Buradasınız
Eylül 1976: İşçilerin DGM Direnişi

Türkiye’de 1970’li yıllar işçilerin daha örgütlü olduğu ve kendilerine daha çok güvendikleri yıllardı. Yükselen işçi hareketi, yaygınlaşan ve kazanımla sonuçlanan grevler, direnişler patronlar sınıfına korku veriyordu. İşçiler arasında mücadeleci sendika olan DİSK’e karşı ilgi artıyordu. İşçiler artık sadece daha yüksek ücret gibi ekonomik talepler değil haklarının garantisi olacak siyasi talepler de ortaya koyuyorlardı. Yani işçilerin talepleri giderek politikleşiyordu. İktidardaki Milliyetçi Cephe hükümeti işçilerin birliğini dağıtmak ve işçilere güç veren sosyalist hareketi bastırmak için 1973’te kurulan ama daha sonra iptal edilen Devlet Güvenlik Mahkemeleri’ni (DGM) yasallaştırmayı planlıyordu.
DGM’ler özel yetkilerle donatılmış mahkemelerdi. DİSK, DGM’lerin işçilerin mücadelesinin önünü kesmek için kurulduğunu, yargı bağımsızlığının, demokratik hak ve özgürlüklerin ortadan kaldırılacağını söylüyordu. 5 Temmuz 1976’da bu konuyu ele alan “İşçi Sınıfına ve Kamuoyuna DİSK’in Uyarısı”, DİSK Ajansının bir milyon basılan özel sayısında yayınlandı, halka ve fabrikalara dağıtıldı. Bu bildiride DGM’lerin işçi sınıfının mücadelesini hedef alan bir saldırı olduğu söyleniyor ve DGM’ler “sınıf mahkemeleri” ve “sıkıyönetimsiz sıkıyönetim” olarak nitelendiriliyordu.
DİSK, gerçekleri işçilere açıklıyor, DGM karşıtı bildiriler yayınlıyor, toplantılarında “DGM’ye Hayır” sloganını öne çıkarıyordu. Kemal Türkler ve DİSK tüm işçileri, sosyalistleri ve Türk-İş’e bağlı sendikaları yasa tasarısına karşı çıkmaya çağırıyordu. Kemal Türkler 9 Temmuzda yapılan toplantıda, 1970’te DİSK’in kapatılmasını hedefleyen yasadan daha büyük bir saldırıyla karşı karşıya olduklarını söylüyordu. 1970’teki yasa 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi ile engellenmişti. Türkler, işçileri aynı coşkuyla, kararlılıkla mücadeleye çağırıyordu: “Arkadaşlarım, tarihsel önemi olan büyük günler yaşıyoruz. Mücadele bayrağını yükselterek onurlu bir yaşam süreceğiz. Çünkü biliyoruz ki korkmak, yok olmak demektir. Yılmak, yok olmak demektir! DİSK’i çökertmek isteyen sermaye sınıfları ve onların eli kanlı MC iktidarı tarihin çöplüğüne atılacak, fakat DİSK yaşayacaktır. Sınıfsal görevimizi yerine getirmek üzere, demokrasi, barış, özgürlük ve toplumsal ilerleme için ileri! Yaşasın işçi sınıfımızın tarihsel mücadelesi! Yaşasın DİSK!”
DİSK 16 Eylül’de DGM’lere karşı “Genel Yas” kararı aldı. DİSK Yönetim Kurulu Taksim Anıtına siyah çelenk koyarken, yüz binlerce işçi de Türkiye çapında üretimi durdurdu. 16, 17 ve 18 Eylülde, Türkiye’nin dört bir yanında on binlerce işçi iş bıraktı. Aliağa ve İpraş Rafinerileri, Ereğli Demir Çelik, Türk Demir Döküm, Sungurlar, Pirelli, Goodyear, Tofaş, Renault, Profilo gibi onlarca fabrikada şalterler inmiş, her yanı “DGM’ye Hayır” ve “MC’ye Hayır” sloganları kaplamıştı. Yüz binlerce işçinin katıldığı direnişe, hem uluslararası sendikalardan, demokratik kitle örgütlerinden, hem Türk-İş’e bağlı mücadeleci sendikalardan destek geldi.
