Buradasınız
Grev “Ivır Zıvır” mıdır?
İşçilerin hak arama mücadelesinin önüne geçen ve patronların elinde fırsata dönüşen OHAL, 19 Ekimde yenilenmek üzere 3 ay daha uzatıldı. Hükümet, başından itibaren uygulamanın normal hayatı aksatmayacağını, temel hak ve özgürlükler konusunda kimsenin endişe duymaması gerektiğini belirtmişti. Fakat olağanüstü hal boyunca işçi ve emekçilerin hakları bir bir tırpanlandı, işyerlerinde baskılar alabildiğine arttı. OHAL’in uzatılması ise işçi ve emekçilere, çokça dillendirildiği gibi demokrasi getirmiyor, aksine patronların ekmeğine yağ sürüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 27. kez düzenlenen muhtarlar toplantısında yaptığı konuşma işin rengini iyice belli etti.
Konuşması boyunca OHAL’in sağladığı nimetleri(!) sıralayan ve uzatılmasının ülkenin yararına olacağını iddia eden Erdoğan, “Grevdir, boykottur, ıvır zıvır bir şey var mı? Yok” diyerek olağanüstü hal süresince elde ettikleri başarılarından bahsediyor. Şüphesiz, Cumhurbaşkanının ülke yararı ile kastettiği işçi ve emekçilerin hakkı, toplumun refahı değil kendi iktidarlarının devamı ve patronlar sınıfının çıkarlarıdır. OHAL bahanesiyle grev ve direnişlerin engellenmesi, radyo ve televizyonların kapatılması, kamu emekçilerinin açığa alınması, hükümetin söylediğinin aksine temel hak ve özgürlükler konusunda endişelenmemiz gerektiğini gösteriyor. İşçi sınıfının mücadelesi sonucunda söke söke kazandığı grev hakkını “ıvır zıvır” diye tabir edenler, OHAL’i bahane ederek hedeflerine esas olarak neyi koyduklarını itiraf ediyorlar.
Grev, işçilerin üretimden gelen güçlerini kullanması demektir. Bu nedenle grev, işçilerin en önemli hak arama yöntemlerinden biridir. Ağır ve yorucu çalışma koşullarına, düşük ücrete, kölece muameleye karşı işçilerin bulduğu bir mücadele yoludur grev! Üretimi durduran işçiler, gerçekte gücün kimde olduğunu, kimin ürettiğini, kimin asalak olduğunu da göstermiş olurlar. Grev, işçiler üretmediği sürece patronların bir hiç olduğunu çıplak bir şekilde ortaya koyar. İşçiler, grevi yasal bir hak olarak kazanmak için de büyük mücadeleler vermişlerdir. Bu topraklarda, ta Osmanlı’nın son dönemlerinden itibaren işçiler grevlere gitmiş, haklarını aramışlardır. Cumhuriyetin kurulduğu ilk yıllarda da işçi grevleri yaşanmıştır. Egemenler, grev hakkını işçilere unutturmaya çalışmışlarsa da başarılı olamamışlardır. 1963’te Kavel işçilerinin direnişiyle grev, yasal bir statüye kavuşturulmuştur. Yani grev işçilerin hem meşru hem de yasal bir hakkıdır ve büyük mücadeleler sonucunda elde edilmiştir.
İşçiler, haklarını korumak için toplu bir şekilde üretimi durdurarak kullandıkları bu araçla, yalnızca işyerlerindeki haksızlıklara değil hükümetin ve sermaye sahibinin saldırılarına ve anti-demokratik uygulamalarına da karşı koyarlar. İşçi sınıfının her şey, patronların ise bir hiç olduğunu gösteren bu mücadele aracı, patronlar sınıfının bugüne kadar hep korkulu rüyası oldu. İşçilerin gücünün farkında olan sermaye ve onların hükümetleri işçilerin direnişini kırmak, mücadeleyi zayıflatmak için ellerinden geleni yaptılar. İşçilerin demokratik bir hak olan grev hakkını “ıvır zıvır” olarak gören AKP hükümeti, daha önce pek çok grevi “milli güvenliği tehdit ettiği” gerekçesiyle yasakladı. Son olarak OHAL ile patronlara fırsatlar kapısını açan AKP, işçi ve emekçilerin en ufak hak arama çabalarının önüne geçmeye çalışıyor.
Ancak ne yaparlarsa yapsınlar işçilerin grevlere başvurmasının önüne geçemezler. Ağır çalışma koşullarından, uzun iş saatlerinden, düşük ücretlerden bıkan işçiler “artık yeter” dedikleri anda şalteri indireceklerdir. İşte o zaman “ıvır zıvır” ilan edilen grev, başını doğrultacak ve “buradayım” diyecektir!
- İşçi Sınıfının Ortak Mücadele Dili: GREV!
- Umudumuzu ve Direncimizi Güçlendirelim, Mücadelemizi Büyütelim!
- İşçi Dayanışması 201. Sayı Çıktı!
- Zeytinyağı, Margarin, Süt Tozu
- Toplumsal Sorunların Bireysel Çözümü Mümkün mü?
