Buradasınız
İrademiz Çiğnendi! Affetmiyoruz!
Çeşitli fabrikalardan metal işçileri

İşçi kardeşlerimiz! Bizler, çeşitli fabrikalarda çalışan ve Birleşik Metal-İş Sendikası üyesi olan metal işçileriyiz. Kimimiz genç, kimimiz yaşını almış işçileriz. Kimimiz işyeri temsilcisi, kimimiz delegeyiz. Aramızda 10-15 yıldır aynı fabrikada alın teri akıtanlarımız da var. Fabrikalarımızdaki tüm kardeşlerimiz gibi biz de şaşkın ve öfkeliyiz. Mahallelerimizdeki işçi kardeşlerimiz, ailelerimiz, akrabalarımız ne olduğunu soruyor. 5 Şubatta greve çıkmak üzere hazırlıklarımızı sürdürürken, sendikamızın genel merkezi, Türk Metal’in MESS ile imzaladığı sözleşmenin aynısını imzaladı. Üstelik şube yönetimlerine, işyeri temsilcilerine ve işçilere haber vermeden ve onayımızı almadan yaptılar bunu. Açıkça irademizi çiğnediler. Şu anda işyerlerimiz adeta kaynıyor, tüm işçi arkadaşlarımız tepkili… Bu sürece nasıl gelindiğini kısaca sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Kardeşler, bildiğiniz gibi MESS’in dayatmalarına karşı işyerlerimizde ve işyerlerimizin bulunduğu sanayi bölgelerinde birçok eylem yaptık. Çünkü çok öfkeli ve tepkiliydik. Hayat pahalılığı belimizi büküyor. Krizden dolayı alım gücümüz iyice düştü. Resmi enflasyon rakamlarının gerçek durumu yansıtmadığını hepimiz biliyoruz. Geçinmek, ayın sonunu getirmek iyice zorlaştı. Fazla mesailer de artık çare değil. Bizler evimize, ailemize ekmek götürmekle yükümlü insanlarız. İşte bu yüzden MESS’in dayatmalarını kabul etmedik. MESS yönetimi yüzde 6 zam, esnek çalışma, deneme süresinin dört aya çıkartılması gibi dayatmalarla toplu sözleşme masasına oturdu. Ama eylemlerimiz başladıktan sonra geri adım atmaya başladılar. Ne kadar tepkili olduğumuzu görüyorlardı. Zam önerisini önce yüzde 8’e daha sonra da yüzde 10’a yükselttiler. Ama bu sefalet zammını kabul etmemiz mümkün değildi ve zaten sendikamız, MESS’in bu önerilerini kabul etmedi.
19 Ocakta Gebze’de çok büyük ve görkemli bir miting yaptık. O gün birçok kentten ve fabrikadan işçiler olarak Gebze’de buluştuk. Çünkü MESS kapsamındaki işyerlerinin çoğu Gebze’de bulunuyor. Trafo Meydanında buluşup Kent Meydanına yürüdük. İçimizde biriktirdiğimiz tepki adeta sel olup aktı. Tüm gücümüzle MESS’in dayatmalarına karşı “grev” diye haykırdık. Meydanı hıncahınç doldurduk. Mitingimizde, konfederasyonumuz DİSK’in Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu da mücadelemizi desteklemek için yanı başımızda oldu. Her taraftan “grev”, “grev”, “grev” sesleri yükseliyordu. Hepimiz “grev” istiyorduk. Çünkü MESS’in dayatmalarına, kibirli ve bizi yok sayan tavrına bir yanıt vermek gerekiyordu. Bu yüzden sık sık “Başkan Bizi Greve Götür!”, “Metal İşçisi Grev İstiyor!” diye slogan attık. Uzun süre kürsüden grev kararının açıklanmasını bekledik. Hepimiz birbirimize bakıp soruyorduk, grev kararının neden açıklanmadığını merak ediyorduk. Sonunda sendikamızın genel başkanı Adnan Serdaroğlu, “bu alanda ‘başkan bizi greve götür’ diyen işçiler var” dedi ve 5 Şubatta greve gideceğimizi açıkladı. Hepimiz bu kararı coşkuyla ve heyecanla karşıladık. “İşgal, Grev, Direniş!” sloganı tüm miting alanını kapladı. Kimi arkadaşlarımız iki kolunu birden kaldırıyor, iki yumruğunu birden sıkıyordu.
