Buradasınız
Meslek Hastalıkları İşçilerin Suçuymuş!
Aydınlı’dan bir gıda işçisi
Her gün, kimimiz gemi üretmek için, kimimiz deri işlemek için, kimimizse şeker üretmek için tutuyoruz fabrikaların yolunu. Gece gündüz durdurak bilmeden çalışıyor ellerimiz. Yaşamlarını kölece çalışma koşullarında törpüleyenler olarak, üretim alanlarına sağlığımızı bırakıyoruz. Her fabrikanın çalıştırdığı işçisinde o fabrikaya özgü bir meslek hastalığı bulabilirsiniz.
Benim çalıştığım fabrikanın biz çalışanlara armağanı ise, bel fıtığı, boyun fıtığı hastalıklarıdır. Çalışanların %60’ından fazlası bu hastalıklardan en az birine sahiptir. Çalışılan bölüme ve çalıştığı yere göre bu hastalıklara yakalanma zamanı değişiyor. Ama ne olursa olsun birkaç yıl sonra, işçi bu hastalıklara yakalanmış oluyor. Yasada meslek hastalığı şu şekilde tanımlanmış: “Sigortalının çalıştırıldığı işin niteliğine göre, tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı, geçici veya sürekli hastalık, sakatlık ya da ruhi arıza halleri meslek hastalığı kapsamında değerlendirilmektedir.” Yasa böyle söylemesine karşın, müdürler bu fabrikadaki hastalıkları meslek hastalığı olarak kabul etmiyor ve şöyle diyorlar: “Eğer kasaları yanlış kaldırırsanız tabii ki bel fıtığı olursunuz. Kasaları düzgün kaldırmanız için eğitimler verdik. Bunlara uymuyorsanız ne yapalım. Burada meslek hastalığı yok! Eğer meslek hastalığı arıyorsanız metal fabrikalarına bakın, göreceksiniz zehirlenmiş ciğerleri.”
İş kazalarında olduğu gibi, meslek hastalıklarının suçunu da işçilere yıkıyorlar. Her bölümden pilot olarak üçer kişi alarak eğitim verdiler. Bölümlerde geriye kalanlaraysa, panoya asılı doğru kaldırış şekillerine bakmakla yetinmek kaldı. Kaldı ki mesele eğitim vermekten değil, çalışma koşullarını düzeltmekten geçiyor. Eğitim vererek üzerlerindeki sorumluluğu atmış oluyorlar! 8 saat boyunca bir kişinin üzerinden 8 tonun üzerinde şeker geçerse, bu kişiye istediniz kadar kasaları nasıl kaldırması gerektiği eğitimini verin sonuç değişmeyecektir. Bir taraftan üretimin artması için makinenin devri artırılıyor, makineler eksik elemanlarla çalıştırılıyor, erkeklerin çalıştırılması gereken yerlerde eleman yok bahanesiyle kadınlar çalıştırılıyor, ama hastalandığımızda hata bizlerde oluyor. Aslında bizler de bir açıdan suçluyuz. Ama onların söyledikleri gibi değil, bu çalışma koşullarına kölece boyun eğip, aynı çalışma koşullarını çocuklarımıza bıraktığımız için ve tüm bunları değiştirmek için örgütlenmediğimiz için suçluyuz.
Hayatı var ederken, kendimizi yok etmeyelim. Yaşam koşullarımızı ve çalışma koşullarımızı değiştirecek olan, işçi sınıfının örgütlü mücadelesidir. Patronlar ve onların temsilcileri bizlerin bilincini bulandırmak için, iş kazalarının da, meslek hastalıklarının da sorumlularını bizler ilan etmeye çabalarken birçok yönteme başvuruyorlar. Tüm bunlara karşı zırhımız örgütlülüğümüzdür. Bu zırhı kuşanıp, dünyayı yaşanası bir yer haline getirelim.
- Toplu Konut Değil, Toplu Mezar!
- Örgütlenmeye İhtiyacımız Var
- Kâr Hırsı Doğayı ve İşçileri Katlediyor
- Gençlerimiz Ölmeye Devam Ediyor
- Kocaeli’de “MESEM’e ve Çocuk İşçiliğine Son”Eylemi
- Sağlıksız ve Kötü Çalışma Koşullarına Karşı Birleşelim
- Mesleki Eğitim mi Kâr Hırsı mı?
- Hayatımızı Değiştirecek Parolayı Unutmayalım!
- Gizli Açlık Tehlikesi Büyüyor
- Biz Mücadele Edersek Her Şey Düzelir!
- Hasköy Sanayi Sitesinden Sonra Şimdi Sıra Kimde?
- Ya Beni İşten Atarlarsa?
