Buradasınız
İşçiler Ölürken Patronların Sermayesi Büyüyor
Mersin Üniversitesinden bir öğrenci
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) verilerine göre yurt içinde ve dışında yerleşik milyonerlerin toplam sayısı Mart sonu itibariyle 145 bin 989’a ulaştı. Milyarderlerin ve dolar milyarderlerinin sayısı ise bu verilerin içinde yok. Milyoner sayılarının artması demek, zenginliklerin bir avuç kişinin elinde toplanması demektir. Bir yılda 7 bin 9 kişi artarak 145 bin 989’a ulaşan bu sayı, patronlar sınıfı için övgü işçiler içinse adaletsizlik, sömürü, iş kazalarında ölüm, meslek hastalıkları ve yoksulluk demek.
İktisat dünya kaynaklarının en verimli olarak nasıl kullanılacağını araştırıyor. Patronlar sınıfı için ise iktisat asıl olarak az maliyet çok kâr yasasına göre şekilleniyor. Yani patronlar sınıfının üretime bakış açısı ortada; kâr ediyorsan üret! Düşük ücretler, güvencesiz çalışma, çocuk işçiliği, iş güvenliği önlemlerinin alınmaması, sigortasız çalışma gibi birçok faktör patronların daha çok kâr etmesi, milyonerlerin ve milyarderlerin daha da artması demek…
Şimdi birde iş kazalarında ki artışa bakalım. Türkiye iş kazalarında Avrupa’da birinci dünyada ise üçüncü sıradadır. Neo-liberal politikalar, çocuk işçilik, sendikasızlaştırma, özelleştirme ve esnek çalışma iş kazalarının önünü açan nedenler arasındadır. SGK yayınladığı istatistiklerde –ki bunlar 2015 yılına ait verilerdir– denetlenmeyen işyeri sayısının 1.718.883 olduğunu ortaya koyuyor. 2017 yılında iş kazalarında yaşamını yitirenlerin toplam sayısı 2 binden fazladır. 2018 yılında daha şimdiden 907 işçi yaşamını yitirmiştir. Zenginlerimizin kimlerin kanı üzerinde yükseldiği çarpıcı bir biçimde ortadadır.
İktidar ve sermaye grupları Türkiye’nin sürekli büyüdüğünden, zenginliklerinin çoğaldığından bahsediyorlar. Ancak bizim hanede ve eminim ki çoğu işçi hanesinde bu büyüme herhangi bir soruna çare bulmuyor. Tam tersine bizlere iş kazaları, sigortasızlaşma, sendikasızlaşma, meslek hastalıkları, ağır çalışma koşulları, düşük ücretler ve katmerli sömürü olarak geri dönüyor. Büyüyenler, patronlar sınıfı ve onların temsilcilerinin servetinden başka bir şey olmuyor. Şunu asla unutmamalıyız, işçiler olarak bizler bir araya gelmeden asla bu durumdan kurtulamayız. Aksi takdirde yoksulluğumuz arttıkça patronların sermayesi büyümeye devam edecektir. Bizim için mücadeleden başka bir çözüm yoktur. İşçiler birleşince güçlüdür.
Y-Kuşağı Gerçekte Ne Yaşıyor?
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
- Aşırı Sıcaklar İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Ediyor
- Teknoloji Çağındayız Ama İşçiler Çalışırken Ölüyor!
- Örgütsüzlüğümüzün Bedeli: Artan İş Cinayetleri
Son Eklenenler
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...
- Mutsuzluk ve umutsuzluk gençler arasında adeta bir salgın gibi yayılıyor. Etrafımıza, arkadaşlarımıza bakıyoruz, yaşamdan tat alamadığını söyleyenlerin sayısı her geçen gün artıyor. “Her günüm bir öncekiyle aynı”, “yarından bir beklentim yok”, “bana...
- Biz işçiler haftanın her günü vardiyalı bir şekilde 24 saat çalışırız. Yeri gelir Pazar mesai yaparız. Dinlenmeye, ailemize vakit ayırmaya zaman bulamayız. Sanki biz işçiler için hayat sadece çalışmaktan ibaretmiş gibi. Fabrikada mühendis bir...
- Eskiden her sorunun beni bulduğunu, bu sorunları yaşayan tek kişinin ben olduğumu düşünüyordum. Sonra UİD-DER ile tanıştım ve İşçi Dayanışması’nı düzenli olarak okumaya başladım. Bir genç olarak, gençlik yazılarını okudukça bu sorunları yalnızca...
- Ben büyük bir tekstil fabrikasında çalışıyorum. Başta Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere siyasi iktidar sözcülerinin, asgari ücret zammının hedeflenen enflasyon oranına göre yapılacağını her fırsatta söylemelerine rağmen asgari ücrete...
- Son günlerde sohbet edebildiğim her insana Türkiye’deki Suriyeliler hakkında ne düşündüklerini soruyorum. Devamındaysa nerede dünyaya geldiklerini, neden göçüp büyük kentlere geldiklerini soruyorum. Son olarak aile büyüklerinin nerelerden göçerek...
- Sevgili işçi kardeşlerim, 8 yaşına kadar babasız, 8 yaşından sonraysa hem anasız hem de babasız büyümüş sayılırım. 12-13 yaşıma kadar mahallede ve çalıştığım fabrikada anası-babası yanında olan arkadaşlarıma imrenmiş, onları kıskanmışımdır. O halimi...