Buradasınız
Savaş ve Sömürü Kıskacında “Dünya Çocuk Hakları Günü”

Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz çocuklarımızın geleceği kapitalist sistemin neden olduğu savaş, kriz, yoksulluk, sömürü kıskacında kararıyor.
1989 yılında Birleşmiş Milletler 20 Kasım’ı, Dünya Çocuk Hakları Günü ilan etti. Çocukları “savaşlarda, çatışmalarda ve acil durumlarda korumak; tüm çocukların barış, hoşgörü, özgürlük, eşitlik ve dayanışma ruhuyla yetişmesini sağlamak” amacıyla ilan ettiği günün üzerinden 35 yıl geçti. Bu yıllar boyunca dünya çocuklar için çok daha tehlikeli bir küreye dönüştü.
Emperyalist çürüme çağında görülüyor ki kapitalist sömürü düzeninin sahipleri masum çocuklardan çok kendi kârlarını düşünüyor. Egemenlik sahalarını genişletmek için yürüttükleri savaşlarda genç nesillerin geleceğini yok etmekten çekinmiyorlar. Rakiplerini dize getirmek için kullandıkları modern silahlarla daha çok çocuğun ölümüne sebep oluyorlar. İşçi ve emekçilerden topladıkları vergileri savaş bütçelerine ayırıyor ve böylece kana boyadıkları coğrafyalarda çocukların geleceğini acımasızca yok ediyorlar. Bu düzen geleceğimiz demek olan çocukların kanını dökmekten çekinmiyor.
Siyonist İsrail devletinin ABD gibi güçlerden aldığı destekle Gazze’de yürüttüğü ve 400 günü aşan savaşta 43 bin 922 kişi hayatını kaybetti. Bu kayıplar içinde masum çocukların sayısı 17 bin 215. Bu kıyıcı savaşta hemen her gün 43 çocuk sorgusuz sualsiz hayattan kopartıldı. Çocukların okuduğu okul, oyun oynadığı park, uyuduğu ev, tedavi gördüğü hastane bombalarla yerle bir edildi. Suriye’de, Ukrayna’da ve diğer savaş bölgelerinde hayatını kaybeden çocukların sayısı yüzbinleri buluyor. Emperyalist rekabet savaşlara, savaşlar da çocukların kitlesel kırımına neden oluyor. İkiyüzlü egemenler seçim kampanyalarında çocukları yanlarına alarak poz veriyor, çocukları çok sevdiklerini söylüyorlar. Ama tarihte eşi benzeri görülmemiş gaddarlıkla çocuklar katlediliyor, çocukların kanı derya olup akıyor.
Türkiye’den çocuk manzaraları
Türkiye’deki çocuklar da dünyadaki benzerleri gibi mutsuz, huzursuz ve geleceğinden endişeli. Şu son aylarda peş peşe patlayan skandallar çocukların bugününün nasıl karartıldığını gösteriyor. “Yenidoğan Çetesi” bebekleri anlaşmalı özel hastanelerin yoğun bakım ünitelerine yatırarak bebekler üzerinden servet biriktiriyor. Sağlık sisteminin özelleştirilerek bir avuç sermayedarın insafına terk edilmesi neticesinde kâr uğruna bebekler öldürüldü. İfşa olan 11 özel hastanede toplam 47 sanığın yargılanması sürüyor. Fakat ne Sağlık Bakanlığı ne de diğer yetkililer toplumun karşısında çıkıp görevden “affını” istemiyor, özür dilemiyor. Hepsi aynı yüzsüzlükle olayın üstüne örtmeye, vicdanları rahatlatmaya çalışıyorlar.
Dünya Çocuk Hakları gününe sayılı günler kala İzmir Selçuk’taki bir evde çıkan yangında 5 çocuk hayatını kaybetti. Anneleri para kazanmak için dışarı çıktığında soğukta uyuyan çocuklar elektrikli sobadan çıkan yangından hayatlarını kaybettiler. AKP milletvekili yaptığı açıklamada yaşanan olayda annenin yaşam tarzının etkili olabileceğini öne sürdü. Sermayenin kulu kölesi olan bu vekiller insanları yoksulluğa itip, ölümlerinin ardından yaptıkları sosyal yardımlarla övünüyorlar. Suçu annelere hatta çocuklara atıyorlar.
İstanbul Esenler’de bir kadın 2 yaşındaki bebeğinin biberonuna tiner koyarak ölümüne neden oldu. Çocuğunu zehirlediğini itiraf eden anneyi bu duruma iten kapitalist sistem değil midir? Resmi verilere göre cezaevlerinde 362 bin 422 tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Rekor kıran bu sayının içinde 3 bin 532 çocuk var. Şimdi siyasi iktidar yeni cezaevleri yapmakla övünüyor. Bu çocukların hapislerde büyümesine sebep olan kötülük, bu düzen değil midir?
