Buradasınız
Bu Kadarını da Yapmazlar mı?
Sermaye sınıfı küresel ölçekte çok sinsi bir oyun oynuyor. Zaten başlamış olan ve giderek derinleşen ekonomik krizin önüne geçemeyen egemenler, koronavirüs salgınını abartarak krizin faturasını işçi sınıfına kesiyorlar. Salgının ekonomiyi küresel çapta olumsuz etkilediği söylenerek asıl sorunun bizzat kapitalist sistemin kendisi olduğu gerçeği gözlerden gizleniyor. Diğer taraftan koronavirüs bahanesiyle işçiler işten atılıyor, ücretsiz izne çıkarılıyor. Çalışmaya devam edenler ise daha ağır koşullarda, daha uzun saatler çalışıyor. Koronavirüsün dünyanın genelini etkilediğine bakarak kimileri şöyle düşünüyor: “Ne yani, bütün ülkeler bir olup salgını abartıyorlar mı? Sonuçta burada insan sağlığı söz konusu… Bu kadarını da yapmazlar!” Kapitalist sistemin temel güdüsünün insan değil kâr olduğunu, başta medya olmak üzere eğitim, bilim, kültür-sanat ve daha pek çok alanda yapılan şeylerin kapitalizme hizmet ettiğini bilmeseydik şüphesiz biz de böyle düşünürdük. Şimdi gelin kapitalizmin nasıl bir sistem olduğunu görelim ve bir kez daha “bu kadarını da yapmazlar mı?” diye sorgulayalım.
Önce insan hayatının kutsallığından dem vuranların diğer taraftan ne yaptığına bakalım. Bu düzende toplum sağlığı gerçekten insan odaklı olsaydı öncelikli olanın koruyucu sağlık sistemi olması gerekirdi. Ama durum tam tersidir. Önce hastalıklara davetiye çıkarılıyor, sonra ilaç şirketlerini ihya eden tedavi süreçleri başlıyor. En basitinden diyabet, kolesterol, kanser gibi hastalıklar pekâlâ önlenebilecekken bize dayattıkları yaşam tarzı ve tükettiğimiz gıdalar nedeniyle milyonlarcamız bu hastalıklarla boğuşuyoruz. İçinde “koruyucu” adı altında onlarca çeşit kanserojen katkı maddesi olan gıdalar üretiliyor. Sağlık Bakanlıkları bu gıdaların üretilmesine onay veriyor ve market rafları bu gıdalarla dolup taşıyor. Yetmiyor, daha çok satın almamız için reklamlarla teşvik ediliyoruz. Çocuklarımız için marketlerden aldığımız şeker, bisküvi, çikolata gibi atıştırmalıklar zehirle dolu. Bebek mamalarında bile palm yağı, kurşun, arsenik gibi insan sağlığına zarar veren maddeler var. Doymuş yağların kalp damarlarını tıkadığı, kansere davetiye çıkardığı bilindiği halde hem yemeklerde hem de kahvaltılarda kullanılabilecek margarinler hâlâ market raflarında satışa sunuluyor. Bugün dünya genelinde 650 milyondan fazla obez var ve obeziteye bağlı hastalıklar nedeniyle her yıl bir milyondan fazla insan yaşamını yitiriyor. Artık sadece yetişkinlerde değil çocuklarda da obezitede çok ciddi bir artış var. Obezitenin kaynağında ise diğer hastalıklarda olduğu gibi yediğimiz gıdalar var. Madem hayatımızı ve sağlığımızı çok düşünüyorlar, neden bu kadar tehlikeli ve ölümcül gıdaların üretilmesine ve satılmasına göz yumuyorlar?
Çağın vebası denilen depresyonun kaynağında ne var peki? İşsizlik, gelecek kaygısı, yoksulluk, çıkışsızlık insanları bunalıma sürüklüyor ama sorunun kaynağını çözmek yerine milyonlarca insana antidepresan ilaçlar kullandırılıyor. Antidepresanlar neredeyse peynir ekmek gibi satılıyor. Sadece Türkiye’de bile işsiz sayısı 7 milyona dayanmışken işçiler 12 saat çalışmaya mecbur bırakılıyor. Bırakalım sevdikleriyle zaman geçirmeyi, dinlenmeye bile fırsat bulamayan işçiler nasıl sağlıklı bir yaşam sürecek? Yeni yasayla ücretsiz izinlerin önü açıldı. Bu milyonlarca işçinin daha kâğıt üzerinde bir işi varmış gibi görünse de fiilen işsiz kalacağı anlamına geliyor. Peki günde 39 lirayla bir işçi ailesi sağlıklı yaşamayı nasıl başaracak?
Verdiğimiz örnekler buzdağının sadece görünen kısmıdır. Aslında bütün bu gerçekleri hepimiz görüyoruz ama yaşadığımız sorunlar ile kapitalist sistem arasında bağ kuramıyoruz. Çünkü içinde yaşadığımız sistemi tanımıyoruz, sorgulamıyoruz. O yüzden bir kez daha vurgulayalım, kapitalist sistemde her şey kâr içindir. Şimdi en baştaki “bu kadarını da yapmazlar mı?” sorumuza geri dönelim. Çocuklarımızı bile zehirleyen, hastalıkları önlemek yerine daha çok ilaç satmak için kullanan, bir tarafta işsizlik varken diğer tarafta çalışma saatlerini uzatan, yani insanı değil kârı esas alan bir sistem her şeyi yapar. Bütün bu gerçekler ortadayken bugün yaptıkları açıklamalara, bizim hayatımızı ve sağlığımızı gerçekten düşündüklerine inanmamız için hiçbir neden yok.
Örgütlenerek Karanlığı Yırtacağız!
“Şimdi Hak Arama Zamanı Değil” mi?
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...