Buradasınız
İşçilerin Birliğini ve Dayanışmasını Büyütelim!
İşçiler, emekçiler, kardeşler!
16 Nisanda yapılan referandumda işçi sınıfının ve emekçi kitlelerin yoğun olarak yaşadığı İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Denizli, Diyarbakır, Adana, Mersin, Eskişehir gibi büyük kentler tek adam rejimine HAYIR dedi. Metal işçilerinin mücadelesine ev sahipliği yapan Bursa’da ve bir işçi yatağı olan Kocaeli’de ise hayır oyları yüzde 50’ye yakın. İşçi sınıfının toplandığı, sanayi ve ticaretin kalbi olan kentlerin tek adam rejimine HAYIR demesi 16 Nisan referandumunun en önemli sonucudur. Tüm devlet imkânları seferber edilmesine, tüm medya AKP iktidarının emrine koşulmasına, OHAL düzeniyle demokratik haklar ortadan kaldırılmasına ve halk baskı altına alınmasına rağmen, toplumun yarısı HAYIR oyu kullanmış, tek adam rejimini istemediğini beyan etmiştir.
Kardeşler!
Kesin bir dille ifade etmek istiyoruz: Referanduma hile karıştırılmıştır, şaibelidir ve bu nedenle sonuçlar meşru değildir. Oy verme işlemi bittikten sonra, oyların sayılması esnasında YSK, AKP’nin talebi üzerine yasaları çiğneyerek kurallarını değiştirmiştir. Böylece AKP’nin denetimindeki YSK, 2 milyon civarında olduğu söylenen geçersiz oyu geçerli sayarak hem evet oylarını yükseltmiş hem de sandıklardaki oyların değiştirilmesinin önünü açmıştır.
Hepimiz biliyoruz ki, referandum kampanyası kesinlikle eşit şartlarda gerçekleşmedi. OHAL ve KHK düzeni altında, demokratik hakların askıya alındığı ve muhalif kesimlerin sesinin kısıldığı koşullarda gidildi referanduma. “Milli irade” kavramını ağzından düşürmeyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletin iradesinin HAYIR’dan yana olduğu ortaya çıkınca derhal milli iradeyi terörist, bölücü, darbeci ilan etti. İktidar, bir kez daha kriz ve kaos taktiğine başvurarak, başkanlık anayasası kabul edilmezse ülkenin felâkete sürükleneceği yaygarasını koparttı. Tüm sokaklar evet çağrısı yapan devasa pankartlarla doldurularak halkın algısı bu şekilde yönetilirken, hayır pankartları yırtıldı. Medya tümüyle iktidarın emrine koşulduğu için, hayır kampanyası bu alandan da halka ulaşamadı. Kendine din adamı diyen kimileri, “evet” oyu vermenin Allah için farz olduğunu iddia ederek halkın dini inançlarını sonuna kadar istismar ettiler. Böyle bir referandum demokratik ve meşru olabilir mi? Elbette hayır!
İşçiler, emekçiler, kardeşler!
Bu kirli kampanyaya ve kaos tehditlerine rağmen, sanayi ve ticaret kentlerinde işçi sınıfının ve emekçi halkın hayır demesinin önüne geçemediler. Bu HAYIR, tek kişi rejimiyle Türkiye’nin büyük ülke haline geleceğini söyleyen AKP iktidarına bir cevaptır aynı zamanda. Gerçekte büyüyen işçi sınıfının ekmeği değil, sermayenin kârıdır. Türkiye’deki dolar milyarderlerinin sayısı 4’ten 33’e çıkarken, biz işçilerin çalışma ve yaşam koşulları kötüleşiyor. Fazla mesailere kalan, gece gündüz çalışan, kredi kartı borçlarıyla boğuşan ve tükenen biziz. Son resmi açıklamaya göre işsiz sayısı 4 milyon sınırına dayanmıştır. Büyük kentlerdeki sonuçlar, aynı zamanda işsizliğe, yoksulluğa, iş cinayetlerine, düşük ücretlere, uzun iş saatlerine, grev yasaklarına ve anti-demokratik uygulamalara da bir tepkidir. Eğer devlet eliyle toplum baskı altına alınmasaydı, kriz ve kaos tehdidi olmasaydı, emekçiler yapay temelde kutuplaştırılıp karşı karşıya getirilmeseydi iktidar için sonuç mutlak bir çöküş olurdu.
Kardeşler!
