Buradasınız
“Kafasını Telefona Gömen Gençlerden Değiliz!”
İstanbul Üniversitesinden bir grup genç

Sırbistan’ın ikinci büyük şehri olan Novi Sad’in tren istasyonu 2022 yılında cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri kampanyası sırasında yapılmıştı. Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic de istasyonun açılış törenine katılarak, 60 yıl sonra bu istasyonu yeniledikleri için ne kadar gurur duyduğunu ifade etmişti. 1 Kasım 2024 günü ise aynı istasyonun çatısı çökmüş ve o sırada tren bekleyen 15 kişi yaşamını yitirmişti.
Katliamın ardından sorumlulardan hesap sormak ve inşaat ihalelerindeki yolsuzluklara dur demek için protesto gösterileri düzenlenmiş, yükselen kamuoyu tepkisi nedeniyle savcılık, aralarında eski inşaat bakanı Goran Vesic’in de bulunduğu 11 kişiyi gözaltına almıştı. Vesic ve Dış Ticaret Bakanı Tomislav Momirovic gelen tepkiler üzerine 5 Kasımda istifa etti. Fakat bu istifalar halkın öfkesini baskılamaya yetmedi ve aynı gece kazadan sonra düzenlenen en büyük protesto gerçekleştirildi. Çoğu gençlerden oluşan binlerce kişinin katıldığı bu protesto Novi Sad şehrinin bu zamana kadar gördüğü en büyük protestolardan biriydi. Fakat protesto gösterileri bununla da sınırlı kalmadı. Hükümetin korku yaratma çabalarına rağmen, 22 Kasımda başkent Belgrad’daki Dramatik Sanatlar Fakültesinin (FDU) öğrencileri ve profesörleri bir protesto düzenleyerek fakülteye yakın bir caddeyi trafiğe kapattılar. Birkaç hafta içinde, Sırbistan’ın en büyük dört şehri olan Belgrad, Novi Sad, Niş ve Kragujevac’taki tüm devlet üniversiteleri öğrenciler tarafından işgal edildi. Tüm bu eylemler Başbakan Milos Vucevic’in de istifasını getirdi. Fakat Sırbistanlı emekçiler ve gençler bir daha böyle bir facia yaşanmasın diye eylemlerine devam ediyorlar.
Protestolara katılan gençlerden biri yapılan röportajda şöyle diyor: “Biz başını telefona gömen gençlerden değiliz!” Bu ifade, dünyasını elindeki telefona sığdırıp atıl bırakılan, yaşadığı sorunlardan şikâyetçi ama bir çaba göstermeden kurtarıcı bekleyen gençlere çok şey anlatıyor. Geçtiğimiz yıllarda İşçi Dayanışması bülteninin 177. sayısında “Beklemek Fayda Etmez, Godot Gelmeyecek” adlı bir yazı yayınlanmıştı. Yazıda Samuel Beckett’in “Godot’yu Beklerken” adlı tiyatro eserindeki kahramanlar olan Vladimir ve Estragon’un içinde bulundukları durumu düzeltmek için hiçbir sorumluluk almamaları, umutsuzca kurtarıcılarını beklemeleri hatırlatılıyor, şöyle deniyordu:
“Bir şey değişmez ki” veya “zaten yapacak bir şey yok” gibi ifadeleri çok duyarız insanlardan. İnsanlar, bu umutsuzluk ifadelerini tekrarlayarak o an içinde bulundukları koşulların değişmeyeceğini dile getirmeye ve aslında hareketsiz kalışlarını haklı göstermeye çalışırlar. İlginçtir ama böyle yaparak yaşamı çekilir kılmaya çalışırlar. Bir taraftan da “değişmez” dedikleri koşulların değişmesini, kendilerinin yapamadığını başkalarının onlar adına yapmasını isterler, umut ederler. Çünkü insan umutsuz yaşayamaz ve umudun öldüğü gün insan da ölür.
Şimdi günümüze dönelim ve biraz düşünelim. Dünyada her geçen gün artarak büyüyen bir felaketler silsilesi yaşanıyor. Depremler, seller, yangınlar, tren kazaları ve kadın cinayetleri... Gençler nefessiz bırakılıyor, kapitalizm bizlere yaşanacak bir dünya bırakmıyor. Peki, başka türlüsü mümkün olamaz mı, başka bir dünya kurmak mümkün değil mi? Örneğin; gelecek kaygısı çekmediğimiz, ihmaller yüzünden yaşamdan koparılmadığımız bir dünya... Yeryüzünde üretilenleri hakça paylaştığımız adaletli bir dünya… Yeteneklerimizi büyük bir enerji ve mutlulukla hayata geçirebileceğimiz bir dünya… İşte böylesi bir dünyanın mümkün olabilmesi için Sırbistanlı genç sınıf kardeşlerimiz gibi başını telefona gömen gençlerden olmamamız gerekiyor. Bir şeyler değişsin diye beklemek yerine, işçi sınıfının çalışkan evlatlarından olmalı, sorumluluk almalı ve değişimin öznesi haline gelmeliyiz.
Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz!
- Hüsrevlerin Değil Ferhatların Destanıdır Hatırlanan
- “Kafasını Telefona Gömen Gençlerden Değiliz!”
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Yalnız Taştan Duvar Olmaz
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- İyi ki UİD-DER’liyim…
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- Bizi “Biz” Yapan Şarkılarımız…
- Nasırlı Ellerin Yumruğu Bugün!
- Kariyer Gelişim Masallarıyla Geleceği Çalınan Gençler
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
Son Eklenenler
- Asırlar boyunca kalem ve kâğıdın tek sahibi egemenler oldu. Böylece olayları, bu olaylardan çıkarılacak sonuçları kendi ihtiyaçları doğrultusunda kurgulayıp kaydettiler, yani tarihi yanlı ve yanlış anlattılar. Bu nedenle resmi tarih, egemen...
- Siyasi iktidar 2025 yılını “Aile Yılı” ilan etti. “Aile yılı” ifadesi kendi başına bakıldığında kulağa hoş gelebilir. Ancak bunu dile getirenlerin bugüne kadar yaptıklarına ve paketin içeriğine bakıldığında durumun hiç de aile ve toplumun mutluluğu...
- Yeter be hey/ Uyan/ Uyanalım artık bu beyhude uykudan/ Emektir doğadakini işleyip dönüştüren/ Tüm zenginlik;/ İşçinin kolunun gücü/ Gözünün feriyle oluşur
- Yaşanan depremlerin, yangınların, sellerin bir felakete veya katliama dönüşmesinin sebebi patronların kâr düzeni ve kâr hırslarıdır. Dolayısıyla bu yaşananlar sınıfsaldır. Tek tek kişilerin sorunu değil, bir bütün olarak işçi sınıfının sorunudur,...
- Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen 16 Şubatta ikinci kez gözaltına alındıktan sonra 17 Şubatta savcılık tarafından ifadesi alınmadan, tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi ve tutuklandı. Türkmen’...
- İngiltere işçi sınıfı, Filistin halkı için yürüttüğü ulusal eylem günleri kapsamında 15 Şubatta başkent Londra’da bir kez daha meydanlara çıktı. Hükümet binalarının bulunduğu Whitehall’da toplanan çeşitli sendikalardan, siyasi partilerden ve sivil...
- 2025 yılı için asgari ücretin son derece düşük belirlenmesi işçileri şaşırttı ve haklı olarak öfkelendirdi. Pek çok işçi, “daha yüksek belirlenmesini bekliyorduk” dedi. Aynı öfke emekli maaşları için de söz konusu. Öte yandan metal işçileri de...
- Temel Conta işçilerinin grevi 10 Aralıktan bu yana sürüyor. İşçiler, yaklaşık bir yıl önce sendikalı olma kararı almış, Petrol-İş Sendikası Aliağa Şubesi’nde örgütlenmeye başlamışlardı. Petrol-İş Sendikası, Çalışma Bakanlığı’ndan yetki belgesini...
- Sırbistan’ın ikinci büyük şehri olan Novi Sad’in tren istasyonu 2022 yılında cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri kampanyası sırasında yapılmıştı. Cumhurbaşkanı Aleksandar Vucic de istasyonun açılış törenine katılarak, 60 yıl sonra bu istasyonu...
- Urfa’nın Viranşehir ilçesinde Kadıköy Güneş Enerji Santrali’nde (GES) Kalyon ve Eksim Real Enerji şirketlerinde çalışan işçilerin 11 Şubatta başlattığı iş bırakma eylemi tüm baskılara rağmen devam ediyor. Bezmialem Vakıf Üniversitesi şantiyesinde...
- 6 Şubat Maraş merkezli depremlerin üzerinden iki yıl geçti. Söylemesi dile kolay olan bu cümle alt metinde bizlere birçok şey anlatıyor. Dönüp geriye baktığımızda yaşanan onca acı ve keder bizlerin zihinlerinde tekrar tekrar canlanıyor. UİD-DER’li...
- Donald Trump bir kez daha ABD başkanı seçildi. Seçilir seçilmez de ilk bakışta deli saçması gibi görünen açıklamalar yapmaya başladı. Mesela Amerika’nın Grönland’ı alması gerektiğini söyledi. Bu, Trump’ın kafasından çıkmış çılgın bir fikir gibi...
- Antep Başpınar Organize Sanayi Bölgesinde sefalet zammına karşı direnişe geçen tekstil işçilerinin mücadelesi yasaklarla, baskı ve saldırılarla engellenmeye çalışılıyor. 14 Şubat günü, tüm saldırılara rağmen direnişlerini sürdüren Başpınar...