Buradasınız
Hükümet Emekçileri Hedef Alan IMF’siz IMF Programını Açıkladı

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, 29 Eylülde hükümetin Yeni Ekonomi Programını (YEP) açıkladı. “Dengeleme, Disiplin, Değişim” sloganıyla açıklanan YEP’te istihdamdan enflasyona, büyümeden ihracata varana dek çeşitli başlıklara ilişkin hükümetin 3 yıllık hedefleri ve planları bulunuyor. Ekonomik krizin faturasının hükümet ve sermaye eliyle emekçilere kesildiği ve kesileceği süreci (2019-2020) “dengeleme yılları” olarak adlandırdıklarını belirten Albayrak, iktidar koltuğuna 17 yıl önce değil de daha dün oturmuşlarcasına “Değişim Başlıyor” diyor. “Disiplin” ise sanıyoruz, IMF’nin tavsiye ettiği düzenlemeleri hayata geçirmek noktasındaki kararlılıklarını ifade ediyor. Sözün özü hükümet önümüzdeki süreçte işçi sınıfı için yeni hak kayıpları yaratacak IMF’siz bir IMF programı uygulamak istiyor!
Albayrak, hükümetin enflasyon hedeflerini 2019 için %12, 2020 için %8,5, 2021 için %6 ve 2022 için %4,9 olarak duyurdu. Hatırlayalım geçen yıl ortaya konan enflasyon hedefi 2019 için %9’du, yılsonu beklentisi %12 olarak değiştirilmiş oldu. Ama yeni hedefin tutturulduğunu kabul etsek bile bu durum Bakanın iddia ettiği gibi bir ‘yumuşak iniş’ten ziyade bir çakılmadır! Üstelik hükümetin çeşitli matematik oyunları marifetiyle enflasyonu olduğundan çok daha düşük gösterdiği malum… Temel tüketim maddelerine sürekli zam geliyor. Elektrik ve doğal gaz üst üste üstelik yüzde 15 düzeyinde zamlanıyor. Ama hükümet enflasyonun düştüğünü açıklıyor. Belli ki istatistik bilimi Türkiye’de bir hayli gelişmiş durumda! Temel tüketim maddelerindeki gerçek enflasyon yani işçilerin enflasyonu gerçekte yüzde 30’lar düzeyindedir. Albayrak, yüksek enflasyonu zaman içinde nasıl %5’lere çekeceklerine dair dişe dokunur hiçbir şey söylemedi. Ama herhalde istatistik bilimi sayesinde olacaktır bu!
YEP’te işsizlik beklentisi 2020’de %11,8, 2021’de %10,6, 2022’de ise %9,8 olarak açıklandı. Yine geçen yıl açıklanan tahminlere göre işsizliğin 4 milyonu geçmeyeceği söyleniyordu. Oysa resmi işsizlik rakamları bile bugün Türkiye’de 4,5 milyonun üzerinde işsiz olduğunu ortaya koyuyor. Bu rakamın yılsonuna kadar ne kadar artacağı bir yana, gerçeği yansıtmıyor oluşunu da unutmamak gerekir. Bugün devletin ortaya koyduğu kıstaslara göre Türkiye’de bir işsizin işsiz sayılması büyük başarı! Sendikaların TÜİK, İŞKUR gibi bizzat resmi kurumların açıklamak zorunda olduğu veriler üzerinden yaptığı hesaplamalara göre gerçek işsiz sayısı 7 milyona dayanmıştır. Ama hükümet, yine rakamlara takla attırarak ve dört hafta içinde iş başvuru kapılarına gitmeyenleri işsiz saymayarak işsizliği düşük gösteriyor! Acı tablo ortada fakat tüm oyunlara rağmen hükümetin işsizlik oranına ilişkin “hedefleri” çift haneli rakamların altına düşmüyor. Bu da Türkiyeli işçiler için işsizliğin kara bir kâbus olarak devam edeceğini şimdiden ortaya koyuyor.
