Buradasınız
Tütüne Emek Veren Kadın İşçiler Anlatıyor
Beylikdüzü’nden bir kadın işçi
İstanbul büyük ve birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bir şehir. Gördüğümüz gökdelenlerin, rezidansların, otellerin yerinde eskiden fabrikalar ve işçilerin yaşadığı mahalleler vardı. Köylerden şehre göçenler gecekondu mahallelerine yerleşip sonra da civar fabrikalarda işe girip çalışırlardı. Şimdinin Kadir Has Üniversitesi binası, Osmanlı’nın son dönemlerinde Cibali Tütün Fabrikasıydı. Bu fabrika, 1883 yılında II. Abdülhamit zamanında bir Fransız Reji İdaresi şirketinin yönetimine devredilmişti. Osmanlı’nın en büyük fabrikalarından biriydi Cibali Tütün. Reji yönetimi işçileri ağır koşullarda uzun saatler boyunca çalıştırıyordu. İşçiler işledikleri tütünü bile içemiyorlardı. Para verip öyle alıyorlardı. 1925’te fabrika Fransız şirketten alınıp devletleştirildi. Fakat tütün işçilerinin mücadelesi devam etti.
Cibali tütün işçileri pek çok grevler, direnişler örgütlediler. Fabrikada Rumlar, Ermeniler, Romanlar, Türkler birlikte çalışır, tütüne emek verirlerdi. Bu nedenle tütün işçilerinin hikâyesi birçok romana, şiire, şarkıya konu olmuştur. Fabrikada kadın işçiler ağırlıktaydı. Kadın işçilerin o dönemde mücadele edip kazandıkları haklar işçi sınıfı açısından çok kıymetlidir. 1964-1970 yılları arasında Cibali tütün fabrikasında çalışmış kadın işçilerle yapılan bir röportajda dayanışma ruhu şöyle anlatılıyor: “Cibali tütün fabrikası içinde kadınlarımızın çocuklarını bıraktığı kreş, sosyal tesis, sağlık birimi, itfaiye, sendika odasıyla adeta bir şehir gibiydi. Biz fabrikada abi kardeş gibiydik. Örneğin bir arkadaşımızın paraya mı ihtiyacı var, hemen toplar ona verirdik. Biz buna orta parası diyorduk. Bugün benim işim yarın başkasının işi görülürdü. Öyle bir dostluk vardı ki ekmeğimizi, suyumuzu, üstümüzü, başımızı her şeyimizi paylaşırdık. Tütün işi çok ağır ve tozlu bir iştir. Otuz kiloluk balyaları tek başımıza kaldırır, çok çalışırdık. Biz fabrikada bütün haklarımızı mücadele ederek kazandık. Doğum iznimizi, süt iznimizi kendimiz kazandık. O dönemde bütün fabrikalarda işçi dayanışması vardı. Yükselen sendikal hareket, grevler, direnişler dayanışma içinde olan işçiler kim olduklarını nasıl bir güce sahip olduklarını çok iyi biliyorlardı. Doğum yapan kadın arkadaşlarımız çocuklarını kreşte büyüttülerdi. Çocuklarımıza kahvaltıda süt, bal, kaşar peyniri, yumurta veriliyordu. Kalori listesine göre yemek yapılırdı. Kreşin ve yuvanın ayrı birer doktoru vardı.”
İşçi sınıfının tarihine baktığımızda haksızlığa karşı her daim mücadele edilmiştir. İşçiler yeri gelmiş birleşip saltanatları devirmişler, yeri gelmiş üretimden gelen güçlerini gösterip bugün işçilerin sahip oldukları hakları kazanmışlar. Osmanlı’nın baskıcı rejimine rağmen işçiler bir yol bulup örgütlenmişler. Sınıf mücadelesi bir gelenektir. İşçiler bu geleneğe sahip çıkmalıdır.
Ali Mucizeler Diyarında
Akıllı Karınca, Bilinçli İşçi
- Nurten Abladan Bugünün Emekçi Kadınlarına
- “Kendimiz İçin Yürüdük…”
- Direnç Çiçekleri İşçi Sınıfının Bağrında Filizlenir
- Anne Karnında Başlayan Eşitsizlik
- Clara Zetkin ve Ölümsüz Mirası
- Değişen Dünyam ve Dünyayı Değiştirme İsteğim
- Acımız Öfkeye, Öfkemiz Mücadeleye Dönüşsün!
- Emekçi Kadın Mücadeleyle Güzelleşir
- Emekçi Kadınlar Haydi 1 Mayıs’a!
- Yaşıyoruz Sanıyoruz
- Her İşyerine, Her Mahalleye Kreş İstiyoruz!
- UİD-DER’de Bir Kez Daha 8 Mart Coşkusu
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Mücadelenin Adıdır Kadın
- Ekmeğe Zam Yapılırsa
- UİD-DER’de 8 Mart Etkinlikleri: Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!
- Mücadelemizin Sembolü 8 Mart
- Emekçi Kadınlarız, 8 Mart Ruhuyla Birleşiyoruz!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Emekçi Kadınlar Savaşı Durdurmak İstiyor Ama Nasıl!
