Buradasınız
Korku Salgını!
Zeytinburnu’ndan bir sağlık işçisi
Patronların koronavirüs salgınını bahane etmelerine, fırsatçılığına şahit oluyoruz. Kapitalist sistemin debelendiği kriz çağındayız. Ekonomik kriz nedeniyle biz işçilerin, emekçilerin payına düşen hayat şartları daha da kötüye gidiyor. Bu da yetmezmiş gibi salgından tedirgin olan insanlara yeni korku senaryoları hazırlıyor kapitalistler. Bireysel kaygıları körükleyip bütün bir toplumu paranoyaya sürüklüyorlar. OHAL’ler ilan ederek, insanı insandan ve tüm çelişkilerinden uzaklaştırmaya çalışıyorlar. Karantina adı altında birçok işyerinde kepenkler iniyor, bununla beraber ücretsiz izne çıkarılan ve işsiz bırakılan işçilere evlerinizde kalın telkini yapılıyor.
Kapitalistlerin yarattığı korku yayılıyor. Bu atmosferden etkilenen sağlık çalışanlarının algıları iyiden iyiye bozulmuş durumda. Yaratılan korkudan paralize olan sağlık işçileri tek suçlunun dışarı çıkan insanlar olduğunu düşünüp suçu emekçi kardeşlerine atıyorlar. Yayılan bu korku atmosferinden etkilenip mesleğinden istifa eden enfeksiyon doktorları var. Bu istifaların ve korkuların altında yatan sebep kuşkusuz örgütsüzlüktür. Diğer taraftan “salgına hazırlıklıyız” diyen Sağlık Bakanının, aslında hiçbir hazırlığı olmadığına her geçen gün şahit oluyoruz. Hastaneyi dolduran vakalar ve acillerin yetersiz oluşu bunun en açık göstergesidir. Şüpheli ya da pozitif hastalarla diğer hastaların burun buruna muayene olduğu durumlar var. Her hastanede izole bir alan yapılacak dedikleri halde çoğu hastane bu izolasyon alanlarından yoksun. Örneğin Covid-19 şüpheli hastalara yapılan tetkiklerin izole bir alanda değil de diğer hastalarla aynı ortamda ve aynı cihazlar ile yapılması gibi. Sağlık emekçilerinin çoğu zaman bir araya gelebildiği tek yer olan yemekhanelerde Covid-19 önlemleri kapsamında çözümü yemek vermek yerine sandviç dağıtmakta buldular. Birçok sağlık işçisi bu yoğun çalışmada öğünün az olduğundan, hatta aç kaldıklarından yakınıyor haklı olarak. Esnek çalışmalar, uzun iş saatleri, yoğuniş temposu ve üstüne uygun bir dinlenme alanının bile olmayışı…
Egemenler sağlık sistemindeki eksikliklerden kaynaklanan tüm yükü gene sağlık işçilerinin sırtına bindirmektedir. Kapitalizmin yarattığı bu korku salgınına en çok sağlık çalışanları kapılmaktadır. Bu korku salgınının koronavirüsten daha da tehlikeli olduğu ortadır. Kapitalist kâr düzeni sağlık alanını niteliksizleştirmiş ve hatta halk sağlığını bizzat tehdit eder bir duruma getirmiştir. Açıklanan paket bile sağlık alanı için değil patronlar içinken durumun vahametini varın siz anlayın. Dün depremler bugün virüs yarın başka bir şey olabilir. İşçi sınıfı örgütsüz kaldıkça korku silahı hep egemenlerin elinde olmaya devam edecek. Kapitalizmin yarattığı doğa ve insan talanına son vermezsek başımıza gelecekler ortadadır. Kahrolsun kapitalist düzen demek ve mücadele saflarına katılmak için evimizde kalmak yerine daha çok bir araya gelmeliyiz.
- Gevrek “Susamlı Tavuk”
- Koronavirüs Sınıf Ayrımı Yapmıyor mu?
- Salgında İşçi Sağlığı Hiçe Sayılıyor!
- Patrondan Covid-19 Önlemleri
- Koronavirüsle Geçirdiğimiz 9 Ayın Bilançosu
- Maskeye Emanet Edilmiş İşçi Sağlığı ve İşten Atmaların Yeni Bahanesi Maske
- Patronlar Koronavirüsü Tepe Tepe Kullanırken Asıl Faturayı Biz İşçiler Ödüyoruz
- Şantiyede Sözde Korona Önlemleri
- Hayat Eve Sığar mı?
- İşçi Sınıfıdır Bizim Asıl Ailemiz
- Bakan’a mı İnanalım Yaşadıklarımıza mı?
- Adımız Koronalıya Çıktı!
- Metal İşçileri: “İşçinin Hakkı İşçiye!”