DİSK’in öncülüğünde işçi sınıfı DGM’lere karşı mücadeleyi büyütürken sermaye cephesinde patronların örgütü MESS de üye işyerlerinde işçilere baskı yapıyor, sindirmeye çalışıyordu. DGM direnişine katıldığı için 1000’i aşkın işçi işten çıkarılmıştı. Örneğin Profilo’da DGM direnişine katılan 18 işçi işten atılmış ancak işçiler işten atılmaya boyun eğmeyip direnişe geçmişlerdi. İşçilerle polis ve jandarma arasında çatışmalar yaşandı. Çatışmalar sırasında Yakup Keser isimli bir işçi öldürüldü ama işçiler geri adım atmadılar. Tutuklanan ve cezaevine gönderilen altı işçi 23 Ekimde toplanan DİSK Genel Meclisine gönderdikleri telgrafta şunları yazıyorlardı: “...Bir Yakup ölmüş, bin Yakup var savaşacak. Bu olay ne ilktir, ne de son. İşçi sınıfımızın mücadele tarihinde bu gibi olaylar çoktur. Binlerce işçi kardeşimiz vurulmuş, işkencelere tâbi tutulmuş, ama hâkim sınıfların baskılarına rağmen sınıf mücadelesi durmadan ilerlemiştir.”
DGM’lerin kurulması için kolları sıvayan egemenler işçilerin kararlı mücadelesiyle karşılaşmıştı. 11 Ekimde yasa önerisi Meclisten düştü. İşçiler ekmeklerine, haklarına uzanan elleri öyle rahat bırakmayacaklarını kanıtladılar. Bu görkemli direniş işçilerin kendilerine ve sendikalarına güvenlerini arttırdı. O zaman 22 yaşında genç bir işçi olan Kazım Gümüş direnişin kazanılmasının verdiği gücü ve onuru şöyle anlatıyor: “Bu direniş sayesinde DGM yasası meclisten geçirilemedi. Biz kazanmıştık. İyi ki bu sendikayla üyesi olarak tanışmışım. Bu onuru hâlâ yüreğimde taşıyorum…”
İşçiler DGM direnişi ile yalnızca ekonomik talepler için değil, siyasi baskılara karşı da mücadele ettiklerini ve edeceklerini dosta düşmana kanıtlamışlardı. O günlerde on binlerce işçi giriştikleri mücadeleden zaferle çıkmanın verdiği cesaret ve gururla “DGM’yi Ezdik Sıra MESS’te” sloganını haykırıyordu. Güçlerine ve örgütlülüklerine güvenen işçi sınıfı bir yıl sonra başlayan ve tarihe “Büyük Grev” olarak geçen MESS’e karşı mücadelelerinde de kazandılar.
Tarih bize gösteriyor ki birleşen işçi güçlü olur, birleşen işçi yenilmez. İşçi sınıfı ne zaman birleşip kendi gücüne güvenmişse tarihe zaferler yazmıştır. Bugün de karanlıktan çıkmanın, anti-demokratik, işçi düşmanı yasalara karşı koymanın yolu bağımsız sınıf sendikacılığı anlayışını yeşertip, kararlı, yılmadan mücadele etmekten geçer.
Geçmişte DGM’leri de MESS’i de ezdik, bugün de örgütlenip ekonomik ve demokratik haklarımıza sahip çıkabilir, daha ilerilere taşıyabiliriz.
Viktor Jara ve Şili Geceleri
- Netaş Grevi İlham Vermeye Devam Ediyor
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Dünya İşçilerinin Jones Ana’sı
- Kemal Türkler’in Mücadelesi ve Bugüne Mirası
- Kemal Türkler ve Mücadeleci Sınıf Sendikacılığı
- MESS Grevlerinin 45. Yılında Metal İşçilerinin Mücadelesini Hatırlamak
- 30. Yıldönümünde Zonguldak Madencilerinin Uzun Yürüyüşü
- Tütüne Emek Veren Kadın İşçiler Anlatıyor
- Netaş: Yasaklara Rağmen Başarıya Ulaşan Grev!
- Eylül 1976: İşçilerin DGM Direnişi
- Bir Devir ve Bir İşçi Lideri: Kemal Türkler
- İki Farklı Dönem, İki Sözleşme ve İki Bildiri
- Maden-İş MESS’in Oyunlarını Nasıl Boşa Çıkarttı?
- Kavel’den Bir Anı, Geçmişten Bir Miras
- Maden-İş’teki Gömleğin Sırrı Neydi?