Zaten haftalardır grev eğitimleri yapıyor, hazırlanıyorduk. Grev kararı açıklandıktan sonra da eylemlerimize devam ettik. Genel başkanımız Adnan Serdaroğlu, 23 Ocakta, metal işçisinin nasıl sefalete mahkûm edildiğini ortaya koyan bir araştırmayı basına ve kamuoyuna açıkladı. Genel başkanımız bu basın açıklamasında “kimse metal işçisinin mücadele azmini ve kararlılığını test etmesin!” dedi. “Olası bir grev yasağını kabul etmemiz mümkün değildir. İşçilerin grev hakkını kullanması değil, bu hakkın engellenmesi milli güvenliğe tehdittir!” dedi. “5 Şubatta grevdeyiz! Artık bıçak kemiğe dayandı, sabrımız taştı. Grev kapıda!” dedi. İçimiz umutla doldu, kararlılığımız daha da arttı.
Birkaç gün sonra MESS, Türk Metal Sendikasını tekrardan görüşmeye çağırdı. Tüm işyerlerimiz bu haberle çalkalandı. Hepimizde, “tam grev aşamasına gelmişken, yine işçinin arkasından bir iş çevirecekler” duygusu vardı. Çünkü günlerdir Türk Metal’in örgütlü olduğu işyerlerinde işyeri temsilcileri yüzde 15 zam konusunu dolaşıma sokmuşlardı. Amaçları tepkileri ölçmek, işçileri oluşturmak, beklentileri aşağı çekmekti. Zaten MESS ile Türk Metal görüşmesi devam ederken, sözleşmenin yüzde 15’e bağlandığı işyerlerinde yankılanmaya başlandı. Tepkiler gelince, Türk Metal’in facebook sitesinden Pevrul Kavlak adına sürecin devam ettiğine dair bir açıklama yapıldı. Fakat çok geçmeden sözleşmenin imzalandığı ve zammın yüzde 17 olduğu açıklandı. Bu süreç baştan sona planlıydı. Bize ölümü gösterip sıtmaya razı etmek istiyorlardı. Türk Metal yöneticileri her zamanki gibi işçilere sormadılar ve metal işçisinin iradesini bir kez daha çiğnediler.
Türk Metal’in işçinin iradesini dikkate almadan satış sözleşmesine imza atması, anında işyerlerimizde bir kaynamaya neden oldu. Bu sefalet zammı asla kabul edilemezdi ve bizim yöneticilerimiz bu sözleşmenin altına imza atamazlardı. Türk Metal’in olduğu işyerlerinden arkadaşlarımız arayıp ne yapacağımızı soruyorlardı. Tabii ki greve gidecektik. Tüm işçi arkadaşlarımız “böyle olmaz, bunu biz kabul etmeyiz, biz greve gideriz” diyordu.
