Buradasınız
“Bizim Hayatımızda Şakaya Yer Var mı?”
Gebze’den genç bir işçi
Son dönemde iğneden ipliğe her şeye gelen zamlar, astronomik düzeylere çıkan kiralar, hayat pahalılığı biz işçilerin temel gündemi olmuş durumda. Çoğumuz ay sonunu getirebilmek için mesailere kalıyor, yoğun stres altında posamız çıkıncaya dek çalışıyoruz. Belki de bu stresi biraz olsun katlanabilir kılmak için kendi aramızda şakalara başvuruyoruz. Uzun, yorucu çalışma saatlerini çekilebilir kılmak, “akşamı etmek” için çalışma arkadaşlarımıza takılıyor, yerli-yersiz ne varsa alay konusu edebiliyoruz. Geçim derdi, zamlar, yoksulluk, hatta iş kazaları bile “geyik” konusu olabiliyor aramızda. Üzerine düşünmek, kafa patlatmak ağır geliyor biraz, hafife almak istiyoruz hayatı, hafife alıyoruz sistemi…
Bu sistem öyle şeyler yaşatıyor ki bize, işçiler olarak gerçekten de ağlanacak halimize gülüyoruz. Örneğin evine ancak ayda bir et giren işçi arkadaşımızın, “işyerinde döner çıktı diye su bile içmedim” demesi karşısında gülmekten kendimizi alamıyoruz. Veya iki vardiya üst üste çalışmak zorunda bırakılan işçinin tuvalette uyuyakaldığını anlatırken gülmekten yerlere yuvarlanıyoruz. Oysa bir an için durup düşünelim, gece-gündüz demeden, yarı aç-yarı tok çalışıp didinmenin karşılığı bu mu olmalı? Biz işçiler canımızı dişimize takıp çalışıyoruz, dünyayı var ediyoruz tüm gün. Ancak gün sonunda patronlar servetine servet katarken biz işçiler yoksulluğumuzun yarattığı trajikomik durumların içinde buluyoruz kendimizi. Gerçekten, emeğimizin karşılığı bu mu olmalı?
Kuşkusuz, en çok biz işçilerin ihtiyacı var gülmeye, eğlenmeye. Dostlarla bir araya gelmek, doğanın, denizin, Güneşin tadını çıkarmak her işçinin hakkı. Ancak tüm sene boyunca çalıştığımız halde pek azımız tatil yapabiliyor. Hatta yıllık izninde bile farklı işlerde çalışmak zorunda kalanlarımızın sayısı hiç de az değil. Yani biz işçiler gece gündüz demeden çalışıp üretiyor, her şeyi var ediyor, ancak hiçbir şeye sahip olamıyoruz. Bu sömürü sistemi bize ağır çalışma koşullarından, yoksulluktan, yoksunluktan başka bir şey sunmuyor. Biz bu sisteme karşı örgütlenmediğimiz, mücadele etmediğimiz sürece bu sorunların kendiliğinden çözülmeyeceği çok açık. O halde bırakalım bizi alıklaştıran bu ruh halini bir kenara. Anlamlı bir mücadele yürütebilmek için hayatı da sistemi de ciddiye alalım. Dönüp bir bakalım etrafımıza, gerçekten bizim hayatımızda şakaya yer var mı?
1980 öncesi dönemde maden işçilerinin mücadelesini konu alan Maden filminde, öncü işçi İlyas tam da böyle soruyordu Nurettin’e. Filmde, patronlar maliyet olarak gördüğünden gerekli iş güvenliği önlemlerinin alınmadığı madende sık sık iş kazaları yaşanmaktadır. İşçiler bir yandan kaza/kader diyerek sıranın kendisine gelmesini beklerken, diğer yandan maden sahasına kurulan panayırda oyunlara dalıp sorunlarından uzaklaşmakta, uyuşturulmaktadır. İlyas, bu oyunlara dalıp gerçekliğinden kopan Nurettin’e sertçe çıkışır. Nurettin’in “şaka ediyorsun değil mi ağabey?” sorusuna şu sözlerle yanıt verir: “Şaka edilecek zaman mı ulan? Bizim hayatımızda şakaya yer var mı? Biz bu dünyayı kuruyoruz ellerimizle, bunun şakası var mı haa? Tohumu toprağa atan biziz, bunun şakası var mı söyle? Söyle bana, demiri potada kim eritiyor, çeliğe kim su veriyor? Sen bütün bunları düşün!”
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
- Okuyan Bir İşçi Soruyor
- Uyanmak İstiyoruz Güzel Bir Sabaha
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Greve Hazırlanırken Sohbetler
- Fırtınalar Yaratan Kelebekler!
