Buradasınız
Kemal Türkler ve Maden-İş’in Mücadeleci Çizgisi

Mücadeleci işçi önderi Kemal Türkler’in katledilmesinin üzerinden 30 yıl geçti. DİSK’in kurucu önderi ve Maden-İş’in başkanı Kemal Türkler, 22 Temmuz 1980’de devlet destekli faşist güçler tarafından katledildi. Amaç yükselen işçi sınıfı hareketini ezmek ve darbeye zemin hazırlamaktı. Kemal Türkler’in cenazesine bir milyondan fazla işçi iş durdurarak sahip çıktı. Kemal Türkler’e kurşun sıktıran güçler, gerçekte işçi sınıfının birliğine ve mücadeleci sendikal örgütlenmeye kurşun sıktırmışlardı. Kemal Türkler’in ömrü mücadele içinde geçti. Sendikalara yerleşmiş bürokratlara ve sınıf işbirliğini savunan sendikacılık anlayışına karşı, Kemal Türkler’in ve Maden-İş’in mücadeleci sendikal anlayışını sahiplenmek ve sürdürmek tüm işçilerin görevidir.
Kemal Türkler, 1947 yılında üniversiteyi bırakarak İstanbul’da Emayetaş fabrikasında işçiliğe başlar. 1951’de Maden-İş sendikasına üye olan Kemal Türkler, sendikal örgütlenme içinde yerini alır. 1954’te Maden-İş sendikası genel başkanlığına getirilen Kemal Türkler, sınıf içerisinde örgütlenme çalışmalarına hız vererek Maden-İş’in örgütlülüğünün tüm ülkeye yayılmasında önemli bir rol oynar. Genç yaşında sendikal mücadele içinde yer alan Türkler, 1961 yılında Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) ve 1967 yılında da DİSK’in kurucuları arasında yer alır. Türkler’in 10 yıl boyunca genel başkanlığını yaptığı DİSK içindeki mücadeleci sendikacılık çizgisi, yıllardır Türk-İş’in savunduğu “partiler üstü ve siyaset dışı sendikacılık” anlayışına büyük darbe vurur. 1960 ilâ 1980 arasında Kavel, Sungurlar, 15-16 Haziran, DGM ve Profilo direnişleri Kemal Türkler’in içinde bulunduğu mücadeleci sendikal anlayışın bir ifadesi olur. Türkiye’de işçi sınıfının uluslararası mücadele günü 1 Mayıs’a sahip çıkan ve kitlesel bir şekilde kutlanmasını sağlayan da bu mücadeleci sendikal anlayıştır.
İşçilerin sevdikleri, saydıkları, kendilerinden bildikleri dürüst bir işçi önderiydi Kemal Türkler. Kemal Türkler önderliğindeki Maden-İş adeta işçilerin evi gibiydi. İşçiler sendikalarında tartışıyor, taleplerini belirliyor, hazırlık yapıyor ve patronlara karşı hep birlikte kararlıca eylemlere çıkıyorlardı. Örneğin, o dönemde madeni eşya sektöründeki patronlar bir araya gelerek, metalürji işçilerine karşı saldırıya geçmişti. Madeni eşya sanayicilerinin örgütü olan MESS, bu işkolunda çalışan işçilerin kazanılmış haklarını bile geri almaya ve işçileri düşük bir toplu sözleşmeye razı etmeye hazırlanıyordu. Bu işkolunda DİSK’e bağlı Maden-İş sendikasının üyesi olan binlerce işçi, MESS’in baskılarına boyun eğmeyeceklerini daha baştan aldıkları bir kararla ortaya koydular. “Tabanın söz ve karar sahibi olması” ilkesinden hareket eden Maden-İş üyesi binlerce işçi, kendi fabrikalarında daha derinlemesine bir örgütlenmeye giriştiler. Sendika temsilciliğinin yanı sıra, fabrika içindeki değişik üretim ünitelerinde de “ünite temsilcilikleri” örgütlediler. Bunun yanı sıra, toplu sözleşme teklifinin hazırlanışından sözleşmenin bağıtlanışına kadar geçecek tüm aşamalarda tabanın aktif denetimini sağlamak üzere Toplu Sözleşme Komiteleri kurdular. Maden-İş sendikası toplu sözleşmeyi bu komitelerle birlikte hazırlamış ve greve çıkma kararını da binlerce işçiyi temsil eden bu Toplu Sözleşme Komiteleri ile birlikte almıştı.
