Buradasınız
Bu Çarklar Çocuklarımızı Öğütüyor
İstanbul/Bağcılar’dan bir kadın işçi
Çocuklar neşe kaynağıdır, bir sokağın bazen cıvıltısı bazen esip gürleyen rüzgârıdır. Küçücük yüreklerinde umutlar taşıyan, uçsuz bucaksız hayaller kuran, geleceği yaratacak olan kuşaktır onlar. Ama ne yazık ki bu sistem altında çocuklar geleceksiz, umutsuz bırakılıyor, hayalleri solduruluyor. Özgürce koşup oynayıp, doyasıya eğlenmesi gereken yaştaki pek çok çocuk yoksulluk nedeniyle bu sistemin çarkları arasında öğütülüyor. Bu sistem çocukluklarını yaşamalarına izin vermeden onları daha küçücük yaşlarda yaşam kavgası vermeye itiyor. Elleri top yerine makine parçalarını kavrıyor ya da alınları koşturmaktan değil ekmek parası için terliyor. Çocuklar patronlar için bulunmaz nimet, ucuz işgücü kaynağı. Onları düşük ücretlerle, yetişkin bir insanın bile zor dayandığı koşullarda çalıştırıp sömürüyorlar. Kimi zamansa iş güvenliği önlemlerini almayarak ölümlerine neden oluyorlar.
Henüz 13 yaşındaydı Harun Yıldız. Ankara Altındağ’da bir otomobil tamircisinde çalışıyordu. Harun üzerine yük asansörünün düşmesi sonucu hayatını kaybetti. 3 saatlik aramanın ardından ancak ulaşılabildi cansız bedenine. İşyeri sahipleri soruşturma sırasında Harun’un burada çalışmadığını, çalışan bir akrabasını ziyarete geldiğini iddia ettiler. Tıpkı 2013 yılında Adana’da bir plastik fabrikasında kafası pres makinesine sıkıştığı için yaşamdan kopan Ahmet Yıldız gibi. Ahmet de 13 yaşındaydı, fabrikaya ortalığı temizlemek, çay getirip götürmek, haftalık 100 lira alabilmek için girmişti. İşyeri sahipleri Ahmet Yıldız için de trafik kazası geçirdiğini söylemişlerdi.
Ahmet, Harun ve daha niceleri… Tarihler farklı ancak söylenen yalanlar, yaşanan acılar hep aynı. Belki de çok büyük umutlarla girmişlerdi işe; kendilerine yeni bir ayakkabı ya da bisiklet alabilmek için. Belki de eve fazladan bir ekmek daha götürebilmek için. Ama yaşamları çalındı. Ömürleri kısacık kaldı.
İş Sağlığı ve Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) 20 Kasım 2022 Dünya Çocuk Hakları Gününde açıkladığı rapora göre 2013 yılından bugüne geçen on yılda en az 616 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. Çocukların yoksulluk, güvencesizlik, şiddet ve iş cinayetleri cenderesi altında olduğunu belirten İSİG, AKP’nin hayata geçirdiği tarım, sanayi, eğitim ve sosyal politikaların her geçen gün daha fazla çocuğun işçileşmesini beraberinde getirdiğini, çocuk işçilik yokmuş gibi bir hava verilerek sorunun görünmez kılınmaya çalışıldığını vurguluyor.
2002 yılında 12 Haziran Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Çocuk İşçiliğiyle Mücadele günü ilan edildi. Fakat ne yazık ki fiiliyatta böyle bir mücadele yok. Çünkü sömürü düzeninin efendileri için çocuklar ucuz işgücü, sermayeleri daha da artsın diye çocuklar tezgâhlarda can vermeye devam ediyor. İşçi ve emekçiler olarak üzerimize düşeni yapmazsak ne yazık ki çocuklarımız tezgâhlarda can vermeye ve bu büyük sorun görünmez kılınmaya devam edecek. Üzerimize düşense çocuklarımızı sermayenin elinden kurtarmak için, evlatlarımızı, kardeşlerimizi bu sisteme kurban etmemek için iş kazalarına ve iş cinayetlerine karşı mücadele etmektir. Her işyerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmasını sağlamak için örgütlenmektir.
- Savaş ve Sömürü Kıskacında “Dünya Çocuk Hakları Günü”
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Okul Tatili, İşçi Çocuklarına da Tatil mi?
- Bu Çarklar Çocuklarımızı Öğütüyor
- Kapitalizm ve İşçi Çocuklarımız
- Bugün Dünya Çocuk Hakları Günü: Sömürü Çarkı Çocukları Öğütüyor!
- Çocuk da Olsa “Harca Harca Bitmez!”
- Milyonlarca Çocuk Eğitim Hakkına Erişemiyor
- Çocuklarımız Sömürü Düzeninde Ölmeye Devam Ediyor!
- Kapitalizmde Çocuklarımız İçin Bir Gelecek Yok!
- Kapitalizmin Çocuklarımızı Heba Etmesine İzin Vermeyelim!
- Ne Kadar da Misafirperverlermiş!
- Çocuk İşçiliğine Karşı Mücadele Kapitalizme Karşı Mücadeleyle Mümkün
- İşçi Çocuğu Olmak...
Son Eklenenler
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...