“Geçen seneki %2,3’lük büyüme hedefinin biraz uzağında kalacağız” diyen Albayrak, yılı yüzde 0,5 büyüme ile kapatmayı hedeflediklerini söyledi. Önümüzdeki üç yıla ilişkin ise büyüme hedeflerinin %5 olduğunu söyleyen Bakan, cari açığı da sıfırlayacaklarını söyledi. Ekonomik büyümenin mantığına ters ve çelişkili bu açıklamaları geçelim… Bakan bu büyüme rakamlarına da özel tüketimi beş kat canlandırarak ulaşılacağına vurgu yaptı. Bu süslü açıklamaların hayal satmaktan başka bir anlamı yoktur, tamamen dayanaksızdır! Hatırlayalım yakın dönemde yüz binlerce işçinin ücretlerine %6 ile %8 zam yapıldı. Sormak gerekiyor, işçilerin enflasyon karşısında eriyen ücretlerini bile telafi etmeyen bu zam oranlarıyla mı tüketim 5 kat artacak? Bu şekilde mi %5 büyüme sağlanacak? Bu büyüme oranlarına ulaşılamayacağı, Albayrak’ın açıklamalarının kuru propagandadan ibaret olduğu kadar açıktır!
Hükümet madde madde IMF programı uygulama hazırlığında
Onca gizleme çabalarına karşın ortaya çıktı ki IMF heyeti defalarca siyasi iktidarla görüşmeler yaptı. YEP, IMF’nin Türkiye’den ayrılmasının üzerinden bir hafta bile geçmeden açıklandı. Zamanında “IMF de kim oluyor, biz eski hükümetler gibi görüşmeyiz, IMF’ye ihtiyacımız yok!” açıklamaları yapan hükümet, IMF ile bir anlaşma yaptı mı henüz bilinmiyor ama bilinen bir gerçek var ki YEP’in bir IMF programı olduğudur. Yani “yerli ve milli” YEP kıyafetinin içinde IMF’in emekçilere dönük saldırı programı var.
IMF’nin geçtiğimiz günlerde açıkladığı Türkiye raporunda “Orta vadede bütçeyi güçlendirmek gerekli” ifadeleri yer alıyor, yani vergilerin arttırılması ve kamu harcamalarının kısılması tavsiye ediliyordu. Programın ilan edildiği gün, elektrik bir kez daha %15 oranında zamlandı, böylece sadece son sekiz ayda elektriğe toplam %62 zam yapılmış oldu. Hükümet elektrikten benzine, doğalgazdan sigaraya neredeyse tüm tüketim maddelerine tam da IMF’nin istediği gibi arka arkaya zamlar yapıyor. Böylece emekçilerin daha fazla yolunmasını, yani krizin faturasının emekçilere ödetilmeye devam edilmesini hedefliyor.
Yaptığı YEP sunumunda Albayrak, kamu harcamalarını kısacaklarını mesela SGK harcamalarının azaltılacağını belirtti. Niye SGK da meselâ neredeyse yılık 2 milyar lirayı bulan Saray bütçesi değil? Ya da neden devlet kemer sıkmıyor da emekçileri ilgilendiren hizmetlerde kemer sıkıyor? SGK harcamalarının kısılması demek, emekçilerin aldığı sağlık hizmetinin daha da kötüleşmesi demektir. “Tamamlayıcı Emeklilik” adı altıda zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemine geçiş yapılacağını işaret eden Albayrak, böylece bir yük olarak gördükleri emeklilik hakkını zamanla tasfiye etme planlarına sadık olduklarını söylemiş oldu. Kamu harcamalarının kısılması, emekçilerden toplanan vergilerle oluşturulan bütçeden sağlık ve eğitime ayrılan payın azalması ve emekçilerin cebinden bu hizmetler için daha fazla para çıkması anlamına da geliyor.
Bakanın YEP sunumunda yer almasa da YEP kitapçığında yer alan bir konu ise, hükümetin ücretleri baskılamak üzere daha fazla hareket edeceğidir. IMF raporunda “Emek piyasasının esnekliği, ücretlerin belirlenmesinde geriye dönük enflasyon endekslemesinden vazgeçilmesi ve asgari ücretin beklenen enflasyon ve verimliliğe göre belirlenmesiyle sağlanabilir” ifadesi yer alıyordu. YEP kitapçığında ise birebir aynı anlamda bir ifade geçiyor; “kamunun yönlendirdiği ücretlerde (örneğin asgari ücret) geçmiş enflasyon yerine YEP hedefinin verilmesi.” Bunun anlamı ücret artışlarında, gerçekleşen enflasyon rakamları değil, YEP’in hedeflediği ve gerçekle alakası olmayan düşük rakamlar temel alınacak. Bu da hem son dönemlerde %6 ile 8 arasında biten sözleşmelerde hükümetin IMF programına paralel hareket ettiğine ışık tutuyor hem de önümüzdeki süreçte belirlenecek asgari ücrete ilişkin hükümetin kafasındaki zam oranını açık ediyor!
