Buradasınız
Kendisi Çocuk Bedeni İşçi Olanlar
Tuzla’dan bir kadın işçi
Okullar kapandı, yaz tatili çocuklar için eğlenerek, dinlenerek yeni bir eğitim öğretim yılına hazırlanmak anlamına geliyor. Ama bu her çocuk için geçerli değil. İşçi çocuklarının çoğu için yaz tatili çalışmak demek. Ailelerine katkıda bulunabilmek ve ihtiyaçlarını karşılayabilmek için her yıl yüz binlerce çocuk yaz tatilinde çalışıyor. Birçoğu daha okullar kapanmadan işbaşı yapmış oluyor. Binlerce çocuk ise hiç okul yüzü görmüyor. Tarım işçiliğinde, fabrika ve atölyelerde, tekstilde, hizmet sektöründe ve daha birçok alanda çocuk işçi çalıştırılıyor. Çocuk işçiler çoğu zaman yetişkinlerle aynı işi yapmalarına rağmen çok az ücret alıyorlar. Yaşları küçük olduğundan ve paraya da ihtiyaçları olduğu için çocuk işçiler, bu duruma karşı seslerini çıkaramayıp işverenin verdiği ücrete razı oluyorlar.
DİSK Genel-İş sendikası çalışan çocukların sorunlarını görünür kılmak için “Türkiye’de Çocuk İşçi Olmak” adlı bir rapor hazırladı. Rapora göre, “ülkemizde çalışan çocuk sayısı 2 milyona yaklaştı. 2016 TÜİK verilerine göre çocuk işçilerin yüzde 78’i kayıt dışı çalışıyor. 2016 yılında 15-17 yaş arası çocuk işçi sayısı 708 bin. Bu çocukların 558 bini kayıt dışı çalıştırılırken, 150 bini sigortalıdır. Yani çalışan her 10 çocuktan 8’i kayıt dışı.” Bu çocuk işçilerin 56’sı ise iş cinayetleri sonucu yaşamını yitirmiş. Raporda görüldüğü üzere çocuk işçilerin ezici bir çoğunluğu kayıt dışı çalıştırılıyor. Herhangi bir denetimin yapılmadığı işyerlerinde, çocuk bedenlerinin kaldıramayacağı işlerde kayıt dışı çalışan çocuklar, iş kazalarına ve kalıcı hastalıklara maruz kalıyorlar. Daha gencecik, kimi zaman da çocuk bedenleri ile iş cinayetleri sonucunda yaşamdan kopartılıyorlar. Bir işçi ailesinin bin bir zorlukla büyüttüğü, canının parçası olan çocuğu patronların kirli kâr hesapları yüzünden katlediliyor. Kapitalizm işçilerin hayatını karartıyor ve işçi çocuklarının kaderi de ailelerinden farklı olmuyor. İşçi sınıfının çocukları bu kahredici sömürü sistemi altında çocukluğunu yaşayamıyor.
Ben de çocuk yaşlarda çalışmaya başladım. İlk işe başladığımda daha 15 yaşındaydım. Okul ihtiyaçları, kıyafet, ayakkabı lazım. Ama eve gelen tek maaş hiçbir ihtiyaca yetmiyor. Ve ben de yazları tekstilde çalışmak zorunda kaldım. Çok tuhaf ve zor bir duyguydu bu o yaşlarda. Bedenim işçi, ruhum ise hâlâ çocuktu. Arkadaşlarım mahallede gezip tozarken ben hep çalışıyordum. Hâlbuki en çok sevdiğimiz şey arkadaşımla annesi işteyken onlarda gizli gizli yemek yapmaktı. Ve annesine hiçbir iz bırakmadan evi temizlemek. O zamanlar bunlar bizim en keyifli anlarımızdı. Ben işe başlayınca arkadaşlarımdan ve bu keyifli küçük maceralarımızdan oldum. Bizim için tatil ve eğlenmek buydu ve çok zoruma gidiyordu sürekli çalışmak. Ama mecburdum. Sabahın 6’sında evden çıkıp gece 11’de dönüyordum. Her gün mesaiye kalırdık. Ay sonunda elimize geçen ise üç kuruş para. Hesap yapmaktan ne anlardık ki zaten. Günyüzü göremeden yazı bu şekilde geçirirdim. Daha o yaşımda sabah akşam çalışmak beni mahvetmişti. Yorgunluktan yemek bile yiyemiyordum. Ve sonuç olarak çocuk yaşta gece gündüz çalışmanın bedelini yaşamım boyunca acısını çekeceğim kalıcı sağlık sorunları edinerek ödedim. İşte çocuk işçiliğin bedeli. Benim gibi binlerce işçi çocuğunun bu düzende ortak kaderidir bu.
Kapitalizm çürüdükçe daha fazla vahşileşiyor. Bunun sonucu olarak da işçi sınıfına günden güne daha çok zulüm ediyor. Çocuklarımızın ufacık bedenlerine el uzatıp onları katlediyor. Küçücük bedenlerinde yaşamı boyunca bedelini ödeyecekleri kalıcı hasarlar bırakıyor. Bu sistem işçi sınıfının yalnızca bu gününü değil, aynı zamanda çocuklarının yarınlarını da kâr hırsı ile mahvediyor. Çocuklarımız bizim yarınlarımızdır ve egemenler bizim yarınlarımızı çalıyorlar. Biz işçi sınıfı olarak örgütlenip bu düzeni yıkmalıyız. Çocuklarımızın körpecik bedenlerini onların aç gözlü ellerinden çekip almalıyız. Bu düzeni yıktığımızda çocuklarımıza savaşsız, sömürüsüz ve çocukların ölmediği güzel yarınlar bırakacağız.
