Buradasınız
Fazla Mesai Savaşları
Kocaeli/Gebze’den bir petrokimya işçisi
Geçtiğimiz günlerde çalıştığım fabrikada Pazar mesaisine kalmak isteyen arkadaşlar arasında bir tartışma çıktı. Bir grup, “bu seferki fazla mesai bizim hakkımız” derken, diğer grup “hayır siz bu ay Pazar mesailerine fazla kaldınız, bizim hakkımız” diye cevap veriyordu. Bu konu günlerce uzadı, hatta sorun üretim sorumlusuna kadar gitti. O da haliyle işçiler arasındaki bu ayrışmayı daha da körükledi. Fazla mesailer yapıldı, bitti ama tartışmalar devam ediyor.
Benim çalıştığım fabrikada durum buyken metal sektöründe çalışan bir arkadaşımın fazla mesailerle ilgili anlattıkları da içinde bulunduğumuz koşulları özetler nitelikteydi. Fabrikadaki iş arkadaşları fazla mesai talep etmişler. Patron da işyeri panosuna “yoğun istek üzerine bu hafta fazla mesai yapılacaktır” diye duyuru asmış, sanki lütufta bulunuyormuş gibi.
Hiç unutmam, yıllar önce araba parçası üreten bir fabrikada çalışıyordum. İşe başlayalı 3-4 ay olmuştu. Ayda 200 saat fazla mesai yapan arkadaşlarım vardı. Ben en az 80-90 saat fazla mesai yapıyordum. O zamanlar sendikalaşma çalışması vardı ve neredeyse sona gelinmişti. Sonra anlaşma sağlandı ve sendikalı olduk. Sendikadan önce maaşım asgari ücretti. Yani o zaman için 380 lira. İlk sözleşme imzalanınca maaşım birden 600 liraya çıktı. O günden sonra fazla mesaiye nadiren kalıyordum. Benim gibi birçok arkadaşım da artık nadiren fazla mesaiye kalıyordu. Bu defa patron fazla mesaiye kalmamız için bizimle toplantı yaptı. Buna rağmen çoğunluk yine fazla mesaiye kalmadı. Artık ücretlerimiz yükselmişti. Bu yüzden eskisi kadar fazla çalışmayla kendimizi paralamamıza gerek yoktu. Nihayetinde bizim de iş dışında bir yaşamımız vardı.
Ekonomik sorunlar büyüdükçe sekiz saati aşan fazla mesailere kalmayı, hatta Pazarları da çalışmayı istiyoruz. Evet, bu kararı kendi isteğimizle veriyoruz. Çünkü hepimizin geçim sıkıntısı çektiği ortada. Çünkü aldığımız maaş daha cebimize girmeden kuş misali uçup gidiyor. Bu nedenle aldığımız ücreti biraz daha yükseltebilmek için fazla mesailer tek çıkar yol gibi görünüyor. Kaç tane anne baba çocuğunun üniversite harcını veya yurt parasını karşılamak için Pazar mesaisini iple çekiyordur acaba? Kaç genç “biraz daha para biriktireyim de bu yaz düğünümü yapayım” diyordur meselâ?
Elbette her işçi; ailesiyle, sevdikleriyle daha fazla vakit geçirmek, gezmek, eğlenmek ve sosyalleşmek ister. Bizler elimize biraz daha para geçsin de birkaç açığımızı daha kapatırız diye düşünüyoruz. Evin kirası, faturalar, mutfak masrafları, çocukların ihtiyacı derken liste uzayıp gidiyor. Fakat ne kadar çalışırsak çalışalım yine de yetmiyor. Sorun bizim kaç saat çalıştığımızla ilgili değil. Sorun ücretlerimizin düşük olmasında! O zaman fazla mesailer ve uzun çalışma saatleri kimin yanına kâr kalıyor? Maalesef patronların yanına kâr kalıyor. Bizim payımıza kalansa yorgunluğumuz ve hasta olmaya yüz tutmuş bedenlerimiz. Biz işçiler fazla mesai için birbirimizle çatışırken perde arkasında kazanan taraf patronlar oluyor.
Patronlar ücretleri düşük tutarak bizleri fazla mesailere kalmak zorunda bırakıyorlar. Oysa öfkemizi, birbirimize kızmak yerine bizi kötü çalışma ve yaşam koşullarına mahkûm edenlere yöneltsek pek çok şey değişebilir. Çünkü geçim sıkıntımızı fazla mesaiye kalarak ortadan kaldıramıyoruz sadece erteleyebiliyoruz. Üç beş ay sonra aynı sorunla yine yüz yüze geliyoruz.
