Buradasınız
Küçük Bir Pire Hikâyesi
Gebze’den emekli bir işçi

İşçi Dayanışması’nın 183. sayısında çıkan “Armut Ağacı ve Bilinç Meselesi” mektubunda bir babanın dört oğluna bir armut ağacının her bir mevsimdeki halini göstererek yaşamlarına ve dünyaya nasıl bakmaları gerektiğini öğütlemesi anlatılıyordu. Bu mektubu okurken uzun yıllar önce katıldığım sendika eğitiminde Süleyman Üstün Hocamızın bize anlattığı hikâyeler aklıma geldi. Eğitim, Sendikamızın Gönen’deki tesislerinde veriliyordu. Hocamızın anlattığına göre pireleri bir kavanoza kapatıyorlar. Pireler kavanozdan çıkmak için var güçleriyle zıplıyorlar. Her seferinde kafaları kavanozun kapağına çarparak dibe düşüyorlar. Bu durum uzun süre böyle devam ediyor.
Deneyi yapanlar sonra kavanozun kapağını açıyorlar. Ama ne yazık ki pireler artık bizim bildiğimiz pireler değil. “Pire gibi” tabirine ilham veren, canlı, hızlı atik olan pireler artık kavanozdan dışarı çıkmayı denemez oluyorlar. Pirelerin umudu tükendiğinden kapak artık olmasa da dışarı çıkmak için hamle yapmaz hale geliyorlar.
Şimdi gelelim işin özüne. Süleyman Hoca uzun yıllar işçi sınıfının mücadelesine emek vermiş, Maden-İş’in unutulmaz önderi Kemal Türkler’le yan yana, omuz omuza, sendikalarda, grevlerde görev almış, ömrünün sonuna kadar işçilerin ve yoksulların yanında yer almış değerli bir eğitimciydi. İşçi sınıfının hocasıydı. İşçi sınıfının öğrenmesi, bilinçlenmesi, örgütlenmesi için anlatırdı hikâyelerini, derslerini bunun için verirdi. Bu hikâyeyi okuduğumuz veya dinlediğimiz zaman basit gelebilir. Ama eğer Süleyman Hoca bunu anlatıyorsa mutlaka bir amacı vardır.
Peki, bu hikâyeyi anlatmaktaki amacı neydi, ne anlatmak istiyordu? Ben bu hikâyeyi ilk dinlediğimde bende oluşturduğu düşüncelerle şimdikiler bir değil. O zamanlar gencecik bir işçiydim ve anlatmak istediklerini bu kadar derinden kavramamıştım. Sonradan anladım ki Süleyman Hoca demek istiyordu ki; patronlar fabrikalarda işçileri çalıştırırken, nasıl hizaya getiririm, nasıl daha fazla çalıştırıp üretimi arttırırım, üretimi çoğaltırken nasıl ücretleri düşürürüm, itiraz edenleri nasıl uysal hale getiririm diye hesap ederler. Aslında bir çıkış yolumuz olmasına rağmen sanki o çıkış yolu yokmuş gibi gösterirler. “Böyle gelmiş, böyle gider” diye düşünelim isterler. Biz bu oyuna gelirsek zihnimiz kendimize karşı zehirli düşüncelerle dolmuş olur.
Peki, siz ne anladınız bu hikâyeden?
Grevimiz, Grev Yerimiz…
- İşsizliğe Karşı Mücadele Kapitalizme Karşı Mücadeledir!
- Hak Aramak Değil Grev Kırmak Vebaldir
- Bu Pahalılıkta Tatil Yapmak mı?
- “UİDER” Değil, “UİD-DER”
- Sırrı Abimizi Mücadelemizde Yaşatacağız
- Erol Eğrekler ve İşçi Sınıfı
- Patronlar “Kullan At” İşçi İstiyorlar!
- İşçi Sınıfı Olarak Ders Çıkaralım
- Grönland’ın Buzulları ve Egemenlerin Kâr Arzusu
- Dünü Unutmadan, Bugüne ve Geleceğe Bakabilmek…
- Emekliliği Kim Bitirdi?
- Servis mi Eziyet mi?
- Yamyam Fareler Gibi Olmamak İçin…
- “Keşke Bizim de Bahçeli Bir Evimiz Olsaydı”
- “Polonez İşçileri Kazanmış”
- Kumarla Köşeyi Dönenler Neye Dönüyor?
