Buradasınız
“Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
İzmir’den bir emekçi

Sevgili işçi kardeşlerim, bizler yani işçi sınıfımızın örgütlü mücadelesinin bir parçası olanlar, eski kuşaktan işçilerin deneyimlerinden ziyadesiyle istifade etmeyi öğrendik sınıf büyüklerimizden. Bundandır karşımızdaki herhangi bir işçi kardeşimize ne diyeceğimizden evvel, kendisini sabırla, gözlerinin içine bakarak dinlememiz ve anlamaya odaklanmamız. Dikkatli ve bir o kadar da sabırla dinlemesini bildiğimiz için, kendi sözlerimiz de mutlaka dinlenir ve bir dahaki sohbet için beklenen biri oluruz. Bu durum, çevremizdeki insanları daha iyi anlamamızı sağlar.
Mücadele örgütümüz UİD-DER’in web sitesinde 1 Ekim Yaşlılar Günü sebebiyle yayınlanan “Gölgeli Bir Bahçeye Girer Gibi Girebilmek Usulcacık İhtiyarlığa!” yazısını anama okuduğum günü size anlatmak istiyorum. Eskiden olsa, yani gerçek manada sınıf örgütümüz UİD-DER ile tanışmadan önceki ben olsam anamı hiç dinlemezdim. Hep beni dinlemesini ve anlamasını beklerdim. Yani koca ormanın içinde olup da ormanı görmeyen bir kör misali görmediğim halde görülmek, anlamadığım halde anlaşılmak isterdim. UİD-DER ile tanıştıktan sonra anamı can kulağıyla dinlemeyi öğrendim. Zamanla sohbetlerimizde sadece ne dediğini değil, neyi demediğini de anlamaya başladım. En önemlisi de anamın da beni can kulağıyla dinlediğini anladım. Anamla kendi çocukluğunu, gençliğini ve neler yaşadığını arkası yarın misali dinlemeye başladım. Bu konuda sık sık hasbihal ediyoruz hâlâ. Dinleme meziyetini edinmemi sağlayan mücadele örgütümüzdür, mücadele arkadaşlarımın sebatlı, sabırlı tutumudur.
Anama yazının “Gölgeli Bir Bahçeye Girer Gibi Girebilmek Usulcacık İhtiyarlığa!” başlığını okuduğumda “keşke bizim de bahçeli bir evimiz olsaydı” diye araya girmişti. Yazının başlığının işçi sınıfının şairi Nâzım Hikmet’in bir şiirinden alındığını anlatmaya çalışmıştım. Anam “kim demiş onu? Ne güzel demiş” diyerek yüzüme bakmıştı. Biraz düşündükten sonra da “senin eve gelip giden arkadaşlarından biri mi?” diye soruvermişti. Ben de “ana, benim eve gelenlerden biri değil. Ama o güzel düşüncesi ve şiirleri sürekli benimle birliktedir. Evet, bunları yazan güzel biri ve bütün sözleri de çok güzel” diye anlatmaya çalışmıştım. Yazıyı okumaya devam ederken anamın başlıkta takılı kaldığını anlayınca duruvermiştim. Anam, “ne güzel olurdu bahçeli bir evimiz olsaydı” demiş ve bahçeli bir ev özlemini anlatıp durmuştu. Dilim döndüğünce gölgeli bir bahçeye girer gibi ihtiyarlığa girebilmenin aslında bütün insanların özlemi olduğunu anlatmaya çalışmıştım. Elbette anamın anlayacağı dilde. Anam yüzüme bakarak, “sen herkes için olsun istiyorsun, ben biliyorum, inşallah istedikleriniz olur. Cemi cümlesine, içinde de bize. İnşallah olur. Sen çok değiştin oğul, çok. Bir yandan iyi, gene de ne bileyim…” demişti.
Evet, sevgili işçi kardeşlerim, sınıf temelinde örgütlü işçiler bir çiçeğin özünden bir dirhem özü bulan arılara benzerler. Yani temas ettiğimiz her insanın özünü bulmaya çalışırız. Her sınıf kardeşimizin özünde mutlaka bir özlem vardır. Önemli olan nabza göre şerbet vermek değil, doğru damarı bulmaktır. Sınıf mücadelesiyle tanışma şansı olmamış işçi kardeşlerimizin özlemlerine tercüman olup birlikte gerçekleştirmeyi önermektir. “Hayat deneyimi size saçlarınız döküldükten sonra hediye edilen bir taraktır” denir. Oysa sınıfımızın mücadelesi içinde yaş almak, yaşlanmak o tarağı henüz saçlarınız varken kullanabilmektir. Örgütlü mücadelenin tam bir bahtiyarlık olduğunu bilmek ve ömrümüzün son anına dek sınıfımız ve kendimiz için umutla mücadele edebilmek… Bu umuda ve bahtiyarlığa başka sınıf kardeşlerimizin de erişebilmesi için mücadelemizi büyütelim. Mücadelemiz büyürse ve dünyanın dört bir yanına yayılırsa insanlık olarak o gölgeli bahçeye, sınıfsız, sınırsız ve gerçekten özgür bir dünyaya merhaba deriz.