İşçi sınıfının ekonomik, sendikal ve demokratik hakları daha da kırpılmak ve tümüyle ortadan kaldırılmak isteniyor. Referandumda işçilerden oy almak isteyen AKP, kıdem tazminatına el koyma planını 16 Nisan sonrasına ertelemek zorunda kaldı. Çalışma Bakanı Müezzinoğlu, patronları memnun etmek üzere kıdem tazminatını 16 Nisandan sonra bir fona devredeceklerini açıklamıştı. Oysa kıdem tazminatı işçilerin iş güvencesidir. Kıdem tazminatının fona devredilmesiyle birlikte patronlar, istedikleri zaman istedikleri işçileri tazminat vermeden işten atabilecekler. Kurulacak fon ise, aynı İşsizlik Fonu gibi patronlara peşkeş çekilecek.
Siyasi iktidar, işçi sınıfı örgütlenmesin, sendikalar güçlenmesin, işçiler mücadele ederek haklarını almasınlar diye elinden geleni yapıyor. Şu ana kadar pek çok grev yasaklandı ve patronlar karşısında işçilerin eli kolu bağlandı. Geçtiğimiz aylarda hem metal hem de banka işçilerinin grevinin yasaklanması, önümüzdeki dönemde yeni grev girişimlerinin başına neler geleceğini ortaya koymaktadır.
Halka pozitif şeyler sunamayan AKP, toplumu korkutarak iktidarını sürdürmeye çalışıyor. Sermayenin hizmetinde olan bir partiden işçilere, emekçilere bir fayda gelmemiştir ve gelmeyecektir. Bizler alternatifsiz değiliz. Bizler tüm zenginliği üreten bir sınıfız, işçi sınıfıyız. Tüm üretim gücünü elimizde tutuyoruz. Biz çalışmadığımız ve üretmediğimiz koşullarda patronlar ve iktidar sahipleri yalnızca bir hiçtirler. Bunu bilerek bir araya gelmeli, örgütlenmeli, geçmişteki mücadele deneyimlerini öğrenmeli ve işçi dayanışmasını büyütmeliyiz. İşte o zaman alternatifin nerede olduğunu görür ve çok şeyi değiştirebiliriz. Çareyi yanlış yerde aramayalım çare biziz!
Kardeşler!
İşçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs yaklaşıyor. 1 Mayıs işçilerin uzun çalışma saatlerine, düşük ücretlere, baskı ve zulme hayır dedikleri bir gündür. 1 Mayıs işçi sınıfının eşit, özgür ve sömürüsüz bir dünya özleminin ifadesidir. Dünyanın dört bir köşesinde işçiler, 1 Mayıs günü meydanlara çıkacaklar; sömürüye, savaşlara, anti-demokratik uygulamalara, baskı ve zulme dur diyecekler. Bizler de 1 Mayıs geleneğine sahip çıkmalı, birliğimizi, dayanışmamızı ve örgütlü mücadelemizi büyütmeliyiz. Yaşasın işçi sınıfının uluslararası mücadele birliği!
- Demokratik hakların ortadan kaldırılmasına, toplumun baskı altına alınmasına hayır!
- OHAL düzeni derhal son bulsun!
- Siyasi yasaklar, sendikal yasaklar kaldırılsın!
- Sınırsız basın, toplanma, grev ve örgütlenme hakkı!
- Kıdem tazminatının patronlara peşkeş çekilmesine hayır!
- Ücretler yükseltilsin, iş saatleri kısaltılsın!
- Taşeron sistemi yasaklansın!
- Kölelik bürolarına, kiralık işçiliğe hayır!
- Savaş politikalarına hayır, faşizme geçit vermeyelim!
- Emperyalist savaşlara hayır!
- Kahrolsun kapitalist sömürü düzeni!
Umut Bizde
- Bumerang Geri Döner!
- Engelli Koşu ve Örgütlülük
- “İş Barışı” mı Hak Arayışı mı?
- Dünden Bugüne Barış ve Adalet Özlemimiz İçin
- Yoksulluk Azaldı mı?
- Sermayenin Saldırılarına Karşı Birliğimizi Örgütleyelim!
- İşçi Dayanışması 191. Sayı Çıktı!
- Bir Ana ile Tanışmak…
- Sağlığımızı Mucizelerle Değil Birliğimizle Koruyabiliriz
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- MESS Sözleşmesinden Çıkardığımız Bir Ders Var
- Patron Haklı mı?
- Unutma, Örgütlen, Hesap Sor!
- Bölünenler mi Birleşenler mi Kazanır?
- Örgütlülük İşçi Sınıfının Gücü, Toplumun Umududur!
- İşçi Dayanışması 190. Sayı Çıktı!