- Düşük Ücret Dayatmasına Karşı Örgütlü Mücadeleye
- “Geçinemiyorsan Memleketine Dön”
- Neden Hayattan Sıkılıyoruz?
- Rakip Değiliz
Son Eklenenler
- Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), 14 Temmuzda Ankara’da bulunan Genel Merkez binasında düzenlediği basın toplantısında 2026-2027 yıllarını kapsayan 8. Dönem Toplu İş Sözleşmesi taleplerini ve mücadele programını açıkladı. Basın...
- DİSK Emekli-Sen, 13 Temmuzda Çankaya Zübeyde Hanım Sosyal Tesisleri’nde “Emekli Buluşması” düzenledi. DİSK-AR tarafından hazırlanılan 2025 Emekli Raporu’nun kamuoyuyla paylaşıldığı etkinliğe DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, DİSK Emekli-Sen Genel...
- Haydarpaşa Dayanışması, son banliyö seferlerinin durdurulduğu 2013’ten bu yana Haydarpaşa Garında her Pazar günü “Ne Otel Ne Müze, Haydarpaşa Gardır Gar Kalacak!” pankartıyla basın açıklamaları gerçekleştiriyor. 13 Temmuz Pazar günü gerçekleştirilen...
- Modern tıbbın temel kurallarından biri elleri çok iyi yıkamak, el hijyenine dikkat etmektir. Peki, el yıkamanın bile geçmişte mücadele konusu olduğunu biliyor muydunuz? Ignaz Semmelweis, 1840’lı yılların sonunda, Viyana’daki bir kadın doğum...
- Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon karşısında işçi ücretleri erimeye devam ederken kamudan özel sektöre işçiler, düşük ücretlere karşı mücadele ediyor. Harb-İş Sendikası, 11 Temmuzda Ankara’da basın açıklaması yaparak sefalet zammı dayatmasına...
- Kamu çerçeve protokol süreci uzadıkça uzuyor. Savunma sanayi sözleşmesi hakem heyetine gönderildi. Diğer işkolları ise 3. teklifi bekliyor. Kamu çerçeve protokolü kamu işçilerinin asgari ücretini belirleyen bir protokoldür. Nisan 2024’te Anayasa...
- İspanya’nın Cadiz kentinde 23 Hazirandan bu yana süresiz grevde olan metal işçileri, 8 Temmuzda eylemlerini sonlandırdılar. Yetkili sendika UGT sendikasının işverenle imzaladığı ön anlaşmayı kabul etmeyen yaklaşık 30 bin metal işçisi, 18-19...
- 600 binden fazla kamu işçisini ilgilendiren Kamu Çerçeve Protokolü (KÇP) görüşmelerinde siyasi iktidarın dayattığı düşük zam oranları sağlık işçileri tarafından “sefalet dayatması” olarak değerlendiriliyor. Yüksek enflasyon ve ağır vergi yükü...
- Gebze Sendikalar Birliği, geçtiğimiz hafta İsrail’in Filistin’deki zulüm ve katliamını protesto etmek için bir eylem organize etti. Biz de UİD-DER’li işçiler olarak, zulme uğrayan Filistinli işçi ve emekçilerin haklı mücadelesine destek olmak için...
- 9 Temmuzda Hindistan genelinde milyonlarca işçi, emekçi, çiftçi ve genç, Modi hükümetinin işçi düşmanı politikalarına karşı ülke çapında greve çıktı. Kentlerden köylere, fabrikalardan tarlalara kadar yaşamı durduran dev grev, Hindistan’daki tüm...
- Annem, ablamla birlikte dördüncü katta oturur. Sokağa inmez ama mahallede, köyde, Almanya’daki akrabalarda ne olup bittiğini mutlaka bilir. Evden her çıktığımda balkonundadır. Selamlaşır, iki laf ederiz. Başımda bazen UİD-DER yazılı kırmızı şapkam,...
- Karanlık ve aydınlık… Ölüm ve yaşam… Emek ve sermaye… Sonsuz evrenimizde her şey karşıtıyla birlikte var. Sömürü ve zulüm varsa isyan da var. Sınır, din dil, ırk farkı tanımadan dünya meydanlarında tek ses tek yürek olan işçiler, işçi sınıfımız var...
- Emperyalist savaşın alevlerini büyüten, milyonlarca masum insanı, doğayı katleden, kentleri yok eden egemenler ne yaparlarsa yapsınlar emekçilerin birbirleriyle dayanışmasının önüne geçemiyorlar. İşçi ve emekçiler fabrikalardan limanlara,...