandaş patronlarım taşeronda çalıştırsın işçiyi, sakınca yoktur” mantığı gütmektedir. Bizler asla taşerona köle olmayacağız. Bunların ikiyüzlü politikalarının da kurbanı olmayacağız.
Ali Palabıyık: Türkiye siyasetinde ranttan herkes nemalanıyor, işçiler hariç. Hem sosyal demokratım diyeceksin, emekten yanayım diyeceksin diğer yandan da burada grev çadırındaki işçilere paralı adam tutup saldırtacaksın. Bu da yetmezmiş gibi benim grev alanımda kahvaltı düzenleyerek tuttuğu adamlarıyla birlikte parklara çiçek ekiyor, grev kırıcılığı yapıyor. Biz ona şöyle söyledik: “Sayın başkan, siz daha burada bu koltukta yokken Beşiktaş’ın çiçeğini, ağacını, çimenini BELTAŞ işçisi dikiyordu. Siz buraya daha dün geldiniz.”
Sermaye sınıfı işçileri bölmek, örgütsüz bırakmak ve kendilerine güvensiz hale getirmek için türlü politikalar izliyor. Bunun karşısında işçiler nasıl bir siyaset izlemeli?
Salih Tam: Bütün işçi kardeşlerime şunu söylüyorum: Sendikalaşın, örgütlenin, birleşin, tek yumruk olun. Tek yumruğu hiçbir zaman yıkamazlar. Her şey işçi kardeşlerimin elinde. Biz burada BELTAŞ olarak tek kalem, tek yüreğiz. Bizi yıkamayacaklarına biz inanıyoruz. Biz sizlere teşekkür ediyoruz. Bizleri yalnız bırakmıyorsunuz. İşçiler derneklerde birleşirse daha güzel olacağını düşünüyorum. Birlik beraberlik içinde ne Alevi ne Sünni ne Kürt ne Laz diyerek. Hep kardeşçe bir olursak tek bir yumruk oluruz. Şu an da burada her görüşten arkadaşımız var. İşçiler bir olursa hiç bir güç onları yıkamaz ama bölünürlerse bu patronun işine yarar. Patron daha yükselir. Benim çocuklarım da burada benimle, destek veriyorlar. Kazanacağımıza inanıyoruz.
Nedim Koçan: Bir süpürgecinin elinden süpürgeci tutar. Güçlü erdemli insanlar olması lazım. Burada duran arkadaşlarımızın pek çok sorunu var. Bu insanlar zorda. Bu insanların istedikleri çok zor şeyler değil. Ben de emeğimin peşindeyim. İstatistik kurumunun söylediği yoksulluk sınırı 3 bin 500 lira civarında. Bu durumda ben aldığım 1500 lirayla fakirin fakirinin fakiri oluyorum. Belediye Başkanı’ndan aklıselim davranmasını bekliyoruz.
Rıdvan Çalışkan: Biz BELTAŞ’ta taşeronlaşmaya karşı mücadelenin örneklerini veriyoruz. Bu sadece burada değil, taşeron cenneti haline gelmiş Türkiye’de taşeron sistemine karşı verilen mücadeledir. Biz BELTAŞ’ta tamamen kitlesel sınıf sendikacılığını hayata geçirdiğimizi düşünüyoruz. Sendikalar birer okuldur. İşçi sınıfının bilimi doğrultusunda mücadele verirlerse bir sıkıntı olmayacaktır. Biz direnişe başladığımızdan beri UİD-DER çoğu kez yanımıza geldi. Bizlere dayanışmalarını sundular, moraller verdiler. Zaten bu işler sadece işçilerin kendi başına işyerinde direnmesiyle değil dayanışmalarla mümkündür. Yaşasın sınıf dayanışması.