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Dünya İşçilerinin Jones Ana’sı
- Kemal Türkler’in Mücadelesi ve Bugüne Mirası
- Kemal Türkler ve Mücadeleci Sınıf Sendikacılığı
- MESS Grevlerinin 45. Yılında Metal İşçilerinin Mücadelesini Hatırlamak
- 30. Yıldönümünde Zonguldak Madencilerinin Uzun Yürüyüşü
- Tütüne Emek Veren Kadın İşçiler Anlatıyor
- Netaş: Yasaklara Rağmen Başarıya Ulaşan Grev!
- Eylül 1976: İşçilerin DGM Direnişi
- Bir Devir ve Bir İşçi Lideri: Kemal Türkler
- İki Farklı Dönem, İki Sözleşme ve İki Bildiri
- Maden-İş MESS’in Oyunlarını Nasıl Boşa Çıkarttı?
- Kavel’den Bir Anı, Geçmişten Bir Miras
- Maden-İş’teki Gömleğin Sırrı Neydi?
- “Bölge’ye Gidince Annemle Barıştım”
- “Baba İşveren” İmajı İle Mücadele
- “Kadın İşçiler Zampik-İş’e Aldanmadı”
- Maden-İş Karşısında MESS’in İzlediği Yol
- Maden-İş İşçilerle Bağını Nasıl Geliştirip Güçlendirdi?
- 1908 Grevleri
Son Eklenenler
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.
- Herkesin dilinde olan basit, masum bir soru… Ama aynı zamanda soranın da cevaplayanın da belli düşünce kalıplarına hapsolduğunu gösteren bir soru: Senin memleket nere? Fabrikada yeni işe başlayan birine, sokakta, otobüste, parkta tanıştığımız birine...
- İki kız kardeş, 15 yaşındaki Esmanur Argun ve 18 yaşındaki ablası Elif Argun, Urfa Viranşehir’den tarım işçisi olarak Bursa’ya gelmişlerdi. İşe giderken onları taşıyan traktörün devrilmesi sonucu hayatlarını kaybettiler. Kısacık yaşamları gibi...
- Tekgıda-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılan Polonez işçilerinin sendikalı çalışma hakkı ve işe iade talebiyle başlattıkları direniş sürerken 9 Ağustosta İstanbul Valiliği önüne giderek seslerini duyurmaya çalıştılar. Türk Harb-İş...
- Geçtiğimiz günlerde Cerrahpaşa Üniversitesine bağlı Murat Dilmener Hastanesinin su tesisatının patlaması üzerine, yeni doğan yoğun bakım ünitesinin tavanı çöktü. Solunum cihazına bağlı bir bebek hayatını kaybetti. Solunum cihazına bağlı olan ve...
- UİD-DER’e gelmeden önce de bu dünyada olup bitenlere karşı öfkeliydim. Bir şeyler yapmak istiyordum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. Yani öfkemi doğru yerekanalize edebilmiş değildim. UİD-DER sayesinde kapitalist bir sistemde yaşadığımızı ve tüm...
- 31 Mart yerel seçimleri sonrası belediye işçilerine yönelik işten atma ve ücret gaspı saldırıları devam ediyor. İşten atılan işçiler işe iade talebiyle direnişe başlarken ücretleri gasp edilen, düşük ücret dayatılan işçiler de çeşitli eylemlerle hak...
- Sokak köpeklerinin katledilmesinin önünü açan yasa geçtiğimiz günlerde AKP’li ve MHP’li vekillerin oylarıyla Meclisten geçti. Yasa hazırlanırken ve oylanırken yaşananlara baktığımızda nasıl bir düzende yaşadığımızı daha iyi anlıyoruz. Yasa gündeme...
- 6 Şubat depremlerinin üzerinden bir buçuk yıl geçmesine rağmen deprem bölgelerinde barınma sorunu bile çözülmüş değil. Depremden sonra TOKİ, 18 ilde 674 bin 238 konut yapılmasını hedeflediğini açıklamıştı. Şimdiye kadar teslim edilen konut sayısı...
- İkinci Dünya Savaşının son aylarında ABD’nin Hiroşima’ya atom bombası atması ve yüzbinlerce insanın ölümüne neden olması insanlık tarihinin en büyük katliamlarından biri olarak acıyla hatırlanmaya devam ediyor. Bu büyük katliamın 79. yıldönümü olan...
- 28 Temmuz 1914’te dünyanın o güne kadar gördüğü en kanlı savaş başladı. Tam dört yıl süren ve 20 milyon insanın ölümüne, milyonlarcasının yaralanmasına ve sakatlanmasına, kentlerin yakılıp yıkılmasına yol açan bu savaş tarihe Birinci Dünya Savaşı...
- İspanya’da bir duvarda şöyle yazıyor: “El que nos roba es de aqui y rico no inmigrante y pobre.” Yani “Bizi soyanlar göçmen ve yoksul değil, buralı ve zengin.” Bu kısacık bir duvar yazısı içinde bulunduğumuz durumu çok çarpıcı bir şekilde anlatıyor...