Türk Metal ile anlaşan MESS, 28 Ocak gecesi sendikamızın genel merkez yöneticilerini de toplantıya çağırdı. Türk Metal’e kabul ettirilen sefalet zammı, Birleşik Metal-İş’e de kabul ettirilmek isteniyordu. Ancak sendikamızın yöneticileri bu teklifi imzalamayı kabul etmedi ve sendikamızın Merkezi Toplu Sözleşme Komisyonunu toplantıya çağırdı. Tüm fabrikalardan temsilciler söz alıp düşüncelerini açıkladılar. MESS’in zam teklifine büyük bir tepki vardı. Büyük fabrikaların temsilcisi olan arkadaşlarımız tabandaki “grev” arzusunu ve iradesini toplantıya yansıttı. Sonuçta büyük fabrikaların ve işçilerin çoğunluğunun “grev” istediği ortaya çıktı. Şube yöneticilerimiz ve temsilcilerimiz genel merkezimizin “grev” iradesinin arkasında durmasını istedi. “Her Yer Kavel Her Yer Direniş” sloganıyla greve çıkma kararı aldık. Sendikamızın genel başkanı Adnan Serdaroğlu, grev kararını basına duyururken şöyle dedi: “Metal işçileri daha önce defalarca yapılmaz denileni yaptı, olmazı oldurttu, tarih yazdı ve şimdi bir kez daha tarih yazma görevi, metal işçilerinin önünde durmaktadır. Metal işçilerinin uzlaşma çabalarına kulak tıkayan metal patronlarına, metal işçileri örgütlülükleri ile üretimden gelen güçlerini kullanarak en sert cevabı verecektir. Eğer grev ertelemeleri ile baskı ile tehdit ile metal işçilerini korkutacaklarını sanıyorlarsa, onlara ne kadar yanıldıklarını açık bir şekilde göstereceğiz. Nesillerden, nesillere aktarılacak yeni bir destanın ilk adımı bugün atıldı.”
Greve çıkma kararı ve bu açıklama gururumuzu okşadı. Daha sonraki günlerde de genel merkez yöneticilerimiz basına açıklamalar yaptılar ve yüzde 17’lik zam önerisinin kabul edilemeyeceğini belirttiler. Artık grev için son düzlüğe girmiştik. Tüm işyerlerinde umut, coşku ve kararlılık vardı. Birlik olmanın, birlikte hareket etmenin ne denli önemli olduğunu konuşuyorduk. Fakat biz greve hazırlanırken, genel merkez yönetiminin Gebze şubesini bölmek için harekete geçtiğini duyduk. Bunu duyan tüm arkadaşlarımızın yüzü asılıyordu. Nasıl, neden? MESS’e karşı grev hazırlığı sürerken, metal işçisinin iradesi olan Gebze şubesi neden bölünmek isteniyordu? Gebze şube yönetimi, MESS’in sefalet zammı teklifini kabul etmemiş ve grevden yana tavır almıştı. Gebze şubesi ve metal işçileri cezalandırılmak mı isteniyordu?
Grev hazırlıkları sürerken, tüm işyerlerinde arkadaşlarımızın kafasında soru işaretleri çoğalmaya başladı. Derken sendikamızın facebook ana sayfasından, 2 Şubat Pazar günü genel merkez yöneticilerimizin Çalışma Bakanlığına çağrıldığı duyuruldu. Kısa bir süre sonra ise, Türk Metal’in imzaladığı ve bizim karşı çıktığımız aynı sözleşmenin altına imza koyduklarını açıkladılar. Tüm işçi arkadaşlarımız şaşkın ve öfkeliydi. Tam bir hayal kırıklığı vardı. Bu nasıl olabilirdi? Şube yöneticilerimize ve işyeri temsilcilerimize hiçbir açıklama yapılmamıştı, onlar da işçileri bilgilendirip fikirlerini alamamıştı. Merkezi Toplu Sözleşme Komisyonu konudan tümüyle habersizdi. Sendikamızın genel başkanı ve genel merkez yöneticilerimiz, kimseye sormadan Türk Metal’in imzaladığı sözleşmenin aynısını imzalamıştı. Biz bu teklifi kabul etmeyip grev kararı almamış mıydık? Sendikamızın genel merkez yöneticileri de çok iddialı konuşmalar yapmamışlar mıydı? Öyleyse ne oldu? Türk Metal’in imzaladığı sefalet sözleşmesini neden imzaladılar?
