Buradasınız
Karantina Yurtlarından Korona Manzaraları
İstanbul’dan bir öğrenci
Haftalardır hatta aylardır gündemden düşmeyen koronavirüs biz öğrencilerin de gündeminde farklı bir açıdan yer etti. Ben üniversiteyi yurtta kalarak okuyan bir öğrenciyim. Ve sizlerle yurtta kalan öğrencilerin virüsle ilgili gündemini aktarmak istiyorum.
Geçen hafta bazı KYK yurtları umreden dönen vatandaşlar için 14 günlük karantina yurdu haline getirildi. KYK yurtlarında yaşadığı unutulan biz öğrenciler için ise bu durum tam anlamıyla zulüm oldu. Ankara’da bir kız öğrenci yurdunda gece yarısı öğrenciler yurtlarından dışarı çıkartılıp deyim yerindeyse “başınızın çaresine bakın!” denildi. Öğrencilerin bazıları otogarda ve sokakta yatmak zorunda kaldı. Ardından İstanbul’da bir erkek yurdunda da öğrencilere 5 dakika içinde yurdu boşaltıp memlekete gitmeleri zorunlu hale getirildi. Benim kaldığım yurtta ise hiçbir resmî açıklama yapılmadan eşyalarımızı kaldırıp dolaplara kilitlememiz gerektiği anonsları yapıldı.
Hal böyle olunca hepimizde bir panik oluşturuldu. Birçoğumuz memleketine, ailelerinin yanına dönmek için bilet almaya koyuldu. Fakat biletler ya fahiş fiyatlara satılıyordu ya da çoktan tükenmişti. Maddi açıdan zaten yeterince zorlandığımız yetmezmiş gibi gündemle birlikte iyice şişirilmiş biletleri bizlere aldırdılar. Bizler de uzun ve sağlıksız yolculuklar ile memleketin dört bir yanına dağıldık. Alınan “önlemler” arasında bir de “sokağa çıkma, evde kal” kampanyası var. Biz işçi ailelerine ücretli izin bile vermeyenler, ücretsiz izinleri, yıllık izinleri dayatanlar bizden böyle bir “rica”da bulunuyorlar. Yaşamını sürdürmek için çalışmak zorunda olan milyonlarca işçi ve emekçi için bu sözde önlemlerin bir karşılığı yok. Yani aslında anlaşılıyor ki bu sağlık önlemlerinin hepsi tuzu kuruların alabileceği önlemler. Çökertilen sağlık sisteminin kurbanı olan işçi ailelerinin ve onların evlatları olan biz öğrencilerin ne sağlıkları ne de gelecekleri egemenlerin umurunda! Bir kez daha gördük ki biz ezilenleri kurtaracak tek gerçek vardır; örgütlü mücadele!
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- Türkiye’de seçimler öncesinde çok sayıda emekli eylemi gerçekleşti. Emeklilerin yaşadığı sorunların sandığa yansıyarak yerel seçimleri etkilediği herkesin malumu… Sorunlarımız bitmedi ve seçim sonrasında da emekliler olarak taleplerimizi haykırmaya...
- Merhaba dostlar; bizler İstanbul’dan bir grup öğretmeniz. 1 Mayıs’a yaklaşırken duygularımızı siz işçi kardeşlerimizle paylaşmak istedik. Öncelikle her sene olduğu gibi bu sene de 1 Mayıs coşkusunu haftalar, aylar öncesinden hissetmeye başladık. O...
- Öz Gıda-İş Sendikasında örgütlü işçilerin 7 Marttan beri grevde olduğu Abalıoğlu Lezita fabrikasında 16 Nisanda jandarma işçileri ve sendikacıları darp etti ve ters kelepçeyle gözaltına aldı. Yaralanan 8 işçi hastaneye kaldırıldı. İzmir Kemalpaşa’da...
- 17 Nisan Sağlıkta Şiddete Karşı Mücadele Günü kapsamında Türkiye’nin pek çok kentinde sağlık emekçileri basın açıklamaları gerçekleştirdi. 12 yıl önce Gaziantep’te görev sırasında katledilen Dr. Ersin Arslan ve sağlıkta şiddet sonucu yaşamını...
- Bursa’da faaliyet gösteren Durak Tekstil’de 6 işçi Öz İplik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atılmış ve fabrika önünde direnişe geçmişlerdi. 6 Şubattan itibaren direnişlerine kararlı bir şekilde devam eden Durak Tekstil işçileriyle dayanışma...
- Sermaye sınıfı ve iktidar bizi bir birey, bir insan olarak değil sadece ucuz işgücü kaynağı olarak görüyor. Çok çocuk doğurmamızı, gelecek işçi kuşaklarını yetiştirmemizi beklerken, kadın istihdamını teşvik ettiklerini söylerken, doğum ve emzirme...
- Adıyaman’ın Besni ilçesinde bulunan Mega Polietilen fabrikasında 2 aylık ücretleri gasp edilen işçiler 8 Nisanda iş bırakarak direnişe başladı. 15 Nisanda BİRTEK-SEN’in çağrısıyla fabrika önünde bir dayanışma eylemi yapıldı. 5 Nisandan bu yana...
- İşçi sınıfının 8 saatlik işgünü için mücadelesinden doğan 1 Mayıs’ın 138 yıllık bir tarihi var. Kuşaklar boyunca kadın ve erkek işçiler işgününü 8 saate indirmek için mücadele ettiler ama bu mücadele işgününün kısaltılması talebiyle sınırlı kalmadı...
- Hepimiz artan hayat pahalılığından şikâyet ediyoruz. Geçimimizi sağlamakta, ay sonunu getirmekte zorlanıyoruz. Çarşı-pazarda, marketlerde hep aynı sohbeti yapıyor, aynı dertten yakınıyoruz: Hayat çok pahalı! Çoğumuz için tatil yapmak, hafta sonu...
- İsrail’in Gazze’ye saldırıları altıncı ayını geride bırakırken altı aydır meydanları dolduran İngiltereli işçi ve emekçiler “acil ve kalıcı ateşkes” ve “İsrail’e silah satışının sonlandırılması” talepleriyle bir kez daha meydanlara çıktı. 13 Nisanda...
- Otuz yıl boyunca kesintisiz çalışmış, ücreti daha cebine girmeden SGK primleri ve vergileri kesilmiş, EYT’li emekli bir işçiyim. 2024 yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından emekliler yılı ilan edildi ama emekliler sefalet içinde yaşamaya mahkûm...
- Ezilenlerin safında mücadele eden, şiirlerini ve oyunlarını işçi sınıfına adayan Bertolt Brecht, “Yarının Büyüklerine Şiirler” kitabında, beşiğinin başucunda oğluna seslenen bir ananın ninnisine yer verir. Geçmişten bugüne ninniler, çocukların...
- Sevgili işçi kardeşlerim, hepinize merhaba. Bu mektubumda sizlerle sözü eğip bükmeden konuşmak ve gerçekler üzerine hasbihal etmek istiyorum. Yani gerçekleri olduğu gibi konuşalım. Biliyorum ki kursağınıza giren her lokmayı alın teriniz, elinizin...