- Asıl Düşman Olan Kim?
- “Dejavu” Sarmalını Kırmak İçin
- Derby’den Özak’a Sendikalı Olma, Sendika Seçme Hakkı
- Boyun Eğmek mi Birlikte Karşı Durmak mı?
Son Eklenenler
- Avrupa’nın en büyük, dünyanın ise ikinci büyük sakız ve şekerleme üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul Esenyurt’ta bulunan fabrikasında sendikal baskılar devam ediyor. Mentos, Vivident gibi markaları bünyesinde barındıran şirket sendika...
- Mersin’in Gülnar ilçesinde yapımı devam eden Akkuyu Nükleer Santrali şantiyesinde çalışan işçiler Ocak ve Şubat ayı ücretleri ödenmediği için 27 Martta iş bıraktı. Santralin Türkiye tarafının genel yüklenici firması IC İçtaş bünyesinde çalışan...
- Özak Tekstil işçileri sendika değiştirme hakkını kullanarak BİRTEK-SEN’de örgütlendikleri için patronun işten atma saldırısıyla karşılaşmış ve 27 Kasımda direnişe geçmişlerdi. Tüm baskı ve engellemelere rağmen sendikalarıyla birlikte mücadeleyi...
- Bayburt Grup’a bağlı Agrobay Seracılık’ta çalışan işçiler Tarım-Sen’e üye oldukları için tazminatları ve 2 aylık maaşları ödenmeden işten atılmışlardı. 22 Ağustosta direnişe geçen işçiler patronun yalanlarına, jandarma saldırısına, defalarca...
- İşçilerin, patronların saldırılarına karşı mücadelesi sürüyor, bu mücadelelerin bir kısmı anlamlı kazanımlarla sonuçlanıyor. Sendika düşmanlığına karşı direnişe geçen RC Endüstri işçileri patrona geri adım attırdı. Direnişin 20. gününde üretimi...
- Sermayelerini büyütmeyi her şeyin önüne koyan patronlar sınıfı dünyanın dört bir yanında iş güvenliği önlemlerini almayarak, doğayı tahrip edip felaketlerin önünü açarak işçilerin canını almaya devam ediyor. Türkiye’de ve dünyada depremlerde,...
- İtalya İşçi Sendikası UIL ülkede giderek artan iş cinayetlerine karşı 19 Martta Roma’da protesto gösterisi düzenledi. Sendika öncülüğünde yapılan eylemde giderek artan işçi ölümleri protesto edildi. İş güvenliği önlemlerinin alınmamasının işçilerin...
- Sorunlarımız giderek artıyor. Çevremde pek çok insandan “hiçbir şey değişmiyor” cümlesini duyuyorum. Onlara soruyorum: “Peki, değişmesi için sen ne yapıyorsun?” Herkes çözümü birbirinden bekliyor, sonra da “neden böyle” diye şikâyet ediyor. Sonuç...
- Hak gasplarına karşı işçilerin, emekçi kadınların ve emeklilerin hak arayışı sürüyor. Çeşitli işkollarından işçiler İzmir’den Manisa’ya, İstanbul’dan Ankara’ya kadar direnişlerle, yürüyüşlerle, basın açıklamalarıyla seslerini yükseltiyor.
- Başlıktaki sorunun cevabı aslında çok basit: kim karıştırıyorsa onun işine gelir doğal olarak. Çalışmakta olduğum işyeri ağır sanayi… Genç işçilerin yanı sıra çocuk ve yaşlı emeği sömürüsü de katmerli olarak yaşanıyor. Ücretlerin çevredeki...
- Türkiye’de mevcut siyasi iktidar, pek çok alanda politika değiştirdi, iç ve dış politikalarında keskin zikzaklar çizdi, defalarca doğrultu değiştirdi. Fakat doğrultusunu hiç değiştirmediği, istikrarını hep koruduğu bir alan var: Emek politikaları!
- Binlerce yıl önce atalarımızın avlanmak için kullandığı bumerang, atıldığı noktaya geri dönmesiyle bilinir. Bumerangın bu özelliğine atıfla, kişinin gösterdiği tutum ve davranışların sonuçlarının eninde sonunda kendisine geri dönüşü olacağını...
- Bursa’nın Gemlik ilçesinde faaliyet gösteren Borusan Lojistik A.Ş’de Liman-İş Sendikası’na üye olan 4 işçi işten çıkarıldı. Sendikalaştıkları için işten atılan işçilerin geri alınması ve sendikal baskılara son verilmesi talebiyle 21 Martta fabrika...