Buradasınız
İşsizlik Sigortası Fonu Kimlere Peşkeş Çekiliyor?
İşsizlik rakamları her ne kadar devletin resmi kurumlarınca düşük gösterilmeye çalışılsa da gerçekler ayan beyan ortada. Bugün 7 milyon insan işsizlikle boğuşuyor. İşsiz sayısı artarken işsiz kalan işçiler de İşsizlik Sigortası Fonundan yararlanmak için başvurularda bulunuyor. Peki, işçilerin yani fonun asıl sahiplerinin işsizlik fonundan yararlanması konusunda son derece “cimri” olan iktidar, sıra patronlara geldiğinde de aynı cimriliği gösteriyor mu? Bu sorunun cevabı koca bir “hayır”! İşsiz kalan işçiler için oluşturulan fondan, asıl sahipleri dışında neredeyse herkes yararlanıyor. İşbaşına geldiği günden beri sadece patronların çıkarlarını gözeten siyasi iktidar, işsizlik fonunun kapılarını da patronlar sınıfına ardına kadar açmış durumda.
Nasıl mı? Fondan 8 farklı “program” altında patronlara ödeme yapılıyor. Verilere göre Ağustos ayında fondan yararlananların sayısı 1,2 milyonu aşmış durumda. Ama 1,2 milyon kişiden sadece 640 bini işsiz olduğu için İşsizlik Sigortası Fonundan yararlanıyor! Geri kalanı patronlara yapılan teşvikler nedeniyle, ücreti bu fondan ödenen işçilerden oluşuyor. Bu durumda fondan yararlananlar işçiler değil bu işçilerin patronları oluyor.
İşbaşı eğitim programları adı altında işe alınan işçilerin, özel sektörde çalışmalarına karşılık maaşları işsizlik fonundan ödeniyor. Yararlanma süreleri ise meslek gruplarına göre değişiklik göstererek 3 ay ile 9 ay arasında değişiyor. Bu kapsamda Ağustos ayı verilerine göre, 265 bin kişinin maaşı fondan ödendi. Yani 265 bin işçi için patronların ceplerinden tek kuruş çıkmadı. Bir başka istihdam alanı ise, Toplum Yararına Program’dır. Bu program kapsamında temizlik, park, bahçe ve çevre düzenlemesi gibi işlerde binlerce kişi istihdam ediliyor. Ağustosta bu kapsamda çalışan 241 bin kişiye, Eylül ayı başlarında yaklaşık 80 bin kişi daha eklendi. Kısacası TYP adı altında 300 binin üzerinde kişinin maaşı yine işsizlik fonundan ödeniyor. Bu sayılar seçim dönemlerinde artış gösteriyor. TYP kapsamında yalnızca işsiz olanların çalıştırılması gerekirken, geçtiğimiz günlerde TYP’den başka bir işte çalışanların da yararlandığı tespit edildi.
Ekonomik kriz gerekçesiyle kısa çalışma ödeneğine başvuru yapan patronları da bu listeye eklemek gerekiyor. Son 9 ay içerisinde, 161 bin işçinin maaşı kısa çalışma ödeneği kapsamında işsizlik fonundan ödendi. Bunun karşılığında ödenen maaş tutarı 125 milyon lirayı aştı. İflas ya da konkordato ilan eden işyerlerinde de işçilerin 3 aylık maaşları yine fondan ödeniyor. Ekim 2018 ile Ağustos 2019 arasında 46 bin 537 kişiye iflas ödemesi yapıldı.
Medyada anne adaylarına “müjde” diye sunulan “yarım çalışma ödeneği” adı altındaki doğum teşvik uygulamasında da durum farklı değil. Bu uygulamada doğum yapan kadın işçiler; ilk çocukta 60, ikincide 120 ve üçüncü çocukta 180 gün yarım gün çalışıyor, diğer yarım gün yani ayda 15 günlük ücretler işsizlik fonundan ödeniyor. Ağustos ayında 1923 kişi bu ödenekten yararlandı. Yine bu yıl ilk kez uygulanan yeni bir “programla” 20 bin üniversite öğrencisi yaz aylarında kamu kurumlarında Sosyal Çalışma Programı kapsamında çalıştırılarak üç aylık süre boyunca fondan maaş aldılar.
Bu verilerle İşsizlik Sigortası Fonunun nasıl kullanıldığını görmek mümkün. Ocak-Ağustos 2019’da fondan patronlara ödenen teşvik tutarı 9 milyar 44 milyon lira. İşbaşı eğitim programları ile yapılan teşvik tutarıysa 1 milyar 918 milyon. Patronlara peşkeş çekilen İşsizlik Sigortası Fonunun Nisan ayından itibaren gelirinin giderinden az olduğu belirtiliyor. Ağustos ayında 3 milyar 357 milyon gelire karşı, 3 milyar 397 milyon gider oluştu.
İşçilerin fondan yararlanması için pek çok şart koşan siyasi iktidar, sıra patronlara gelince har vurup harman savuruyor. İşçilerin örgütsüzlüğü nedeniyle, işçilerin mücadele örgütleri olan sendikalardan da bu yağmaya karşı doğru düzgün bir tepki yükselmiyor. Oysa işçi sınıfının kendisini doğrudan ilgilendiren bu önemli sorun karşısında sessizliğini bozması gerekmektedir. İşçilerin birlikte hareket etmesi, sendikalarını harekete geçirmesi durumunda patronlar ve onların hizmetindeki iktidarlar işçilerin fonlarını yağmalayamaz.
