Buradasınız
“Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde en kötüsünü geride bıraktığımızı söyledi ve “2026 yılı, refahın daha çok hissedildiği, fırsatların genişlediği ve ekonomik güvenin pekiştiği bir yıl olacak” dedi. Yıllardır iktidar sözcülerinden benzer sözler duyuyoruz. Mesela Erdoğan ekonomik krizle boğuştuğumuz 2019’un Temmuz ayında yaptığı bir konuşmada “Önümüzde 4 yıllık kesintisiz icraat dönemi var. En zor kısmı geride bıraktık” demişti. O sırada dolar 5,7 lira, çeyrek altın 430 liraydı. Geniş tanımlı işsizlik oranı yaklaşık yüzde 21’di. Ama Erdoğan’ın dediği olmadı, biz emekçiler için her gelen yıl öncekini aratır oldu. Bugün Merkez Bankasının tüm müdahalelerine rağmen dolar 39 lirayı aştı, çeyrek altın 7 bin liraya dayandı. Geniş tanımlı işsizlik oranı ise yüzde 32’nin üzerinde. Enflasyon ise malum… Diğer yandan bu verilerden habersiz bir işçiyi, emekliyi veya çiftçiyi yoldan çevirip sorsak zaten durumunun her geçen yıl kötüleştiğini söyleyecektir.
Türkiye de dâhil dünya genelinde derin bir ekonomik kriz yaşanıyor. Ancak Türkiye’de diğer ülkelerden farklı olarak iktidarın ekonomi politikaları krizi daha da derinleştiriyor, sorunları büyütüyor. İlk zamanlar “kriz yok” diyen iktidar sahipleri daha sonra “az kaldı, dişinizi sıkın, düzelecek” demeye başladılar. Sıklıkla “ekonomi tıkırında” nakaratına sarıldılar. Bugün de Mehmet Şimşek’in ekonomi programının işe yaradığını, hızla düzlüğe çıkacağımızı söylüyorlar. Bu koroya medya da ekleniyor ve pek çok işçi kardeşimiz bu yalanlara inanabiliyor. Mesela kafelerin, alışveriş merkezlerinin, tatil yerlerinin dolu olmasına bakarak “baksana her yer dolu, ne krizi” diyebiliyor. Oysa ne kalabalık kafeler ekonomik kriz olmadığı anlamına gelir ne de toplumun bütün kesimleri krizi aynı ölçüde hisseder. Krizin faturasının kime çıkacağı kimin ne kadar örgütlü olduğuna bağlıdır. İşçi sınıfının sermayenin saldırılarına karşı durabilecek güçte olup olmadığına bağlıdır.
Türkiye’de işçi sınıfının örgütlülüğü çok zayıf ve bu nedenle fatura işçi ve emekçilere kesiliyor. İşten çıkarılıyoruz, ücretlerimiz düşüyor, sendikalaşmamız ve grev hakkımız engelleniyor, ev kirasından gıdaya her şey pahalanıyor, ödediğimiz vergiler arttırılıyor. Buna karşılık devlet bütçesinden eğitim, sağlık gibi en temel kamusal hizmetlere ayrılan pay azalıyor. Bu yılın Nisan ayında bütçeden yapılan her 100 liralık harcamanın 23 lirası faiz ödemelerine gitmiş. Faiz ödemelerinin bütçe gelirleri içindeki payı ise yüzde 27’den fazla. Yani bizden vergi adı altında alınan her 100 liranın 27 lirası faiz ödemelerinde kullanılmış. Faiz ödemelerinin yüzde 75’ini ise devlet iç borçlanma senetleri oluşturuyor. İşçiye “sıkın dişinizi” diyerek “eli sıkı” davranan iktidar, sermaye sınıfının aç gözünü doyurmak için, kendi lüksü için bütçeyi har vurup harman savurmuş, para yetmeyince borç para almış, şimdi bunun faizini ödüyor. Bunun da bedelini daha çok vergi alarak, kamusal hizmetlerden kısarak, emekli maaşlarını düşürerek bize ödetiyor!
Gelelim sermaye sınıfının ekonomik krizden ne kadar etkilendiğine… 1970’lerde sahnelenen bir tiyatro oyunu için yazılmış bir şarkının sözleri şöyleydi: Ekonomi tıkırında / Kriz var kriz var / Bunalım var / Kriz bunalım derken / Bilançoya bir baktık / Bu yıl iki misli kâr / Hayret şu işe bak sen / Nerden geldi bu kârlar / Kime gitti bu kârlar… İşte bu şarkıda söylendiği gibi kriz dönemlerinde emekçiler yoksullaşırken bazı sermaye kesimleri krizi fırsata dönüştürerek kârını büyütür. Bugün de olan budur. Patronlar devletten teşvikler alıyorlar, vergi indirimlerinden yararlanıyorlar, işçileri işsizlikle tehdit edip düşük ücret dayatıyorlar, sendikalaşan işçileri işten atıyorlar. Buna karşılık hiçbir engelle karşılaşmıyorlar; tersine polisiyle jandarmasıyla valisiyle tüm devlet kurumları onları koruyup kollarken hakkını arayan işçileri cezalandırıyor.
O halde sorulması gereken soru şu: “Seneye refaha kavuşacağız” ya da “her yer dolu, ne krizi” yalanlarına kanıp krizin faturasını ödemeye devam mı edeceğiz? Yoksa kaldırıp başlarımızı sefalet dayatmasına karşı mücadele mi edeceğiz? Bu soruya en güzel yanıtı tüm engellemelere, karalamalara, yalanlara rağmen greve çıkan işçiler, alanları dolduran emekliler, traktörleriyle yolu kapatan çiftçiler, ayağa kalkan gençler veriyor.