- Sömürü Çarklarında Kaybolan Genç Yaşamlar
- MESEM: “Genç Eller” Üretiyor, Patronlar Sömürüyor!
- Sorunlarımız Ortak, Peki Ya Mücadelemiz?
- “Aman Çocuğum Sağa Sola Bulaşma” mı?
- “Enflasyon Canavarı”nı Üzerimize Salan Kim?
- Bir İlmek de MESEM Çıraklarından
- KYK Yurtlarında Ölmek İstemiyoruz!
- Bu Düzeni Yıkmak Boynumuzun Borcu
- Arel Üniversitesi Öğrencileri Servis Ücretine Neden İtiraz Ediyor?
- Aileler İstemese de Gençler Sorunları Görüyor
- Bizim Onlara İhtiyacımız Yok!
Son Eklenenler
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs’ı geride bıraktık. 1 Mayıs’ta Türkiye’nin dört bir yanında gerçekleşen mitinglere yüzbinlerce sendikalı sendikasız işçi, işsiz, emekli, emekçi kadın, genç katıldı. İşçi ve...
- Türkiye’nin dört bir yanında sendikalaşmak isteyen işçiler çeşitli engellerle karşılaşıyor, işten atılıyor, baskıyla sindirilmek isteniyor. Bursa’da Öz İplik-İş Sendikası’nda örgütlendikleri için işten atılan ve direnişlerine devam eden Durak...
- Türkiye tarihindeki en büyük işçi katliamı olan Soma Katliamı davasında daha önce yargılanmayan 28 kamu görevlisi ilk kez hâkim karşısına çıktı. Katliamın 10. yılında görülmeye başlanan kamu davasının ilk duruşması 8 Mayısta Soma 2. Asliye Ceza...
- Merhaba işçi ablalarım, abilerim. Ben İzmir’de yaşayan bir lise öğrenciyim. Ben de UİD-DER ile 1 Mayıs’a katılmak için İstanbul’da yaşayan teyzeme geldim. İlk defa 1 Mayıs’a katıldığım için sizlerle duygularımı paylaşmak istiyorum.
- Bu sene de 1 Mayıs’ı ağır şartlarda karşıladık. Bir tarafta ekonomik yıkım diğer tarafta savaş, göç sorunu ve işsizlik. Biz işçilerin birikmiş nice sorunu bulunuyor, toplum nefessiz bırakılıyor. İşte bu şartlar altında UİD-DER işçilere umut oldu,...
- Türkiye’de işçiler, reel ücretlerin düşmesi, çalışılmış günlerin ücretinin dahi patronlar tarafından gasp edilmesi gibi sorunlarla boğuşuyorlar. Diğer taraftan sağlık emekçileri ticarethaneye dönüştürülen sağlık sisteminin dayattığı ağır iş yüküyle...
- Geçen gün metal işçisi arkadaşımla bir araya geldik. Çayımızı içerken sohbet etmeye başladık. Konumuz toplu iş sözleşmesiydi.
- İlk kez UİD-DER’le 1 Mayıs’a gelen arkadaşımız, 1 Mayıs’ın daha önce duyduklarından, anlatılanlardan bambaşka bir şey olduğunu söyledi. Kadınlar, çocuklar, işçiler el ele halaylar çektik, hepimiz kardeş gibiydik.
- Merhaba, ben İzmir de yaşayan bir gencim. İstanbul’a UİD-DER’le 1 Mayıs’a katılmak için geldim. 1 Mayıs öncesi hazırlıklar için derneğe gittim. Çok sıcak bir ortam ve dayanışma duygusu sarmıştı her yeri.
- Sarayları süsleyen altın, sultanların ve soyluların yaşamında zenginliğin en önemli ölçüsü olmuştur. Fakat bu zenginliği üreten zamanın köleleri ve günümüzün işçileri için bu maden her zaman acı, gözyaşı ve ölüm getirmiştir. Altın madenlerinde...
- Çalıştığım işyerinde uzun yıllardır çalışan ve EYT yasası çıktıktan sonra SGK’ya başvurup emekli olanlar var. Malûm, emeklilik maaşı iktidar eliyle kuşa çevrildi. Bizim patron da sayıları azımsanmayacak kadar çok olduğu için EYT’li işçileri bir an...
- DİSK, 3 Mayısta Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) Ankara’daki merkez binası önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Burada konuşan DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, TÜİK’in enflasyon sepetindeki maddelerin fiyat listesini 2 yıla yakın bir...
- Geçenlerde yeğenimle sohbet ederken “kolajenlerin içerisinde en kalitelisi hangisi bilgin var mı?” diye sordu. Ben de doğal olarak “bir sağlık sorunun mu var, neden kolajen kullanma gereği duyuyorsun?” diye sordum. O da yarı utanarak “hep güzel...