Buradasınız
“Şimdi Hak Arama Zamanı Değil” mi?
Tuhaf zamanlardan geçiyoruz. Koronavirüs salgını konusunda yaratılan panik körüklenirken bazı sendika bürokratları çıkıp “bugün hak arama zamanı değil” anlamına gelecek cümleler kurabiliyorlar. İşten atılan, ücretsiz izne çıkarılan, açlığa ve yoksulluğa mahkûm edilen işçilere boyun eğmeyi öğütlüyorlar. Ama salgını kullanarak işçilere dönük saldırılara son hız devam eden patronlara ve siyasilere tek laf etmiyorlar. Şimdi grev zamanı değil, mücadele zamanı değil bu efendilere göre! Peki, salgın yokken farklı mı bakıyorlardı işçilerin haklarını almak için mücadele etmesine? Elbette hayır. Mesela Cumhurbaşkanı Erdoğan “grevsiz bir toplum yarattık, kaosu engelledik” konuşmaları yaparken bu sendikacılardan ses çıkmadı. Türk-İş Genel Başkanı açlık sınırının altında belirlenen asgari ücretin altına imza atarken, “uzasa işi karıştıracağız” demekten çekinmemişti. Ne yazık ki yeterince bilinçli ve örgütlü olmayan işçiler de hak mücadelelerine mesafeli yaklaşabiliyor. Bunun nedeni sadece koronavirüs paniği değil!
Avrupa’da 1800’lü yıllarda gelişen sanayiyle birlikte milyonlarca insan işçi haline geldi. Ağır koşullarda, günde 14-16 saate varan çalışmalarının karşılığında işçiler karınlarını bile doyuramıyorlardı. Çoluk çocuk tüm aile çalışmasına rağmen işçiler yine de aç kalıyorlardı. Bu kötü koşullar kaçınılmaz olarak işçilerin öfkesini arttırdı ve onları sermaye karşısında birlikte hareket etmeye zorladı. İşçilerin mücadelesi önce dayanışma sandıklarını sonra sendikaları ortaya çıkardı. Avrupa işçi sınıfı, sendikaların yasal olarak tanınması için 100 yıldan uzun bir zaman mücadele etti. Çalışma saatlerinin kısaltılması, asgari bir ücret belirlenmesi, grev hakkının tanınması için çetin mücadeleler verdi. İşçiler haklarını nasıl kazandıklarını evlatlarına da anlattılar ve mücadele deneyimleri kuşaktan kuşağa aktarıldı. Tam da bu nedenle bugün Avrupa’da “mücadele”, “sendika”, “direniş”, “grev” gibi yöntemler işçilerde olumsuz bir çağrışım yapmıyor. Mesela Fransa’da itfaiye işçileri greve çıktığında işçiler, “itfaiyeciler de greve mi çıkar?” demiyorlar. Toplumda greve destek olanların oranı yüzde 70’leri buluyor. Ya da İtalya’da yaratılan koronavirüs paniğine rağmen çalışmaya zorlanan Fiat-Chrysler işçilerinin greve çıkmasının ardından pek çok sektörde fiili grevler yaşandı. İşçi ve emekçiler grevci kardeşlerine destek verdi.
Peki, Türkiye’de durum nedir? Siyasi iktidarın ve sermaye sınıfının yıllar boyunca yarattığı korkudan ve kafa karışıklığından dolayı, işçilerin bir bölümünde mücadele etmek, greve çıkmak “kaos” çağrışımı yapıyor. Kuşkusuz bunun başlıca nedeni yeterince örgütlü olmamaları, geçmişin deneyimlerini bilmemeleridir. Bu nedenle, üretimden gelen güçlerini kullanmak anlamına gelen grevi “karışıklık” olarak görüp uzak durabiliyorlar. Bu koşullarda, koronavirüs bahanesiyle sokağa çıkma yasakları uygulanması, sendikal faaliyetlerin durdurulması ve işçi eylemlerinin yasaklanması normal karşılanabiliyor.
Bunun başlıca nedeni sendikal bürokrasinin oynadığı uğursuz rol ve 12 Eylül 1980 askeri faşist darbesinin devam eden etkileridir. Türkiye’de 1960’lı ve 70’li yıllarda işçilerin mücadelesi doruğa çıkmıştı çünkü militan sınıf sendikacılığı anlayışını benimsemiş sendikalar vardı. Maden-İş fabrikalardaki işçileri örgütlüyor, eğitiyor, sermaye sınıfı karşısında güçlü kılıyordu. Grev, bilinçli işçilerin en önemli mücadele aracıydı. İşçilerin örgütlülüğü, mücadeleci sendikaların varlığı patronların işini zorlaştırıyor, işçileri gönüllerince sömürmelerini engelliyordu. Oysa patronlar işçileri daha uzun saatler, daha düşük ücretlerle ve iş güvenliği gibi maliyetlere girmeyerek çalıştırmak istiyordu.
12 Eylül 1980 darbesi patronlara istediğini verdi. İşçi örgütleri, sendikalar kapatıldı. Grevler yasaklandı. Sendikacılar, deneyimli, öncü işçiler hapislere atıldı. Fabrikalar öncü işçilerden ve mücadeleci sendikalardan “arındırıldı”. Yeni kuşak işçiler baskı ve yasaklarla sindirildi, hakları ellerinden alındı. Bu koşullarda sendikal bürokrasi palazlandı, işçilerin mücadele azmini söndüren, baltalayan bir rol oynamaya başladı. Grev ve iş durdurma gibi yöntemler kötülendi.
Ama bu durum değişmez değildir. Bu gerçeğin farkında olan öncü işçiler UİD-DER gibi işçi örgütlerinde bir araya geliyor, sınıfımızın deneyimlerini öğreniyor ve sendikalarında söz sahibi olmak için örgütlü mücadeleyi büyütüyorlar. “Grev” işçileri değil, patronları ürküten bir araçtır. Biz diyoruz ki şimdi ve her zaman hak arama zamanı, mücadele zamanı!
Bu Kadarını da Yapmazlar mı?
Güneş Çoktan Doğmuştur
- Onlar “Kazanalım” Dedikçe Biz Kaybediyoruz
- Ekranlar ve Çocuklarımız
- Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Asgari Ücret Nasıl Yükseltilir?
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...