Kemal Türkler’in 30 yıl önce katledilmesi, askeri darbeye giden yolda önemli bir dönemeçti. TÜSİAD önderliğindeki patronlar yükselen işçi hareketini ezmek ve işçi sınıfının haklarını gasp etmek amacıyla orduyu işbaşına çağırmışlardı. Bugün işçi sınıfının örgütlülüğü 1980 öncesinden oldukça gerilerdedir. Günümüzde sendikal mücadeleye hâkim olan anlayış, patronlarla işbirliğini savunan bir anlayıştır. Sendika bürokratları patronların artan saldırıları karşısında, işçilerden “fedakârlık” istemekteler. İş saatleri uzuyor, çalışma koşulları ağırlaşıyor ve ücretler düşüyor, fakat sendika bürokratları en ufak bir adım dahi atmıyorlar. Çünkü sendikalarımıza yerleşen bürokratlar mevki ve ayrıcalıklarını koruma peşindeler. Bu nedenle sendikaları mücadeleden alıkoyuyorlar ve tabandan gelişen mücadelelerin önünü kesmeye çalışıyorlar.
İşçi kardeşler, kriz işsizlik ve yoksulluğu arttırıyor. Patronlar işten atmalar önündeki engellerin kaldırılmasını istiyorlar. Patronların isteği doğrultusunda hareket eden hükümet, kıdem tazminatının kaldırılması için adım atmaya başladı. MESS, yüz binden fazla metal işçisine esnek çalışmayı, düşük ücreti, ağır çalışma koşullarını dayatıyor. Tüm bunlara karşı ne yapmalıyız? Çıkış yolu bellidir. 1980 öncesinde Kemal Türkler’in başında bulunduğu Maden-İş’in savunduğu mücadeleci sendikal anlayışı bugün de örnek almamız gerekiyor. İşçiler sendikalarına sahip çıkmalı, karar sürecine katılmalı ve sendikacıları denetlemelidirler. Sendikalarımızı işçilerin evi haline getirmek için tabanda örgütlenelim ve militan sınıf sendikacılığı anlayışıyla işbirlikçi sendikal tutuma karşı mücadele edelim!
Bıçak Kemikte
- Doğa, İnsan ve Kapitalizm
- İnsan, Kent, Kültür, Tarih: İnsanlık Betonla Kalkınamaz!
- Değişmeyen Kirli Oyun: Ezilenleri Birbirine Kırdırmak!
- Emekçi Dayanışmasını Güçlendirelim!
- Emekçilerin Kader Planı!
- Bir Fotoğraf Karesinin Düşündürdükleri
- “Asrın Felaketi” mi, Asrın Kötülüğü mü?
- Emekçi Kadınlar: Şimdi Dayanışma Zamanı!
- Silkinip Ayağa Kalkmak Zorundayız!
- İşçi Dayanışması 179. Sayı Çıktı!
- İşçi Sınıfının Zincirleri ve Potansiyeli
- Garp Cephesinde Değişen Ne?
- İnsan Ne, Bencil Olan Kim?
- Bugün Herkes Dünyanın Döndüğünde Hemfikir Ama…
- Ücretler Artarsa Enflasyon Artar!
- Değişimi Asıl Yaratacak Olan Biziz!
- İşçi Dayanışması 178. Sayı Çıktı!
- Sözcüklerin Anlamı: Kimin Düşüncesi, Kimin Penceresi?
- Sınıflar, Siyaset ve Genel Oy Hakkı
- İşçi Anne Babalar Çocuklarını Nasıl Yetiştirmeli?
Son Eklenenler
- Birleşik Metal-İş Sendikası İstanbul 1 No’lu Şube, 19 Martta 8. Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi. Classes Butik Otel’de yapılan kurulda söz alan Şube Başkanı Özcan Atmaca, Mata işçilerinin direnişini selamlayarak konuşmasına başladı. “Mata bizim...