Ali Palabıyık: Onların toması, tankı, tüfeği olur. İşçilerin gücü bellidir. Bizim tomamız, tankımız, tüfeğimiz emek gücümüzdür. Bu güç de ancak birleşerek oluşur. Bizler ayrıştığımız, bölündüğümüz sürece kapitalizm var olmaya devam edecektir. Bizleri sömürmeye, kanımızı emmeye devam edecektir. İşçi sınıfı birleştiği zaman güç birliği olur, kudretli olur. Bence işçi sınıfı sınıf bilinciyle hareket etmeli. Eğer sınıf bilinciyle hareket etmezse, ayrışırsa bu tür belediye başkanları hep var olur. Biz de BELTAŞ işçileri olarak buna müsamaha göstermeyeceğiz. Bedeli ne olursa olsun. İşçinin kaybedeceği hiçbir şey yok. Biz işçiler her zaman onurumuz, namusumuz, şerefimiz için yaşarız. Tek derdimiz bu mücadeleyi sonuna kadar götürüp hakkımızı söke söke almak. Sizlere de çok teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız.
Biz de teşekkür ediyoruz. UİD-DER olarak mücadelenizde başarılar diliyoruz.
- Grevci Tarkett İşçileri: “Birliğimizi Güç Haline Getirelim!
- Grevdeki MKB Rondo İşçileriyle Söyleşi
- Durak Tekstil İşçileriyle Söyleşi
- Bursa’dan Bir Özel Okul Öğretmeniyle Söyleşi
- Malatyalı Kadın Tekstil İşçisi İle Deprem ve Kadın İşçiler Üzerine Söyleşi
- Nilgün Soydan ile Kemal Türkler Söyleşisi
- Genel-İş İzmir 8 No’lu Şube Başkanı Gümüştekin ile Söyleşi
- İş Güvenliğimiz İçin 1 Mayıs’ta Sınıfımızın Saflarındayız
- Avukatlar Anlatıyor: Yasalar Yetmez, İşçi Sınıfını Örgütlülük Kurtarır
- Bir Afgan Göçmen İşçiyle Söyleşi: “Ölmek ya da Özgürce Yaşamak”
- Ekmekçioğulları İşçileri ve Anadolu Şube Başkanı Deniz Ilgan’la Direniş Üzerine
- Söz Hakları İçin Direnen Ekmekçioğulları İşçilerinde
- Trelleborg İşçileriyle Grev Üzerine Söyleşi
- Cargill İşçileriyle Sohbet
- Polonez Direnişçisi: “Biz Başardık, Şimdi Hep Birlikte Başaralım!”
- Betek Boya’da İşten Atma Saldırısı
- Green Transfo’da Grev Başladı
- İşçilerin Grev-Direniş Rehberi
- İşçiler “146+Bir Polonez” Belgeselinin Galasında Buluştu
- Arıtaş Kriyojenik İşçileri de Greve Çıktı
- Metal İşçileri Yasak Tanımıyor, Grev Coşkusu Sürüyor
- Polonez Direnişçileri Çatalca Adliyesi Önünde
- Polonez İşçileri Baskılara Rağmen Mücadeleyi Sürdürüyor!
- Metal Sektöründe Bir Kez Daha Grev Yasağı
- Grev Ateşi Büyüyor: Grid Solutions ve Schneider Elektrik de Grevde!
- Grevlerden Direnişlere İşçilerin Mücadelesi Büyüyor
- Hitachi Energy’nin 4 Fabrikasında Grev Başladı
- Aile Hekimleri Grevde
- Çayırhan Maden ve Enerji İşçilerinin Eylemi Sona Erdi
- Direniş Çadırına Tezek Döktüren Korku
- Grev ve Direnişler Dayanışmayla Büyüyor
- Çayırhan Maden İşçileri: “Biz Çocuklarımızın Geleceği İçin Mücadele Ediyoruz”
- SASA İşçileri Ücret Gaspına Karşı Mücadele Ediyor
- UİD-DER’den Atakaş Çelik İşçilerine Dayanışma Ziyareti
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...