- Perfetti Van Melle’de Direniş Kazanımla Sonuçlandı
- Dert Bizde, Derman Ellerimizdedir
- Dünya İşçi Sınıfı Yeni Yıla Mücadeleyle Girdi
- KESK TÜİK’in Sahte Enflasyon Rakamlarını Protesto Etti
- Harb-İş Eskişehir Şubesinden TİS Eylemi
- Asgari Ücret Asgari Zam Gördü!
- Balıkesir’de ZSR Mühimmat Fabrikasında İşçi Katliamı
- İş Kazalarına Karşı Daha Fazla Örgütlenelim
- Hitachi Energy’de Anlaşma İmzalandı, Grev Sonlandırıldı
- TİS Yetki Sistemi, Sorunlar ve Çözüm Arayışları Toplantısı Düzenlendi
- Selçuk, 5 Küçük Kardeş ve Annelik
- DİSK Asgari Ücret Taleplerini Açıkladı
- Kartal’da Binlerce Emekçi Haykırdı: “İnsanca Yaşamak İstiyoruz!”
- Önümüzdeki En Büyük Engel Sömürü Düzenidir
- Kanatları Kesik Gençler Ülkesine Yolculuk
- 1-0 Önde Olmak İçin Örgütlü Mücadeleye!
- 2021 Tüm Emekliler Sendikası’ndan Tekirdağ’da Eylem
- Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri’nden Gözaltılara Karşı Eylem
- Kadınlar Şiddete, Eşitsizliğe, Yoksullaştırma Politikalarına Boyun Eğmiyor
- BES Kandırmacası ve İptal Eziyeti
Son Eklenenler
- Vivident, Mentos gibi sakız ve şekerleme markalarının üreticisi olan Perfetti Van Melle’nin İstanbul/Kıraç’ta bulunan fabrikasında çalışan işçiler Tekgıda-İş Sendikasında örgütlenmiş, şirket yönetiminin sendika düşmanı tutum ve baskılarıyla...
- Sevgili işçi kardeşlerim, Rus yazar Tolstoy “acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyuyorsan insansın” der. Tolstoy’un bu ifadeleri özü itibariyle insanlaşmayı anlatır. İşçi sınıfı olarak, sömürücü efendilerden insanlık için insanlaşma...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER, sözünü İşçi Dayanışması’yla söylüyor. Kapitalist sömürüye, zorbalığa, ayrımcılığa, haksız savaşlara karşı işçi sınıfına sesleniyor ve diyor ki kurtuluş ellerinizde, birliğinizdedir.
- İşçi ve emekçiler pek çok ülkede 2024 yılını mücadeleyle kapattı, 2025’i mücadeleyle karşıladı. Kapitalist sömürü düzeninin yol açtığı sorunlar büyürken, buna karşı işçilerin mücadelesi ve dayanışması da güçleniyor. Emperyalist savaşın yayıldığı,...
- Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Aralık ayı yıllık enflasyonunu yüzde 44,38, 12 aylık ortalama enflasyonu ise yüzde 58,51 olarak açıkladı. Kamu emekçilerinin ve emeklilerin maaş artışında önemli bir faktör olan altı aylık enflasyon ise yüzde 15,75...
- Harb-İş Sendikası Eskişehir Şubesi, 3 Ocakta basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasında kamu işçilerinin toplu iş sözleşmesi (TİS) sürecine, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarına ve Harb-İş üyesi işçilerin yaşadıkları ekonomik...
- İşçi Dayanışması yayınlandığı ilk günden bu güne biz işçilere kocaman bir sınıf olduğumuzu, yaşamlarımızın, sorunlarımızın ve çözüm yollarının ne kadar yakın olduğunu anlatmaya devam ediyor. Yazıların kaleme alınmasından görsellerin hazırlanmasına,...
- İstanbul Planlama Ajansının (İPA) Ekim ayı araştırmasına göre, İstanbul’da ortalama stres seviyesi 10 üzerinden 6,9 çıktı. Aslında bu veri sadece İstanbul’u yansıtmıyor. Mersin olsun, İstanbul olsun hiç fark etmiyor: Stres seviyemiz artıyor,...
- Sevgili işçi kardeşlerim, başlıktaki sözlere gelmeden meramımın tamamını anlatmak için 6 ay geriye gitmem gerekiyor. Mayıs ayının son haftasında iki azı dişime kanal tedavisi için Dokuz Eylül Üniversitesi diş bölümüne randevu alarak gitmiştim. İki...
- “Zeytinyağlı yiyemem aman/ basma da fistan giyemem aman…” Kütahya ya da Bursa yöresine ait olduğu düşünülen bu türkü düğünlerde, keyifli eş dost toplantılarında hep bir ağızdan söylenir. Hatta eğlenceli ritmi karşılıklı oynamaya da teşvik eder....
- Hayat pahalılığı, geçim sıkıntısı korkunç boyutlara ulaştı. Emekçiler olarak temel ihtiyaçlarımız olan barınma, beslenme gibi ihtiyaçlarımızı karşılamakta zorlanıyoruz. Aldığımız maaşlarla kirayı mı ödeyelim, karnımızı mı doyuralım diye kara kara...
- Kapitalist sistemde yaşıyoruz ve bu sistemin yol açtığı büyük-küçük pek çok sorunla boğuşuyoruz. Peki sorunlarımızı çözmek için ne yapıyoruz? Örneğin pek çoğumuzun ailesinde çocuk, hasta, yaşlı ya da engelli olduğu için bakıma muhtaç yakınlarımız...
- İşçi Dayanışması çıktığında her birimiz ilk görüşte etkilendiğimiz yazıyı seçiyoruz. Neden etkilendiğimizi, yazının bizi nasıl etkilediğini, neyi düşünmemizi sağladığını anlatıyoruz birbirimize. Bu yazıyı herhangi bir arkadaşımıza nasıl ve neden...