Bilmiyoruz, çünkü bize hiçbir açıklama yapmış değiller. Genel merkezimizin yayınladığı açıklamada, bizzat kendilerinin karşı çıktığı bu sözleşme başarı olarak sunuluyor. Açıklamada şöyle deniliyor: “Bakanlıkta yapılan bugünkü görüşmelerde de ortaya çıkan gelişmeler, şube başkanlarımız ve işyeri temsilcilerimiz aracılığı ile üyelerimize yansıtılmış, üyelerimizin bilgi, onay ve talepleri dikkate alınarak sözleşme imzalanmıştır.” Bu tümüyle yanlış ve yalan bir bilgilendirmedir. Şube yöneticilerinin, temsilcilerin ve işçilerin süreç hakkında hiçbir bilgisi yoktur. Genel merkez yöneticilerimiz tüm işçilerin iradesini çiğneyerek, Türk Metal ile aynı sözleşmenin altına imza atmışlardır.
Önce Gebze şubesini böldüler ve sonra da MESS’in dayattığı sefalet zammını kabul ettiler. Bilindiği gibi, geçtiğimiz Ekim ayında yapılan kongrede Gebze şubesine yeni bir yönetim seçildi. Bu yönetimi, tüm işçilerin iradesini temsil eden delegeler seçti. Ama genel merkez yönetimi, bizim seçtiğimiz yönetimi beğenmeyerek, tam da grevin eşiğinde Gebze şubesini böldü. Kongrede seçimleri kaybetmiş, mücadeleden yan çizen bir ekibi kayyum olarak metal işçilerinin başına atadı. Bu açıkça metal işçisinin mücadelesine vurulmuş bir darbedir ve sermaye sınıfının elini güçlendirecektir. Hani nerede sendikal demokrasi? Sendikal demokrasi ve işçilerin iradesi yok sayılmıştır. Sıra konuşmaya gelince ülkedeki tek adam rejimini eleştirenlerin onlardan ne farkı var?
Kardeşler, bir kez daha söylemek istiyoruz: Metal işçisinin iradesi çiğnenmiş, sendikal demokrasi ayaklar altına alınmıştır. Kırgınız, kızgınız, öfkeliyiz ama asla umutsuz değiliz. Birliğimizi güçlendirecek ve sermayenin saldırılarına karşı mücadelemizi daha bir azimle sürdüreceğiz!
- Kemal Türkler Kafanızı Kırardı!
- Sendikaların Sahibi İşçilerdir!
- Metalciyiz, İzin Vermeyeceğiz!
- Bizim de Sıramız Gelecek!
- Biz Sendikalaşma İçin Çalışırken Onlar İşçinin İradesini Çiğnediler!
- Yüzde 17 Çaresizliğimiz!
- Sözleşmeden Önce, Sözleşmeden Sonra
- Metal İşçisi Unutmayacak!
- Bitmedi, Mücadelemiz Devam Edecek!
- Grev İrademizi Çiğneyen Bürokrat Sendikacılara ve Kayyum Yönetime Hayır!
- Gerçekleri Biliyor musunuz?
- Öfkeliyiz! Ama Umudumuz da, İnancımız da, Direncimiz de Dipdiri!
- İşçi Aileleri: “Yarı Yolda Bırakıldık!”
- Asla Unutmayacağız!
- Asla Kabul Etmeyeceğiz! Mücadele Edeceğiz!
- Bıçak Kemikte: İşçiler, Bürokrat Sendikacılar, Yalanlar
- Hayal Kırıklığına Uğradık!
- İrademiz Çiğnendi! Affetmiyoruz!
Son Eklenenler
- Onlar komşumuz, iş arkadaşımız. Aynı mahallede, aynı sokakta yaşıyoruz; aynı işyerlerinde çalışıyoruz. Ama kim olduklarının, adlarının, geçmişlerinin bir önemi yok. Onlar mülteci, onlar göçmen… Türkiye’de Suriyeliler, Afganlar”, Amerika’da “...