- Özgür Olmak Demek…
- Asıl Sorumlular Kim? Emekliler mi? Egemenler mi?
- Yaşadım Diyebilmek İçin!
- Milletvekili Maaşları Seni de Kızdırıyor mu?
- Biz Yeni Bir Dünya Kuracağız!
- “İşçiye Verilen Değer” Bu mu Olmalı?
- Cep Telefonu, Okul Gezisi ve Hayatın Gerçekleri
- İyi ki UİD-DER’liyim…
- Zulme Karşı Çıkmanın Mutlaka Bir Yolu Vardır
- Bizi “Biz” Yapan Şarkılarımız…
- Nasırlı Ellerin Yumruğu Bugün!
- Kariyer Gelişim Masallarıyla Geleceği Çalınan Gençler
- Bir Şarkının İzinden: Bir Yere Gitmiyoruz!
- “Neyin Yoksa Ondan Sakın Vazgeçme Oğlum”
- Yarına Gidenler, Yarınlar İçin Mücadele Edenler
- “Yarın Ölmek Dün Ölmekten Daha Saçma”
- Okuyan Bir İşçi Soruyor
- Uyanmak İstiyoruz Güzel Bir Sabaha
- Koca Yusuf’tan Köroğlu’na, Onlardan Bize Kalan
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
Son Eklenenler
- Hatay’ın Payas ilçesinde bulunan Atakaş Çelik fabrikasında Birleşik Metal-İş üyesi üç işçi, geçtiğimiz günlerde işten çıkarılmıştı. UİD-DER’li işçiler olarak fabrika önünde direniş başlatan işçilere direnişin beşinci gününde dayanışma ziyaretinde...
- “Her şeyin içinde ve her şeyin dışındayız”. Bu söz bir market çalışanı arkadaşımın ağzından işçilerin yaşamını özetleyen bir söz olarak döküldü. Uzun zamandır büyük bir mağazada çalışan arkadaşım, marketin günlük cirosunun rekorlar kırmasına rağmen...
- 40 yıllık kısacık yaşamına yüzlerce hikâye ve roman sığdıran Amerikalı sosyalist yazar Jack London 22 Kasım 1916’da hayatını kaybetti. Aradan geçen uzun yıllar London’ın eserlerinin güncelliğinden hiçbir şey kaybettirmedi. Çünkü o işçi sınıfının...
- Ankara’nın Nallıhan ilçesinde bulunan Kömür İşletmeleri AŞ (KİAŞ) bünyesindeki Çayırhan Termik Santralinde çalışan madenciler, madenin özelleştirilmesine karşı 20 Kasımda direnişe başladı. Sabah 08.00’de gece vardiyası dışarı çıkmadı, gündüz...
- Emperyalist savaş Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın her yerinde kendini hissettiriyor. Egemenler yıllık bütçelerin büyük kısmını “savunma” adı altında savaş sanayisine ayırıyorlar. Burjuva siyasetçilerin politikaları hızlı bir şekilde sertleşiyor...
- Fotoğraftaki reklam panosu kaldırımın ortasında duruyor, gündüz gece. Arka tarafında medya maymunu Hülya Avşar sanki “hadi EYT’liler koşun, sakın geç kalmayın” dercesine sırıtıyor. Mağazada çalışan genç işçi kızımıza EYT reklamını sordum. Kendine...
- Bağımsız Maden-iş üyesi Fernas Madencilik işçilerinin direnişi çeşitli sendika ve işçi örgütlerinin desteği ile kazanımla sonuçlandı. Fernas patronu Ocak 2025’te işçilerin ücretlerine zam yapılmasını ve atılan işçilerin hak kaybı olmadan işe geri...
- Fransa’da devlet demiryolu şirketi SNCF’de örgütlü CGT-Cheminots, UNSA-Ferroviaire, SUD Rail ve CFDT-Cheminots sendikaları, 11 Aralıkta süresiz grev kararı aldı. Dört demiryolu sendikası, grev kararını SNCF’nin yük taşımacılığı birimi olan SNCF Fret...
- Gürcistan’ta madencilik şirketi Georgian Manganese’e ait Zestafoni ferroalyaj tesisi ve Chiatura manganez madeni 1 Kasımdan Nisan 2025’e kadar üretimi durdurduğunu açıkladı. Gürcistan’ın en büyük madencilik şirketi Georgian Manganese’in tesislerinde...
- Çocukların mutlu olduğu, gelecek endişesi taşımadığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı; eşitlik, özgürlük, barış dolu bir dünyada yaşamalarını kim istemez ki? Fakat biliyoruz ki dünyamız çocuklar için sıcak bir yuva değil. Kol kanat gerdiğimiz...
- Gebze’de bulunan Grid Solutions ve Schneider Elektrik, İstanbul’da bulunan Hitachi Energy ve Bursa’da bulunan Arıtaş Kriyojenik fabrikaları için Birleşik Metal-İş Sendikası ile MESS arasında yürütülen toplu iş sözleşmelerinde anlaşma sağlanamaması...
- Gün geçmiyor ki her gün bir öncekine rahmet okutacak, canımızı yakan bir olay olmasın. Sistemin iyice çürümesi ve tarifsiz bir bataklığa dönmesiyle birlikte, bu çürümüşlük toplumda derin yaralar açıyor. Bunun sonuçlarından bir yenisi de İzmir’de...
- Bir film sahnesi: İngiltere’de bir madenci bandosu, Rodrigo’nun gitar konçertosunu çalmaktadır. Madencilerin emektar ellerinden ahenkli melodiler akıp giderken arka planda hükümet tarafından kapatılmak istenen bir madenle ilgili toplantılar, yürüyen...