Buradasınız
KDS’de İş Kazası, Kopan Parmaklar ve Yalanlar
KDS’den bir işçi
Merhaba işçi arkadaşlar. Ben Gebze’de bulunan KDS fabrikasında çalışan bir işçiyim. Bu fabrikaya girdiğimden beri 12 saat çalışıyorum. Sıcak havanın yarattığı bunaltı yetmezmiş gibi, bir de döküm bölümünün yarattığı sıcağa maruz kalıyoruz. Bu tabii ki çalışmamızı iki kez zorlaştırıyor. Geçen hafta Cuma günü fabrikamızın bölüm şefi olan baş temsilcimiz bize iş gözlüğü ve iş kıyafetlerinin kullanılması ile ilgili konuşma yapmaya başladı. Birçok arkadaş havaların sıcak olmasıyla da alakalı olarak iş gözlüklerini takmıyorlardı. Çalıştığımız ortam çok bunaltıcı ve basık havalı olduğu için sürekli terletiyordu bizleri. Dolayısıyla gözlükler sürekli buğulanıyor ve hiçbir şey göremez oluyorduk. Temsilcimiz bize “Bundan sonra size verdiğimiz iş kıyafeti, iş ayakkabısı ve gözlükleri eksiksiz kullanacaksınız, aksi takdirde fotoğrafınızı çekeceğiz ve işinize son vereceğiz. Bununla ilgili hiçbir hak talep edemezsiniz. Dünyanın neresine giderseniz gidin ben gözlük takmadım, beni işten attı derseniz işveren haklı durumda olur. Arkadaşlar ben sizi anlıyorum bunalıyorsunuz ama ben de işe sağlam geldiniz, evinize sağlam gidin istiyorum” diye telkinde bulundu. Biz tabii ki iş güvenliği ekipmanlarını kullanıyoruz fakat bir havalandırma takarak çözecekleri sorunu sadece bizde görüyorlar. Bu da bizim canımızı sıkıyor.
Bu konuşmadan 3 saat sonrası bir iş kazası meydana geldi. Çalıştığımız bölümde presler var, dökümü yapılan parçaların kesimini yapıyoruz bu preslerle. Ben, kazanın olduğu anda tam oradan geçiyordum. Önce bir bağırtıyla sağıma döndüğümde yemeğimi beraber yediğim, beraber çay içtiğim, günümün 12 saatini beraber geçirdiğim arkadaşımın ellerini presin altında gördüm. O an dünyam karardı ve hiçbir şey yapamadım. Sanki yere çivilendim kaldım. Vardiya sorumlumuz hemen koştu presi kaldırdı. Arkadaşım ellerini presin altından çıkardığında iki başparmağının birinin kopup yere düştüğünü diğerinin de ezilerek parçalandığını gördüm. O an bölümümüzde çalışan arkadaşlara dönüp baktığımda herkesin başını iki elinin arasına almış çaresizlik içinde olduğunu gördüm. Ambulans çağrıldı. Patron, müdürler, şefler bir anda bizim bölüme üşüştüler. Arkadaş hastaneye gittikten sonra makinede inceleme yapıyorlardı. Biz ise çökmüştük, daha vahim durumu üzerimizden atamadan vardiya sorumlumuz geldi yanımıza. “Hadi arkadaşlar makinelerinizin başına, olan oldu” dedi. Bu lafın söylenmesi, bizi tekrar çalışmaya başlatmak istemesi ve bir süre sonra başlatması biz işçileri ne kadar düşündüklerini de ortaya koymuş oluyordu.
İş kazasından bir gün sonra temsilci ve bölüm şefimiz tekrar konuştu: “Arkadaşlar ben size dün demiştim iş malzemelerinizi kullanın, gözlüğünüzü takın diye. Bu olay ondan olmadı ama arkadaşınızla ben konuştum, makineyi otomatiğe almış, yapmaması gereken bir şeyi yapmış. Bundan sonra daha dikkatli olun, parçaları hızlı bir şekilde presin altından alın, zaten bununla ilgili pense, maşa filan bir şeyler yaptıracağız.” Aslında söyledikleri yalandan başka bir şey değildi. Presin otomatiğe alınması diye bir şey yoktu. Kaldı ki otomatik durumda preste malzeme kesinlikle basılamazdı. Yaptıkları şey işin sorumluluğundan kaçmaktı ve suçu işçi arkadaşımıza atmaktı. Nedense iş kazası olduktan bir gün sonra iş güvenliği ve preslerle ilgili bir eğitim aldık.