- Örgütlü Olamayan Ucuz İşgücü Olur
- Komşunun Evi Yanarken…
- İşçi Gençlik Patronların Kölesi Olmayacak
- On Depo Benzin İle Ölçülen Emek
- Yaşadığımız Çağın Sorumluluğunu Almak, Guido Gibi Olmak!
- “Greve Çıktık, Elimize Ne Geçti?”
- Sağlıksız Bir Sağlık Anlayışı
- Kim Bu Herkes?
- Zeytin Ağacına Bile Düşmanlar!
- Sorunlarımızı Aşmak İçin Birlik Olmaya İhtiyacımız Var!
- İşçi Dayanışması 207. Sayı Çıktı!
- Yıkanan Eller, Hayatları Kurtulan Anneler ve Geleceğimiz
- Mücadele Geleneğimizin İzinde: Bayrak Elden Ele
- En Büyük Engelimiz Kapitalizmdir
- “Ekonomi Tıkırında” Masallarına Devam!
- Grev Hakkımıza Sahip Çıkalım!
- Mücadele İçinde Dönüşenler: Derby’den 15-16 Haziran’a!
- Kurtuluş Ellerimizde, Örgütlü Gücümüzde!
- İşçi Dayanışması 206. Sayı Çıktı!
- Sabırla, İnatla, İnançla: Sıra Bize de Gelecek!
Son Eklenenler
- Artık ben de anlıyorum ki; bir işçi hayata bu pencereden bakmaya başlar, işçi sınıfının bir ferdi olduğunu kavrar, hayatını buna göre dizayn etmeye çalışır, örgütlü davranır, mücadelenin ve dayanışmanın gücünden beslenirse gözleri hakikati görmeye...
- Egemenler zenginlik, güç ve iktidar uğruna kavga ederken bunun bedelini hep işçilere ödettikleri için oyunlarında, şiirlerinde işçileri emperyalist savaşa karşı çıkmaya çağırıyordu Brecht. Kendisi 1898’de doğmuştu ve çocukluğu dünyanın da Almanya’...
- 12 Ağustos gece saatlerinde Evrensel Gazetesinin İzmir/Alsancak’ta bulunan bürosuna silahlı saldırı gerçekleştirildi. Gazetenin tabelası hedef alınarak 7 kurşun sıkıldı. Saldırının ortaya çıkmasının ardından bir kişi gözaltına alındı.
- Trendyol Go işçileri, artan iş yükü, düşen kazançlar ve şirketin aldığı tek taraflı kararlar nedeniyle 11 Ağustos’ta Bursa’da eylem gerçekleştirdi. HepsiJet işçileri işyerindeki ağır çalışma koşulları, sendikal örgütlenmeye yönelik baskılar, ücret...
- Kamu İşveren Heyeti 4 milyon kamu emekçisini ve 2,5 milyon emekliyi ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde ilk zam teklifini 12 Ağustosta açıkladı. İktidar 2026 yılının ilk altı ayı için yüzde 10, ikinci altı ayı için yüzde 6, 2027...
- 7 Ekim 2023’ten bu yana 61 binin üzerinde Filistinlinin hayatını kaybettiği Gazze Şeridi’nde İsrail’in soykırımı ve işgali ilerliyor. Hastaneleri, okulları, ibadethaneleri, insani yardım dağıtım bölgelerini hedef alan İsrail, öldüremediklerini aç...
- Türkiye’de rejim ekonomik krizin bütün yükünü işçi ve emekçilerin sırtına yıkmaya odaklanmış durumda. Her alanda darboğazı yaşayan emekçiler bir de vergi yükü altında ezildikçe eziliyor.
- DİSK/Sosyal-İş Sendikası 8 Ağustosta Kadıköy Süreyya Operası önünde gerçekleştirdiği basın açıklamasında mağaza ve market çalışanlarının sorunlarını ve taleplerini dile getirdi. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Edremit Şubeler...
- İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, Temmuz ayında en az 204 işçinin çalışırken hayatını kaybettiğini açıkladı. Yılın ilk 7 ayında yaşamını iş cinayetlerinde yitiren işçi sayısı en az 1165 oldu. Temmuzda 7’si orman işçisi, 5’i AKUT gönüllüsü...
- Tez-Koop-İş Sendikası Ankara 2 No’lu Şubenin örgütlü olduğu Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde kamu işçileri 7 Ağustosta greve çıktı. ODTÜ C heykeli önünde toplanan işçiler alkış ve sloganlarla Rektörlük binasına yürüdü. İşçiler Rektörlük binasına “...
- 8 yaşımda İzmir’e gelmiş ve uzun yıllar ablamların yanında kalmıştım. Öyle ki bana verdiği emek anneminkinden fazladır. Ta ki 17 yaşıma kadar... Sınıf mücadelesiyle tanıştığımda, bunu ablam ve eşinden uzun süre sakladım. Öğrendiklerinde beni evden...
- Dersim’de bulunan Peri Tekstil’de mobbing ve hakarete tepki gösterdikleri için işten atılan BİRTEK-SEN üyesi 17 işçi kurdukları direniş çadırında mücadeleye devam ediyor. Öz İplik-İş Sendikası Bursa’da örgütlenme faaliyeti yürüttüğü Elyaf Tekstil’de...
- Geçtiğimiz günlerde Eskişehir’deki orman yangınını söndürme çalışmaları sırasında 10 insanımızın hayatını kaybettiğini derin bir üzüntüyle öğrendik. Bu acı haberle birlikte içimizdeki öfke daha da büyüdü. Çünkü her yıl giderek artan ölçekte büyük...