IMF raporunda ayrıca “emeğin mobilitesini sağlamak için kıdem tazminatı reform edilebilir” ifadesi yer alıyordu. Sermaye sınıfının temsilcilerinin kıdem tazminatını reform etmekten kastının bir fona devretme suretiyle ortadan kaldırmak olduğuna sık sık işaret ediyoruz. IMF, hükümete bu kazanılmış hakkın işçilerin elinden alınması gerektiğini tavsiye ederken, Bakan da açıklamalarının satır aralarında “kıdem tazminatında paydaşlarla ilerleyeceğiz” ifadelerini kullandı. Son zamanlarda kıdem tazminatıyla ilgili hükümet kanadından yapılan açıklamalarda, bu kelimeyi sıkça duyar olduk. Bir kez daha söylüyoruz; ortada, patronlar ve işçilerin pay aldığı, paydaş olduğu bir şey yoktur. Kıdem tazminatında patronların da payı varmış gibi algı yaratmanın amacı bellidir. Hükümet kıdem tazminatını gasp etmek için konuyu tartışmaya açmak istemektedir. Üstelik tam da bir zamanlar “onlar da kim oluyor” dediği IMF’nin de tavsiye ettiği gibi!
Sözün özü hükümet; çelişkiler, abartılar, gerçek dışı vaatlerle ve daha da önemlisi işçi sınıfının haklarına yönelik yeni saldırılarla dolu bir ekonomi programı açıkladı. Bu programa göre sermaye sınıfı tarafından önümüzdeki süreçte işçi sınıfının çalışma ve yaşam koşullarının çok daha ağırlaştırılmasının hedeflendiği açıktır. Yeni hak gaspları, kemer sıkma politikaları kapının eşiğinde duruyor! İşçi sınıfının bu cenderede ezilmemesi için bu faturayı ödemeyi reddetmesi ve sermaye sınıfına karşı topyekûn bir mücadele yürütmesi şarttır.
ABD: Bir Ülke İki Sınıf, İki Dünya
- Göçmenlerin Sağlığa Erişim Hakkı Yok Ediliyor!
- “Halkımız Yoksul Değil, Devletimiz Sosyal”
- Gazze’de Yardım Merkezine Saldırı: Kapitalizmin Geldiği Nokta
- Dünya Mülteciler Günü: Umut Kapitalizme Karşı Mücadelede!
- Genel-İş Sendikacıların Tutuklanmasını Protesto Etti
- Sağlık Emekçileri: “Bitmeyen Eziyet Bitmeyen Rezalet! Hasta Gelmedi Ceza Geldi”
- ABD Büyükelçiliği Önünde Eylem: “Filistin’de Ablukaya ve İşgale Son”
- İzmir Belediye İşçilerinin Grevinin Gösterdikleri
- Tüm İnsanlık İçin Atan Kalplerin Anısına
- Enflasyonun Bize Faturası
- Örgütlü Gücümüzden Korkuyorlar Kardeşlerim
- TPI Compozit Grevcilerinin Anlattıkları
- İşçiler Grevi Nasıl Yürütmeli?
- Yönetmen ve Senarist Ali Özgentürk’e Veda
- Sırrı Abi, Beynelmilel ve İşçi Sınıfının Enternasyonali
- Yaşasın Sınıf Dayanışması
- Soma Katliamının 11. Yılında 301 Madenci İçin Eylemler Yapıldı
- Erol Eğrekler Katlediliyor, Holdingler İşçilerin Kanıyla Büyüyor!
- Benim Onurlu ve Dirençli Devrimci Hasan Dayım
- ERLAU Direnişinde İşçinin Gücü
Son Eklenenler
- Türk-İş’e bağlı sendikalarda örgütlü kamu işçileri, 2025-2026 yılı toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde siyasi iktidarın sefalet zammı dayatmasına karşı eylemlerine devam ediyor. 1 Temmuzda Türkiye genelinde kent meydanlarında kitlesel basın...