- Gelişen Ufkumuz, Değişen Dünyamız
- Köşemize Çekilmiyoruz, Emekçi Gençlik Köşemizle Güçleniyoruz!
- Her Şeyi Paraya Bağlayanlar Kim?
- Devlet Bütçesi Kimin Bütçesi?
- İşçilerin Tek Çıkış Yolu Birlik, Dayanışma ve Mücadeledir!
- İşçi Dayanışması 200. Sayı Çıktı!
- Muhammed Ali’nin Haykırışı ve Gerçek Düşmanlar
- Kapatılan Ocakların Susmayan Bandosu
- Umut Sende Bende Bizde...
- “Ne Olacak Bu Memleketin Hali?”
- Anastasya, Dilan ve Hafızamız
- Ülkeyi Şirket Gibi Yönetmek…
- İşçilerin Birliği ve Dayanışması Güçlendikçe Umut da Büyür!
- İşçi Dayanışması 199. Sayı Çıktı!
- Gerçek Adalet Mücadelemizle Gelir
Son Eklenenler
- Balıkesir Gönen’de bulunan Arıtaş Kriyojenik’te 19 Aralıkta başlayan grev 10 Ocakta anlaşmayla sonuçlandı. DİSK/Emekli-Sen 11 Ocakta Türkiye genelinde İzmir’den Trabzon’a, İstanbul’dan Denizli’ye pek çok ilde “TÜİK Verileri Kirli ve Yalan; Açlık,...
- Aralık ayında Birleşik Metal-İş sendikasının örgütlü olduğu Hitachi Energy, GE Grid Solutions, Schneider Elekrik, Arıtaş Kriyojenik ve Green Transfo fabrikalarında peşi sıra grevler başladı. Çok geçmeden de sermaye sınıfının tatlı kârlarını düşünen...
- İzmir Buca’da sendikal baskıların ve işten atma saldırısının devam ettiği Telus önünde direniş başladı. Adana’da SASA Polyester’in PTA tesis şantiyesinde Gemont Endüstri ve ardından Metropol İnşaat adlı taşeron şirketler bünyesinde çalışan inşaat...
- Yeni bir yılın, 2025’in ilk günlerini yaşıyoruz. Ama işçi ve emekçilerin yüreğinde “yeni” olanın getirdiği heyecan ve umut yerine büyüyen endişeler ve kasvet var. Takvim yaprakları hariç hayatımızda değişen tek şey yaratılan ekonomik yıkımın...
- Her Aralık ayında izlediğimiz asgari ücret tiyatrosu bu yıl çok daha trajik bir şekilde sonuçlandı. Resmi enflasyonun, TÜİK’in uydurma rakamlarıyla bile yüzde 47 olduğu, ENAG’a göre yüzde 87 olduğu bir süreçte asgari ücrete sadece yüzde 30 zam...
- DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikası ile Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası (MESS) arasında 2024-2026 dönemi için yürütülen TİS görüşmelerinde MESS’in yüzde 40 oranında zam dayatması üzerine Schneider Elektrik’in Manisa ve Kocaeli...
- İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde, İZENERJİ, İZELMAN, Ege Şehir Planlama, İZFAŞ şirketlerinde çalışan DİSK/Genel-İş Sendikasında örgütlü işçiler maaş, yılsonu ikramiye ve eğitim alacakları ödemelerinin geç ve eksik yapılmasını protesto etmek...
- UİD-DER’li emekçi kadınlar olarak, bir grup Polonez direnişçisi kadın kardeşimizle güzel bir sohbet gerçekleştirdik. Direnişçi bir ablamız “bize hep ‘aman kurulu düzenimiz bozulmasın’ düşüncesini bellettiler” dedi. Bu söz üzerine uzunca sohbet ettik...
- Polonez işçileri 173 gün süren mücadelelerinin kazanımla sonuçlanmasının ardından fabrika önünde kurdukları direniş çadırını halaylarla, sloganlarla kaldırdılar. 7 Ocakta direniş alanında zaferlerini kutlayan işçiler, davul zurna eşliğinde halaylar...
- İktidar ve sermaye sınıfının saldırıları böylesine ağırken işçilerin birlik olamayacağını düşünmek kime yarar sağlar? Bu düşünce doğru bir akıl yürütme yöntemi olabilir mi? Karşımızdaki yıkım tablosu, işçilerin birleşmek dışında bir çıkış yolu...
- İstanbul Çatalca’da bulunan Polonez fabrikasında işçiler Tekgıda-İş Sendikası’nda örgütlendikten sonra gerekli şartları sağlamalarının ardından yetki başvurusunda bulunmuş ve hemen ardından 146 işçi işten atılmıştı. İşten çıkarmaların ardından...
- Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanları, 1 Kasımda yürürlüğe giren Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği’ni protesto etmek için 6-10 Ocak günlerinde Türkiye genelinde iş bırakıyor. ASM çalışanları “Eziyet Yönetmeliği” olarak nitelendirdikleri...
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...