- Her yıl 21 Martta Ortadoğu ve Kafkasya halklarının “yeni günün”, özgürlüğün, isyanın, direnişin simgesi olarak kutladıkları Newroz, 2023 yılında “Her yer Newroz her daim Özgürlük/Her der Newroz, Her dem Azadi” şiarıyla karşılandı. 19 Mart Pazar günü...
- Türk-İş’e bağlı Tüm Taşıma İşçileri Sendikası (TÜMTİS) 31. Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ali Emiri Kültür Merkezi konferans salonunda yapılan Genel Kurulun ilk gününde, 6 Şubat depremlerinin felakete...
- Deprem, tsunami, sel, kasırga… Bunlar dünya var olalı beri meydana gelen doğa olaylarından bazıları. Tarihte insanlar bu tür doğa olaylarıyla nasıl baş edeceklerini bilmedikleri için türlü felaketlerle karşılaştılar, nice acılar çektiler. Kimi...
- Yoksullaşma, artan hayat pahalılığı, düşük ücretler ve kötü çalışma koşulları nedeniyle pek çok sektörde sendikalaşan işçilerin sayısı artıyor. Siyasi iktidarın işçi düşmanı politikalarından güç alan patronlar sınıfı, işçilerin sendikalaşma hakkına...
- İstanbul Emek Barış ve Demokrasi Güçleri “Depremin 40. gününde kaybettiğimiz canları yaktığımız mumlarla anıyoruz” diyerek 16 Mart günü anma eylemleri gerçekleştirdi. İstanbul Bakırköy Özgürlük Meydanı ve Kadıköy İskele Meydanında bir araya gelen...
- Maraş merkezli depremlerde on binlerce insan yaşamdan kopartıldı, milyonlarcası perişan ve evsiz bırakıldı. Fakat sermaye sınıfının kâr hırsı sınır tanımıyor; yakınlarını kaybetmiş, acı ve kedere boğulmuş, evsiz kalmış işçileri işten atmakla tehdit...
- 6 Şubat depremleriyle büyük yıkım yaşayan Adıyaman, Malatya, Diyarbakır ve Urfa’da halk şimdi de sel ve su baskınlarıyla boğuşuyor. Yağmur Adıyaman, Malatya ve Urfa’da sele neden olurken Urfa ve Adıyaman’da 15 kişi hayatını kaybetti. 5 kişi de kayıp...
- AKP iktidarında can bulan dünya görüşü için gelişme ve kalkınma demek; büyük kâr getirisi olan yollar, köprüler, havaalanları, bin odalı saraylardır. İktidar ve zengin olma hırsından körleşmiş zihinsel ve düşünsel bir yapıdan söz ediyoruz. Bu...
- Merhaba arkadaşlar, benim adım Gizem. Ben 17 yaşındayım ve okuyorum. 11. sınıftayım ama okula gidemiyorum. Çünkü burada 6 Şubatta deprem oldu. Ben bu mektubu niye size yazıyorum biliyor musunuz? Ayakta dimdik durun ki çabuk iyileşelim. Deprem...
- İstanbul/Tuzla’da bulunan Mata Otomotiv’de çalışan 1000’den fazla işçi 27 Şubattan bu yana mücadele ediyor. İşçi sağlığı ve güvenliği önlemlerinin alınması, mobbing ve baskılara son verilmesi, ücretlerine yüzde 25 ek zam yapılması talebiyle başlayan...
- 6 Şubat sabahına korkunç bir haberle gözlerimizi açtık. Felaketin korkunç boyutları her geçen saat daha da açığa çıkıyordu. Saatler, günler geçerken insanların “devlet nerede?” feryatları göğe yükseliyordu. Televizyondan, sosyal medyadan çaresizce...
- Sömürücü egemenler, geçmişten bugüne hep aynı taktikleri izledikleri halde başarılı oluyorlar. Çünkü emekçiler, ezilen ve sömürülen kitleler örgütsüzler! Örgütsüz ve gideceği yolu bilmeyen insanlar kolayca yönlendirilirler. Böylece egemenler mağduru...