Türkiye’de son 11 yılda en az 754 çocuk işçi, iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. 2023 yılında MESEM kapsamında çalışan 9 çocuk işçi hayatını sömürü çarkları arasında yitirdi. İSİG Meclisinin 2023 Eylül ve 2024 Ağustos arası verilerine göre en az 66 çocuk işçi çeşitli işkollarında hayatını kaybetti. Bu çocuk işçiler uzun çalışma saatleri, iş güvenli önlemlerinin ihmali, üretim baskısı neticesinde ezilerek, boğularak veya düşerek hayatını kaybetti, kaybediyor. Çocukların eğitim ve sağlık gibi kamusal hizmetlerden payına koca bir hiç düşüyor. İşçiliğe itilen çocuklar güvencesiz ortamda, düşük ücrete sömürülüyor. Aslında yeni bir dünya kuracak kadar gelişmiş üretim olanakları mevcutken oluyor tüm bunlar. Bu sömürü düzeni çocukların gün yüzü göreceği yeni bir dünyanın önünde duvar gibi dikiliyor. Kendi egemenliğini sürdürmek için çocukları, gençleri, kadınları ve yaşlıları uçurum insanlarına dönüştürüyor.
Nâzım Hikmet bir şiirinde Japonya’ya atılan atom bombasını hatırlatarak, “çocuklar ölebilir yarın” diyerek insanlığı uyarmıştı. Şu mısralarla geleceğe bir not düşmüştü:
“Çocuklar ölebilir yarın,
Çocuklar sakallı askerler gibi ölebilir yarın,
Çocuklar ölebilir yarın atom bulutlarının ışığında
Arkalarında bir avuç kül bile değil,
Arkalarında gölgelerinden başka bir şey bırakmadan.”
Hayli zamandır çocuklar sakallı askerler gibi ölüyor... Bu köhne düzen şimdi yine atom silahlarını kullanmaktan bahsediyor. Çocuklar arkasında bir avuç kül bile bırakmadan ölüyor. İşçi ve emekçiler olarak örgütlenip bu sisteme karşı birlikte mücadele edelim.
- Belediye Çalışanlarından İş Bırakma Eylemleri
- Çocuk Emeği Sömürüsüne Karşı Mücadeleye!
- Çocuklarımız ve Gelecek Nesiller İçin Mücadeleye!
- Savaş ve Sömürü Kıskacında “Dünya Çocuk Hakları Günü”
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Okul Tatili, İşçi Çocuklarına da Tatil mi?
- Bu Çarklar Çocuklarımızı Öğütüyor
- Kapitalizm ve İşçi Çocuklarımız
- Bugün Dünya Çocuk Hakları Günü: Sömürü Çarkı Çocukları Öğütüyor!
- Çocuk da Olsa “Harca Harca Bitmez!”
- Milyonlarca Çocuk Eğitim Hakkına Erişemiyor
- Çocuklarımız Sömürü Düzeninde Ölmeye Devam Ediyor!
- Kapitalizmde Çocuklarımız İçin Bir Gelecek Yok!
- Kapitalizmin Çocuklarımızı Heba Etmesine İzin Vermeyelim!
- Ne Kadar da Misafirperverlermiş!
- Çocuk İşçiliğine Karşı Mücadele Kapitalizme Karşı Mücadeleyle Mümkün
- İşçi Çocuğu Olmak...
- Brecht ve İşçiler İçin Sanat
- Esirler Dünyasına Özgürlük Çağrısı: Enternasyonal!
- İşçi Sınıfının Unutulmaz Önderi Kemal Türkler
- 24 Ocak Kararlarından Orta Vadeli Programa Saldırılar Sürüyor
- Görkemli Eylemleriyle Madenciler
- Jack London: İşçi Sınıfının Kalbinden Bir Yazar
- Savaş ve Sömürü Kıskacında “Dünya Çocuk Hakları Günü”
- Netaş Grevi İlham Vermeye Devam Ediyor
- 12 Eylül’den Önce 12 Eylül’den Sonra
- Barış, İşçi Sınıfının Mücadelesiyle Gelecek!
- Srebrenitsa Katliamının 29. Yılında Emperyalist Savaş Gerçeğini Bir Kez Daha Hatırlamak
- 12 Haziran: Kapitalizmin Çocuk İşçi Sömürüsü Büyüyor
- Haziranda Ölümsüzleşenlere…
- Süleyman Hocamızla Arının Balı, İşçinin Bilinci
- 28 Nisan: Yaşamak İçin Örgütlen!