Evet arkadaşlar, henüz hayatının baharında yalnızca 19 yaşında olan işçi arkadaşımın iki baş parmağı önlenebilecek ama önlenmeyen bir kaza sonucunda koptu. Unutmayın ki patronlar bizleri asla düşünmezler. Ve onların bu bencillikleri yüzünden biz işçiler vücudumuzu parça parça onlara veriyoruz. Eğer birlik olmazsak daha da vereceğiz gibi görünüyor. Vücudumuzu parça parça patronların makinelerine kaptırmak istemiyorsak mücadeleye omuz verelim.
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
- Aşırı Sıcaklar İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Ediyor
- Teknoloji Çağındayız Ama İşçiler Çalışırken Ölüyor!
- Örgütsüzlüğümüzün Bedeli: Artan İş Cinayetleri
Son Eklenenler
- Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otelde göz göre göre gerçekleşen katliam, iktidarın bugüne kadarki denetimsizlik ve cezasızlık politikalarının yeniden sorgulanmasına neden oldu. İktidar sahipleri her zamanki gibi “bu meseleye siyaset karıştırmayın...
- Egemen sınıfın siyasetçileri sıklıkla gençliğin öneminden bahsediyor ve gençliği kazanmanın gerekliliğinden dem vuruyorlar. Mesela geçen ay Erzurum’da “Gençlerle Buluşma” programına katılan Erdoğan şöyle seslendi gençlere: “Bizim keyfi yere feda...
- İngiltere’nin başkenti Londra’nın meydanlarında aylardır emekçilerin barış talebi yankılanıyor. 18 Ocak Cumartesi günü, Filistin halkıyla dayanışma kapsamında Londra’da düzenlenen 24. ulusal gösteriye on binlerce kişi katıldı. Sırbistan'da...
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Yolbulan Metal fabrikasında 219 gündür grevde olan işçiler, 24 Ocakta Payas Belediyesi önünde eylem yaptılar. 20 Haziranda greve çıkan işçiler, grevlerinin 217. gününde de fabrikanın önünden yürüyüş yaparak yolu...
- İş güvenliği önlemlerinin yetersizliği ve denetimsizlik sebebiyle iş kazaları yaşanmaya, işçiler iş cinayetlerinde ölmeye devam ediyor. Yakın tarihte yaşanan çeşitli iş kazaları ve bunlarla ilgili yayınlanan bilirkişi raporları patronların kâr hırsı...
- İşçi Dayanışması’nın ilk sayısı 2008 Nisan ayında yayın hayatına başlamıştı. Elbette çıkarken kardelenler gibi toprağında kök saldıktan sonra filiz vermişti. İşte o günden beridir 1 Mayıs meydanlarında kırmızı şapka ve önlüklerle gelincik tarlası...
- 24 Ocak 1980’de, sermaye sınıfının ortak talepleri doğrultusunda bir dizi ekonomik karar alınmıştı. Adına “yapısal dönüşüm programı” denilen bu kararların alınmasında IMF, Dünya Bankası gibi emperyalist güçler, bu süre zarfında kurulan hükümetler,...
- Sonradan görme bir burjuva olan Turkuaz Tekstilin sahibi Nihat Zeybekçi, asgari ücreti vatan-millet-Sakarya’ya bağlamak için cambazlık yapıyor. Asgari ücret 660 dolara karşılık geliyormuş. 2003’te asgari ücret 100 dolar ediyormuş. Bunlar yanıltıcı...
- Teksif Sendikasında örgütlenen İzmir/Gaziemir’de Digel Tekstil, İstanbul/Tuzla’da TKİS Blinds ve Kayseri’de Almer Tekstil işçileri, patronların sendika düşmanlığına ve işten atma saldırısına karşı mücadele ediyor. İBB’ye bağlı Beltur işçileri, 20...
- Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezinde bulunan Grand Kartal Otel’de 21 Ocakta gece saatlerinde meydana gelen yangında 79 kişi hayatını kaybederken onlarca kişi yaralandı. Yapılan açıklamalara göre yangın sırasında otelde kayıtlı 238 kişi bulunmaktaydı...
- Emekçi kadınlar olarak birçok sorunumuz var. Hayat pahalılığı, yoksulluk, çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayamamak gibi sorunlar yaşıyoruz. İzmir’de tek göz bir evde çıkan yangında hayatını kaybeden beş küçük çocuk hepimizi çok üzdü. Bu çocuklar...
- İşçi sınıfının emeklileri, abi ve ablalarımız, Erdoğan 2024 yılını “emekliler yılı ilan ediyoruz” demişti. Erdoğan’ın o konuşmasını belki de hepimiz dinledik, gazetelerden okuduk. Bazılarımız burjuva siyasetinin zokasını yutarak, “belki bu sefer iyi...
- Baskılara, yasaklara rağmen direnişlerini sürdüren Polonez işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlandı. Metal işçilerinin kararlı duruşu kazanım getirdi. Hitachi Energy grevi 24 Aralıkta, Schneider Elektrik grevi 6 Ocakta, Arıtaş Krijojenik grevi 10...