“Polonez İşçileri Kazanmış”
Suriyeliler Geri Dönecek mi?
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
- Savaşı Kınamak Sorumluluktan Kurtulmaya Yeter mi?
- Sağlık Alanında Birleşik Mücadele Şart!
- İyi ki Varsın UİD-DER
- Her Şeyin İçinde ve Her Şeyin Dışındayız
- Her Şey Karşıtıyla Vardır
- Çocuklar Öldürülmesin Şeker de Yiyebilsinler
Son Eklenenler
- Zenginlerin milyonlarca dolar ödeyerek kendilerine “kıyamet sığınakları” inşa ettirdiklerini biliyor muydunuz? Sığınak deyince aklınıza öyle soğuk ve karanlık, daracık mahzenler gelmesin. Bu sığınaklarda yok yok! Yapay zekâ destekli tıbbi bakımdan...
- Sırrı Süreyya Önder, Türkiye’de önemli bir siyasi figür. Ama biz UİD-DER’li işçiler, onu, önce temsilciliklerimizde, ev buluşmalarımızda izlediğimiz Beynelmilel filmiyle tanıdık ve sevdik. Sonra “Kıdem Tazminatımızı Gasp Ettirmeyeceğiz!”...
- Mersin’de “1 Mayıs: Umut Örgütlü Mücadelede” adlı etkinliğimizin ardından biz emekçi kadınlar olarak 1 Mayıs’ta alanlarda haykıracağımız taleplerimizi dile getirdik. 1 Mayıs coşkumuzla tüm emekçi kadınları 1 Mayıs’ta birlik olmaya, dayanışmaya...
- Hizmet-İş Sendikasında örgütlü Ankara Altındağ Belediyesi işçilerinin 21 Nisanda başlayan grevi devam ediyor. İstanbul Şişli Belediyesi işçileri alacakları ödenmediği için 24 Nisanda belediye önünde eylem yaptı. 31 Mart yerel seçimleri sonrası İzmir...
- İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs, 1886’dan günümüze inatçı bir gelenek olarak yaşamaya devam ediyor. Türkiye’de 1 Mayıs’ın sembolü haline gelen 1 Mayıs Marşı, “Günlerin bugün getirdiği baskı zulüm ve kandır...
- UİD-DER, “Umut Örgütlü Mücadelede” şiarıyla işçi sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü 1 Mayıs hazırlıklarını sürdürüyor. UİD-DER temsilciliklerinde düzenlenen “1 Mayıs: Umut Örgütlü Mücadelede” etkinliklerinde, dünya işçilerinin...
- Bizler Gebze’de yaşayan genç işçiler ve öğrencileriz. İşçi sınıfının mücadele örgütü UİD-DER ile 1 Mayıs alanında sınıfımızın saflarında yerimizi alacağız. Çoktandır başlattığımız çalışmalarımıza hız kesmeden devam ediyoruz. İşçi sınıfına yönelik...
- Dev-Sağlık İş Sendikası üyesi sağlık çalışanları ve Petrol-İş Sendikası üyesi petrokimya işçileri düşük ücret dayatmasına karşı mücadelelerini sürdürüyor.
- Lüks arabalara, gökdelenlere, plazalara, internette gördüğü şatafatlı yaşamlara bakıp “insanlar bu kadar çok parayı nereden buluyorlar?” diye soranımız olmuştur. Öyle ya, gece gündüz çalışarak çok para kazanılmadığını, değil lüks bir hayat sürmek en...
- “Bu devirde babana bile güvenmeyeceksin.” Bu sözü iş arkadaşlarımızdan, akrabalarımızdan, çevremizden sıkça duyuyoruz. Hâlbuki günlük hayatımızdaki birçok uğraşımız güven ilişkisine dayanıyor. Mesela hastanedeki doktordan bindiğimiz otobüsün...
- Bir insanın günde ortalama 5000 ila 10000 reklama maruz kaldığı tahmin ediliyor. Sizce bu durumun üzerimizde nasıl sonuçları oluyor? Bu düzenin sahipleri, düşünce biçimimizi ve alışkanlıklarımızı belirliyor, zihinlerimizi çöplüğe çeviriyor. Günlük...
- Kocaeli’den Batman’a işçiler hakları için mücadele ediyor. Kocaeli Gebze’de bulunan Erlau Metal fabrikasında sendikalaştıkları için işten atılan işçiler direnişe geçti. TFF Başkanı İbrahim Ethem Hacıosmanoğlu’na ait ATR Yapı’nın yapımını üstlendiği...
- Gaziantep’teki Zeugma Mozaik Müzesinde dünyaca bilinen bir mozaik yer alıyor. “Çingene Kızı” adı verilen ve 1800 yıllık geçmişe sahip bu mozaiğin göreni etkileyen, güçlü bir yanı var. Farklı renk ve dokulardaki binlerce küçük taşın birleşiminden...