Buradasınız
Bruno’nun Fikri, Benim Fikrim, Senin Fikrin…
İstanbul/Küçükçekmece’den bir eğitim işçisi

Bruno’nun saçları tıraş edildi. 1600 Şubatının 17’siydi. Burası İtalya’nın Roma kentinde meşhur bir meydandı. Sessiz sayılmazdı meydan. Rüzgârın sesi ve insan fısıltıları iç içe geçmişti. Bir duvardan diğerine yankılanan sesler onun için ölüm istiyordu. Bruno birazdan dilinden çivileneceği kazığa doğru yaklaştı. Kalabalık sessizleşti, bir süre sonra rüzgâr da durmuştu. Bruno çivilendiği kazıkta yanıyordu. Suçu dünyanın güneş etrafında döndüğünü söylemesiydi.
İnsanlar Bruno’nun yaşadığı zamanlarda, yani 5 asır önce bugün bilinenin tersine inanıyordu. O zamanlar egemen düşünceye göre dünya, evrenin merkezindeydi. Bunun aksini iddia etmek çok büyük bir suçtu. Bir an için 17. yüzyıldan alalım Bruno’yu ve getirelim bugüne. Hiç kimse onun bir suçlu olduğunu aklının ucuna bile getirmez. Çünkü insanlığın şimdiki bilgisinde evrenin merkezine konulan bir dünya yok. Bugün biliyoruz ki yerküre güneşin etrafında dönüyor. Peki, onun zamanındaki insanlar neden tersini düşünüyordu? Dünyanın düz olduğuna inanmak bize göre ne kadar ilginç değil mi? Peki o zamanlar dünya düz müydü? Tabii ki değildi. Öyleyse insanlar neye göre düşünüyordu? Nereden edinmişlerdi bu fikirleri. Sorumuzu biraz genelleştirelim. İnsanların fikirleri kendilerine mi aittir?
“Eğitime önem verilmiyor, doğru düzgün bir eğitim olsa dünyanın refah seviyesi artar”, “Teknoloji geliştikçe insanların hayat standartları da aynı oranda yükselir”, “Asla adil bir sistem kurulamaz çünkü insan doğası gereği bencildir”, “Dünya nüfusu çok arttı, nüfus azalırsa dünya düzelir”, “Örgütlenmek insanın özgürlüğünü engeller”… Bu ve benzeri düşüncelere sahip pek çok insan görürüz çevremizde, peki bu fikirler gerçekten kendilerine mi ait? Cümleye “bence, yani ben öyle düşünüyorum” diyerek başlamaları bu düşüncelerin özgül düşünceler olduğu anlamına gelmez.
Hepsi aynı kökten beslenen bu yanlış ve yaygın fikirlerin pek çok ortak noktası bulunuyor. Hiçbiri var olan kapitalist sistemin kendisi yanlış demiyor. Hiç biri mevcut nesnel koşulları sorgulamıyor. Hepsi tek tek kişilere yükleniyor. Adını net bir şekilde koymakta fayda var. Kapitalizm bugün tarihin gördüğü en tahripkâr işleyiş yasalarına sahip sistemdir. Ezenler ve ezilenler arasındaki çetin savaşın orta yerinde sisteme dokunmadan tek tek insanları ya da kurumları sorumlu tutmak tek başına kalmış bireyin çaresizliğinin göstergesidir. Çünkü bu tür fikirler, sistemin devamlılığını isteyen egemenler tarafından üretilir ve sayısız araçla, sinsi biçimde örgütsüz emekçilerin zihnine boca edilir. Bu o kadar sinsi yapılır ki, aslında sınıf düşmanının çıkarına denk düşen bir fikri, üstelik de o üretmişken “benim fikrim bu” diye savunuverir insan.
İnsanın düşüncesini genel olarak belirleyen içine doğduğu toplum ve şartlardır. Bunun dışına çıkmak için bilinçli ve örgütlü bir çaba göstermek, düşüncelerimizi neyin belirlediğinin farkında olmak gerekir. İşçi sınıfının çıkarlarından bakarsak dünyaya olup biteni doğru bir şekilde yorumlarız. Biz işçiler de bugün dünyamıza kendi durduğumuz noktadan, kendi sınıfımızın gözlüklerinden bakmalıyız. Ancak bu şekilde doğru fikirlere sahip oluruz, aksi durumda kendi fikrimiz sandığımız fikirlerle aldatılırız.
Yumruk Olmayı Unutmayın!
- Bruno’nun Fikri, Benim Fikrim, Senin Fikrin…
- Yüzüncü Maymun Teorisi
- Bir Otobüs, İki Kuşak ve İşçi Sınıfı
- “Hey” Diyen ve UİD-DER Saflarında Büyüyen Çocuklarımız
- Butimar, Sen Safi Bir Kuş musun?
- Her Şeyin Bizim Ellerimizde Olması İçin!
- “Değişmeyen Tek Şey Değişimin Kendisidir”
- “Dert Bizde, Derman Ellerimizdedir”
- “Nehir, Nehir, Çocuğumu Geri Verin!”
- Ümitsizlik Fareleri Öldürür, Peki Ya İnsanları?