- İSG-SEN Ankara’da Siyah Baret Eylemi Yaptı
- Patronların Prestiji Yangın Riskinden Daha Önemli
- “El Cerrahisi 7/24 Yanınızda”
- Yangından Haberimiz Bile Olmadı!
- TMO Silosundan Fabrikalara Patlamalar ve Yangınlar Ne Anlatıyor?
- Aşırı Sıcaklar İşçi Sağlığı ve Güvenliğini Tehdit Ediyor
- Teknoloji Çağındayız Ama İşçiler Çalışırken Ölüyor!
- Örgütsüzlüğümüzün Bedeli: Artan İş Cinayetleri
Son Eklenenler
- Siyasi iktidarın vergi politikası doğrudan emekçileri hedef alıyor. Hemen her şeye yapılan fahiş zamlar yetmiyormuş gibi bir de durmaksızın vergi ödemek zorunda bırakılıyoruz. Açlık sınırındaki ücretlerle geçim mücadelesi verenleri vergi rekortmeni...
- Dükkânda televizyon açıktı ve haber bülteninde “Kenya’da halk sokaklarda” haberi dönüyordü. O sırada içeri giren bir müşteri bir süre televizyona baktıktan sonra “Ya abi! Şu Kenyalılar bile sokağa çıkıyor, biz halen sesimizi çıkaramıyoruz” dedi ve...
- İzmir, Aydın, Bolu, Uşak, Manisa ve Karabük’te toplam 8 ayrı bölgede çıkan yangınlar nedeniyle ormanlar yine küle döndü. Günlerdir süren orman yangınları, müdahalenin de gecikmesiyle birlikte yerleşim yerlerine sıçradı; çok sayıda ev ve sanayi...
- “Sağlıkta dönüşüm” adı altında gerçekleştirilen saldırı politikalarının sonucu olarak sağlıkta özelleştirmenin önü alabildiğine açıldı. Zamanla kamu hastanelerinde verilen sağlık hizmeti niteliksiz ve yetersiz hale getirildi. Böylelikle iktidarın...
- 17 Ağustos 1999 Marmara depreminin üzerinden 25 yıl geçti. Marmara depremi bu toprakların gördüğü en büyük felaketlerden biriydi. Deprem kuşağında olduğu bilinen Türkiye’de egemenler yine emekçilerin canını hiçe saymıştı. ‘99 depremine kadar irili...
- UİD-DER, 15-16 Haziran Genel Direnişinin 54. yılında adına yaraşır bir anma gerçekleştirmişti. Ben de o salonu dolduran ve yüreği mücadele için atan işçilerle aynı heyecanı yaşamıştım. Etkinlik sonrasında her yaştan UİD-DER’li işçilerin sohbetlerini...
- Bursa’da Gemlik Gübre Sanayi A.Ş’de çalışan 6 işçi DİSK’e bağlı Lastik-İş Sendikasına üye oldukları için işten atıldı. Lastik-İş Sendikası, işverenin işçilerin sendikalı çalışma hakkına saldırarak işçi atmasını ve içeride baskıyı arttırmasını...
- Polonez işçileri Çatalca’da sürdürdükleri direnişlerinin 28. gününde şirketin Ataşehir’deki Genel Müdürlüğü önünde düzenledikleri eylemle taleplerini bir kez daha haykırdılar.
- Bizim için bu filmin bir anlamı da filmi göçmen bir işçi arkadaşımızla beraber izlememiz oldu. Arkadaşımız filmde yalın bir dille anlatılan gerçeklerin benzerlerini yaşadığını aktardı. Filmdeki bir sahne önemliydi. Filmin ana karakterlerinden biri...
- Zafer Açıkgözoğlu, İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesinde taşeron olarak çalışan 26 yaşında gencecik bir işçiydi. Henüz 1 aylık işçi olduğu hastanede altyapı eksikliği yüzünden patlayan kanalizasyonda temizlik yapması istendi. İtiraz...
- Geçenlerde işe giderken serviste yine hayat pahalılığından, geçinememekten sohbet açıldı. Bir arkadaşım Türkiye’de milyonlarca göçmen olduğunu söyleyerek şöyle dedi: “6 milyon Suriyeli varsa bu her gün 6 milyon ekmek çıkması anlamına gelir. Ya da 6...
- İngiltere’de geçtiğimiz haftalarda üç çocuğun öldürülmesinin ardından bu cinayetlerden göçmenleri ve Müslümanları sorumlu tutan güruhlar sokaklara dökülmüştü. Ülkede göçmen ve Müslümanları hedef alarak ırkçı saldırılar başlatan faşist çetelere karşı...
- İstanbul Bakırköy Metro şantiyesinde Bayburt Group taşeronu Modüler Teknik firmasında çalışan DİSK Dev Yapı-İş üyesi inşaat işçileri ücretleri aylardır ödenmediği için 12 Ağustosta Bayburt Group önünde eyleme başladı.