- İzmir Buca Belediyesi işçileri, birikmiş maaş ve alacakları ödenmediği için 18 Haziran’dan bu yana iş durdurmuş durumda. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34. maddesi gereği yasal haklarını kullanan işçiler, belediye binası önünde maaş, gıda kartı ve diğer...
- Merhaba dostlarım. Bu yıl da Haziran ayını hem UİD-DER’in kuruluş yıl dönümünü hem de sınıfımızın tarihine damgasını vurmuş 15-16 Haziran günlerini anarak ve anlamlandırarak geçirdik. UİD-DER’imizin internet sitesinde, sosyal medyasında ve İşçi...
- UİD-DER’in 15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişinin 55. yıldönümünde gerçekleştirdiği “15-16 Haziran: Gelenekten Geleceğe: Umut Örgütlü Mücadelede!” etkinliğine farklı sektörlerden yüzlerce işçi katıldı. Etkinliğe katılan konuklar arasında; unutulmaz...
- Özel Sektör Öğretmenleri Sendikasının 25 Haziranda başlattığı Büyük Öğretmen Yürüyüşünü gerçekleştiren ve bugün Ankara’ya ulaşan öğretmenlerin önü Ziya Gökalp Caddesi üzerinde polis barikatıyla kesildi. Talepleri için yürüyüşlerini Milli Eğitim...
- 31 Mart 2024’te yapılan yerel seçimlerin ardından İzmir Çiğli Belediyesinde çalışan 147 işçi tasarruf bahanesiyle işten atılmış, yürütülen mücadele sonucu işçilerin bir kısmının işe iadesi yapılmıştı. Verilen tüm sözlere rağmen işe iadesi yapılmayan...
- Bu yıl 1 milyondan fazla öğrenci LGS sınavına, 2,5 milyon öğrenci YKS sınavına girmek için başvuru yaptı. Her yıl milyonlarca çocuk ve genç, aileleriyle birlikte sınav stresiyle baş etmeye çalışıyor. Çocuklarının geleceğine yönelik kaygı duyan...
- Artan fiyatlar karşısında alım gücümüz düşmeye devam ediyor. Enflasyonun artış hızının azaldığı söyleniyor ama bu, fiyatların düşmesi anlamına gelmiyor. Yaz meyveleri tezgâhlara çıktı ama kilosu 150-200 liraya varan fiyatlar yüzünden alamıyoruz....
- 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi, cesaretini, onurunu ve örgütlü gücünü kuşanmış Türkiye işçi sınıfının tarihe kazıdığı iki büyük gün… İşçi sınıfının tarihsel mücadele mirasını yaşatmak ve bu mirastan güç alarak işçilerin birliğini büyütmek...
- Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, geçtiğimiz günlerde en kötüsünü geride bıraktığımızı söyledi ve “2026 yılı, refahın daha çok hissedildiği, fırsatların genişlediği ve ekonomik güvenin pekiştiği bir yıl olacak” dedi. Yıllardır iktidar sözcülerinden...
- Özel Okul Öğretmenleri Sendikası üyesi öğretmenlerin Büyük Öğretmen Yürüyüşü 3. gününde devam ederken, 27 Haziranda Ankara’da Milli Eğitim Bakanlığı önünde basın açıklaması yapıldı. Aynı gün Haber-Sen Türkiye genelinde yaptığı basın açıklamalarında...
- Sevgili Polonez işçisi kardeşlerim, Dayanışma TV’de yayınlanan “146+Bir Polonez Bir İşçi Direnişinin Kalbinden” belgeselinizi büyük bir dikkatle izledim. Belgeseldeki her bir kare, her bir sözünüz direnişinizin gün gün örülmüş gerçek hikâyesini...
- “Gerçeğin içinden, sınıfın penceresinden” şiarıyla yayın yapan Dayanışma TV, işçi sınıfının ilham verici mücadelelerini belgelemeye, bu mücadelelerin işçi sınıfının ortak deneyimi haline getirilmesi çabasına katkı sunmaya devam ediyor. Dayanışma TV...