Onlar Güçlü Değil, Biz Örgütsüzüz!
İşçilerin Sordukları/74
Son Eklenenler
- Tarih boyunca gelmiş geçmiş tüm sultanlar, komutanlar, yöneticiler, iktidarlar insanların ve toplumların algılarını şekillendirmeye, psikolojilerini yönetmeye odaklanmışlardır. Başka türlü egemenliklerini koruyamayacaklarını bildiklerinden toplumun...
- İngiltere’de 100 binin üzerinde insan Filistin halkıyla dayanışmasını göstermek ve emperyalist savaşa hayır demek için 2 Kasımda yeniden meydanlara çıktı. Başkent Londra’da 21. kez düzenlenen ulusal eylem gününde on binler hükümet binalarının...
- İspanya’da 29 Ekim Salı günü yaşanan sel felaketinde can kaybı 250’ye ulaştı. İspanya’nın doğusundaki Valencia bölgesinde etkili olan aşırı yağışlardan sonra meydana gelen sel felaketi büyük bir yıkıma neden oldu. Kurtarma ekipleri felaketten...
- Sevgili işçi kardeşlerim, yazının başlığı mücadele örgütümüzün ve işçi sınıfının çalışkan evlatlarından kadim bir dostuma aittir. Bir Afrika atasözü “aslanlar kendi tarihlerini yazana kadar, av hikâyeleri her zaman avcıların kahramanlığını...
- Genel-İş Sendikası İstanbul Anadolu Yakası 4 No’lu Şube ile Kartal Belediyesi yönetimini temsil eden SODEMSEN arasında yürüyen görüşmelerden olumlu bir sonuç alınamaması üzerine Kartal Belediyesi işçileri 30 Ekimde greve çıkmıştı. Belediye...
- Sendikaya üye olan işçilerin önüne çok çeşitli engeller çıkartılıyor. Sendikanın örgütlendiği işyerinde toplu sözleşme yapma yetkisi alması için hem işkolu hem de işletme barajlarını aşması ve Çalışma Bakanlığından çoğunluğu sağladığına dair yetki...
- Tarkett işçileri 18 Eylülden bu yana grevlerini sürdürüyorlar. Taleplerini, mücadelelerinin nasıl başladığını, grevlerini şöyle anlatıyorlar:
- Ücretlerini arttırmak, sendikalaşmak, ücret gaspına dur demek için çeşitli sektörlerden işçiler grev ve direnişlerini sürdürürken her geçen gün bunlara yenileri ekleniyor. Kartal Belediyesi işçileri Toplu İş Sözleşmesi (TİS) masasında anlaşma...
- Dünya İşçi Sınıfının Yoksulluğa, Hak Gasplarına ve Emperyalist Savaşa Karşı Mücadelesi Devam Ediyor!Dünyanın dört bir yanında farklı sektörlerden on binlerce işçi ve emekçi artan yoksullaşmaya, hak gasplarına ve emperyalist savaşlara karşı mücadeleyi büyütmeye devam ediyor. Baskı ve tehditlere boyun eğmeyen işçiler, grevlerle, kitlesel eylemlerle...
- İşçi Dayanışması’nda her vesileyle vurguladığımız gibi kapitalizmde iki temel sınıf var. Yaşam biçimi, düşünme tarzı, çıkarları, hayattan beklentileri farklı olan iki sınıf: İşçi sınıfı ve sermaye sınıfı. Bu nedenle her kavram hangi sınıftan...
- 28 Ekim 2014’te Ermenek’te 18 madenci katledildi. Ermenek katliamı, ekmek kavgası uğruna yerin yüzlerce metre altına inen sarı baretlilerin yaşamdan koparıldığı ne ilk katliamdı ne de son olacaktı. Aynı yıl 13 Mayısta Türkiye tarihinin en büyük...
- Son günlerde de Polonez işçisi kadınların direnişlerini hayranlıkla ve umutla takip ediyorum. Uzun zamandır “grevlerde kadınlar nasıl tepki veriyor” diye kadın ağırlıklı grevleri dikkatle izliyorum. Sizlere de bu merakımdan dolayı karşıma tesadüfen...
- Bu sistemde kâğıt üzerinde herkesin özgür olduğu söylenir, herkesin eşit özgürlükleri varmış gibi sunulur. Ancak gerçeklik başkadır. Gerçeği algılamak için uyanık ve sınıf bilinçli olmak, “hangi sınıfın özgürlüğü?”, “ne çeşit bir özgürlük?” gibi...