- DİSK’e Giden Yol: Paşabahçe Grevi
- Kavel Destanı ve Grev Hakkı
- 24 Ocak Kararlarından Bugüne Sermaye İktidarlarının Zihniyeti Değişmiyor
- Şafaktan ve Ümitten Korkanlara İnat
- Maden-İş Geleneği, Singer Fabrika İşgali
Son Eklenenler
- Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca adlı romanında Yaşar Kemal, sömürülenlerle sömürücüler arasındaki büyük çelişkiyi anlatır. “Çünkü” der, “sömüren güçlü azınlıkla, sömürülen ve güçsüz sanılan çoğunluk, her çağda vardı. Ama bu çelişki...
- İktidarın “Kamu Çerçeve Protokolü” sürecindeki tutumunu protesto etmek için yapılan bir eylemin ardından bir kadın işçi çevresindeki insanlara sordu: “Bu sene hiç kiraz yediniz mi?” Bu soruya evet diyen tek bir kişi çıkmadı. Kilosu 700 lirayı aşan...
- Mücadele örgütümüz UİD-DER’in saflarında yer almış her işçi kardeşimizden, çoğu zaman övgü dolu sözler duyarız. Bu sözler tesadüf değil, UİD-DER’in sınıf mücadelesinin tarihsel deneyimlerinden süzülüp gelen mücadele kültürünün bir sonucudur. Ben de...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri, 1 Eylül Dünya Barış Günü kapsamında 31 Ağustos Pazar günü Kadıköy’de bir miting düzenleyeceklerini duyurdu. Miting çağrısı, Mecidiyeköy’de bulunan Tüm Bel-Sen İstanbul Şube binasında 27 Ağustosta...
- Toplamda 6,5 milyon kamu emekçisi ve emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde, anlaşma sağlanamadı. Kamu İşveren Heyeti ile konfederasyonlar arasında görüşmeler çıkmaza girdiği için, süreç Kamu Görevlileri Hakem Kuruluna...
- İzmir’den İstanbul’a belediye çalışanları, ücretlerinin geç veya eksik ödenmesi, tazminatlarının ve yan haklarının ödenmemesi nedeniyle çeşitli eylemler yapıyor. Evlerini geçindirmekte zorlanan emekçiler, alacaklarının bir an önce ödenmesini talep...
- 600 bin kamu işçisini ilgilendiren Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü (KÇP) süreci, kamu işçilerinin taleplerinin görmezden gelinerek sefalet zammına imza atılmasıyla sonuçlandı. Harb-İş İstanbul Şube Başkanı Murat Yalçınkaya ile Kartal...
- Grev yerindeki bir sohbet sırasında bir işçi kardeşimiz çocuğunun aşçılık bölümünü seçtiğini anlatırken bu durumun onu üzdüğünü şu sözlerle dile getirmişti: “Biz istedik ki bizim gibi işçi olmasın, mühendis olsun, doktor olsun, ezilmesin. Ama olmadı...
- Biz Gebze’den bir grup UİD-DER’li işçi olarak Omsa Metal direnişini ziyaret ettik. Direnişçi işçilerle sorunlarımız üzerine sohbet ettik.
- Kapitalist sistemin tarihsel krizi, siyasi iktidarın sermaye sınıfının çıkarlarına göre yürüttüğü politikalar biz emekçileri derinden etkiliyor. Açlık sınırı altında kalan sefalet ücretlerine mahkûm edilmiş durumdayız. Bizler insanız, sadece...
- Metal işkolunda grup toplu iş sözleşmesi yaklaşıyor. Bu sözleşme MESS ve metal işkolunda örgütlü bulunan Birleşik Metal-İş, Türk Metal ve Çelik-İş sendikaları arasında gerçekleşecek. Biz işçiler bir araya geldiğimizde futbol üzerine konuşur, sohbet...
- BM destekli Entegre Gıda Güvenliği Aşaması Sınıflandırması (IPC), Gazze’de yaklaşık 500 bin kişinin yaşadığı yerleşim bölgesinde kıtlık ilan etti. Gazze’de açlıktan ölenlerin sayısı her geçen gün artıyor. İsrail’in uyguladığı bu soykırımı protesto...
- Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, taleplerini iletmek için 22 Ağustosta konfederasyon genel merkez binası önünde toplanarak Cumhurbaşkanlığına yürümek istedi. Kamu emekçilerinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Emekçiler sendika binası önünde...