- “Bölge’ye Gidince Annemle Barıştım”
- “Baba İşveren” İmajı İle Mücadele
- “Kadın İşçiler Zampik-İş’e Aldanmadı”
- Maden-İş Karşısında MESS’in İzlediği Yol
- Maden-İş İşçilerle Bağını Nasıl Geliştirip Güçlendirdi?
Son Eklenenler
- ABD’nin her yıl “özgürlük ve bağımsızlık günü” olarak kutladığı 4 Temmuz, bu yıl resmi törenlerin ve barbekü partilerinin ötesine geçerek işçi ve emekçilerin öfkesine sahne oldu. “Amerika’ya Özgürlük” sloganıyla onlarca şehirde gerçekleşen...
- Şüphesiz ki koşullar insanın ruh halini belirlemede çok etkili olur. Aynı şekilde tersine, bilinçlenen, ruh halleri değişen insanlar koşulları belirlemekte ve değiştirmekte çok etkili olur. Örneğin yoğun bir kış mevsimin yarattığı ruh hali, öyle bir...
- “Kamu imkânlarını amacı dışında kullanmak, kamuya ait işleri yavaşlatmak ya da aksatmak, verilen görevleri layıkıyla yerine getirmemek hem vebal hem de günahtır. Kamu hizmetlerini sunarken insanlar arasında ayrım yapmak, tanıdığı kişilere öncelik...
- Petrol-İş Sendikasında örgütlü grevci TPI Kompozit ve Temel Conta işçileri ile grevlerini kazanımla sonuçlandıran DYO Boya işçileri ve sendika düşmanlığına, işten atma saldırılarına karşı direnen TEKSİF üyesi Digel Tekstil işçileri, İzmir Menemen...
- Yıllar önce çalışıp ayrıldığım işyerinden bir işçi arkadaşım anlattı. Patron ekonomik krizden dolayı iflas ettiğini, işyerini kapatacağını söylemiş işçilere. Sonra patronla birlikte oturup ağlaşmışlar; “ne güzel bir işyerimiz vardı, ne güzel bir...
- Başlıkta yer alan ifadeler, Hakkı Özkan’ın “Grevden Sonra” romanındaki öncü işçi Nuri’nin eşinin sözleridir. Nuri, grevde öncüdür; mayası sağlam, kararlı bir işçidir. Yazar Hakkı Özkan matbaa işçiliği yapmıştır, yaşadıklarını romana aktarmıştır. “...
- Gebze Sendikalar Birliği, İsrail devletinin Gazze’de yürüttüğü katliamı, emperyalist savaşı lanetlemek, Filistin halkının sesi olmak, işçilerin dayanışmasını büyütmek için Filistinli sendikacılarla birlikte Gebze Kent Meydanında bir eylem düzenledi...
- Kenya’da, geçtiğimiz sene Haziran ayında, IMF’nin dayattığı kemer sıkma politikaları doğrultusunda yeni vergi yasası hazırlanmıştı. Bu yasa tasarısı, işsizlik, yoksulluk ve artan hayat pahalılığıyla boğuşan işçilerin ve emekçi gençliğin öfkesini...
- Petrol-İş Sendikası Gebze Şubesinin örgütlü olduğu, Kocaeli Dilovası ve İzmir Çiğli’de üretim yapan DYO Boya fabrikalarında, düşük zam dayatmasına karşı greve çıkan işçilerin mücadelesi 44. gününde kazanımla sonuçlandı. İlk yıl için yüzde 73...
- İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek için çalışan UİD-DER, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yılı vesilesiyle 29 Haziranda, “Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!”...
- Petrol-İş Sendikasının örgütlü olduğu Kocaeli’nin Körfez ilçesinde faaliyet gösteren Gübretaş fabrikasında yüzde 30 sefalet dayatmasına karşı işçiler, 3 Temmuzda greve başladı. Devrimci Sağlık-İş Sendikasının, kamu işçilerine dayatılan sefalet...
- Geçtiğimiz hafta sonu, 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55, UİD-DER’in kuruluşunun 19. yılı vesilesiyle Uğur Mumcu Kültür Merkezi’nde yüzlerce işçi arkadaşımızla yan yanaydık. Grevleri devam eden Petrol-İş üyesi DYO işçileri, DİSK’in kurucusu...
- Sivas katliamının 32. yılında Türkiye’nin birçok kentinde anma etkinlikleri ve eylemler düzenlendi. Katledilen 33 aydın ve sanatçı anıldı, katliam bir kez daha lanetlendi. Sivas katliamının unutulmadığının, tüm katliamların er ya da geç hesabının...