- Sözde Pandemi Önlemleri ve Küresel Açlık
- “Hijyene Dikkat Edin Ama Fazla Su, Sabun, Peçete Harcamayın”
- “Yeni Normal” Koşullarında Öğrencilerin Sınav Maratonu
- Gebzeli İşçiler Koronavirüsün İşçiler Üzerindeki Etkilerini Anlatıyor
- Gebzeli İşçiler Yeni Normali Değerlendiriyor
- Koronavirüsle Yaşamayı Öğrenmeli miyiz?
- Yağlı Ekmekleri Ballandı!
Son Eklenenler
- Siyasi iktidar ve sermaye sınıfı yasa kural tanımadan işçilerin haklarını gasp ediyor. Bu saldırılara işçilerin cevabı ise mücadele etmek, boyun eğmemek oluyor. 7 Martta greve çıkan Lezita işçileri, 17 Martta Manisa Turgutlu’da yürüyüş ve basın...
- İşçilerin mücadele örgütü UİD-DER’in, “Geçmişten Geleceğe Yaşasın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü” şiarıyla düzenlediği etkinlikler dizisi İstanbul Avrupa Yakası ve Mersin’deki etkinliklerle son buldu.
- Kocaeli İSİG Meclisi ve Eğitim-Sen 1 No’lu Şube, MESEM aracılığıyla öğrencilerin sermaye için çocuk işçi yapılmasına karşı 16 Martta basın açıklaması düzenledi.
- Patronlar iş barışını “patronla işçi arasında uyum, saygı ve güven ortamı” olarak tanımlıyorlar. Peki, patronun işçiyi sömürmesi üzerine kurulu bir sistemde saygıdan, barıştan söz edebilir miyiz? İş barışı söylemini dillerinden düşürmeyen patronlar...
- Malum, Şubat ayını geride bırakıp baharın gelişini müjdeleyen Mart ayına girdik. Fakat içimiz bahar sevinciyle dolmak bir yana daha da kararıyor. Ama bunun tek nedeni hava değil. Atalarımız “Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır” demişler....
- Ücretlerimizin yükseltilmesini talep ettiğimiz her dönemde, biz işçilere “açgözlü”, “nankör” yaftası yapıştırılır. İktidar sahiplerinden tutun da, daha fazla kâr etmek için hayatlarımızı cehenneme çeviren patronlara kadar sermaye sınıfının zihniyeti...
- İşçilerin pek çok sektörde hak gasplarına karşı verdikleri mücadeleler sürüyor. Antep’te bulunan Sayın Tekstil fabrikasında 200’ü aşkın işçinin ek zam talebiyle 9 Martta başlattığı iş bırakma eylemi devam ediyor. 14 Martta sendikaları BİRTEK-SEN’le...
- Toplumun ezenler ve ezilenler olarak ikiye bölündüğü bir sistemde gerçek adalet ve barış olamaz. Ama gerçek adaleti ve barışı isteyenler olur ve onlar ezilen sınıflardır, kadın erkek işçiler ve emekçilerdir. Dünden bugüne Fransa’dan Türkiye’ye...
- Hepimizin bildiği üzere kısa bir süre önce 2023-2025 MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi grev aşamasında son buldu. Birden çok fabrikada MESS’e bağlı olsun veya olmasın hareketli süreçler yaşandı. Çünkü alınacak ücret başka fabrikadaki işçilerin alacağı...
- Pek çok işçi kardeşimiz grev ve direnişlerde “biz ekmeğimizin peşindeyiz” derler. Bununla ekmeklerini korumak dışında bir amaçları olmadığını anlatmaya çalışırlar. Fakat kısa zamanda ekmeklerini koruyabilmek için sendikaya üye olma, grev, gösteri,...
- TÜİK’e göre Türkiye’de göreli yoksullaşma da azalıyormuş! Ülkedeki ortalama gelirin yüzde 50’si yoksulluk sınırı olarak kabul edildiğinde 2013 yılında göreli yoksulluk oranı yüzde 15 iken 2023 yılında yüzde 13,9’a düşmüş. Pek çok uzman Cumhuriyet...
- Erzincan İliç’te bulunan siyanürlü altın madeninde meydana gelen faciada 9 madenci kardeşimiz hâlâ göçük altında. Siyanürlü liç yığınının çökmesinin ardından siyanürün yanı sıra çeşitli ağır metaller de suya ve toprağa karıştı. Madenin sahibi yerli-...
- Çalıştığım işyerinde Tuncay isimli bir arkadaşımız var. Tuncay eşinden ayrılmış, çok şeker bir oğlu var, hayatta belki de tek tutunacağı dal o kalmış. Gözlerinde “şişe dibi” diye tabir edilen bir gözlük, ayağının biri topal, iki kulağında da işitme...