- Son dönemde dünya genelinde internet ve sosyal medyada yoğun rağbet gören bir teori var, karınca teorisi. Bu teorinin ne kadar bilimsel olduğu tartışmalıdır ama anlatı siyasal ve toplumsal alanla kesiştiği için ilgi görmektedir. Anlatı şöyle: “Gidin...
- En yakın akrabalardan işyerlerimizdeki işçi arkadaşlarımıza dek çevremizdeki insanların sözlerine kulak verdiğimizde, deryada yaşayıp deryadan bihaber olduklarını anlarız. Sıcağı sıcağına canlarını yakan ekmek fiyatının iki katına çıkmasını bile...
- Düzce’de bulunan Standart Profil fabrikasında çalışan Petrol-İş üyesi işçiler, artan enflasyon karşısında aldıkları ücretin her geçen gün erimesi sebebiyle, işverenden ücretlerinin iyileştirilmesini talep etmiş fakat işveren bu talebi geri çevirerek...
- İstanbul Tuzla’da faaliyet gösteren ETF Tekstil fabrikasının patronu fabrikayı kapatacağını duyurup ilk etapta 30 işçiyi işten atmış işçilere ihbar tazminatını ödemeyeceğini, kıdem tazminatının ise yüzde 70’ini ödeyeceğini duyurmuştu. İşçiler işten...
- Türkiye’de neredeyse yüzde 200’e varan enflasyon ücretleri her geçen gün eritirken işçilerin tepkisi de giderek artıyor. Her gün bir fabrikada, şantiyede, lojistik deposunda işçilerin mücadelesi başlıyor.
- Çalıştığım işyerinde arkadaşım Erman abi, televizyon kanallarının popüler yarışması MasterChef’de yapılan bir yemeği çok beğenmiş, çay molasında ballandıra ballandıra anlatıyordu. 350 gram dana bonfile, dana füme, 300 gram kestane mantarı, tereyağı...
- “Bir zaman makinesi olsa ve mesela üç yüz yıl öncesine gidebilsek bugünün dünyasından çok farklı bir dünya ile karşılaşırdık.” Böyle başlıyordu İşçi Dayanışması’nın bir önceki sayısında Emekçi Kadın köşemiz. Gelin geçmişe yolculuğumuzu sürdürelim....
- Eşe dosta selam. İnandığım doğruların adamı oldum, böyle yaşadım karınca kararınca. Bu doğruların savaşını daha çok sanatımda yapmaya çalıştım. Kursağıma hakkım olmayan bir tek kuruş dahi girmemiştir.” Böyle diyordu işçi sınıfının yazarlarından...
- Düzce’de bulunan Standart Profil fabrikasında çalışan Petrol-İş üyesi işçiler, artan enflasyon karşısında aldıkları ücretin her geçen gün erimesi sebebiyle, ücretlerinin iyileştirilmesini talep ettiler. Ancak Standart Profil yönetimi işçilerin bu...
- 1980’lerde İngiltere’de kadın bir başbakan iktidardaydı, adı da Margaret Thatcher’dı. Bu kadın başbakan emekten, işçiden, toplumdan yana ne varsa ona düşmandı. İngiltere’deki işçiler ona “süt hırsızı” derlerdi. Çünkü daha henüz Eğitim ve Bilim...
- Bir yere baktığımızda gördüklerimize bir daha dönüp bakarsanız mutlaka dikkatinizi çeken bir şey vardır. Ben de bir yere baktım ve dikkatimi bir manzara çekti. Bu manzaranın iki ayrı hikâyesi var. Burası benim ikamet ettiğim mahalledir. Kocaman olan...
- İnsanlık tarihi yüz binlerce yıl öncesine uzanıyor. Bu tarih içinde kısacık bir zaman dilimine yayılan ve birkaç yüzyıllık ömrü olan kapitalist sömürü düzeni, insanlık tarihinin en kanlı dönemini temsil ediyor. Yaşanan iki dünya savaşı, bugün içinde...