- Haksızlığı Görüyorsan Harekete Geç ve Örgütlen!
- “Keşke Sendikayı Getiren Arkadaşları Dinleseydik”
- Panterler Konuşsaydı
- Kapıda Kalmak
- Örgütlenen İşçilerin Değişim Serüveni
- Düzenin Çürütücü Etkisinden Bizi Örgütlü Mücadele Kurtarır
- Kapitalizm Çok Çalıştırarak da Öldürür
- “Belki Ben, Belki Sen”
- Mutlu ve Umutlu Olmanın Formülü Örgütlü Mücadele
- Çöpten Toplanan Kalemler
Son Eklenenler
- Rosa’nın yaşamına ve yüreğine 7 yıl süren bir yolculuk yapan Jülide Kural, yazdığı ve oynadığı “Ben Rosa Luxemburg” adlı tiyatro oyunuyla onu kadınlarla, gençlerle, işçilerle, öğrencilerle buluşturuyor. Bu oyunla, onu tanıyan ve mücadelesini...
- “Yoksulluk, bir annenin başını yastığa koyduğunda gündüz çocuğuna istediğini alamadığını düşünüp üzülmesidir.” Bu sözler iki çocuğu olan ve üçüncü çocuklarını bekleyen bir anneye ait. Bugün pek çok anne de yaşadığımız yoksulluğu çocuklarına...
- Kocaeli Başiskele’de bulunan Kartonsan fabrikasında işçiler, toplu sözleşme görüşmelerinin tıkanması üzerine 22 Aralıkta greve çıktı. Selüloz-İş üyesi işçiler, ücretlerine gerçek enflasyon oranında zam yapılmasını, çalışma koşullarının...
- 29 Ocakta İran’ın Batı Azerbaycan eyaletine bağlı Hoy kentinde 5,8 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Kışın en soğuk günlerinde, gece 21.44’te meydana gelen depremde en az 3 kişi öldü, 122 kişi yaralandı, çok sayıda ev hasar gördü. Hoy halkı...
- Toplumda çoğunluğun doğru kabul ettiği fikirleri sorgulamak, yanlışları görmek, bunları dile getirmek kolay değildir. Kolay olan herkesin söylediğini söylemek, herkesin yaptığını yapmaktır; çünkü bu çaba sarf etmeyi gerektirmez ve “zararsızdır.”...
- 31 Ocak 2008’de İstanbul Davutpaşa’da kaçak bir maytap atölyesinde meydana gelen patlamada 20’si işçi 21 kişi ölmüş 100’den fazla kişi yaralanmıştı. Katliamın 15. yıl dönümünün Anayasa Mahkemesi kararıyla tekrar görülen davanın 2. duruşmasının...
- Bizler İşçi Dayanışması gazetesi okuru bir grup petrokimya işçisiyiz. Geçtiğimiz günlerde bir araya geldik ve “Artık Yeter! Şimdi Birlik ve Mücadele Zamanı” kampanyamızın bildirisini okuduk. Hayat pahalılığı, sosyal hayattan kopma ve baskılar...
- Sendikaların araştırmalar sonucunda açıkladıkları rakamlara göre yoksulluk sınırı 27 bin liranın üzerine çıktı. Türkiye’de bu miktarın üzerinde bir ücrete çalışan işçi sayısı neredeyse parmakla sayılacak kadar azdır. Yani Türkiye’de işçiler...
- Binlerce demiryolu işçisi, 300 bin öğretmen, 70 bin üniversite çalışanı, 100 bin kamu işçisi, 2 bin otobüs şoförü… Bugün İngiltere’de farklı sektörlerden 500 bin işçi grevde. İşçiler mücadelelerini birleştirdiler, grevlerini ortaklaştırdılar ve hep...
- Fransa işçi sınıfı 10 gün arayla 2. kez genel greve gitti. Macron hükümetinin emeklilik yaşını yükseltmek istemesine karşı 31 Ocakta 2,8 milyon işçi bir kez daha meydanları doldurdu. Ülkedeki 8 sendikanın çağrısıyla; Paris, Nice, Toulouse, Lille,...
- İstanbul Esenyurt’ta bulunan LCW’nin deposunda çalışan ve Kod-46 ile işten atılan 14 işçinin 10 Ocakta başlayan mücadelesi kazanımla sonuçlandı. British American Tobacco işçileri greve çıkma kararı aldı. 2022’nin Ağustos ayından bu yana sendikal...
- 2022 sonlarına doğru fırınlarda ekmeğin fiyatı 5 liraydı. İzmir Büyükşehir Belediyesinin Kent Ekmek fiyatı ise 3 liraydı. Kent Ekmek fiyatı artık 4 liraya çıkartılmış oldu. Yani ekmeğe yüzde 33 zam bindirilmiş oldu. Ekonomik kriz yukarıya doğru...
- Türkiye’de hızla yükselen enflasyon karşısında emekçilerin alım gücü iyice eridi. TÜİK’in resmi enflasyonu ile gerçek enflasyon arasında uçurum olduğu için ve ücret artışları resmi enflasyon veri alınarak yapıldığı için, yapılan zamlar reel...